Ege Bölgesi’nde, Kütahya İli’ne bağlı bir ilçe olan Gediz, kuzeyinde Emet, doğusunda merkez ve Altıntaş ilçeleri, güneyinde Uşak, güneybatısında Manisa, batısında da Simav ile çevrilidir. Gediz, Ege ile İç Anadolu Bölgeleri arasındaki geçiş alanında yer alır. Bu yüzden de toprak ve iklim yönünden her iki bölgenin özelliklerini taşımaktadır. İlçe ormanlarla kaplı, dağlarla çevrilmiş olup, ortasında Gediz Ovası bulunmaktadır.
Gediz, doğudan Murat Dağı, batıdan Şaphane Dağı, kuzeyden de Mihrioğlu Dağı ile çevrilidir. Kütahya’nın en yüksek, Ege Bölgesinin dördüncü yüksek noktası olan Murat Dağı (Kartaltepe 2.312m.) ilçenin doğusunda, kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Bu dağ kütlesi kuzeybatı, güneydoğu doğrultusunda fay ile kesilen permokarbon kayaçları ve granitten oluşmaktadır. Şaphane Dağı Ulugedik zirvesinde 2.120 m.ye ulaşır ve bu dağın güney ve batı yamaçları şistler halinde olup, her an parçalanabilecek yapıdadır. Bu dağlar arasından Derbent Boğazı ile girilen, dalgalı bir çanak görünümünde, 1.100-1.200 m. yüksekliğinde dalgalı bir plato görünümünde Gediz bulunmaktadır. İlçe topraklarının büyük bölümünü oluşturan çöküntü ovaları ve platoların jeolojik yapısını II. Zaman ve Neojen oluşumları meydana getirir.
İlçenin kuzeydoğusunda Balca, kuzeybatısında Çinge, güneyinde de Erdoğmuş ve Abide ovaları, Gediz’in dağlar arasında kalmış belli başlı ovalarıdır. İlçe topraklarını, Marmara ve Ege bölgelerinin en önemli akarsularından Susurluk ve Gediz Irmakları sulamaktadır. Kaynağını Murat Dağı’nın Karapınar, Çaylak, Kesiksöğüt, Çokran’dan alan Gediz Nehri Ilıca ve Gediz çaylarını da içerisine aldıktan sonra ilçe topraklarını terk eder.
Gediz’de İç Anadolu’nun sert karasal iklimi yerine, Akdeniz iklimi ile karasal ikliminin arasında bir iklim tipi oluşur. Yarı kurak nemli, yarı kurak az nemli karaktere sahip bu iklim tipi, bir çeşit geçit iklimidir. Gediz’de ortalama sıcaklık 13 C civarındadır.
İlçede hüküm süren geçit iklimi doğal olarak bitki örtüsünün karakterini de etkiler. Gediz’de İç Ege’nin karakteristik bitki türleri yanı sıra son yıllarda incir, zeytin çekirdeksiz üzüm, malta eriği gibi Akdeniz iklimine özgü bitkiler de yetişmektedir. İlçenin denizden yüksekliği 736 m., yüzölçümü 1.468 km2.dir. Kütahya İli’ne 98 km., Uşak iline de 52 km uzaklıktaki ilçenin toplam nüfusu 77.601’dir.
İlçenin ekonomisi tarım, hayvancılık, madencilik ve sanayie dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; buğday, arpa, şeker pancarı, nohut, kenevir, patates, afyon, soğan, kendir, çeltiktir. Bunların yanı sıra sulanabilen alanlarda meyve ve sebzecilik yapılmakta olup, vişne, kiraz, elma, armut, üzüm erik yetiştirilir. 1970 Depremi sonrasında ilçenin yeri değiştirilince, bağların bakımı ve toplanan ürünün taşınmasında ulaşım açısından ciddi sorunlar yaşanmıştır. Bağların pek çoğu da tarlaya dönüştürülmüştür. Gediz dağlarında keçi, oğlak ve koyun, ovalık alanlarda da sığır yetiştirilmektedir. Son yıllarda sebze konserveciliği gelişmiş olup, ilçede iplik, halı, ham bez, orman ürünleri, kimya dallarında üretim yapan fabrikalar bulunmaktadır. Küçük sanayii ve mobilyacılık oldukça gelişmiştir. Gediz evlerindeki tezgâhlarda yaygın biçimde halı dokunmaktadır.
Gediz’de linyit kömürü 1924’de bulunmuş, ancak yörede modern anlamda ilk işletme 1948 yılında kurulmuştur. Sazköy-Göler hattının geniş bir kömür havzası olduğu bilinmektedir. Son yıllarda içerisinde kükürt oranı fazla olan yöre kömürünün şehirlerde soba ve kalorifer yakıtı olarak kullanılmasının yasaklanması yöredeki kömür madenciliği olumsuz yönde etkilemiştir. İlçe topraklarında linyit kömürü dışında antimon yataklarının da vardır.
