Giresun Veteriner Hekimleri (GVHO) Başkanı Derviş Kara, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın mevcut teşkilat yapısıyla hayvanlardan insanlara geçen salgın hastalıklarla mücadeleye uygun olmadığını söyledi.
Kara, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de son yıllarda KKKA Hastalığı’nın yayılmasına ve ölümlere neden olan kenelerle sürdürülen mücadelelerin yeterince başarılı olmadığına dikkat çekti. KKKA Hastalığı’nın Türkiye'de ilk defa 2002 yılında Tokat bölgesinde tespit edildiğini hatırlatan Kara, hastalığın hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan viral bir enfeksiyon olduğunu söyledi. Günümüzde yeryüzünde yaklaşık 850 kene türünün bilindiğini vurgulayan Kara, Hyalomma soyuna ait kenelerin en etkin ve yaygın olduğunu ve 30 kene türünün KKKA virüsünü bulaştırabileceğini dile getirdi.
Hastalığı mevsimsel özellik gösterdiğine dikkat çeken Kara, genel olarak kenelerin Nisan-Ekim ayları arası görülmesine rağmen, son dönemlerde neredeyse tüm yıl boyunca ortaya çıktıklarını kaydederek " Virüs insanlarda hastalığa ve kısa süre içersinde herhangi bir tedavi yoluna gidilmediği takdirde ölümlere sebep olmaktadır. İnsanlar virüsü ya enfekte kenelerin ısırması ile ya da viremik hayvanların kesilmesi sırasında hayvana ait kan ve dokulara temas ile almaktadır. KKKA hastalığı risk haritasına göre vakalar çoğunlukla Orta Anadolu ve Orta Karadeniz Bölgesi'nde, yani Kelkit Vadisi başta olmak üzere Gümüşhane, Tokat, Sivas, Amasya, Çorum, Yozgat, Kastamonu, Karabük ve Çankırı illerinde yoğunlaşıyor. Doğu Karadeniz sahil şeridinde nem oranı dikkate alındığında hastalık taşıyan kenelerin yaşama riski iç bölgelere oranla daha düşüktür" diye konuştu.
Kara, KKKA Hastalığı’nın yeni ortaya çıkmadığını ifade ederek şöyle konuştu:
"Hastalık eskiden de vardı, fakat biz bunu bilmiyorduk. Az sayıda da ortaya çıktığı için farkına varılamıyordu. Birden bire çok sayıda çıkınca farkına vardık. Bu gibi salgınların ortaya çıkışında her zaman yaban hayvanı ve buna bağlı olarak virüs taşıyan kene sayısının artışı ile ilgilidir. Türkiye'de azımsanmayacak boyutlarda bir ekolojik rejenerasyon var. Gerek ormanlaşma çalışmaları gerekse kendiliğinden ortaya çıkan çalılık alanlar yaban hayvanı sayısını arttırmaktadır. Buna ek olarak köylerden göç vardır. Tarım arazileri işlenmediği ve parçalı arazı yapısının oluşumuna neden olduğu için yaban hayvanları ve keneler için uygun ortamlar oluşmaktadır. 1990'lardan beri oluşan ekolojik rejenerasyona dikkatlice bakılırsa bir çok şeyi anlamamamız daha kolay olacaktır."
“AÇIK ALANLARIN İLAÇLANMASI DOĞRU DEĞİL”
"Keneleri doğal hayattan yok etmek mümkün değil ve açık alanların ilaçlanması da doğru değildir" diyen Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Hastalığın bulaşmasına neden olan keneleri doğal hayattan yok etmek mümkün değildir. Çünkü dişi bir kene ortalama 2 bin-7 bin arasında yumurta bırakabilmektedir. Ancak çiftlik hayvanlarında düzenli ilaçlama ile biyolojik üreme zinciri kırılmak suretiyle kabul edilebilir düzeyde azaltılabilir. Keneler KKKA hastalığının yayılması yanında hayvanlarda birçok viral, bakteriyel ve kan parazitlerinden ileri gelen hastalığın oluşmasına da neden olmaktadırlar. Bu nedenle çiftlik hayvanlarında düzenli ve sürekli mücadele gereklidir. Hastalık nedeni ile açık alanların ve meraların ilaçlanması doğru değildir. Bu şekilde bir ilaçlamanın keneler ile mücadelede etkisi çok sınırlı olmasına karşılık önemli düzeyde çevre kirliliğine, doğal dengenin bozulmasına ve zehirlenmelere neden olunmaktadır. Ancak kenelerin çevrede çok yaygın olduğu durumlarla karşılaşılması ve özel durumlarda (piknik, mesire alanları gibi) diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden ilaçlama yapılabilir."
