14
Nisan
2025
Pazertesi
YAŞAM

BİR ZAMANLAR TELEFON KULÜBELERİNDE SIRADAYDIK

Bir zamanlar hayatımızda önemli yer kaplayan telefon kulübelerini artık eskisi kadar kullanmıyoruz, oysa onlar her adımbaşı hizmet verebilmek için bizi bekliyor. Cep telefonu faturalarını daha aza indirmek için cebinizde bir telefon kartı bulundurmaya ne dersiniz!

Her şey yurtdışına açılması gereken bir telefonla başladı. Teknoloji gelişmiş, artık eskisi gibi hattın düşmesini bekleme dönemleri geride kalmış, tuşlara basmanın yeterli olduğu bir çağa gelmiştik. Fakat bir aksiliktir almış başını gidiyordu. Ne evdeki telefon, ne cepteki telefon iki gün boyunca aranılan numaraya ulaşmayı mümkün kılmıyordu. Sorun telefonlarda mıydı yoksa unutulan bir şeyi hatırlamak için kader ağlarını mı örmüştü bilinmez ama "Telefon kulübesinden ara" cümlesi tam da böyle bir anda yankılanmıştı. Şimdi daha çok bir aksesuar gibi sokakları süsleyen, yaz aylarında köpeklerin-kedilerin sıcaktan korunmak için altında uzandığı, cep telefonlarıyla yanından konuşarak geçip gittiğimiz, çoğu zaman varlıklarından haberdar olmadığımız, hayatımızın dışına ittiğimiz telefon kulübeleri... Oysa telefon kulübeleri bir zamanlar ne kadar hayatımızın içerisindeydi.

O yıllarda her evde telefon yoktu, cep telefonunun varlığından haberdar bile değildik. Hesap kitabın daha bir dikkatle tutulduğu yıllardı, en çok da eve gelen telefon faturasının kabarıklığı göze çarpardı. O yıllarda telefonla konuşmak şimdiki kadar ekonomik değildi. Bu yüzden şehir içi neyse de şehirlerarası telefonlar asla evden açılmazdı. Komşuya telefon açmaya gitmeler, beni komşudan ara demeler tam da o yıllara denk geliyordu. Eğer uzun uzun konuşulacaksa, gurbette olan ana baba, kardeş aranacaksa PTT'nin yolunu tutmak şarttı. İşin içinde uzun uzadıya giden kuyruklar, saatlerce bir başkasının hayatına dair hikâyeleri zoraki dinlemeler olsa da daha ekonomik davranmak için bu şarttı. Hayatımızda böyle günleri yaşarken birden telefon kulübeleri girdi hayatımıza. Şehrin belirli yerlerine yerleştirilen telefon kulübeleriyle o dönem için çağ atlamıştık.

Öyle ya PTT'de peşinen beklemeye razı olduğumuz uzun kuyruğa bu defa tahammül etmek durumunda değildik. Elimize aldığımız büyük ya da küçük jetonla en az kalabalık olan telefon kulübesini gözümüze kestirme şansımız vardı. Telefon kulübelerinin de önünde kuyruklar eksik olmazdı ama PTT'ye göre çok daha konforluydu. Anadolu'nun bir köyünden kalkıp İstanbul'a gelen insanlar yıllarca hasretlerini, yaşam mücadelelerini, İstanbul'u telefon kulübelerinde jetonun izin verdiği, "kardeşim acele et sırada bekleyen var" uyarıları arasında yapardı. İlk başlarda şehrin belirli noktalarında rastladığımız sarı ve siyah renklerin hakim olduğu telefon kulübeleri zamanla yerini mavi ve beyaz fonlu, daha modern kulübelere bıraktı. Tabii demir jetonlar da bu değişimle beraber hayatımızdan sessiz sedasız çekip gitti.

Artık yeni telefon kartlarımız vardı. Bir defaya mahsus kullandığımız jetonların yerini alan telefon kartları kontör hesabıyla işlem yaparken defalarca kullanılabiliyordu. Yeni bir şeyle tanışmanın sevinci eskiyi hayatımızdan çabuk silip götürmüştü. Herkes bu değişimden memnundu, artık 10'luk, 30'luk, 50'lik telefon kartları cüzdanımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmişti. Telefon kulübelerinin sayıları her geçen gün artıyor, daha avantajlı şartlarda kullanılmaya başlanıyordu. Diğer taraftan kulübelerin önünde biriken insan yığınlarının sayısı gün geçtikçe azaldı. Artık uzun uzun kuyruklar yoktu. Kulübelerin sayısı artıyor ama kullanıcıları azalıyordu. Öyle ya devir değişmiş cep telefonları hayatımıza kısa sürede sızmıştı. Köydeki anasını, babasını arayan hamal da, annesini arayan öğrenci de artık cep telefonunu tercih eder hale gelmişti. Cep telefonları telefon kulübelerinin pabucunu dama atmıştı. Artık hepimizin cep telefonu vardı, birçoğumuz telefon kulübelerinin farkına varmadan yanlarından geçiyoruz. Oysa cep telefonu faturalarını kısmak isteyenler için kartlı telefonları kullanmak oldukça ekonomik.

Yağmurlu bir günde elinde gazete, uzun pardösülü, şapkalı bir adam telefon kulübesinde duraklar. İlgili numarayı çevirdikten sonra karşısındaki insana bilgi verip "bir dost" diyerek telefonu kapattır. Amerikan filmlerinden aklımızda kalan bu sahneyi canlandırmak için çocukluğumuzda bir oyun aracı haline getirdiğimiz telefon kulübelerinin şimdi çok uzağına düştük. Şimdi telefon kulübesini tekrar kullandığında eski bir nostaljinin tekrarını yaşıyor gibi hissediyor. Hemen bir kart alıp cüzdanına koyup, arada cep telefonuna mola verip telefon kulübesini kullanmak istiyor.

 

Her 'alo' bir sanat
Her ne kadar artık telefon görüşmelerimizin çoğunu cep telefonları ile yapsak da, her ihtimale karşı cüzdanlarımızda ankesörlü telefonlardan kullanacağımız telefon kartlarını taşıyoruz. Ancak bu kez bir farkla; telefon kartlarını artık sanat eserleri süslüyor. Türk Telekom, sınırlı sayıda ürettiği 'Kontörlü Kart Koleksiyonu'nun yeni serisini sanatseverlerin beğenisine sundu. Ünlü sanatçı Fikret Mualla'nın İstanbul Modern koleksiyonundaki 10 eseriyle süslenen telefon kartları kullanıcılara sanatsal bir form sunuyor. Türkiye geneline dağıtılan kartlar Türk Telekom ofis ve bayilerinden satın alınabilecek. Serinin üzerinde Fikret Mualla'nın "Marne'da Tekneler", "Kâğıt Oynayanlar", "Paris Moulin Rouge'un Önündeki Zarif Kadın", "Caz Orkestrası", "Seçkin Bir Toplantı", "A la Coupole", "Çiçekler ve Meyveler", "Pazardan Dönüş", "Cannes" ve "Yeşil Figürler" adlı on farklı eseri bulunuyor. Hatırlanacağı üzere Türk Telekom, daha önce de Anadolu Evleri, 5 Haziran Çevre Günü, Dünya Su Günü, 2002 Dünya Kupası, Kaya Mezarları ve Piri Reis Haritası gibi temaları telefon kartlarına taşımış ve büyük beğeni toplamıştı.

Rahime Sezgin - Zaman
Yayın Tarihi : 27 Haziran 2009 Cumartesi 19:21:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?