Ege Bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde yer alan Uşak, kuzeyde Kütahya, doğuda Afyon, güneyde Denizli ve batıda Manisa illeri ile çevrilidir. İl arazisi genel olarak dalgalı plato görünümündedir. Kuzey ve doğu kesimleri dağlık, güney ve batı kesimleri ise ovalar ve dalgalı arazilerden oluşmaktadır. İçbatı Anadolu Bölümünün orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerinde kurulmuş olan Uşak’ın kuzeyini Murat Dağı, doğusunu Ahır Dağı( 1.915 m.) ile Bulkaz Dağlarının batı uzantıları engebelendirir. İlin en yüksek noktası Murat Dağı’nda Kartaltepe’dir (2.309 m.). İl merkezindeki Elma Dağı (1.805 m), Tahtalı Tepe (1.644 m.) ve Kocatepe (1.298 m.) ilin diğer yükseltileridir. Bunlardan Elmalı Dağı’nın üzerinde geniş yayla ve otlaklar bulunmaktadır.
İl toprakları vadilerle yarılmış, engebeli yaylalar görünümündedir. Gediz vadi tabanının genişlediği alanlarda Küçük Banaz ve Uşak ovaları bulunmaktadır. Bu ovalar akarsuların taşıdığı alüvyonlarla kaplı olup, il yüzölçümünün %5,5’luk bölümünü kaplarlar. Uşak Ovası il merkezinin kenarında, deniz seviyesinden 890 m. yüksekliğinde, doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Bu ovanın üzerinde yüksekliği az olan volkanik tepeler sıralanmıştır. Büyük Menderes Nehrinin önemli kollarından Banaz Çayı kenarında, kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan Banaz Ovası yer almaktadır.
İl topraklarından kaynaklanan sular Büyük Menderes Nehri ve Gediz Nehri aracılığı ile Ege Denizi’ne dökülür. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda akan Banaz Çayı Ulubey’in yakınlarında Kazancı (Yavu) Deresi ile birleştikten sonra il sınırları dışında Büyük menderes Nehri’ne katılır. İl topraklarından kaynaklanan Hamam Çayı da yine il sınırları dışında Büyük Menderes Nehrine katılır. Karayol (Güre) Çayı ise kuzeybatıdaki Gediz Nehri’ne katılır. Büyük Menderes Nehri üzerindeki sulama, enerji ve taşkınları önleme amaçlı Adıgüzel Baraj Gölünün kuzey kesimi de il sınırları içerisindedir. Bunun dışında il toprakları içerisinde doğal bir göl bulunmamaktadır.
İlin yüzölçümü 5.341 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 322.313’tür.
Akdeniz iklimi ile Karasal iklim arasında geçiş özelliği gösteren bir iklime sahiptir. Sıcaklık ve yağış, Ege bölgesine göre düşük, İç Anadolu bölgesine göre daha yüksektir. Kışlar Ege’ye göre daha sert geçmektedir. Yağışlarda ilkbahara doğru bir kayma dikkati çekmektedir.
Yıllık sıcaklık ortalaması değeri 12,3 derecedir.
Uşak’ın bitki örtüsü genelde step görünümünde olup, Nehir boylarında söğüt, kavak ağaçları ve tarım alanları yer almaktadır. İlin yüksek kesimlerinde meşe, kızılçam, karaçam ve ardıç ağaçlarından oluşan ormanlar bulunmaktadır.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, ormancılık, dokumacılık, turizm ve sanayie dayalıdır. İlde yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında; arpa, buğday, şeker pancarı, nohut, mısır, yulaf, soğan, tütün, baklagiller, armut, vişne, karpuz, üzüm, domates ve diğer sebze çeşitleri ve gelmektedir. Az miktarda da pamuk, haşhaş, anason ve susam yetiştirilir. Hayvancılıkta sığır, koyun, kıl keçisi yetiştirilir. Tavukçuluk ve arıcılık da yapılmaktadır.
Uşak ve yöresinde üretilen Uşak halıları XVI.yüzyılda büyük bir üretim merkezi konumunda idi. Burada üretilen halılar Osmanlı saray ve camilerinde kullanılmış ve aynı zamanda da ihraç edilmiştir. Eski Uşak halılarında kiremit rengi bazen de lacivert zeminli madalyonlar sonsuz sıralar halinde birbirini izlemiştir. Bu madalyonlarda mavinin çeşitli tonları, kahverengi, sarı ve beyaz renkler uygulanmıştır. Ayrıca baklava biçimli ve sekiz köşeli yıldız motiflerinin bulunduğu halılar da halı sanatı yönünden önem taşımaktadır. Kuş motifli halılar yörenin önemli halı örneklerinden olup, bunlar Türk ve İslam Eserleri Müzesi başta olmak üzere yerli ve yabancı müzelerde bulunmaktadır. XVIII. ve XIX.yüzyıllarda yan yana mihrap desenlerinin bulunduğu Uşak halılarının da ayrı bir değeri vardır.
