21
Kasım
2024
Perşembe
BOĞAZLIYAN - YOZGAT
Nufus
492.127
Yüz Ölçümü
14.123
İlçe Sayısı
14
Vali
Nufus
35.170
Yüz Ölçümü
2.129
Belediye Sayısı
32
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Boğazlıyan Genel Bilgi

İç Anadolu Bölgesi’nde, Yozgat İline bağlı bir ilçe olan Boğazlıyan, kuzeyinde Sarıkaya ve Yozgat Merkez; kuzeybatısında Şefaatli ve Merkez ilçe; batısında Yenifakılı, güneybatısında Nevşehir, güneyinde de Kayseri ve Felahiye ile çevrilidir. Yozgat’ın güneyinde yer alan Boğazlıyan, İç Anadolu Platosu üzerindedir. İlçe, Keklicek Dağı ile Yatır Dağı arasındaki vadide kurulmuştur. İlçe topraklarını kuzeyinde Akdağ-Karababa Dağlarının uzantıları olan Yazır Dağı (1.683 m.), güneydoğusunu Keklicek (1.369 m.) ve Akdağların uzantısı olan Çal Dağı (1.750 m.) engebelendirir. Huriye Tepesi, Eğritepe, Sırçalıtepe, Danakıran Tepesi, Kayseri sınırındaki Kurşunlu ve Nohutlu tepeleri ilçenin diğer yükseltileridir.

Boğazlıyan’nın kuzeybatısında çevredeki tepelerden inen dere ve çayların getirdiği alüvyonlardan oluşan Boğazlıyan Ovası bulunmaktadır. Bunun yanı sıra ilçenin vadi tabanlarında irili ufaklı küçük düzlükler de bulunmaktadır.

İlçe topraklarını Delice Irmağının kollarından olan Boğazlıyan Çayı sulamaktadır. Ayrıca yine Delice Irmağının kollarından Karasu ve küçük dereler ilçe topraklarını sulamaktadır. İlçe sınırları içerisinde sulama amaçlı Uzunlu ve Fehimli Baraj gölleri bulunmaktadır. Güren, Ömerli ve Yenipazar göletleri de tarım amaçlı yapılmıştır. İl merkezine 92 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 2.129 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre toplam nüfusu 67.184’tür.

İlçede Karasal iklim hüküm sürmekte olup, yazları, sıcak ve kurak, kışları; soğuk ve kar yağışlıdır. İlçe, Yozgat ili genelinde en az yağış alan yer olduğu için, doğal bitki örtüsü, bozkırlardır. İlçe sınırları içerisinde ormanlık alanı yoktur ve dağlar çıplaktır. Dere ve çay kenarlarında ticari amaçla yetiştirilmiş söğüt ve kavak toplulukları bulunmaktadır.

İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında arpa, buğday gibi tahıllar ve patates, fasulye, yeşil mercimek, nohut, ayçiçeği, şeker pancarı gelmektedir. Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapılmakta olup, sığır, koyun, kıl keçisi ve tiftik keçisi yetiştirilir. İlçede sığır ırklarının ıslahı için tohumlama çalışmaları yapılmaktadır. Yün ve yapağı, yağ, peynir üretimi önemlidir. İlçede sanayii kuruluşu olarak şeker fabrikası, deri fabrikası ile yem fabrikaları bulunmaktadır.

İlçe yakınlarındaki Bektaşlı, İğdeli, Yoğunhisar ve Çalapverdi Köylerinde bulunan Höyüklerden, yöredeki ilk yerleşimin Hititlere kadar uzandığı anlaşılmaktadır. MÖ.1200’lerde Friglerin egemenliğine, MÖ.VII.yüzyılda Kimmerlerin, MÖ.VI.yüzyılda Lydialıların ve ardından Perslerin yönetimine geçen yöre MÖ.334’te Büyük İskender tarafından ele geçirilmiştir. İskender’in ölümünden sonra kısa bir süre Kapadokya Krallığı buraya hakim olmuş, ardından Anadolu’yu istila eden ve göçebe bir kavim olan Galatlar buraya yerleşmiş, İç Anadolu’da kurdukları Galatia Devletinin bir bölümü de Yozgat ile birlikte Boğazlıyan’ı da içerisine almıştır. MÖ.II.yüzyılın başlarında kurulan Galatia Krallığı bir süre Pergamon ve Pontus krallıklarına bağlı kalmış ve MÖ.85’te Roma’nın egemenliğini kabul etmişlerdir. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Anadolu ile birlikte Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun sınırları içerisinde kalmıştır. Bu dönemde Arap akınları, Sasaniler bu bölgeyi ele geçirmeye çalışmışlarsa da sürekli bir hakimiyet kuramamışlardır. Malazgirt Savaşı’ndan önce Türkmen boyları yerleşmeye başlamıştır.

