8
Eylül
2024
Pazar
EKONOMİ

'En güçlü sermaye entelektüel sermayedir'

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı, bir taraftan muhteşem işler yapılırken, diğer taraftan bu işlerin kamuoyuna çok farklı şekilde anlatıldığını belirterek, "Herkes her şeyi anladığı, anlatmak istediği gibi aktarıyor. Bir ihale oluyor. İhale olup bitiyor. Arkasından bir başka iş adamı, diyebiliyor ki 'Ben bilseydim, ben de alırdım' Şimdi niye bilmiyorsun? Demek ki bilmeye ya da bilgiye saygın yok" dedi.

Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO) ile TİM iş birliğinde KTSO Toplantı Salonu'nda gerçekleştirilen "İhracatın Katma Değerinin Artırılması" konulu seminerde konuşan Satıcı, girdi maliyetleri için gösterdikleri tüm uğraşların karşılıksız kaldığını ifade ederek, "Denemediğimizi, yeteri kadar ses çıkartamadığımızı, kendimizi anlatmak ve tekrar tekrar anlatmak konusunda ısrarcı olmadığımızı iddia etmek bize karşı yapılmış talihsiz bir haksızlık olur, çünkü bu konuda yapılabilecek her türlü şeyi yaptık, yapmaya devam ediyoruz.

İçeride hükümet yetkililerine, sayın başbakanımıza ve bakanlarımıza, dışarıda ise IMF, Dünya Bankası gibi Türkiye ile doğrudan ilgili kurumlara Türkiye'de sanayicinin ve ihracatçının içerisinde bulunduğu problemleri anlatmak için gayet akılcı uğraşlar veriyoruz ama nafile.

Rekabet gücümüzün artırılması, üstümüzdeki yüklerin kaldırılması adına talep ettiğimiz şeylerin hiçbirisi gerçek anlamda yapılamıyor, çünkü Türkiye'nin kökleşmiş yapısal sorunlarına, kangren olmuş meselelerine henüz atılması gereken büyük neşter atılamadı" dedi.

Türkiye ekonomisinin ve Türkiye'nin genel olarak 17 Aralık'tan bu yana oluşturduğu uluslararası güven ortamını ve bu ortamın sonuçlarını reddetmenin nankörlük olacağını vurgulayan Satıcı, "Türkiye'nin ana sorunu siyasi istikrardı. Bu sorunun çözülmesi halinde Türkiye'nin bir sıçrama yapacağı kesindi ve Türkiye bu sıçramayı siyasal istikrar koşullarında yapmayı becermiştir.

Şimdi sorun bu istikrarı kalıcı bir ekonomik istikrar ile birleştirmekten geçmektedir. Bunu siz de biliyorsunuz ki bunun tek yolu var; Türkiye'nin üretim ve rekabet gücünü artırmak. 'Dış açıktan korkmuyoruz, dış açık finanse olur nasılsa' düşüncesi ve bakış açısı bizce talihsiz bir iyimserliktir. Dış açık finanse olmaz.

Yabancı sermaye Türkiye'nin hazır değerlerini satın alır ama rekabet koşullarının bu kadar kötü olduğu bu topraklara büyük sabit sermaye yatırımı yapmaz. Yabancı sermayenin bu tür yatırımlar yapması için ekonomik istikrarın sürdürülebilirliğine ve Türkiye'den kar edebileceğine inanması lazımdır. Biz artık kar edemiyoruz.

Niçin kar edemediğimiz belli. Ancak bu koşullar altında yine de şu soruyu sormalıyız: Kar nerede saklanıyor? Girdi maliyetlerini indiremeyen sanayicimiz 'Üzerimizdeki yükleri acaba azaltır da gelirlerimizi nasıl artırırız? Biraz daha verimli olmak yolu ile hayatımızı nasıl sürdürebiliriz?' sorusunun cevabını arıyor. Biz bu cevaba katkıda bulunabilecek bilgisel ve vizyonel süreçleri sizinle TİM Akademi adı altında paylaşmaya geldik" şeklinde konuştu.

"EN GÜÇLÜ VE EN ÖNEMLİ SERMAYE ENTELLEKTÜEL SERMAYE"

TİM Başkanı Oğuz Satıcı, bugün dünyadaki en güçlü ve en önemli sermayenin entelektüel sermaye olduğunu belirterek, "Fabrikalarımız, paramız, mülklerimiz... Kuşkusuz bunlar da önemli sermaye kaynaklarıdır ama küresel rekabet koşulları altında bu kaynaklar para kazanmak ve kar etmek için artık yeterli kaynaklar değildir.

