Önceki gün Tatvan’dan haberleri vermiştim size. Tabii ki olan biten bir gazete yazısıyla anlatılabileceklerden çok fazla. O yüzden, trenimiz Diyarbakır’a doğru yol alırken, bir tanesini daha anlatacağım.
Seher 13 yaşında Tatvanlı, dünya güzeli bir kız. Bizi garda karşılayan folklor ekibi içindeydi. Cumhuriyet İlkokulu’nu bu yıl bitirdi. Altı kardeşin üçüncüsü. Ağabeyi lisede okuyor, ablası evde. Tahmin edin neden?
Seher karşılama töreni ve etkinliklerden sonra, Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü hoca ve öğrencilerinin fotoğraf projesi için vagondaki fonun önüne davet edildi. Yüzü bir türlü gülmüyordu. Tam o sırada oradan geçen CNN Türk yönetmeni Göksel Gülensoy’a dert yandı fotoğrafçılar, "Güldüremiyoruz" diye...
Göksel, tüm samimiyeti ve yardımseverliğiyle Seher’i güldürmeyi başardı. Fotoğraflarda görüyorsunuz.
Afgan kız gibi
National Geographic Dergisi’nde Steve McCurry’nin fotoğrafıyla kapak olup tüm dünyanın tanıdığı Afganlı Sherbet Gula’nın fotoğraflarına benzettiler çektiklerini, MSÜ’lü fotoğrafçılar.
Göksel konuşkan ve meraklı bir adam; öğrenci kızlara büyüyünce ne olacaklarını sormaya başladı. Hepsi doktor, avukat gibi meslekler saydılar. Ancak sıra Seher’e geldiğinde sessizlik hákimdi. Göksel ısrar edince, "Ben bir şey olmayacağım" cevabı aldı: "Çünkü babam beni okutmayacak."
Göksel bu, peşini bırakır mı! O, soyadını Atatürk’ün verdiği bir aileden. Babasının dedesi Mahmut Bey, Savarona gemisinin güverte amiriymiş; Atatürk’ün konuklarını hep güleryüzle karşıladığı için Atatürk "Bu gülen yüzün ölümsüzleşsin" deyip Gülensoy soyadını vermiş ona.
Yemekte söz
İşte onun torunu Göksel Gülensoy, tren etkinlikleri bittikten sonra Seher’in vedalaşmadan ayrıldığını görünce çok üzüldü. Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü Maşallah Sönmez’in oğlu İbrahim’e sordu ve kendini Seher’in evinin kapısında buldu.
Kapıyı açan Seher, şaşkınlıkla karışık bir sevinçle karşıladı onu. Zaten annesine saatlerdir anlatıyordu Göksel Abi’yi. İkisi de yardım bekleyen gözlerle bakıyorlardı ona, Seher’in başarılı okul hayatının kaderini belirleyeceğini sezerek...
Baba Rıfat Beyazel arandı. Belediyede şoförlük yapan Beyazel, koşarak eve geldi. Hemen yer sofrası kuruldu ve tanrı misafiriyle birlikte yemeklere kaşık sallandı. O arada aldı sazı eline Göksel.
Babası "Tamam söz, okutacağım" dediğinde, Göksel’in hemen solunda oturan Seher’in gözlerinden ip gibi yaşlar iniyordu. Ayrılırken o da söz verdi Göksel’e, "Takdir ve teşekkürlerimi aynen devam ettireceğim, senin yüzünü kara çıkarmayacağım."
Göksel Gülensoy, bundan sonra Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü Maşallah Sönmez’le işbirliği halinde Seher’in eğitim hayatını takip edecek. Tüm Hürriyet Treni insanları da yardım çabalarına katılacak.
Son söz, fotoğrafçı arkadaşımız Ülkü Zekioğlu’ndan: "Bu tren hiçbir yerden boş geçmiyor."
BUGÜN DİYARBAKIR GARINDAYIZ
10.30 ve 13.30 Uluslararası Af Örgütü’nün çocuklarla atölye çalışmaları.
13.30 İnsan Hakları üzerine sohbet.
14.30 Akbank Çocuk Tiyatrosu "Masal Masal İçinde" oyunu.
16.00 Aile İçi Şiddete Son Eğitimi
Gün Boyu: "Birinci Sayfalardan Hürriyet Hakkımızdır" ve "Demiryolu" sergileri.