16
Eylül
2024
Pazertesi
ÇANAKKALE

Altarnatif Anıtkabir planları

Ankaralı okurumuz Tomris Hanım, televizyonda izlediği bir haber karşısında şaşkınlığını ve merakını ifade eden bir mektup göndermiş. Yanıt vermek ve sizlerle paylaşmak sorumluluğumuzun gereği. Buyrun okuyun...

”Çanakkale Şehitlikleri, Çanakkale’nin en güzel ve en yüksek tepelerinden birisinde, denize tepeden bakan adeta tüm gelenleri selamlar bir konumdaydı. Dönemin Osmanlı Devleti ne bağli tüm sancaklardan ölen bir ya da birkaç askerin temsili olarak ismi, yaşı, bağıi bulunduğu sancaği buradan öğrenebiliyor ve ulus bilincinin etnik köken ayrımı tanımaksızın nasıl birleştirici bir rol oynadığını öğreniyorduk.
Dün Çanakkale şehitleri için MEHMET-Diyarbakır, MEHMET-Samsun şeklinde hazırlanmış ve yuvarlak olarak yapılmış yeni şehitliği televizyondan görme olanağı bulduk. Acaba yukaridaki eski şehitlik tamamen değiştirildi mi? Yoksa bu yeni şehitlik ek olarak mı yapıldı?
Bildiğiniz üzere Anzak askerlerinin ve diğer ülkelerden Çanakkale’ de ölen askerlerin mezarlarında temsil için seçilen tüm askerlerin kalıtlarında en ince ayrıntısına kadar ismi, ölüm tarihi, yaşı ve geldiği yer belirtilirken bizim sehitliklerimizden bu bilgilerin tüm ölenleri temsil etmemesi nedeniyle kaldırılacak oldugu ve tüm şehitleri temsil eden kalıtlara yalnizca MEHMET yazılacagi dile getirilmişti. Oysa temsil icin seçilen askerlerin de aynı zamanda büyük özveriyle ne kadar genç yaşta şehit olduklarının da geldikleri sancakların ve hatta isimlerinin bilinmesi gerekir.

Eski ve yeni şehitliğin en son durumlari ile ilgili bizlere aktaracağiniz bilgiler için şimdiden teşekkür ederim.”