Son 30 yılda dünyanın en büyük ekonomisi haline gelen bilişim ekonomisi tümüyle entelektüel sermaye tabanlı bir ekonomidir. Son 50 yılın en karlı ve istikrarlı büyüyen ekonomisi tıp ve ilaç sanayidir ki bunlar da entelektüel sermaye tabanlı sektörlerdir. İpod'un tasarımcısı Apple'nin önümüzdeki 3 yıl içerisinde 1.5 milyar doları aşkın bir kazanç sağlaması beklenmektedir. Özetle söyleyecek olursak artık bilgi ve yaratıcılık dünyanın yeni patronudur.

Burada yüzyüze şunu itiraf etmekte fayda var. Entelektüel sermayemiz sığ, entelektüel sermayeye saygımız sinirli ve önümüzdeki dönemde rekabette işimiz zordur. Yaptığımız iş üzerine, yaptığımız işi daha farklı yapmak üzerine düşünmek, entelektüel sermayeye yatırım yapmak, entelektüel potansiyelimizi güçlendirmek ve kapasitemizi artırmak zorundayız.

'Entelektüel sığ' deyince kendimize haksızlık etmeyelim. Bunu sığ yapan bizim entelektüel sermaye bilgiye bakış açımızdır. Bilgi sermayesini gerektiği gibi kullanmıyoruz. Entelektüel potansiyeli güçlendirmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de milli sermayenin çok yaygın bir şekilde tartışıldığına işaret eden Satıcı, "Acaba bizim milli şirketlerimiz gidiyor mu? Ulusal sermayeyi kayıp mı ediyoruz? Bu olaya bakışımızdaki sığlıktan kaynaklanıyor. Bizim sermayemiz şirketlerimiz herhangi bir şekilde herhangi bir yere gitmez. Ulusal olan, milli olan gerçek sermayemiz burada bahsettiğimiz entelektüel sermaye, yani Türk insanının taşıdığı zeka, akıl ve organizasyon gücüdür.

Bizim artık onu hayata geçirmemizin geldiğini, eğer önümüze gelen bu fırsatı değerlendirmezsek asıl bu fırsatı kaçırdığımızda milli sermayemizi başkalarına kaptırmak olur. Bunu kimseye kaptırmamız mümkün değil. Kendi kendine boğulmuş, körelmiş, ondan faydalanmamış olacağız" dedi.

Satıcı, sadece işletmeci ve girimci ruhun yetmediğini belirterek, "Bunun için mutlaka bilgiye ihtiyaç var, sağlam bilgiye. Küresel ilişkilere ihtiyacımız var. Bu ilişkileri kuracak vizyonlara ihtiyacımız var. Türkiye'deki insanın hepsine teker teker baktığımızda hepsi birer ateş parçası.

Her taraftan bir HP, bir Google çıkartabilecek bir enerji devi için her şeyi çıkartabilecek cevherlerle doludur. Ama biz bu cevherleri bir türlü hayata geçiremiyoruz. Çünkü bilgi ile çalışmıyoruz. Bilgilenmeye de uğraşmıyoruz. Sahip olduğumuz bilgiyi de maalesef ciddiye almıyoruz" diye konuştu.

Türkiye'de özelleştirme rüzgarları estiğine dikkat çeken Satıcı, "Bir taraftan bakıyoruz muhteşem işler oluyor. Ama diğer taraftan bunlar kamuoyuna çok farklı bir şekilde anlatılıyor. Herkes her şeyi anladığı, anlatmak istediği gibi aktarıyor.

Bir ihale oluyor. İhale olup bitiyor. Arkasından bir başka iş adamı, diyebiliyor ki 'Ben bilseydim, ben de alırdım' Şimdi niye bilmiyorsun? Demek ki bilmeye ya da bilgiye saygın yok. Herkese açık değil mi? Ben de alabilirdim. Ben niye alamadım? Anlatmak istediğim bilgi. Bilgiye, yatırım için ulaşmak zorundayız. Bunu da birbirimizle paylaşmak zorundayız. Böyle olursak başarıya daha kolay ulaşırız" dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 22 Eylül 2005 Perşembe 17:23:20
Güncelleme :23 Eylül 2005 Cuma 10:28:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?