“BASİT AMA HASSASİYETLE UYGULANMASI GEREKEN TEDBİRLER ALINMALI”
Kenelere karşı basit ama hassasiyetle uygulanması gereken tedbirlerin bulunduğunu söyleyen Kara, şu uyarılarda bulundu:
"Keneler yok edilemeyeceğine göre halkımız hastalıkla ilgili basit korunma tedbirlerini bilerek almak ve hayatını sürdürmek zorundadır. Keneler kırsal kesimdeki insanların çok yakından bildiği canlılardır. Yeni bir tür değildir. Farklı olan sadece var olan kenelerin hastalığın virüsü ile bulaşmış olmalarıdır. Kenelerin yoğun olduğu yerlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Bu gibi alanlara gidilirken açık renk giysiler giyilmesi kenelerin görülmesini kolaylaştırır. Keneler bulunduğu alanlara girildiği zaman vücut belli aralıklarla kene yönünden kontrol edilmeli, vücuda yapışmış kenelerin çıkarılması için bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise; uygun bir şekilde kene ezilmeden ve ağız kısmı koparılmadan cımbızla/pensle alınmalıdır. Kenelerin çıkarılması için eter, kloroform ve alkol yada gaz gibi herhangi bir madde kullanılmamalıdır. Kene yapışmasından sonra kan emmeye başlaması dolayısıyla virüsü bulaştırması için belirli bir zamanın geçmesi gerekmektedir (ortalama 12 saat). Bu nedenle arazi dönüşünde vücutta kene kontrolü yaparak yapışan bir kene varsa gün geçirilmeden uzaklaştırılması en önemli tedbirdir. Kene bir hayvanda yapışmış iken insana veya başka bir hayvana atlamaz. Biyolojik evreleri gereği araziden canlıya tutunur ve yapışır. Kenelerin bulunduğu alanlara çıplak ayak yada kısa giysiler ile gidilmemelidir. Bu alanlara av yada görev gereği gidenler lastik çizme giymeli yada pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları, korunma açısından gereklidir. Kırsal alanlara gidildiğinde vücudun açıkta kalan kısımlarına böcek kovucu (repellent) ilaçlar ayrıca giysilere de keneleri kovucu/öldürücü etkisi olan ve Sağlık Bakanlığından ruhsatlı sprey ilaçlar sürülmelidir. Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı veteriner hekimin tavsiye edeceği akarisitlerle ilaçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır.Hayvancılıkla uğraşanlar, hayvanlarını Nisan-Ekim ayları arasında ortalama 6 hafta aralıklarla kenelere karşı ilaçlamalıdır.Ayrıca Kasım-Mart ayları arasında da hayvan barınaklarında da ilaçlama yapılmalıdır."
“BEŞERİ HEKİMLER İLE VETERİNER HEKİMLER BİRLİKTE ÇALIŞMASINA İMKAN SAĞLANMALI”
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklarla mücadelede görevli olan Veteriner hekimlerin organizasyonun da son derece önemine değinen Kara, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın mevcut teşkilat yapısı salgın hastalıklarla mücadeleye uygun olmadığını öne sürdü. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın taşra teşkilatındaki veteriner hekim sayısı hala yetersizliğine dikkat çeken Kara, "Salgın hastalıklarla mücadelede başarıya uzman veteriner hekimler ile ulaşılabileceği kanaatindeyiz. Bu nedenle, veteriner hekimliğinde uzmanlık yasası derhal işler hale getirilmeli ve uzman açığı hızla kapatılmalıdır. Bakanlıklar arasında daha önce oluşturulmuş olan Zoonoz Milli Komitesi etkin hale getirilmeli ve 'Tek Tıp Tek Sağlık' konseptine uygun olarak beşeri hekimler ile veteriner hekimlerin birlikte çalışmalarına imkan sağlanmalıdır" diye konuştu.