Sayın Tomris Hanım,

Aldığınız haberler tümüyle gerçektir. Şehitliklerdeki sembolik isimler yeni düzenlemelerle birlikte sadece "MEHMET" olarak yeniden yazıldı ve bu sembolik şehitlik abidenin önündeki boş alana taşınarak ay yıldız şeklinde yeniden düzenlenlendi. Taşınan şehitliğin yerine 35 metre uzunluk, 5 metre yüksekliği bulunan dev pano dikildi ve bu panoya savaş evrelerini gösteren rölyef harita işlendi.Bunlara ilaveten Şehitler Abidesi’nin tavanına mineli özel bir kaplama ile dalgalanan Türk Bayrağı monte edilecek. Bu bayrak, abidenin her yönünden aynı şekilde görülebilecek. Yarımadanın en büyük savaş müzesinin de yer alacağı bölgenin deniz tarafına bakan bölümü seyir terası olarak değerlendirilecek.
Bu haliyle yakın tarihimizin en önemli savaşlarına sahne olan Gelibolu Yarımadası, 88 yıl sonra tüm ziyaretçilerin ilgisini çekecek cazibe merkezi haline getiriliyor. Fakat beraberinde bir çok soru ve sorunla...
Devlet Bakanı Beşir Atalay koordinatörlüğünde, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin uygulayıcı bakanlar olarak görev aldığı proje kapsamında Şehitler Abidesi, Seddülbahir, Yahya Çavuş ve Kilitbahir Tabyaları tüm savaş evrelerini yansıtacak “Kuvayi Milliye Müzesi” adı altında yeniden yapılandırılacak.
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı bünyesindeki Kilye Koyu’na yapılan tanıtım merkezinin ana binası geçtiğimiz günlerde tamamlandı.
Toplam alanı 3 bin 300, kapalı alanı da bin 500 metrekare olan tesisin çevre düzenlemesi sürüyor. Ana tanıtım merkezinde ziyaretçilere parkın kimliği, kaynak değerleri, seçecekleri turlar ve ziyaret güzergahları, ziyaretlerle ilgili altyapı ve destek hizmetleri verilecek.Tesiste bilgilendirme, danışma, kafeterya, sinema ve toplantı salonu, kütüphane, açık ve kapalı sergi salonu yer alacak.Projeye göre, Kilitbahir Köyü sınırları içinde kalan ve Çanakkale Boğazı’nın en stratejik bölgesinde bulunan Fatih Sultan Mehmet döneminde yaptırılan Kilitbahir Kalesi ile Sarıkule arasında kalan alana, amfi tiyatro inşa edilecek. Çok amaçlı gösteri merkezi olarak kullanılacak amfi tiyatroda gerçekleştirilecek ışık, ses ve sinevizyon gösterileri ile Gelibolu Yarımadası ziyaretçilere tanıtılacak. Namazgah Tabyaları alanında bulunan 43 galeri ise “Kuvayi Milliye Müzesi” olarak değerlendirilecek.
Yahya Çavuş Anıtı ve buradaki tabyalar da proje kapsamında yeniden ele alınacak. Tarihi savaşların en yoğun olarak yaşandığı bölgelerden biri olan Seddülbahir Köyü’ne, Gençlik Turizm Merkezi kurulucak. Merkezde, gece kalacak ziyaretçiler için konaklama çadırları bulunacak. Aynı bölgedeki Yahya Çavuş Tabyaları’na da turistik eşya satan işyerleri ve dinlenme yerleri yapılacak.
Yaklaşık iki yıl sürmesi planlanan ve 50 trilyon lira yatırım öngörülen projenin tamamlanması halinde, bölgenin tümdünya tarafından tanınan bir cazibe merkezi haline gelecek ve burayı ziyaret edecek yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olacağı düşünülüyor.Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden biri olarak gösterilen Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Projesi’nin hükümetin 18 Mart 2005 tarihinde alışa geldiğimiz "ruhani" gösterileriyle açılacağını ümidediyorum.
Hepsi iyi güzel ama madalyonun öbür yüzü de görülmelidir. En önemlisi, savaşlarda 250 bin Türk’ün şehit düştüğü alanlarda müze ve tanıtım merkezi gibi yerler yapılırken aslında yarımadada savaşın ruhuna uygun olarak korunmasını sağlayacak önlemlerin alınması gerekiyor.
Yapılan tespitlerde yarımadada, Seddülbahir Kalesi yanındaki küçük kabristan dışındaki tüm şehitliklerin sembolik olduğu anlaşılmaktadır. Soğandere, Şahindere, Zığındere, Kocadere köyü cıvarı, Karahöyük, Çataldere, İsmailoğlutepe eteği, Hacı Emin dere, Bigalı Köyü Değirmen mevkii ve Kireçtepe’de bulunan orijinal şehitlikler kaderlerine terk edilmiş ve kısmen tarlalaştırılmıştır. Bu alanların korumaya alınması gerekmektedir.
Deniz muharebeleri sırasında kaderimizi tayin eden tabya ve bataryalar pislik yuvası haline gelmiştir. Conkbayırı, Ertuğrul Tabya gibi turistik noktalardaki siperler sonradan kazılan “turistik siperlerdir”. Muharebe arazileri içindeki gerçek siperler ise çöplük haline gelmiştir. Seddülbahir Kalesi, Çanakkale şehir merkezindeki tarihi dokunun son mimari kalıtlarının maruz kaldığı gibi yıkılmaya terkedilmiştir.
Milli Park alanı içinde kontrolsüz çöp boşaltma ve yakma olayları yaşanmaktadır. Alçıtepe Köyü batısındaki Sarıtepe civarındaki denize inen yamaçlar çöp vadisi halini almıştır. Ve son zamanlarda belediyeler, dernekler, tarikatlar v.s halk organizasyonlarıyla Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içindeki şehitlikleri görmek için yurdun dört bir yanından Çanakkale’ye gelen yerli ziyaretçiler, bölgede izdihama ve tahribata sebep olmaktadır. Bununla beraber grupların başında bulunan dinci kesim tarafından kaçak acentacılık, rehberlik faaliyetleri yapılıyorken son zamanlarda düzenlemelerin şekillenmesiyle birlikte Gelibolu Yarımadasını Anıtkabire alternatif bir mekan haline getirme propagandalarını da gözlemliyoruz :

