Alaca'dan Genel Bir Görünüm |
Orta Karadeniz Bölgesi’nde, Çorum İli’ne bağlı bir ilçe olan Alaca’nın kuzeyinde Merkez İlçe, batısında Sungurlu, doğusunda Ortaköy ilçesi ve Yozgat, güneyinde de yine Yozgat bulunmaktadır. İlçe topraklarının çok az bölümü de İç Anadolu Bölgesi’ndedir. Orta Anadolu platolarına geçit oluşturan bir kesimde yer alan Alaca, Bozok platosunun uzantısı üzerindedir. Önemli bir yükseltinin bulunmadığı ilçe topraklarının tek düzlük alanı Hüseyinabad Ovası’dır. Hüseyinabat Ovası , güneyden Arapseyfi Vadisi ile Yozgat’a, kuzeyinden Hatap Vadisi ile de Çorum’a bağlanmıştır. Hüseyinabad Ovası’nda yer alan Alaca’nın, Karadeniz ile Akdeniz’i, Doğu Anadolu ile Batı Anadolu’yu birbirine bağlayan karayollarının kesiştiği çok önemli bir dört yol üzerinde kurulmuş olması nedeniyle önemi bir kat daha da arttırmaktadır.
Alaca’nın jeolojik yapısı üçüncü zamanın sonları ile dördüncü zamanın başında meydana gelen oluşumlardan meydana gelmiştir.Özellikle üçüncü zamanın kütlelerinden trakit, granit, bazalt ve andozit gibi kültelerinin yanı sıra tortul kültelerine de daha çok ilçenin kuzey kesimindeki köylerde rastlanmaktadır. Üçüncü zamanın sonu ile dördüncü zamanın başında meydana gelen yer yapısındaki yükselmeler sonucunda bazı yerlerde kırılmalar olmakta, bu fay hatları bulunan yerlerde sık sık depremler meydana gelmektedir.
Alaca |
İlçenin güney batısında yüksekliği 1.425 m. olan Hırkababa (Hırababa) Dağları ve tepesi bulunmaktadır. Bu dağların eteklerinde meşe ormanları vardır. Buradaki Hırkababa Dağı, ismini en yüksek zirvesinde yattığı bilinen Hırababa Yatırı’ndan almıştır. Ovanın güney doğusunda Danlı Dağları bulunmaktadır. İlçenin kuzey doğusunda Çal Dağı ile Bozdağ yer almaktadır. Çal Dağları’nın en yüksek kısmına Çal Tepesi denilmektedir (1.700m.). İlçenin kuzeyindeki yüksek ve sarp kayalıkların, Hışır (Boğaziçi) Vadisi’nin etrafındaki dağların görünümü farklıdır. Alaca’nın bilinen belli başlı tepeleri ; Tutluca Köyü’nde bulunan Tutbaba Tepesi, ovadaki Yassıçal,Köyçalı,Demirçal Tepeleri, Boğaziçi (Hışır) Köyü’ndeki Beşiktepe’dir. Ayrıca Suludere Köyü’nde Deliktepe, Kuzukulak Tepe, Kale Tepe, Çomak Tepe; Dölderesi Köyü’nde Ayrının Tepe, İncebel Tepe, Tarla Tepe, Kabak Tepe, Ziyaret Tepe; Karatepe Köyü’nde Göğtepe, Garipçe Tepe,Kuş Tepe; Boğaziçi Köyü’nde Kayabaşı, Öksürük Kaya Tepesi, İnkaya Tepe, Mantar Tepe; Suludere Köyü’nde Mehmetbeyli Tepe, Bıtıraklı Tepe; Koyunoğlu Köyü’nde Katır Cılgası, Çal Tepe; Küçükdona Köyü’nde Pambukçal, , Kapaklıtaş ve Zindan Tepesi; Körpınar Köyü’nde Çerkezbakırın Tepesi; Kuyzkışla Köyü’nde Kule Tepesi; Kılavuz Köyü’nde Donbaba Tepesi; Geven Köyü’nde Kale Tepe gibi birçok tepe bulunmaktadır.
