Mimarlar Odası Elazığ Şube Başkanı Mithat Coşkun, Elazığ'da 1999 Marmara depreminden sonra yeni yapılarda az da olsa kalitenin yakalandığını, ancak bunun yeterli olmadığını ifade ederek, Elazığ'daki binaların yüzde 80'nin risk altında olduğunu söyledi.
Elazığ'ın bölge olarak deprem riski taşıyan iller arasında olduğunu belirten Mimarlar Odası Şube Başkanı Mithat Coşkun, kentteki binaların yüzde 80'inin risk altında olduğuna dikkati çekerek, "1999 yılından önce yapılan binalarla ilgili çok önemli bir sorunumuz var. Bu binaların ülke genelinde ve Elazığ'da mutlaka elden geçirilmesi lazım" dedi.
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğini belirten Coşkun "Ülkemizin yüzde 90'ı deprem riskiyle karşı karşıya. Marmara depreminden sonra bazı şeylerin değiştiğini de gördük. 2000 yılından sonra Türkiye genelinde inşa edilen yapılarda büyük bir değişmenin olduğunu gözlemledik. Kontrol sistemi çalışmaya başladı. Yani insanlar az da olsa deprem bilincine vardı.
İnsanları depremin değil, binaların öldürdüğü gerçeği ortaya çıktı. Elazığ'da 9 Şubat ve 21 Şubat depremlerinde binalarda büyük oranda hasar meydana geldi. Biz bununla ilgili maalesef gerekli tedbirleri almadık. Felaketleri çabuk unutuyoruz. İşte Elazığ'da meydana gelen depremlerin üzerinden daha bir yıl geçmesine rağmen her şeyi unuttuk.
Ama bizim bu depremleri yine yaşayacağımız göz ardı edilmemeli. Çünkü fay hattı bize sadece 55 kilometre mesafede. Bu fay hattının yeri değişmeyeceğine göre tedbiri elden bırakmamalıyız. Bu fay hattının şu anda faal olduğunu da biliyoruz. Bu fay hattıyla ilgili teknik incelemeler yapılıyor ve biz bunu takip ediyoruz. Şu anda fay hattı çalışıyor. Demek ki Elazığ bir deprem daha yaşayabilir. Elazığ'da 7 şiddetinde depremler yaşanmış.
1769 yılında Palu depremi ve 1874 yılında da Sivrice, Tekevler'de bir deprem meydana gelmiş. Demek ki bu fay hattı 7 şiddetine kadar bir depremi üretecek güçte. Tabi bizim konumuz bu değil. Mimarlar ve mühendisler olarak bizim konumuz depreme dayanıklı binaları yapıp, ortaya çıkarmak" şeklinde konuştu.
ZEMİN ETÜDÜ ÇOK ÖNEMLİ
Mithat Coşkun, bina yapımında önce mühendislik hizmetlerinin, sonra da zeminin çok önemli olduğunu vurguladı. Kullanılan malzemenin kalitesinin önemine de değinen Coşkun, Elazığ'da 1999 yılından önce yapılan binaların malzemelerinin teknik şartnameye kesinlikle uymadığını ifade etti.
Coşkun, bina yapımında dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili şu bilgileri verdi:
"Çürük zeminde de bina yapılır ama maliyeti çok yüksek olur. Artık denizin veya bataklığın içinde bile bina yapılıyor. Bugün Japonya'nın hemen hemen her tarafı su ve adalar. Bu ülkede çok yüksek binalar da var ama depremden etkilenmiyor. Demek ki teknik olarak hesabı, kitabı ona göre yaparsanız, gerekli tedbirleri alırsanız olası bir depremde binalara hiçbir şey olmaz.
Zeminden sonra önem arz eden diğer konu malzemedir. Mesela Elazığ'da 1999 yılından önce yapılan binalarda kullanılan malzeme kesinlikle teknik şartnameye uygun değil. Biz bununla ilgili gerekli çalışmaları, incelemeleri yaptık ve gördük ki maalesef Elazığ'daki binaların yüzde 80'i bu malzemelerle yapılmış. Malzemeden sonra işçilik çok önemlidir. Yani projeniz çok iyi ve malzemeniz kaliteli olabilir.
Ama işçi işini iyi yapamazsa bir anlamı kalmaz. Yani iyi bir mühendislik hizmeti, iyi bir zemin, kaliteli malzeme ve iyi bir işçilik deprem riskini belli oranlarda aşağıya çeker. En azından bina yıkılmaz, yıkılsa bile can ve mal kaybı meydana gelmez. Elazığ Belediyesi denetimler konusunda bir ekip oluşturdu. Ciddi manada çalışmalar yapılıyor. Bu Elazığ için, bizler için bir kazançtır.
Zaten biz teknik eleman olarak takip ediyorduk. Ancak belediyenin de işin içine girmesi olayın biraz daha ciddi manada ele alınmasına vesile oldu. Bu anlamda da Elazığ'da yeni yapılan binalarda kaliteyi yakalamaya başladık.''