(Önay Yılmaz / İstanbul-MİLLİYET-29.07.2004)

’Hititler’ ve ’Çanakkale’ belgeselleri yönetmeni Tolga Örnek’in, dinci kesimin Çanakkale’yi Anıtkabir’e alternatif bir mekân yapmaya uğraştığına dikkat çekmesi, gazeteci Yetkin İşcen tarafından da gündeme getirildi.
Çanakkale Savaşları’yla ilgili belge ve fotoğrafları "www.gallipoli1915.org" sitesinde yayımlayan İşcen, belediye başkanlarının otobüslerle insanları Çanakkale’ye götürdüğünü, bu gezilerde baştan aşağı yanlış bilgiler verildiğini öne sürdü. İşcen, "Bu turları, nisanda bölgede dolaşırken gördüm. Takkeli, şalvarlı, peçeli insanlar her yeri kaplamıştı.
Şehitliklerde dua ediyorlar, yabancı mezarlıklarda da piknik yapıyorlardı. Bu gezinti sırasında da ’İşte Mustafa Kemal’in kaçtığı savaş’ diye anlatılıyormuş orada yaşananlar" dedi. Alçıtepe köyünde, Salih Mutlu’nun kişisel müzesinin bulunduğu yerde bir Çanakkale Galerisi açıldığını belirten İşcen, "Burada Kuran okuyan, dua eden asker maketleri yer alıyor. Giriş 1 milyon lira" diye konuştu.

Mehmetçik adı geçmiyor
"Derinlerdeki Tarih" ve "Dumlupınar" belgeselleriyle tanınan yapımcı Savaş Karakaş da, 2002’de Discovery Channel için yaptıkları bir çekim sırasında, dinci gruplara rastladığını kaydederek, bir gözlemini aktardı:
"Arkeolojik bulgular yapılırken bu takkeli, şalvarlı irticai gruplar da biraz ileride bulunuyordu. Çanakkale tarihini hiç bilmeyen bu rehberler, gruplara inanılmaz şeyler anlatıyorlardı. Gökten bulut indiğini ve düşmanın o bulutun içinde kaybolduğunu, kuşlar ve böceklerin Allah’ın düşmanlarını yok ettiğini söylüyorlardı. Bırakın Mustafa Kemal’i, Mehmetçik adı bile geçmiyordu."

"Allah Allah" sesleri
Çanakkale Turizm Derneği Başkanı Ahmet Kaşıkçı da, rehberlerin şunları anlattığını iddia etti:"Gece siperlerden ’Allah Allah’ sesleri geliyor. Çanakkale Savaşları erenler, evliyaların sayesinde başarılmıştır. Bu evliyalar, düşman topçusunun attığı mermileri havada yakalayarak yok etmişlerdir."

Ata’yı silmek istiyorlar!..
Tolga Örnek, bir röportajda şunları söylemişti: "Dinci kesim çaktırmadan Çanakkale’yi Anıtkabir’e alternatif bir mekân yapmaya uğraşıyor; dikkat. O kadar kurnazlar ki, Atatürk de Çanakkale’nin içinde olduğu için kimse uyanmıyor. Oraya hergün akın akın imam hatip, ilahiyat, Kuran kursu öğrencilerinin götürülmesine kimse uyanmıyor. Adamlar Çanakkale Savaşı’nı öyle bir anlatıyor ki, her şey ruhani. Halifenin önderliğinde kâfirlere karşı kazanılmış bir büyük cihat. Bu gidişle Atatürk’ü Çanakkale’den de silecekler."

Şimdilik durum bundan ibaret "Atatürksüz Çanakkale’ye" adım adım yaklaşıldığı bu günlerde dilerim yakın zamanda Gelibolu Tarihi Yarımadasında süren çalışmaların ulusal bütünlüğü bozmaya yönelik değil de Ulu Önderin yapıtları doğrultusunda Dünya Barış Kültürünün merkezi olacak bir anlayışın tesis edileceği haberini sizlerle paylaşırım.
Deniz Dönertaş
Yayın Tarihi : 9 Ağustos 2004 Pazartesi 13:21:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?