Alacahöyük Aslanlı Kapı |
Alaca’da derin vadilere rastlanmamakla beraber, kuzey ve güney kesimindeki dağlık ve tepelik alanlarda irili ufaklı vadiler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Küçükhırka Köyü’nde Kuyumcudere Vadisi, Büyükhırka Beldesi’nin Hırkababa Tepesi’nin doğusunda Büyükdere Vadisi, Çedederesi Köyünde Çededere Vadisi, Koçhisar Köyü’nde, Koçhisar Vadisi, Seyitnizam Köyü’nde, Seyitnizam Vadisi, Küçükdona Köyü’nde ise köyün doğusunda bulunan Küçükdona Vadisi, Büyüksöğütözü Köyü’nde, Söğütözü Vadisi’dir. Alaca’da bulunan bu vadilerin bir kısmına köyler, bir kısmına da barajlar ve göletler kurulmuştur. Alaca’nın en büyük, en derin ve en önemli vadisi ise Hışır (Boğaziçi) Vadisi’dir. İlçedeki diğer vadiler ise, Boğaziçi (Hışır) Vadisi, Kırgı Vadisi, Kayabüğet Vadisi, Fındıklı Vadisi, Mağara Vadisi, Çorak Vadisi, Ormaniçi Vadisi, Kale Vadisi, Karakaya Vadisi, Kavaközü Vadisi, Bazlambaç Vadisi, Boğaz Vadisi, Zindan Vadisi, Değirmenönü Vadisi, Dereyazıcı Vadisi, Seyidin Vadisi, Gerdekkaya Vadisi’dir.
Alaca ilçesi sınırlarında bulunan dağların, tepelerin arasından gelen, aynı zamanda Hüseyinabat Ovası ve etrafındaki civar köylerin dere ve çayları ovada birleşerek Alaca Suyu’nu meydana getirir. Bu su, Hışır (Boğaziçi) Vadisi’nden geçerek 20. km.de Çorum Çat Suyu ile birleşir. Bunun dışında ilçede, Soğucak Deresi, Eymür Özü, Eski Köy Deresi, Gavur deresi, Çatalbaş Deresi, Büyük Öz Deresi, Fındıklı Deresi, Ballı Dere, Pazarlı Dere, Sapmaz Deresi; Aköz ve Çaraöz Çayları bulunmaktadır.
Kalehisar |
Akören Köyü’nün doğusunda, 50.000 m2 lik bir alanda kendiliğinden oluşmuş küçük bir doğal göl bulunmaktadır. Alaca baraj ve gölet bakımından oldukça zengindir. Bu baraj ve göletler kuruldukları bölgedeki derelerden gelen akarsulardan, kışın yağan kar sularından ve zaman zaman yağan yağmur sularından beslenip dolmaktadır. Koçhisar Barajı, Alaca (Evci Barajı), Örükaya Göleti, Atatürk Göleti, Bozdoğan Göleti, Sincan Göleti, Geven Göleti, Sarısüleyman Göleti, Çatak Göleti, Soğucak Göleti, Gökören Göleti, Alacahöyük Göleti, Büyükdere Göleti ve Seyitnizam Göleti bunların başında gelmektedir. Yüzölçümü 1.375 km2 olup, toplam nüfusu 50.292’dir.
İlçenin ekonomisi, tarım, hayvancılık ve turizme dayalıdır. Tarım alanında yetiştirilen en önemli ürünler buğday, arpa ve şeker pancarıdır. Ayrıca sebzecilik ve meyvecilik de yapılmaktadır. Hayvancılıkta sığır, koyun keçi yetiştirilmektedir. Hititlerin önemli bir merkezi olduğundan ve Alacahöyük başta olmak üzere yörede arkeolojik kalıntı ve buluntuların oluşundan ötürü turizm yönünden ekonomisinde önemli derecede yer almaktadır.
