( ? – 1541)
Bektaşi dervişi. Gül Dede olarak da bilinen Gül Baba, Evliya Çelebi’ye göre Merzifon’ludur. Budin seferi sırasında şehit oldu. Miftah-ül Gayb adlı yapıtın kendisine ait olduğu sanılmaktadır.
Gülbaba ile ilgili bazı rivayetler bulunmaktadır. Bunlardan birine göre;
Sultan II. Bayezid sad¬razamı ile ava çıkmış. O zamanlar, Beyoğlu koruluklarında bir süre avlanmışlar. Akşama doğru sağnak halinde bir yağmur başlamış. Sığınacak bir yer ararken, bir gül kokusu duymaya başlamışlar. Atlarını kokunun geldiği tarafa doğru sürdüklerinde, bir gül bahçesi ortasında, küçük bir kulübe görmüşler. Kulübeye yaklaştıklarında, kapısı aralanmış ve nur yüzlü bir ihtiyar görünmüş, padişahı ve sadrazamı içeriye davet etmiş. Oturmuşlar ve bir süre sohbetten sonra, Padişah sormuş: "Burada tek başına ne yapıyorsun?" İhtiyar cevap vermiş: "Güllerle uğraşıyorum. Tek dostum güllerdir. Bunun için de, bana Gül Baba derler." Padişah: "Merak ettim. Güllerin hepsi iki renkli. Sebebini anlayamadım?" Gül Baba cevap vermiş: "Sadece Sarı ve kırmızı renkleri severim de onun için Sultanım." O gece kurulan dostluk devam etmiş. Padişah, canı sıkıldıkça Gül Baba Hazretleri'ni ziyarete başlamış. Bu ziyaretlerden birinde, Gül Baba, Sultan Bayezid’a iki gonca gül vermiş ve: "Padişahım! Kendimi iyi hissetmiyorum. Bu güller, fakir gönlümün hediyesi olsun. Lütfen kabul buyurun efendim" demiş. Padişah gülleri almış ve çok da duygulanmış: "Böyle deme Gül Baba! Allah sana uzun ömürler versin. Ama birgün Yüce Rabbimizin emri geldiğinde ardından nasıl bir eser bırakılsın istersin?" diye sormuş. Gül Baba oturduğu yerden hafifçe doğrulmuş, ileride görünen tepeyi işaret ederek: "Ruhumu şad etmek istersen, karşıdaki tepeye bir mektep yaptır Sultanım. Bu mektebin arması da Sarı kırmızı olsun" demiş. Bunun üzerine Sultan II. Bayezid, o yıl Galatasaray Sultanisi'ni yaptırmış, Gül Baba'ya da görev verilmiş. Gül Baba vefat edince, gül bahçesinin ortasında açılan kabrine gömülmüştür.