Gediz eski bir yerleşme alanıdır. Kadoi ve Kados isimlerini alan bu bölgede ilk yerleşim Frigler döneminde başlamıştır. Perslerin egemen olduğu bölgeye daha sonra, Büyük İskender’in yöreyi ele geçirmesinden sonra Makedonyalıların hakimiyetine girmiştir. Büyük İskender’in ölümünden sonra yöre generallerinin kontrolüne girmiş, ardından Bithynia Krallığı’na bağlanmıştır. Pergamon (Bergama) Kralı III.Attalos’un vasiyeti ile de yöre Romalılara bırakılmıştır. Romalıların Cadi ismini verdikleri bu kent, Roma döneminde zenginleşmiş ve bölgenin önemli kentlerinden biri olmuştur. Bu dönemde kent adına sikkeler bastırılmış olup, bugün bunlar Kütahya Müzesindedir. Ayrıca bu kentte Romalılar Atina olimpiyatlarına benzer nitelikte yarışmalar düzenlemişlerdir. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Kütahya ile birlikte Gediz de Bizanslıların egemenliğine girmiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Kutalmışoğlu Süleyman Şah Orta ve Batı Anadolu’yu ele geçirmiş, kardeşi Melik Mansur Kütahya ve Gediz yöresine hakim olmuştur. I.Haçlı Seferinden sonra Kütahya ile birlikte Gediz de yeniden Bizanslıların eline geçmiş, II.Kılıçarslan’ın Myriokephalon Savaşından (1183) sonra yeniden Selçukluların yönetimine girmiş, birkaç kez taraflar arasında el değiştirmiştir. Yöre, Alaaddin Keykubat tarafından kesin olarak 1233’de Selçuklu topraklarına katılmıştır. Kütahya ve Denizli yörelerine 1283’te yerleşen Germiyanoğulları burasını da kontrolleri altına almışlardır. 1429’da Gediz Osmanlı topraklarına katılmış ve buraya Makedonya göçmenleri yerleştirilmiştir. Osmanlı döneminde Emet ile birlikte Voyvodalıkla yönetilmiştir.
1671’de Gediz’i ziyaret eden Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Gediz’i tanıtırken; “dünyayı dolaşan kara ve deniz cambaz taifesi 20-30 yılda bir kere büyük bir kalabalık ile bu Gedus şehrine gelip, birbirleri ile yarışmak için bu Kale Kayası’na ip bağlayıp türlü beceri ve ustalıklarını gösterip, kayaya çıkan post sahibi ser çeşme pehlivan olur..” diyerek Gediz’de çok eskiden beri çeşitli yarışmaların yapıldığından söz etmiştir.
XIX.yüzyılda Hüdavendigâr (Bursa) vilayetinin Kütahya sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir.
Anadolu’da Atatürk’ün önderliğinde İstiklâl mücadelesi yapılırken İstanbul’da Sadrazam Damat Ferit Paşa Hükümetinin Şeyhülislam’ı Dürrizade Abdullah Efendi fetvası ile, Anadolu’da başlatılan ulusal hareketin meşru olmadığını ilan etmişti. Bu fetvaya karşı, Ankara müftüsü ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Ankara Şubesi Başkanı Mehmet Rıfat Efendi (Börekçi), savaşın yasal ve haklı bir hareket olduğu yolunda bir fetva hazırlayarak, Mehmet Rıfat Efendi, hazırladığı bu fetvayı Anadolu’daki tüm müftü, müderris ve önde gelen din adamlarına yollamıştır. Gediz müftüsü Süleyman Şakir Efendi (Karamete) kendisine gönderilen bu fetvayı onaylayıp imzalamış ve Kuvay-i Milliye’nin yanında yer alarak Gediz Redd-i İlhak Cemiyeti’nin kuruluş çalışmalarında da etkin rol oynamıştır.
Gediz Müdafa-i Hukuk Cemiyeti önderliğinde Gedizliler Milli Mücadeleye katılmışlardır. Gediz Çerkes Ethem ve Yunanlılar arasında birkaç kez el değiştirmiştir. Kütahya yöresi için Gediz’in stratejik öneminden ötürü Gediz çevresinde şiddetli çatışmalar olmuştur. Büyük Taarruzun ardından 1 Eylül 1922’de Yunan işgalinden kurtarılmıştır.
Cumhuriyet döneminde Kütahya’ya bağlı ilçe konumunu sürdürmüştür. 1970 depreminden sonra eski alanından 7 Km. daha batıda Karılar Pazarı yöresinde kurulmuştur. Eski Gediz bugünkü Gediz’in bir mahallesi konumundadır.
Gediz’in 23 km. güneybatısında Hamamsu Deresi’nin iki yanında Gediz Ilıca Kaplıcası, Murat Dağı’nda Murat Dağı Kaplıcaları yörenin belli başlı kaplıcalarıdır. Ayrıca ilçede Kültür Varlıkları olarak İlçenin Eskigediz Beldesinde tarihi hamam, su kemeri ve köprü bulunmaktadır. Abide Köyünde Abide Şehitliği adı altında şehitlik bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.kutahya.gov.tr adresinden alınmıştır.