Niğde Bor’da bahar ve yaz aylarında mesire yerleri ilgi bulur. Kayabaşı, Köşk, Okçu, Bahçeli, Bağdüz, Bentkavak, Çakılbahçe, Sinandı, Yunak Manastır, Pınarbaşı, Gebere, Kayı yolu, Kemerhisar içmeleri, Ayazma ,Başpınar da mesire yerleridir.
Bağlar, bahçeler de doğal gezi alanlarıdır. İlçe genelinde piknik yapacak çok yer bulunmaktadır.Kayabaşı ise ilçenin farklı bir güzelliği ve ilgi alanıdır ne yazık ki son yıllarda bakımsızlık sonucu Kayabaşı tamamen özelliğini yitirdi. ,yok olup gidiyor.
Kayabaşı,Sokubaşı ve Karaca mahallerinin ovaya bakan kısmındadır. Gezi,seyir alanı Kayabaşından ovanın güneş batımın seyri muhteşemdi. Ağaçların çiçek açması, yeşilin doğması ile görünüm baharda farklılaşır doğanın uyanışı ile Kayabaşı ayrı ilgi bulurdu..31 Mart 1952 tarihinde Harun Ünlenen Kayabaşını anlatır;
"Çok şükür ayaklarımız bahar aylarının ilk basamağında..İnsan,tabiatla başbaşa kalmayı umumiyetle baharda hisseder.Bor’un ,yalnızlığı ülviyetinde tabiatla kucak kucağa olan köşelerimizden birisi de muhakak ki Kayabaşıdır.Kayabaşı bir çok şiir üstatlarının bile,kendinden geçirmiştir.Kayabaşı’nda hayata ümit,Kayabaşı’nda bahar kokusu ve Kaya başı’nda toprak kokusu….Hele çalı çiçekleri açmaya görsün.,İnsanı bayıltan kokusu,insanı hayal iklimlerine daldıran his yağmuru,insanı tatlı bir sarhoşluğa götüren iksir orada,.Ama gelin sizinle şimdi gidelim oraya.İşte bir yığın gübre.İşte bir hayvan mezarlığı.İşte en güzel his alamlerine dalmak isterken yolun sonu hakikaktinden nefret. Öyle ki leş kargaları bile düşündüklerimizi anlamış gibi istihza ile gülmekteler"
Ne diyelim.İlahi üstad Behçet Kemal Çağlar’ın kulakları çınlasın!(Yeşil Bor)’Harun Ünlenen,Kayabaşı ve yolu hakkında ne düşündüğünü dönemin Belediye Başkanı Mehmet Bıyık’a sorar.Başkan Mehmet Bıyık’ın der ki;:-‘Kayabaşı hakkında Yeşil Bor gazetesinde çıkan yazıyı okudum. Yolun temiz olmadığı hakkındaki iddia doğru olmakla beraber Kayabaşı’nın hayallerdeki dekoru iktisap edebilmesi her zaman için her Belediye Başkanınca da imkansız olacaktır.Maddi bakımdan imkansız olmaktan başka realite bakımından da doğru değildir.Daha yakın daha temiz ve bakımlı olan parka layıkı veçhile rağbet edilmiyor ki aksine yeni mesire yerleri yapılması arzu olunuyor.Maalesef Kayabaşına çok rağbet edildiği zamanlarda rağbet amili sadece içki oluyordu.Yeni neslin bu hususta şuurlu olduğuna memnunum.Neticede yolları temizlenmesi temin edilecektir.Fakat bütçe dolayısı ile başka bir yenilik yapmak imkansızdır.(12 Mayıs 1952.Yeşil Bor)
Talat Gün Kayabaşı için yazdığı şiirde 31 Mart 1952 yılında Yeşil Bor gazetesinde yayınlanır.işte o şiirden bir dörtlük ;
KAYABAŞI’NDA
Size arkadaş olur ince kıvrak bir dere
Ruhunuz duman duman karışır mavilere,
Çalılar hoş geldiniz derken mis kokusiyle
Cevap verir kayalar bir çağlayan sesiyle.
KAYABAŞINDA AKŞAM
Sedat İnal’da 22 Ekim 1960 tarihli Yeşil Bor gazetesinde Kayabaşı’nda akşamı anlatır‘-‘Alabildiğince güzellikler içinde bir rüya;rengarenk hülyaların cennetin tasavuru başlar akşamları,güneşin batışıyla dağları seyrederken..Dalga dalga saçları,uzun kirpikleri ve bir kadına yakışan güzel kıvrımlı burnu ile bir kız görünür.Okçu dağının iki tepesi arasında yatan...Bir eser bahsetmiş Tanrı dağına Mono Lizayı hatırlatan.Onu gören Kayabaşı’nda ,uzun uzun bakar.Tarifsiz duygulara sürükler götürür insanı.. Belki bir sevgiliyi ilham eder,belkide aşık olursunuz ona Tanrı’ya yaklaşmak için..Bu sanat eserini seyrederken hayaller içinde insan..Gözü kayı verir güneşin akışına,parça parça kayboluşuna ve sonsuz renklere boğduğı semanın peri masallarını yaşatan dünyasına...Bu renkler içinde ufak ufak bulutlar motiflemek için resmi en uygun şekilleriyle altın çerçeve takınmışlar.Her akşam aynı yerde,Ayrı bir tablo seyredilir yangın kızıllığında..Kayabaşında bu tabloya kadar ayrı bir tabiat eseri olarak uzanan bağlar,tarlalar serilmiştir.Çeşit çeşit ağaçlar,otlar bir renk cümbüşü içinde naksetmiştir ovayı....Sonsuz renklerin ahengi tamamlar Kayabaşında akşam tablosunu,Şairlere şiir yazdırıp,şiirlere sığmaz güzellikleriyle..’’
Kayabaşı 1950’li yıllarda başlayan bitiş süreci stadyum yapılması ile tamamlandı..Çevre son yıllarda bakımsız mezbelik oldu. Şiirlere konu olan Kayabaşı doğal görünümünü yitirdiği gibi ovada .1980 den sonra katlı yapı sayısı arttı. Çok katlı beton yapılar dengeyi bozdu. Kayabaşı’na yaptırılan resturant ile çevre düzeni hedeflenmişse de ilgi olmadı.Özel İdare ve belediye ortaklığı ile yapılan modern tesis birimler arası anlaşmazlık ile ortada kaldı.Cam çercevesi kırık tesiste kurtarılmayı bekliyor. Kyabaşı gibi tesiste perişan durumda bulunuyor.
Benim 1998’de yazdığım
‘Bor’da Kayabaşı Değişti’ şiirim
Güneş dağlara elveda derken akşamda
Ova doğan renkle sanki oynaşırdı.
Baharı beklerken dallarda tomurcuklar
Kıştan çıkmamış gibi uç atardı.
Çalılar çiçek açardı.
Yılanlar,böcekler yaşardı.
Şairler şiir yazardı doğaya,
aşıklar ufka bakardı.
Güneş bir farklı batardı akşamları Kayabaşı’nda...
Devir değişti,düzen değişti,bakış değişti.
İnsan değişti,doku değişti,Görünüm değişti
N e acı ki renkler değişti.
Sevdalar,şairler değişti.
Ve sonunda Müdavimler değişti.
En acısı memlekete sevgi ile bakan gözler değişti.