Ermeni soykırımı iddialarına yönelik bazı aydınların başlattıkları 'Ermenilerden Özür Diliyoruz' kampanyasına Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gündüz'den tepki geldi.
Bazı aydınların Ermenilere yönelik başlattıkları 'Özür Dileriz' imza kampanyası devam ederken, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gündüz kampanyayı protesto etti. Adıyaman Üniversitesi'nde yaptığı basın açıklaması ile Ermeni soykırımı iddialarına yönelik başlatılan kampanyaya tepki gösteren Rektör Mustafa Gündüz, kampanyayı başlatılanların sicillerine bakılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin Ermenistan'dan özür dilemesi gerektiği bazı aydınlar tarafından Türkiye genelinde tartışılırken, Rektör Mustafa Gündüz'ün kampanyaya tepkisi sert oldu. Cumhuriyet değerlerinin Ulus Devlet üzerine kurulu olduğunu hatırlatan Rektör Mustafa Gündüz, "Ermenilerden 1915 olayları kast edilerek özür dilenmesine yönelik kampanyayı başlatanların çok geçmişlerine gitmeye gerek yok. Son 10 yıl içerisinde ne tür kampanyalar ve açıklamalar yaptıklarına ve bununla birlikte dolayısıyla sicillerine bakmak gerekir. Bu kampanyanın önderi konumunda sözde aydın diye etiketlenenlerin önemli bir bölümü daha önceden Türkiye'nin ulus devlet formunda yüce Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma hedefinden rahatsızlar" dedi.
Türk milletinin geçmişten bu güne kadar bir soykırım kavramına sahip olmadığının altını çizen Rektör Gündüz, kampanyayı başlatan kişilere aydın denilmesinden dolayı bir aydın olarak utandığını dile getirdi. Rektör Gündüz, "Liberal ekonomik ya da düşünsel sisteme sadakatlerini emperyalist ülkelerin ülkemiz üzerinde oynamak istedikleri oyunlarla birleştirenler, ya gaflet içerisindedirler, ya da pek hoşlarına gitmese de hıyanetle meşguldürler. 1915 diye sınırlandırılan olaylar içerisinde bu toplumun binlerce yıllık tarihinden bu yana sahip olmadığı soykırım kavramını çağrıştıracak belirlemeler, etiketlemeler ve gerçekte olmayan ama kurgulanma çabaları, yakın geçmişe ait tarihi bir kurgu üzerinden işlediklerini varsaydıkları bir suça dayalı yine var sayıma dayalı bir özür faaliyeti çıplaklığıyla bakıldığında erdem gibi görünebilir. Ama özrü kabahati olanlar diledikleri taktirde bu özür anlamına gelir. İkinci bakımdan o kısacık metinde vicdandan söz ediliyor, vicdan sorunsuz sınırları belli ve bütün insanlarda aynı hassasiyeti doğuracak bir duygu değildir. Vicdan nihayetinde içine doğduğumuz toplumun değerleri ve onları bizim algıladığımız biçimle oluşur. Vicdanı kabul etmeyenlerin kendilerine birde aydın etiketlemesini yakıştırmalarından ben utanıyorum. Çünkü bu toplumun bu yüce milletin önemli bir bölümü bize de aydın demektedir. Ben de bir aydın olarak bize bu onuru yükleyen Türk milletinden özür diliyorum. Aydın olmak aydın tavrı ortaya koymak demek olmayan bir tarihe dayalı olarak kendi milletinin
uluslararası ilişkilerden aşağılanmasına yol açacak beyanatlarda bulunmak ve kampanyalar açmaktan geçmiyor" diye konuştu.
Kampanyanın amacını Türkiye'nin ulusal birlik ve bütünlüğünü zedeleyecek emperyalist sömürgeci güçlerin Türkiye üzerindeki emellerini daha kolay gerçekleştirilebilecekleri bir toplum düzenine itmek olduğunu belirten Rektör Gündüz, "Daha öncede bilindiği üzere bölücülük ve gericilik faaliyetleri hem Cumhuriyetimizin değerlerini ortadan kaldırmak hem de Atatürkçü düşünce sisteminin Türk toplumsal yaşamına aktarılma sürecine tıkamak üzere özel çabalarla destek bulmaktadır. Nihayetinde uluslar arası
sermayenin Türkiye üzerinde küreselleştirmeci ve dayatmacı tavrının bir adımıdır" dedi.
Özür dilenilmesi söz konusu ise her iki tarafında özür dilemesi gerektiğini kaydeden Rektör Gündüz, Türkiye'nin önemli süreçlerden geçerken bu tür kampanyalar ile gündemin üzerine kılıf çekilmeye çalışıldığını söyledi. Rektör Gündüz, "Ermenilerden 1915 olayları nedeniyle özür dilemesi gereken bunlar değildir. Eğer böyle bir olay söz konusu ise her iki tarafın bir birinden özür dilemesi gerekir. Durup dururken Türkiye'den bir gurup insanı sözde vicdanlarına dayanarak olmayan bir olay üzerinden özür dilemelerini ben Türkiye'nin çok daha önemli süreçlerden geçerken gündeminin üzerine kılıf geçirildiği biçiminde yorumlamak istiyorum. Burada eylem ile niyet arasında mantıksal bir bağda göremiyorum. Cumhurbaşkanımız milli maç vesilesiyle hepimizi umutlandıran bir ışık yaktı. Bu Ermenistan devletinde de Türkiye Cumhuriyetinde de heyecanla karşılandı. Bu atmosferde ilişkilerin çok daha uluslararası ilişkilerde barışa saygıya dayalı bir anlayışın hakim olabileceğini gösteriyordu. Böylesi bir sözde özür dileme kampanyasının bu ışığında kararttığını düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilgilileri başta büyük elçiler olmak üzere yeterince tepki gösterdiler ama büyük elçilerimiz kendi cephelerinden ve mesleklerinden aldıkları etik duruştan kaynaklı bir tepki gösterdiler. Ancak imza kampanyasını başlatan ve bir bölümü de meslektaşım olan kişilerin bu davranışının üniversite camiasından da bilim insanları tarafından da ulusal onurumuzu zedeleyici bir tavra tepki bağlamında değerlendirmeleri gerektiğini
düşünüyorum. Bu durum bir milletin onuruyla oynamaktır.
Kendi adlarına özür dilediklerini ifade etmiş olsalar bile sözünü ettikleri vicdan bu milletin içinde ve kültürüyle yoğrularak ortaya çıkmıştır. Eğer bir özür dilenmesi söz konusu ise bu kişilerin öncelikle kendi milletlerinden özür dilemeleri gerekir. Böyle bir gaflet içerisine düştüklerini fark ettikleri anda kendi lamına gelir. İkinci bakımdan o kısacık metinde milletlerinden özür dilemeleri gerekir" şeklinde konuştu.
ben türk kızıyım.bizler hoşgörülü misafir sever milletiz.osmanlıdan bu yana yediğimiz ekmegimizi paylaşırken,ermeniler pişen aşımıza zehir katan vede günümüzde pkk ile örtüşen zihniyettedirler.Zeka özürlü değilimki özür dileyim.belgeleri araştırın vede gerçekler ortaya çıksın....onlardan özür beklerim