Alacahöyük Buluntusu (Hitit Dönemi) |
Alaca’nın 17 km. kuzeybatısında yer alan Alacahöyük yöredeki en önemli arkeolojik alan olup, aynı zamanda ilçenin eski tarihi hakkında bilgi vermektedir. Burası ilk kez 1835 yılında W.C. Hamilton tarafından tanıtılmış olup, bu yıllardan itibaren Orta Anadolu’yu ziyaret eden bilginlerin uğrak yeri olmuştur. 1861 yılında ise G. Perrot Anadolu gezisi sırasında höyüğe gelmiş ve kapının sağ ve solundaki dört köşe kulenin planı ile orthostatlardan birini açığa çıkarmıştır. Perrot bu çalışmadan sonra bu kabartmaların Hitit dönemine ait olduğunu da ilk olarak ileri süren kişi olmuştur. W. Ramsey de Wilson ile birlikte 1881 yılında höyüğü inceleyerek birkaç yeni kabartmayı daha önce bilinenlere eklemişlerdir. 1893 yılında ise E. Chantre höyüğe gelmiş ve o da sfenkslerin arasındaki dört köşe dehlizi ve onun gerisindeki ikinci kapıyı ve kapının sövelerini ortaya çıkarmıştır. Daha sonra 1906 yılından beri Boğazköy’de çalışan H. Winckler, Makridi Bey ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Halil Ethem Bey’in teklifi üzerine Höyük’te araştırma yapmaya karar vermişlerdir. Höyük’te gerçek anlamda ilk sistemli kazılar, Cumhuriyet Döneminde Atatürk tarafından başlatılmıştır. 1935 yılında Türk Tarih Kurumu adına Hamit Zübeyr Koşay, Remzi Oğuz Arık ve Mahmut Akok’un gerçekleştirdiği ilk kazı çalışmaları 1983 yılına kadar sürdürülmüştür. Bu tarihten itibaren ara verilen kazılara 1997 yılında Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu tarafından tekrar başlanmıştır.Yapılan araştırma ve kazılar sonucunda Alacahöyük’ün Kalkolitik Çağdan günümüze kadar kesintisiz olarak iskâna sahne olan höyükte 4 kültür katı tespit edilmiştir.
Hüseyin Gazi Medresesi |
Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’daki egemenliğine son vermesiyle birlikte bu yörede karışıklıklar başlamıştır. Helenistik dönemde Alaca ile ilgili bilgilere kaynaklarda rastlanmamaktadır. MÖ.85’ten sonra Galatlar Roma’ya bağımlı olarak yörede bir süre hüküm sürmüşler, Çorum ve çevresinde yapılan kazılarda da Galatların İskilip, Bayat, Avkat, Boğazköy ve Eskiyapar çevresinde yaşadıklarını göstermiştir. Pontusların Romalılara yenilmesi sonucu Çorum ve çevresinin ile birlikte Alaca da Romalıların egemenliği altına girmiştir. Nitekim Alaca çevresinde; Alaca Höyük, Eskiyapar, Çikhasan-Pazarlı, Tutluca, Kabil Kalesi vb birçok ören yerlerinde Roma devri mezarlara, sikkelere, takılara, seramik parçalarına rastlanmakta olup, bu döneme ait eserler Çorum Müzesinde, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde ve Ankara Anadolu Medeniyetler Müzeleri’nde sergilenmektedir.
Malazgirt Zaferinden (1071) sonra Alaca’ya Türkmen Boyları yerleşmiş, çevrede bazı dergâh ve yapılar olduğu kaynaklardan anlaşılmıştır. Örneğin Alaca’nın 18 km. kuzeybatısında Kalehisar-Demirli (Mahmudiye köyü) Behramşah Külliyesi ve bir Bektaşi dergâhı yapılmıştır. Daha sonra Eretna Beyliği burada hüküm sürmüş, daha sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır. XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Çorum’da gelişen Celali isyanları zaman zaman Alaca’ya da sıçramıştır.
Hüseyin Gazi Türbesi |
Şemseddin Sami’nin Kamüsü’l Âlam’da Alaca’yı “ Ankara İli’nin Yozgat Sancağına bağlı küçük bir kasaba” olarak tanımlamaktadır. Daha önceki yıllarda bucak olan ve Hüseyinabat olarak tanınan Alaca 1919’da ilçe yapılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra çevresindeki arkeolojik kalıntılardan ötürü Hüseyinabat yerine Alaca ismi buraya verilmiştir.
Alaca ve çevresinin Hitit arkeolojisi yönünden önemli kalıntılarının yanı sıra günümüze gelen yapılarının başında; Hüseyin Gazi Türbesi, Alaca Hüseyin Gazi Medresesi, Kalehisar (Behramşah) Medresesi Alacahöyük Müzesi gelmektedir.
Kenthaber Kültür Kurulu