Uşak,Türkiye’de ilk sanayi kuruluşlarının ortaya çıktığı yörelerimizden biridir. XIX.yüzyılda yabancı sermayeli Osmanlı Bankası, Uşak ve Alaşehir’de şube açmıştır. Uşak’ta imalat sanayiinin kurulmasında halı ve kilim dokumacılığının büyük payı olmuştur. Geleneksel metotlarla üretilen halılar daha sonra fabrikasyon üretime geçmiştir. İlk olarak 1905 yılında iplik fabrikası kurulmuş, bunu 1910’da açılan iplik ve şayak fabrikası izlemiştir. Türkiye’deki ilk şeker fabrikası da 1926’da Uşak’ta açılmıştır. Cumhuriyetin il yıllarında Türkiye’nin sanayileşme çalışmalarına Uşak öncülük etmiştir. Tarihi MÖ.V.yüzyıla kadar inen dericilik Uşak’ta önde gelen ve sürekli gelişen bir sanayii dalıdır. Ayrıca ilde tekstil giyim ve deri sanayii de önde gelmektedir. İlde, gıda, tütün, taş, metal eşya, makine ve teçhizatı, kereste ürünleri, kimya ve plastik sanayii dallarında faaliyet gösteren işletmeler bulunmaktadır.
İl toprakları yer altı kaynakları yönünden zengindir. Banaz’da asbest, civa, kaolin ve manganez, Eşme’de uranyum, Sivaslı’da asbest, Ulubey’de zımpara taşı yatakları bulunmaktadır. Ayrıca maden suları da değerlendirilmektedir.
Uşak yöresinde yapılan kazı ve araştırmalar yöredeki ilk yerleşmenin MÖ.4000 yıllarında Kalkolitik Çağda başladığını göstermektedir. Bu yerleşim İlk Tunç Çağında daha da yoğunlaşmış, MÖ.2000’de Anadolu’da ilk siyasi birliği kuran Hititler yöreye yerleşmiştir. Hititler Assuvalılarla savaşmış, MÖ.XII.yüzyılda yöreye yerleşen Frigler Assuvalılarla kaynaşmıştır. Friglerden sonra MÖ.676’da Kimmerler ardından da MÖ.VII.yüzyılda Lidyalılar buraya hakim olmuştur. Dünyada ilk sikke basan ve dönemin en zengin krallığı olan Lydialılar, MÖ.546 yılında Persler tarafından yıkılıncaya kadar yöre ticaretinde Kral Yolundan da yararlanarak etkili olmuşlardır. MÖ.546’da Lydia kralı Kroisos ile Pers kralı Kyros arasında Sardes’te yapılan savaştan sonra Persler yöreye egemen olmuşlardır. Bu durum MÖ.334’e kadar devam etmiştir. Makedonya kralı Büyük İskender’in Anadolu seferi sonunda da Persler Anadolu’dan çekilmiş, yöre Büyük İskender’in egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender’in ölümünden sonra Uşak yöresi generallerinden Lysimakhos’un payına düşmüştür. Bundan sonra Pergamon Krallığı yöreye egemen olmuştur. MÖ.189 yılında Pergamon Kralı III.Attalos’un topraklarını vasiyet yolu ile Roma’ya bırakmasından sonra da Romalılar buraya hakim olmuşlardır.
