Balıkpazarı'ndaki 'Üç Yıldız Şekerleme' 83 yıldır aynı yerde yoluna devam ediyor. Dede mesleğini sürdüren Feridun Dörtler, 'Bu iş sabır mesleğidir, öyle kolaya para kazanmak yoktur ama bu son ekonomik kriz bizim de işlerimizin kapasitesini yüzde elli düşürdü' diyor.
Bundan bir süre önce Balıkpazarı'nın yan sokağından geçerken "Üç Yıldız Şekerleme"nin vitrini dikkatimi çekti ve içeri girdim. İnsanın gözüne ilk en sevdiği şey çarpar ya, gözüm badem ezmelerine takıldı. Orta yaşlı zarif bir bey "Buyurun bir tadına bakın" dedi. Bu müthiş lezzetli badem ezmesinin fiyatı da neredeyse benzer yerlerdekinin yarısı kadardı.
Gereksiz olduğunu bile bile "Başka yerlerde kaça satıldığını biliyor musunuz?" dediğimde kolay kolay unutamayacağım bir cevap aldım: "Efendim, başka yerlerde kaça olduğunu düşünür ya da sorgularsak kendi kendimizi boşu boşuna gaza getirmiş oluruz."
Arnavutluk'tan Türkiye'ye tatlı yolculuk
Eskilerin deyişiyle tam bir İstanbul beyefendisi olan Feridun Dörtler'in dedesi muhacir olarak Arnavutluk'tan İnebolu'ya göç eder. Altı kuşaktır aile mesleği olan, akide, reçel, badem ezmesi, lokma, baklava, tulumba, muhallebi ve sütlaç gibi tatlı çeşitlerinin yapıldığı bir dükkân açar. 1926 yılında Feridun Bey'in babası kardeşleriyle birlikte İstanbul'a gelir ve Duduodaları Sokak 15 numaradaki "Üç Yıldız Şekerleme"de ailenin geleneğini sürdürürler.
Feridun Dörtler, Galatasaray Lisesi'nde okurken lisanslı, sonra profesyonel futbolcu olarak Emniyet takımında oynar. Ama 1958 yılında ağabeyinin üç yıllığına bahriyeli olarak askere gitmesi, kendisinin de evlenmeye karar vermesi üst üste gelince seçimini şekercilikten yana yapar. Feridun Dörtler 1984 yılında ağabeyini kaybeder.
Şimdi Feridun Bey'in yanında oğlu Altuğ var. O da babası gibi Fransız ekolünden geliyor, St. Michel'i bitirmiş ama babasından farklı olarak üniversite eğitimi almış, işletme okumuş, ardından da turizm ve otelcilik üzerine yüksek lisans yapmış. Belki de bu yüzden 83 yılı geride bırakan "Üç Yıldız"ın her köşesinde ailenin görgü ve kültürünün izleri var.
Balıkpazarı'nın arkasındaki Duduodaları Sokak'ın en eskisi olan "Üçyıldız"da çeşitler geçmişten bugüne çok az değişim geçirmiş. Lokum, reçel, akide şekeri, badem ezmesi, çevirme gibi 83 yıl öncesinin geleneksel tatları bugün de dükkânın üst katında işinin ehli ustalar tarafından yapılıyor. Kendi üretimleri olan ürünlerin yanı sıra çeşit çeşit çikolata, helva, güllaç, yufka gibi çeşitlerin de kalitesine güvendikleri butik üretim olanlarını satıyorlar.
6/7 Eylül olaylarından sonra sokağın tadı kaçtı
Feridun Bey "83 yıl içinde büyümeyi, şubeler açmayı hiç düşünmediniz mi" soruma "Şekercilik eğer devam ettirilecekse pek aşırılığa kaçmayacak bir meslek. Biz bu binayı 1964'te yıkıp, eskiye sadık kalarak, hiçbir şeyin yerini değiştirmeden yeniden yaptık. Bu iş sabır mesleğidir, öyle kolaya para kazanmak yok. Zaten çabucak para kazanayım der, kolaya kaçarsanız avucunuzu yalarsınız" diyor. İnsanların akın akın Balıkpazarı'na alışverişe geldiği, omuz omuza yürüdüğü yıllarda Üç Yıldız'ın işleri de fevkaladeymiş. Mübadele, 1955'teki 6-7 Eylül olayları, 1964 Kıbrıs krizi sonrası bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmamış. Feridun Bey, Yunanistan'a, Fransa'ya, İsrail'e göçen eski komşularını, dostlarını hiç unutamıyor.
