Şuhut Genel Görünüm |
İç Anadolu Bölgesi'nin doğusunda, Afyon İline bağlı bir ilçe olan Şuhut, kuzeyinde Afyon ili, batısında Dinar, Sandıklı, Sincanlı ilçeleri, doğusunda Çay, güneyinde ise Isparta ilinin Yalvaç ve Senirkent ilçeleriyle çevrilidir.
Dağlık alanlarla kuşatılmış olan ilçe topraklarının orta kesimi çukurluktur. İlçenin batısını engebelendiren Kumalar Dağı (2.247 m.) başlıca yükseltisidir. Bu dağ ilçe sınırları dışındaki Sandıklı Ovası ile ilçenin ortasında yer alan Şuhut Ovası'nı birbirinden ayırır.İlçe sınırları içerisinde Şuhut ve Karaadilli Ovaları olmak üzere iki ova bulunmaktadır.
İlçe topraklarını Kumalar Dağı'ının doğu ve kuzeydoğu yamaçlarından kaynaklanan Kali Çayı sulamaktadır. Bu akarsu ilçe sınırları dışında Eber Gölü'ne dökülen Akarçay'a katılır. Kali Çayı üzerinde Selevir Baraj Gölü bulunmaktadır.
İl merkezine 29 km. uzaklıktadır. deniz seviyesinden 1.151 m. yükseklikteki ilçenin yüzölçümü 983 km2, 2000 Yılı genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu ise 59.284'tür.
İlçe ekonomisinde tarım ve hayvancılık önemli yer tutmaktadır. İlçede genellikle buğday, arpa, nohut, patates, şeker pancarı, ayçiçeği, haşhaş ziraatı yapılmaktadır. Meyvecilik son 15 yılda gelişme göstermiştir. Meyve üretiminde vişne ön sırayı almaktadır. Bundan başka kiraz, elma, erik, armut gibi meyveler de yetiştirilmektedir. Şuhut "keşkek" yemeğiyle ünlü olup, önemli bir et ve patates üretim merkezidir.
İlçenin tarihinin, Neolitik çağa kadar uzandığı, Şuhut Hisar, Karaadilli, Kepirtepe Höyüklerinden anlaşılmaktadır. M.Ö. 3500’lere kadar uzanan tarihi içinde Roma döneminde bir başkent ve medeniyet merkezi olmuştur.
Bugünkü Şuhut, Truva Savaşları sonunda Trakyalı, Makedonyalı ve Ahiyalı birlikleriyle bölgeye gelen Akomas tarafından "Synnada" adıyla M.Ö. 1180’de kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda ise Synnada’nın önce Lidya, daha sonrada Perslerin egemenliği altına girdiği görülmektedir.Perslere sığınan Atinalı ünlü komutan Alkibiyedes M.Ö. 404 yılında bugünkü Balçıkhisar Kasabası sınırları içerisinde yer alan "Melisse" çiftliğinde ölmüştür. Daha sonraki yıllarda Romalılar ve Bizanslıların egemenliğine girdiği bilinmektedir. Bizans döneminde "cfut" olan adı ise değişikliğe uğrayarak önce "çıfut" olmuş, Türklerin egemenliğine girdiğinde (1219) İslâm askerleri içinde bulunan Şeyh Şuhudi Ömer Efendi’ye izafeten "Şuhut" adını almıştır. Türk egemenliğine giren Şuhut’ta 1321-1346 yılları arasında Sahipataoğulları Beyliğinin hüküm sürdükleri görülmektedir.
Şehir 1862 yılında önemli bir deprem geçirmiş binaların yarısı ve bu arada bir çok tarihi anıt deprem nedeniyle yıkılmıştır,Bunun yanında Şuhut 1884 yılında nahiye 1896 yılında köy, 1912 yılında tekrar nahiye olmuş, 1913’te ise Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1946 yılında ilçe konumuna getirilmiştir.
Kurtuluş Savaşında ise Şuhut, kısa süre de olsa Ulu Önder Atatürk’ün Başkomutanlık karargahı olmuş, Ulu Önderin büyük taarruz emrini vermeden önce bu emrin metnini İlçeye bağlı Çakırözü köyü sınırları içersindeki Dedemsu değirmeninde hazırlamış olduğu ve metnin hazırlanmasında beraberinde Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın da hazır olduğu bilinmektedir. Atatürk’ün Nutkunun 280 sayfasında belirtildiği üzere karargahlar 24 Ağustos 1922’de Akşehir’den Şuhut’a nakledilmiş, 25 Ağustos sabahı büyük taarruz buradan başlamıştır.
İlçenin 6 km. batısında bulunan Senir Köyü yakınlarında bir kayalık olup, kayalar iki ve üç katlı tek veya çok odalı olarak oyulmuş, altları hayvan ve insanların barınma yerleri olan bir yerleşim yeridir. Bizans yerleşimi olan bu kayalığın alt eteğinde yine Bizans kilise ve manastır yapı kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca Geç Roma dönemi kapaklı, kayaya oyulma mezarlar vardır. Ayrıca ilçede günümüze gelebilen tarihi eser olarak;
Ulu Cami
Kubbeli Mescit
Toprakkale bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.suhut.gov.tr adresinden alınmıştır.