Türk turizminin önemli merkezlerinden Kuşadası’nda baharın gelmesiyle açmaya başlayan orkideler Kuşadası Körfezi’ne ayrı bir renk veriyor.
Kuşadası’nda, pek çok bölgede görülmeyen ve artık türleri her geçen yıl azalan ve “aşkın çiçeği” olarak adlandırılan bazı doğal türler yaşıyor.
Avrupa ve Amerika’da kutsal emanetler gibi sakınılan orkideler, tüm kıyı şeritinin turistik işletmeler ve sitelerle çevrili olan Kuşadası’nın içinde, her türlü yapılaşmaya inat yaşamını sürdürüyor. Baharın kendini göstermesiyle birlikte Kuşadası’nın orkideleri bu yıl da açmaya başladı. Genellikle Ege ve Akdeniz’de yayılım gösteren orkideler, en az iki yılda yetişirken, bazı türleri ise 15 yılda büyüme gösteriyor. Orkidelerin önemli bir özelliğide, döllenmek için gerekli nektara sahip olmayan türlerinin, arıları cezbedebilmek için, kendilerini bu canlılara benzetmeleridir.
Zengin orkide çeşidine sahip olan Kuşadası’nın orkidelerinin korunması için çalışma başlatan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği(EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürüc, orkidelerin Türkiye’de salep ve dondurma üretiminde kullanılmak üzere bilinçsizce yok edildiğini söyledi. Türkiye’nin orkide zenginliği bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasında yer aldığına dikkati çeken EKODOSD Başkanı Sürücü, “Dünyanın bir çok ülkesinde milyonlarca meraklısı bulunan orkideleri korumaya yönelik birçok dernek kurulmuş ve bu ülkelerdeki orkide tutkunları ve bilim adamları orkideleri incelemek için ülkemize gelmektedir. Dondurmacılığın ana malzemesi sayılan yaban orkideleri endemik olarak çok az sayıda bulunmakta ve popülasyonu gittikçe azalmaktadır. Türü sürekli azalan ve yok olma tehlikesi olan orkidelerin Kuşadası’nda hala türlerini devam ettirmesi bir şanstır. 4 orkide türünü tespit ettiğimiz alan, orkideden başka birçok bitki türünü de bünyesinde barındırmaktadır. Genellikle çalı-çırpı gözüyle taşlık ve makilik bir alan olarak görülen bu bölgeden geçenler, doğanın tüm güzelliklerini burada keşfederek, bitki çiçeklerinin doğumunu izleyebilirler. İyi bir gözlem sonucu tomurcuk halde olan çiçeklerin her geçen gün açtığını gözlemleyebilirler. İnsan bu gözlem sırasında doğanın tüm güzelliklerini, canlılığını izleme fırsatı bulur, onların korunması için elinden gelen çabayı gösterir. Bölgedeki alan küçükte olsa, önemli bir ekosistemin sağlıklı olarak devam ettiği bir yerdir.Özellikle eğitim kurumlarındaki çocukların doğayı, bitkileri tanımaları yönünden ve doğa etimleri için zengin bir ortam oluşturmaktadır. Bölge, yerli yabancı botanik tutkunları ve doğa fotoğrafçılarının hem doğanın hem de kentin olanaklarından yararlanabilecekleri ve zamanlarını iyi kullanabilecekleri yakınlıkta bir alandadır. Kentin yanı başında henüz doğallığını yitirmemiş zengin biyolojik çeşitlilik barındıran bu küçük tepeler korunmalı ve doğal botanik parkı ilan edilmelidir. Bu alanda yapılaşmaya kesinlikle izin verilmemelidir” diye konuştu.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |