Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Gaziantep İli’nin bir ilçesi olan Araban, güneyinde Karadağ ve Yavuzeli ilçesi, kuzeyinde Adıyaman’ın Besni İlçesi, batısında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi, doğusunda ise Fırat Nehri ve Şanlıurfa’nın Halfeti ve Bozova ilçeleri ile çevrilidir. Gaziantep ilinin kuzeydoğusunda 250 km2 lik genişlikteki Araban Ovası’nda yer almakta olup, ismini de bu ovadan almıştır. Araban 1000-1500 m. yüksekliğinde bir plato üzerinde yer almaktadır. Batısında Kartal (Sof) Dağları doğu-batı doğrultusunda uzanır. İlçe Fırat Nehri’nin batısında ve bu nehre dökülen karasu Irmağı’nın kenarındadır. Aynı zamanda Karasu, Araban’ın Şanlıurfa ili ile doğal sınırını da çizer ve Araban Ovası’nın içerisinden geçerek Fırat’a dökülür.
Gaziantep’e 76 km. uzaklıktaki ilçe, denizden 610 m. yüksekliktedir. Yüzölçümü 534 km2 olan ilçenin toplam nüfusu 41.439’dur.
İlçenin ekonomisi tarıma dayalı olup, hayvancılık da yapılmaktadır. Yetiştirilen başlıca ürünler, Antepfıstığı, buğday, arpa, mercimek, nohut, kavun, karpuz, pamuk ve biberdir. Zeytincilik de yapılmaktadır. İlçede sanayi kuruluşları küçük atölyeler ve iş yerleri şeklindedir. Ayrıca ilçede kurşun ve amyant gibi maden yatakları da vardır.
Bölgede yapılan araştırmalar Araban ve yöre tarihinin Tunç Çağı’na (M.Ö. 3000-1200) kadar indiğini göstermektedir. Elif, Hisar ve Hasanoğlu köylerinde mezarlar ve İlçe merkezindeki eski yapı kalıntılarından, yörenin Sasani, Urartu ve Roma İmparatorluğu’nun hakimiyetlerinde kaldığına işaret etmektedir. O yıllarda isminin Arat olduğu da anlaşılmaktadır.
İslâm öncesi Raban Kalesi denilen Araban İç Kalesi XI-XIII. yüzyıllar arasında stratejik önemini korumuştur. Özellikle Urfa Haçlı Kontluğu, Ermeni Krallığı, Haçlı Seferleri, Memlûklu ve Türkmen boylarının akınlarında önemli rol oynamıştır. Kalesi Ermeniler ile Urfa Haçlı Kontluğu arasında sık sık el değiştirmiştir. 1093 yılında Ermenilerin elinde bulunan Araban Kalesi,1112’den sonra Urfa Haçlı Kontluğu’nun eline geçmiştir. 1108-1120 tarihleri arasında Ermeni Kralı Vasil’in eline geçirdiği kale, Antakya Krallığının hakimiyetine girmiş(1112-1120), daha sonra da tekrar Ermeniler’e bırakılmıştır. Tarihi kaynaklar kalenin çok sağlam olduğu ve kolay kolay ele geçirilemediğini belirtilmektedir.
Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçarslan 1148-1150 yıllarında Araban Kalesi’ni ele geçirmiş, daha sonra 1155’te Atabey Nureddin Mahmud Zengi, Araban’ı Selçuklulardan almıştır. Bu tarihten sonra yöre, Halep Eyyubileri, Anadolu Selçukluları (1218), Memlûklular, İlhanlılar (1259), Memlûklular (1260), Dulkadiroğulları ve tekrar Memlûkluların hakimiyeti altına girmiştir. Yavuz Sultan Selim zamanında bölge, Osmanlı topraklarına 1517’de katılmış, 1523 yılından sonra Birecik Sancağı’nın Rumkale kazasına bağlanmıştır. Gaziantep’e bağlı olan Araban, Cumhuriyetin ilanından sonra Altıntaş isimli bir kasaba iken, ismi Araban’a dönüştürülmüş ve 1957 yılında da ilçe olmuştur.
İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Araban Kalesi, Elif, Hisar ve Hasanoğlu, Çiftekoz köylerindeki kaya mezarları, Sultan Murat Köprüsü, İç Kale Camisi bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraf, www.yerelnet.org/araban adresinden alınmıştır.