Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türkiye giderek fena gerginliklere sürükleniyor. Ekonomimiz, adaletimiz ve askerimiz gerginliklerin içersine çekilmek isteniyor. Türkiye bir korku imparatorluğu ve korku iktidarı yönetiminin içerisine girdi" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin il kongresine katılmak üzere bu gün Sinop'a geldi. Öğle saatlerinde özel uçakla Sinop Havaalanı'na gelen Deniz Baykal'ı havaalanında; CHP Sinop Milletvekili Engin Altay, CHP Samsun Milletvekili Suat Binici, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Sinop Belediye Başkanı Baki Ergül ile CHP il ve ilçe örgütleri karşıladı. Partisinin il kongresine katılmak üzere Atatürk Spor Salonu'na geçen Deniz Baykal, burada partililere seslendi. Salona çalınan 'Narçiçeği'
parçasıyla giren ana muhalefet partisi lideri Deniz Baykal, konuşmasında AK Parti'ye ve Başbakan Erdoğan'a yüklendi.
Her seçimin önemli olduğunu ancak önümüzdeki seçimin Türkiye için tasavvur edilemeyecek öneme sahip olduğunu belirten Deniz Baykal, Türkiye'nin sıkıntıların birikmeye başladığı, giderek gerginliklerin içine sürüklenmeye başladığı bir süreç yaşadığını söyledi. Baykal, "Türkiye giderek çok fena gerginliklere sürükleniyor. Ekonomimiz, siyasetimiz, askerimiz çok fena gerginliklere sürükleniyor Böyle bir gelişmenin, ne yaptığını bilen sorumlu, ülkenin geleceğini hesap edebilen, ülkenin birikimine sahip
çıkabilen, dünyayı doğru okuyan, Türkiye'yi de birbirine düşürmeyen, kaynaştırmayı amaç bilen sorumlu bir siyasi anlayışın hakim olmasına ihtiyaç vardır. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir" dedi.
8 yıldır iktidarın iş başında olduğunu hatırlatan CHP Genel Başkanı Baykal, "Dünyanın çok uygun bir şekilde yaşadığı bir dönemde iktidar iş başında. Dünyada bir çok ülke bu 8 yıl içinde çok önemli atılımlara imza attılar. Sorunlarını çözdüler ve değişimlerini gerçekleştirdiler, dünyadaki yarışta ön planda rol oynamaya başladılar. Hatırlarsınız, 2001'de iflas etmiş bir Arjantin vardı. Arjantin bu süre zarfında derlendi toparlandı. Ekonomisini geliştirmeye başladı. Büyük, güçlü bir ülke haline geldi.
Brezilya, dünyanın en önemli kalkınan ülkesi haline geldi. Yoksullar ve fakirler ülkesi Hindistan bugün ABD ile aşık atıyor. Önümüzdeki 20 yıl sonra Hindistan'ın ABD'yi geçeği görülüyor. Doğru politikalar izlediler. Yapısı nüfusu Türkiye'ye benzer ülkeler, geride bıraktığımız 8-10 yılı kendi kalkınmaları için en iyi biçimde değerlendirdiler. Sorunlarını çözmeye başladılar, borçlarını o ödemeye başladılar ve yarışta bizde varız dediler. Türkiye'ye baktığımızda tarımda, ticarette, sanayide bu ülkelere benzer
atılımın, bir ilerlemenin gerçekleştirildiği bir ülke olarak nitelememizin imkanı var mı?"
Türkiye'nin 8 yıldaki borcunun 80 yıldaki gelmiş hükümetlerin borcunu ikiye katladığını kaydeden Deniz Baykal, "İktidar büyük para harcamış, büyük kaynak kullanmış, ancak halkın refahı artmamıştır. 80 yılda Türkiye'yi yönetenlerin, 2002 dönemine kadar olan borcun iki katından daha fazlası 8 yılda yapılmıştır. Bunu kim ödeyecek? Millet ödeyecek. 8 yılda 80 yıldır harcandığından daha fazla harcamış. 8 yılda Türkiye'nin 8 yılda tesisleri, ekonomik kuruluşları, ucuz pahalı demeden satılmış, paraya çevrilmiş.
O parayı da kullanmış. Hazır yemiş, borç yapmış olağanüstü borç kullanmış. Bunun sonucunda çiftçinin ve esnafın refahı, gençlerimizin iş bulma şansı artmış diyebiliyor muyuz? Şimdi bu tablo bu iktidarın notudur" diye konuştu.
Adaletin bir bütün olduğunu dile getiren ve Başbakan Erdoğan'a yüklenen Baykal, "Adana'da savcıları göreve çağırıyorsun, ama deniz fenerinde daha iddianame bile hazırlanmadı. Deniz feneri de soruşturulsun. Birlikte soruşturalım. Ama tek taraflı adalet olmaz. Niçin gereğini yap diyemiyorsun nedir bunların ağırlığı? Adalet bir bütündür. 'Ben rakibimle ilgili bir durum varsa üzerine giderim, kendimle ilgili olayların üzerine gitmem' anlayışıyla bir yere varılmaz. Başbakan bunların hepsini zırhının
arkasından yapıyor. Biz dokunulmazlık kaldırılsın diyoruz. Sizde CHP gibi olun. Sayın Başbakan seninde dokunulamazlığın kalksın, Baykalın'da kalksın. Hakkında incelenmeyi bekleyen yığınla dosyası var. Türkiye bir korku imparatorluğu, korku iktidarı yönetimi içine girdi. Kimse konuşamıyor ama CHP konuşuyor, Deniz Baykal konuşuyor. Konuşmaya da devam edecek. Yargılanamıyor, soruşturulamıyor Türkiye yakışan bir tablomu bu. Bu manzara hukuk, adalet, demokrasi, Cumhuriyet manzarası mı? Başbakan yardımcısı
arıyor Cumhuriyet savcısına 'falan sanıkları bırak' diyor. Savcı bırakmıyor ve başına gelmedik iş kalmıyor. Anayasa mahkemesi AKP hakkında 'dini siyasete alet ediyorsun' dedi. Bütün Anayasa Mahkemesi üyeleri bunu dedi. Siyaseti orduya sokma kışla bütün görüşlerin bir arada yaşadığı 70 milyonun geçtiği bir yer. Kışlaya gençler milli bir duygu içinde girecek, siyaseti unutacak, görev yapacak, disiplin olacak, otorite olacak bu şartlar ayrı siyaseti orduya karıştırma. O yakın olsun bu yakın olsun diye hareket
etme. Son dönemlerde siyasetin kışlaya girmesiyle askeriyede görev yapan birçok komutan onuruyla ölmeyi tercih etti. Bu yakışıyor mu Türkiye'ye. Tüm dünya yaşanan olayların hukuka uygun olmadığını görüyor bu böyle gidemez yoksa sonu kötü olur. Ordu siyasetin dışında olur bunu yaparsan en büyük yanlışı yaparsın. Şimdi mahkemeye de siyaseti bulaştırmayı çalışıyor" şeklinde konuştu.