Roma İmparatorluğunun 395’te ikiye ayrılmasından sonra Anadolu’nun bir bölümü ile birlikte Uşak yöresi de Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun hakimiyetine girmiştir. Bizans döneminde Anatolikon Theması’nın sınırları içerisinde olan yöre, zaman zaman Selçuklular ile Bizanslılar arasında el değiştirmiştir. Selçuklu sultanı II.Kılıçarslan ile Bizans İmparatoru Manuel Komnenos arasında yapılan Miryakefalon Savaşı sonucunda yöre Selçukluların yönetimine geçmiştir. Bundan sonra Anadolu Selçukluları sınırlarını Denizli’ye kadar genişletmiştir. Sultan II.Kılıçarslan 1185’te topraklarını on bir oğlu arasında paylaştırmıştır. Bunun sonucunda da Kütahya, Uşak ve Uluborlu bölgesi Gıyaseddin Keyhüsrev’in payına düşmüştür. I.Gıyaseddin Keyhüsrev 1192 tarihinde devletin başına geçmeyi başarmışsa da bu durum fazla uzun sürmemiş, 1196’da kardeşi II.Süleyman Şah tarafından sürgüne gönderilmiştir. Selçuklu sultanlarının aralarındaki bu mücadeleden yararlanan Bizanslılar da Kütahya ve Uşak yöresini yeniden ele geçirmişlerdir. Bu durum 1233 tarihine kadar sürmüştür.
XIII.yüzyılın ilk yarısında Alaaddin Keykubat Uşak yöresini Anadolu Selçuklu topraklarına katmış ve bu dönemde Malatya yöresinden gelen Germiyanoğulları Uşak ve çevresine yerleşmişlerdir. Germiyanoğulları 1300 yılında burada bağımsızlığını ilan etmiş, bu durum Yıldırım Beyazıt’ın 1390’da yöreyi Osmanlı topraklarına katmasına kadar sürmüştür. Ancak Yıldırım Beyazıt Ankara Savaşı’nda (1402) Timur’a yenilince, Timur yöreyi yeniden Germiyanoğullarına vermiştir. Uşak ve yöresi 1429’da Germiyanoğullarının son hükümdarı II.Yakup Bey’in vasiyeti ile kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Osmanlı döneminde Anadolu eyaletinin Kütahya sancağına bağlı bir kaza konumunda olan Uşak, XVI.yüzyılda Celali İsyanlarından, XVIII.yüzyılda da Ayânların baskılarından etkilenmiştir. XIX.yüzyıl sonlarında Hüdavendigâr (Bursa) vilayetinin Kütahya sancağına bağlı bir kaza olarak yönetilmiştir. 1867 yılında Belediyesi kurulmuştur.
Balkan Savaşları ve I.Dünya Savaşı’ndan sonra Makedonya ve Trakya göçmenlerinin bir bölümü buraya yerleştirilmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında 29 Ağustos 1920-2 Eylül 1922 arasında Yunan işgalinde kalmıştır. Yunan generali Trikopis Uşak’ta Elma Dağı’nda Türk kuvvetlerine teslim olmuştur. Bu dönemde Uşak yakılmıştır. Bu yangında Uşak kaza merkezindeki Kurtuluş Mahallesinin yarısı, Hamidiye, Sarayaltı ve Durak Mahallesinin tamamı yanmıştır. Uşak Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yapılan incelemelerde 650 ev, l resmi bina, 3 hamam, 2 mektep, l hastane, 5 han ve otel. 5 cami ve mescit. 4 medrese. 2 kiremithane. 2 fabrika. 26 çeşme ve su terazisinin yandığı tespit edilmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra Uşak, Kütahya vilayetinin bir kazası olarak kalmış, Teşkilat-i Esasiye Kanunu ile Banaz, Sivaslı, Karahallı ve Ulubey Nahiyeleri, Uşak Kazasına bağlanmıştır. 1953 yılında Uşak il konumuna getirilmiş, Manisa İlinden Eşme buraya bağlanmış ve diğer nahiyeler kaza konumuna getirilmiştir.
Uşak ve çevresinde günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Blandaus Antik Kent kalıntıları, höyükler, Tümülüsler, Sivaslı’da Antik Sebaste kenti Roma ve Bizans kalıntıları, Ulubey Kanyonları, Selçikler Erice Köyü Ballıkaya Kilisesi, Bulkaz Dağı yamacındaki Delikkaya Kilisesi, Uşak Ulu Camisi (XV.yüzyıl), Burmalı Cami (XVI.yüzyıl), Çakoloz Camisi (XIX.yüzyıl), Şeyh Hacı kemal Türbesi (1892), Aliağa Çeşmesi (XVI.yüzyıl), Ciccim Çeşmesi (XIX.yüzyıl), Cankış Çeşmesi (1901), Çanlı Köprü (1256), Beyler Han Köprüsü, Halı Pazarı Köprüsü ve Türk sivil mimari örneklerinden Uşak evleri bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar,Kenthaber fotoğraf arşivi ve www.usak-bel.gov.tr, www.ulubey.gov.tr adreslerinden alınmıştır.