Ege Bölgesi’nde, İzmir İline bağlı bir ilçe olan Çeşme’nin, kuzeyi, batısı ve güneyi Ege Denizi ile çevrili olup, doğusunda da Urla ilçesi bulunmaktadır. Urla Yarımadasının batıya uzanan kesimi Çeşme Yarımadası olarak tanınmaktadır. Aynı zamanda burası Anadolu’nun batıdaki en uç noktasıdır. Yunanistan’a bağlı Sakız Adası’na 8 mil uzaklıktadır.
Çeşme yöresinin kıyıları girintili, çıkıntılıdır. Çeşme’nin 22 km. boyundaki kıyılarında Paşa, Şifne, Küçük ve Büyük limanları bulunmaktadır. Ayrıca kıyı boyunca Ilıca, Çiftlik, Altınkum, Çatalazmak, Tekke, Aya Yorgi, Sakızlı plajları ile koyları vardır. İlçe toprakları denize doğru dik olarak inen taşlık ve kayalık tepelerden oluşmakta olup, bunların arasında küçük ovacıklar yer almaktadır.
İzmir’e 80 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 2.601 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 37.372’dir.
İlçenin ekonomisi tarım ve turizme dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında; zeytin, üzüm, tütün, anason gelmektedir. Ancak, 1960’lı yıllardan sonra turizmin gelişmesi ile tarım üretimi büyük ölçüde ortadan kalkmış ve yerini turizme bırakmıştır. İzmir’in başlıca sayfiye yeri olan Çeşme’de turistik tesislerin yapılmasının yanı sıra turizme dayalı ticaret ile önemli bir turizm merkezi konumuna gelmiştir. İlçede 20’den fazla plaj bulunmakta olup, turistik tesisler daha çok Ilıca yöresindedir. Bunun yanında Tanay ve Uzunkaya orman dinlenme alanları, Şifne İçmeleri ve Çeşme Kaplıcası da önemli turistik yerlerdir.
Antik Çağlarda İonia kentlerinden Erythrai’nin (Ildırı) burada bulunuşu yöre tarihinin Antik Çağlarda başladığını göstermektedir. Erythrai aynı zamanda da İon kentlerinin bir limanı konumunda idi. O dönemlerde korunaklı limanından ötürü bu kent Mısır, Kıbrıs ve Ege ülkeleri ile bağlantı kuran önemli bir ticaret merkezi idi. Prof.Dr.Ekrem Akurgal ve İzmir Müzesi müdürü Hakkı Gültekin’in 1963-1966 yıllarında Erythrai’de yapmış oldukları kazılarda MÖ.III.yüzyılın sonlarına ait akropolde antik tiyatro ve Athena Mabedinin kalıntıları ile 5 km. uzunluğundaki sur duvarları ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca akropolde MÖ.VII.-VI.yüzyıllara ait çok sayıda çanak-çömlek, taş ve topraktan figürinler ele geçirilmiştir. İzmir Arkeoloji Müzesinde bulunan bu eserler Erytrai’nin eski bir yerleşim yeri olduğunun belgeleridir.
Yunanca’da kırmızı anlamına gelen Erythros’tan türetilen Erythrai sözcüğünün buraya isim olarak verilmesi yöredeki kırmızı topraktan kaynaklanmaktadır. Erythrai’de yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular yörede İlk Tunç Çağından bu yana bir yerleşim olduğunu göstermiştir. Erythrai İon kentlerinin aralarında kurdukları Panionion dinsel ve siyasi birliğin bir üyesi idi. Burası Pythagoras ile birlikte Pers egemenliği sırasında kısa bir süre Tiranlık dönemi yaşamıştır. Bu dönemde üreterek dış ülkelere sattığı değirmen taşları ile ünlenmiştir.
Erythrai Pers egemenliğine karşı diğer İon kentleri ile birlikte ayaklanmış, MÖ.334’te Büyük İskender’in Persleri Anadolu’dan uzaklaştırması ile bağımsızlığını kazanmıştır. İskender’in ölümünden sonra çıkan kargaşalar sonucu bir çok kez el değiştiren Erythrai, Pergamon Krallığı’nın hakimiyetini kabul etmek zorunda kalmış, Pergamon Krallığı’nın vasiyet yolu ile Roma’ya bağlanması sonucunda da M.Ö.133’ te Roma İmparatorluğu içinde özgür bir kent statüsü kazanmıştır. Roma döneminde ticari konumundan ötürü önemini korumuş, Bizans döneminde de bu özelliğini sürdürmüştür.
MÖ.I.yüzyılda depremler ve savaşlar yöreyi büyük ölçüde etkilemiştir.
XI.yüzyılda Anadolu’ya yönelik Türk akınları sırasında Çakabey’in yönetimine geçmiş, ardından Aydınoğulları buraya hakim olarak Beyliğinin deniz üssü konumuna getirmiştir. Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılan Çeşme Yıldırım’ın Ankara Savaşı’nda (1402) Timur’a yenilmesinden sonra yeniden Aydınoğullarının yönetimine girmiştir. Çelebi Mehmet döneminde ise kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Çeşme XIX.yüzyılda Osmanlı-Rus Savaşı sırasında 1768-1774 Çeşme Deniz Savaşı’na sahne olmuştur. Rus donanması Batlık Denizi’nden Ege Denizi’ne inmiştir. Osmanlı donanmasını yok etmek Mora’daki Yunanlıları ayaklandırmak için Amiral Aleksey Orlov komutasındaki Rus donanması Kaptan-ı Derya Hüsamettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ile 5 Temmuz 1770’te Çeşme’de karşılaşmıştır. Her iki donanma da savaş düzenine girmiş, yoğun topçu atışı karşısında Osmanlı donanması Çeşme limanına çekilmiştir. Osmanlı donanması savunma önlemleri almasına rağmen Rusların baskınına dayanamamış ve bütün donanma yanmıştır. Çeşme Savaşı’nın ardından Limni Adasını kuşatan Orlov 22 Ekim 1770’te Cezayirli Hasan Paşa’ya yenilerek Çeşme’den çekilmiştir.
XIX.yüzyılda Çeşme Aydın ilinin İzmir sancağına bağlı bir kaza konumunda idi. Rum ve Türk nüfusu bir arada yaşıyor, bağcılık ve şarapçılıkla uğraşıyorlardı. I.Dünya Savaşı’ndan sonra 17 Mayıs 1919’da Yunan işgaline uğramış, İzmir’in kurtuluşundan sonra 16 Eylül 1922’de de işgal sona erdirilmiştir. Kurtuluş savaşı’nın ardından Lozan Antlaşması hükümlerine göre, burada yaşayan Rumlar Yunanistan’a gitmiş, oradaki Türklerden bir kısmı da Çeşme’ye yerleşmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra da ilçe konumunu sürdürmüştür.
İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Erythrai antik kenti kalıntıları, Çeşme Kalesi, Kervansaray, Hacı Memiş Camisi, Hacı Mehmet Cami, Alaçatı Pazaryeri Camisi (Ayios Konstantinos Kilisesi) ve Sivil Mimari Örnekleri bulunmaktadır. Ayrıca ilçeye 5 km. uzaklıkta Çeşme Ilıcaları ile Şifne Kaplıcası bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.cesme.gov.tr ve www.cesme-bld.gov.tr adreslerinden alınmıştır.