Mardin'in Midyat ilçesinde Mor Gabriel Manastırı'nın ormanlık alanı duvarla çevirip işgal ettiği iddiasıyla 3 köy tarafından açılan davanın 4. duruşması yapıldı.
Midyat'ta bulunan ve dünyadaki Süryanilerin merkezi konumundaki Mor Gabriel Manastırı ile Müslümanların yaşadığı Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı köyleri arasında süren arazi anlaşmazlığı davasının 4. duruşması bugün yapıldı. Mor Gabriel Manastırı yetkilileri ve köylülerin katıldığı duruşmayı Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi ve İsveç Büyükelçiliği Katibi Helena Storm, DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, İsveç ve Almanya'dan sivil toplum örgütleri temsilcileri, İsveç'teki Süryanilerin temsilcileri, İsveç Sınır Tanımayan Avukatlardan Kerstin Wennertersten ve Berenike Alven, DTP Midyat Belediye Başkan Adayı Yüksel Aslan Acer izledi.
Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen duruşmada, Güngören köyü sınırları içerisindeki bulunan Mor Gabriel Manastırı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Kuryakos Ergün, Yayvantepe Köyü Muhtarı İsmail ve Eğlence Köyü Muhtarı Süleyman Düz katıldı. Kısa süren duruşmada mahkeme hakimi, 7 Nisan'da keşif yapılmasına karar vererek, duruşmayı 22 Nisan'a erteledi. Mahkeme çıkışında İsveç Büyükelçiliği Katibi Helena Storm, bu davaların takipçisi olmak istediklerini ve Avrupa Birliği (AB) gözlemcisi olarak davayı izlediğini söyledi.
Ardından Mahkeme çıkışında bir açıklama yapan DTP Milletvekili Bengi Yıldız, Meclis'ten (TBMM) Vakıflar Yasası geçmesine rağmen Türkiye'de değişen bir şeyin olmadığını söyledi.
Milletvekili Yıldız, "Türkiye'de bu sene Meclis'ten Vakıflar ile azınlıklara ilişkin yasa geçti. Fakat halen bu problemleri yaşıyoruz. Herkes biliyor ki Midyat'ta azınlıklar ancak kendi hukuklarını koruyabilirler. Başkasının malını mülkünü alma gibi bir lüksleri ve hatta güçleri yok. Kendi mülklerini almaya çalışıyorlar. İnsan Hakları Mahkemesi'nde benzer dosyalar var. Rum Patrikhanesi'nin diğer azınlıkların benzer davaları var. Türkiye'nin aleyhine çıktı bu kararlar. Halen bu ülkemizde bu problemleri yaşamamız aslında ders çıkarmadığımız anlamına geliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) içtihatları var ama biz daha halen 1936'daki yasalarla ve Yargıtay'ın vermiş olduğu daha önce vermiş olduğu kararlarla daha çok aslında azınlıkları ne kadar bu ülkeden kovarsak, ne kadar çıkarabilirsek o kadar milli bir devlet oluştururuz, tekçi bir devlet oluştururuz anlayışının ürünü olan bir hukuk mantığı söz konusu. Türkiye'nin bundan kurtulması, ülkenin bu ayıptan kurtulması lazım. Zaten sayıları gittikçe azalan bir azınlık. Bizim rengimiz olan bir azınlığın da aslında korunması lazım. Hukukun da bunun hizmetinde olması lazım. Yani farklılıkların bu ülke içerisinde bir zenginlik olduğu şeklinde ve insanların bu vatanda mutlu hissetmeleri lazım. Bizim devletimizdir diyebilmesi lazım" dedi.
Yıldız'ın açıklamasına karşı çıkan bir grup arasında sözlü münakaşa yaşandı. Kısa süren tartışmanın ardından taraflar dağıldı. Yurtdışından gelen heyet daha sonra Mor Gabriel Manastırı'na geçti.