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra, Danişmendliler bir süre yöreye egemen olmuş, XII.yüzyılın ikinci yarısından sonra da yöre, Anadolu Selçuklularının sınırları içerisine girmiştir. XIII.yüzyılda Baba İshak isyanı ve Babâilik yöreyi etkilemiş, XIV.yüzyılın başlarında da İlhanlı, Eretna Beyliği ve Kadı Burhaneddin Devleti yöreye hakim olmuştur. Kadı Burhaneddin’in 1398’de öldürülmesinden sonra Yıldırım Beyazıt yöreyi Osmanlı topraklarına katmışsa da Timur 1402-1403’te Yozgat ve çevresini ele geçirmiştir. Timur’un Anadolu’dan ayrılmasından sonra Osmanlı şehzadeleri arasında çıkan saltanat kavgaları sırasında Yozgat ve çevresi zor günler geçirmiştir. Boğazlıyan, Çelebi Mehmet zamanında 1413’te yeniden Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Yavuz Sultan Selim zamanında Yozgat ve çevresinde baş gösteren Celali İsyanlarından yöre büyük ölçüde zarar görmüş, ve isyanlar bastırılmıştır. Kanunî Sultan Süleyman zamanında arazi yenilenmesi sırasında 1526’da yeniden karışıklıklar çıkmış ve bunlar kısa sürede kontrol altına alınmıştır. XVII.yüzyılın sonlarında Türkmen boylarından Çapanoğulları yörede büyük güç kazanmıştır. Çapanoğullarının bu konumu XX.yüzyılın başlarına kadar sürmüştür.

XIX.yüzyılın sonlarında Ermenilerin Hınçak Komitesi Yozgat’ta büyük faaliyet göstermiştir. Boğazlıyan’da propaganda yaparak Yozgat Mutasarrıfı Leon Efendi aracılığı ile İngilizlerle bağlantı kurup, İstanbul Hükümeti üzerinde baskı kurmaya çalışmışlardır. Bu arada Ermeni çeteleri Yozgat yöresinde soygunlara başlamıştır. Ermenilerin Anadolu’daki faaliyetlerinin artması üzerine Osmanlı Hükümeti Tehcir Kanununu çıkararak casusluk ve vatan hainliği yapan köy ve kasabaları boşaltmış ve diğer yerlere sevk etmiştir.

Osmanlı Hükümeti’nin bu kanununu dinlemeyen Ermeniler 2 Eylül 1915’te Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesini ateşe vermişler, bölgeye gönderilen jandarmalarla çatışmışlardır. Bu olayların meydana geldiği sırada Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey İçişleri Bakanlığı’ndan gelen telgraf emri ile Ermenilerin 24 saat içerisinde bölgeden çıkarılarak Suriye’ye sevk edilmelerini uygulamak istemiştir. İstanbul Hükümeti İngilizlerin baskısı ile Boğazlıyan isyanına neden olanların cezalandırılmasını istemiştir. Boğazlıyan kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili Kemal Bey Ermeni tehcirinde görevini kötüye kullanarak ölümlere sebep olduğu iddiası ile yargılanmıştır. Kurulan mahkemede Ermeni komiteciler çoğunlukta olduğu gibi İngiliz yüksek komiserliği de bir çok yalancı şahit çıkarmıştır. Bunun üzerine mahkemede sanık olan Kemal Bey ve avukatı Sadettin Ferit Bey tarihi bir savunma yapmıştır:

“Düne kadar hakimler heyeti halinde olan sizler, şu dakikada bir tarih mahkemesi sıfatını almış bulunuyorsunuz. Ermeniler tarafından öldürülen dindaşlarının ve soydaşlarının matemi Müslümanların yüreklerinin sızlattığı ve her gün gelen kara haberlerin halkı tahrik etmekten geri kalmadığı malumdur. Ermeniler ise, Rus Ordularının kah önüne geçerek, kah arkasında kalarak, ekseriya memleketin asker kuvvetinden mahrum kalmasına güvenerek facialar meydana getirmekten çekinmiyorlardı. Yozgat Vilayeti dahilinde sevk edilen bazı Ermeni - Muhacir kafilelerine, Ermenilerin Müslümanlara reva gördükleri facialara şahit olmuş, bazı asker kaçaklarının tecavüzü ihtimal dahilindedir. Ancak, savaşta yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği hezeyanı durdurmak maksadıyla iddia makamının da isteği üzerine, kurbanlar verilmesi bir siyaset icabı sayılıyorsa, bu kurban, ben olamam. Siz kurban seçmekte değil, ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdani görevini taşıyan bir yüksek heyetsiniz. Mutlaka kurban aranıyorsa, herhalde bu işlerin tertipçisi ve idarecisi olarak benim gibi küçük bir memur bulunacak değildir.”

Kemal Bey’in bu sözlerinden sonra yalancı şahitler, olayları gerçekmiş gibi anlatarak Kemal Bey’i iftira etmişler.Buna karşılık Kemal Bey de: “Hepsi yalandır, uydurmadır. Reis Paşa, ben ne bunların söyledikleri Keller köyüne gittim ne de oradan geçtim. Burada vuku bulduğunu iddia ettikleri cinayetlerden de haberim yok. Hele parmaktan çıkmayan yüzüğü almak için kol kesmek; rica ederim. Bu vahşeti kim yapar? Bu derece şem’i bir işi yapacak bir insan tasavvur edemiyorum. Esasen, birini ispat edemezler. Çünkü, hepsi iftiradan ibarettir. Benim haberim olmadan bir şey olmuşsa bilemem. Fakat bu ana kadar bu mevzuda hiç bir şikayetçi gelmemiştir. İlk defa burada Mahkeme huzurunda bu şikayetlerle karşılaşıyorum” demiştir.

Mahkeme bu şekilde devam ederken, İngilizler ve Ermeniler Kemal Bey’in asılması için Mahkeme Başkanı Hayret Paşa’ya baskı yaptıklarından, Hayret Paşa istifa etmiş yerine “Nemrut” lakabıyla anılan Mustafa Paşa getirilmiştir.

Kemal Bey 8 Nisan 1919’da idama mahkum olmuş, ancak Padişah Sultan Vahdettin kararı imzalamamışsa da Şeyhülislam’ın fetvası ve İngilizlerin baskısı ile Kemal Bey İstanbul’a getirilerek, Beyazıt Meydanı’nda idam sehpasına çıkarılırken son sözü sorulduğunda; halka dönerek:

“Sevgili vatandaşlarım, Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet” demiştir. Bunun üzerine halk “Kahrolsun böyle adalet” diye bağırmaya başlamıştır. Kemal Bey sözlerine devamla:

“Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet...” demiştir.

Kemal Bey’in idamı İngilizlerin hiç beklemediği şekilde büyük tepki ile karşılanmış, Kadıköy’de büyük bir cenaze töreni yapılmıştır.TBMM 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla “Milli Şehit” olarak kabul etmiş ve Boğazlıyan’da bir mahalle ile bir okula “Milli Şehit” adı verilmiştir.

Şemsettin Sami’nin Kamusü’l Alâmı’nda Ankara Vilayeti Yozgat livasına bağlı kaza olarak gösterilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra da Yozgat’ın vilayet olması ile oraya bağlı ilçe konumunu sürdürmüştür.

İlçede; Bektaşlı, İğdeli, Yoğunhisar ve Çalapverdi Köylerinde bulunan Höyükler ve Beyler Köprüsü'nden (1898) başka herhangi bir tarihi eser bulunmamaktadır. Ayrıca ilçedeki Boğazlıyan-Bahariye (Cavlak) Kaplıcası bikarbonatlı, klorürlü, sülfatlı suları ile termal turizmi yönünden önem taşımaktadır.

Kenthaber Kültür Kurulu

Fotoğraflar, www.yozgatburada.com ve www.yozgat.gov.tr adreslerinden alınmıştır.

Yayın Tarihi : 22 Temmuz 2009 Çarşamba 14:12:38

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
İLGİLİ SAYFALAR