14
Nisan
2025
Pazertesi
YAŞAM

OLGUN AŞKA ÖVGÜ

Dustin Hoffman'la Emma Thompson'ın başrolünde olduğu 'Aşka Son Şans'ta, iki usta oyuncudan olgun bir aşk hikâyesi izliyoruz

Klişelerden hazetmemek de bir klişe. Pekala, birçok film ve hikâye ne kadar klişe kalıpları içerisinde yer alsa da geniş kitleleri bir yerlerden yakalama kudretine sahip. Muhtemelen bunda tanıdık, şaşırtmayan bir şeyler görme ihtiyacı kadar o klişelerin çeşitlendirilme kapasiteleri de etkili. Örneğin kendilerini herdaim seyrettiren iki oyuncu, bildik minvalde ilerleyen bir aşk hikâyesini sıradanın ötesine taşıyabiliyor. Bu hafta gösterime giren Last Chance Harvey/Aşka Son Şans da, odak noktasında kadrosundaki iki yıldızın olduğunun farkında.
Dustin Hoffman’la Emma Thompson’ın başrollerinde olduğu Aşka Son Şans’ın hikâyesinin gidişatında pek de çarpıcı bir şey yok. Yapım sanki daha önce seyredilen birçok romantik filmin bir özeti gibi. Hayatta her şeyin ters gittiği bir noktada çıkagelen ruh eşleri, ortayaş mevzusu ve tabii ki Britanyalı-Amerikalı meselesi, Aşka Son Şans’ı diğer birçok romantik filme bağlıyor. Dustin Hoffman, Londra’ya boşandığı karısından olma kızının düğünü için gelen ama ailesince dışlandığını gören New York’lu bir cingıl yazarı. Emma Thompson, annesi tarafından rahat bırakılmayan, arkadaşlarının ayarladığı randevulardan da hüsranla ayrılan bir havaalanı görevlisi. Tesadüfler, ikisinin Londra’da bütün bir geceyi sohbet ederek, birbirlerine açılarak geçirmesine vesile oluyor. Akla Before Sunrise/Gün Doğmadan ve Before Sunset/Gün Batmadan serisini de, Lost in Translation/Bir Konuşabilse’yi de, Dört Nikah Bir Cenaze sonrası Britanyalılarla Amerikalıları çarpıştıran sayısız romantik komediyi de getiren bir hikâye. Ne var ki Aşka Son Şans, tüm bu sayılan örneklerdeki sağlam atmosferden, çarpıcı diyaloglardan ve eksantrik karakterlerden yoksun. Zaten onlar kadar da iddialı değil. Ama yine de çekici. Çünkü, sahneyi Dustin Hoffman’la Emma Thompson’a bırakacak kadar bilinç sahibi.

Tabii ki bir aşk hikâyesinde biri 50’sinde (Emma Thompson) diğeri 70’lerinde (Dustin Hoffman) iki oyuncuya odaklanınca yaş mevzusunu da odağa almamak imkansız. Ve ilginç bir şekilde tıpkı Aşka Son Şans’da olduğu gibi, ortayaş ve üstü âşıklara sahip önceki filmlerde de sahne genelde o karakterleri canlandıran yıldızlara bırakılıyor, bu oyuncuların karizmaları filmin temeline yerleştiriliyor. Misal The Bridges of Madison County/Yasak İlişki’nin en ilgi çekici özelliklerinden birisi Meryl Streep’le Clint Eastwood’un iki âşığı canlandırıyor olmasıydı. Something’s Gotta Give/Aşkta Her Şey Mümkün’de Jack Nicholson ve Diane Keaton, yaşlı âşıklar meselesine göbekten dalan bir çift yaratmışlardı.

Yaşlı ve çekici
Zaten Jack Nicholson’ın yıllardır lideri olduğu “hem yaşlı hem çekici” statüsü düşünülünce, Aşkta Her Şey Mümkün’deki gibi ortayaşı geçmesine rağmen çapkınlıktan vazgeçmeyen bir karakteri canlandırmaması düşünülemezdi zaten. Bu statüsünden dolayı, Nicholson yıllardır yaşına rağmen aşkı bulmasına şaşırmadığımız yıldızlardan. Terms of Endearment/Sevgi Sözcükleri’nde Shirley MacLaine’le torun torba sahibi olmalarına rağmen nasıl ateşli bir çift olduklarını hatırlayın. Sophia Loren ve Marcello Mastroianni, 1963 tarihli Ieri, oggi, domani/Dün, Bugün Yarın’daki klasik yatak sahnesini, yıllar sonra Robert Altman’ın 1994 yapımı Prêt-â-Porter/Hazır Giyim’inde yinelediklerinde seyirciyi tebessüm ettiren bir parodi hedefliyorlardı kuşkusuz. Ama o yaşta böyle bir parodiye cesaret etmek de kuşkusuz böyle iki yıldıza yakışır, seyircinin onlara verdiği krediyle kaldırılır. Grumpy Old Men/İki Hınzır Adam’da Ann - Margret için çarpışan Jack Lemmon ve Walter Matthau çekiciliği değil, sevimliliği hedefliyorlardı. Ama değişen bir şey yok. Çünkü belli bir yaşın üzerindeki âşıkların konu edildiği filmlerde yıldız oyuncular tercih ediliyor, o yıldızların isimleri, seyirciye çağrıştırdıkları neredeyse hikâye kadar önemli bir yere oturuyor.
Aşka Son Şans da, bir nevi Dustin Hoffman’la Emma Thompson’ın seyirci nezdindeki yerine güveniyor, onları yıldızlaştıran özelliklerini kutluyor. Hep şikayet edilen bir konudur; yıldızlar yaşlandıkça canlandıracakları karakterlerdeki azalmadan şikayet eder dururlar. Ama tam da yakındıkları klişeler vesilesiyle perdede çok boyutlu karakterler yaratabildikleri, yıldızlık kariyerlerini kutlayabildikleri de bir gerçek. Aşka Son Şans’ın, hikâyeden daha çok Emma Thompson ile Dustin Hoffman’ın iki aşığı nasıl canlandırdıklarını göstermesiyle ilgi çekici olduğu da bir gerçek.
 

RADİKAL
Yayın Tarihi : 19 Temmuz 2009 Pazar 17:52:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?