Marketlerin çoğalması, kredi kartlarının devreye girmesiyle zaten işleri eski şaşasını kaybetmiş ama özellikle bu son ekonomik kriz Üç Yıldız'ın işlerini çok etkilemiş. İşlerinin kapasitesi yüzde elli düşmüş. Feridun Bey "Ramazan ayı, Şeker ve Kurban bayramları, Noeller bizim kasamıza para girmesinin sebebiydi. Fakat bu on günlük tatiller işlerimize ket vurdu" diyor.
Her şeye karşın baba ve oğul şimdilik dükkânı devretme, kapatıp binayı kiraya verme tekliflerini daha çok kazanç getirecek de olsa hiç düşünmüyorlar. Onlara göre "83 yıldır buradayız demenin gururu da bir başka, öyle kolay kolay parayla pulla ölçülmez". İnşallah böyle bir karara mecbur kalmazlar.
Müdavimleri arasında İtalya'dan yılda birkaç kez gelip portakal reçeli alan da çocukluğundan tanıdığı 70 yıldır her hafta uğrayıp badem ezmesini, çifte kavrulmuş lokumunu alan da var. Özellikle Fransız ve Rum müşteriler dükkâna geldiklerinde "Ne olur, burayı sakın bozmayın" diyorlarmış. Zaten onların da bozmaya hiç niyeti yok.
Ne Büyükşehir ne Beyoğlu Belediyesi ne de İstanbul 2010 Avrupa Kültür Ajansı bugüne dek Feridun Bey'le bağlantı kurmuş. Ama 1990'lı yıllardan beri Fransızların yol rehber kitabı "Le Guide du Routard"da, Kenize Murad'ın önsözünü yazdığı "L'art de vivre a İstanbul", "Living in İstanbul" adlı koleksiyon kitabında yer alıyorlar. Wall Paper dergisi de 2041 yılında İstanbul özel sayısında Üç Yıldız'a dört sayfa ayırmış ve gül reçelini mutlaka tadılması gerekli lezzetlerin arasına katmış.
Üç Yıldız Şekerleme gibi bir tarih olmuş, yıllar boyu kalitesinden ödün vermemiş yerlere hepimizin gözü gibi bakması, koruması, kollaması, yaşatmaya çalışması gerekiyor. Üç Yıldız bayram süresince de açık...
Bayramların vazgeçilmez tadı likörler
Çocukluğumun en güzel anıları arasında bayram sabahları heyecanla giydiğim yeni ayakkabılarım ve elbiselerim kadar kaçamak içtiğim likörlerin tadı da var. Sonra Baileys, Cointreau, Kahlua, Malibu, Drambui, Grand Marnier gibi likörlerle tanışınca ağız tadımız değişti. İlk göz ağrımız nane ve muz likörlerini beğenmez olduk.
Mey İçki bugün Bilecik İçki Fabrikası'nda Hare markasıyla dünya standartlarında likör üretiyor. Nane, muz, ahududu gibi klasik çeşitlerin yanı sıra damak tadımıza çok uygun kahveli ve kremalı likörlerde de çok başarılılar. Bu bayramın sürprizi de "Beyaz Çikolatalı Mocha" ve "Caramel Macchiato".
Bu yeni çeşitler sek olarak içilmesinin yanı sıra sıcak sütün ve kahvenin içine de katılıyor.
Üçte bir oranında kahve, sıcak süt ve Caramel Macchiato karıştırdığınızda günün her saati içilebilecek, insanın içini ısıtan, bir yandan da gülümseten bir içecek çıkıyor ortaya. Yanına bir parça çikolata ya da badem ezmesi alırsanız, tadına doyum olmuyor. Deneyin, eminim çok seveceksiniz...
Balıkpazarı'ndaki 'Üç Yıldız Şekerleme' 83 yıldır aynı yerde yoluna devam ediyor. Dede mesleğini sürdüren Feridun Dörtler, 'Bu iş sabır mesleğidir, öy...