Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü'nün ev sahipliğinde düzenlenen ‘Sanat Tarihi Sempozyumu’nda bir sunum gerçekleştiren Erzurum Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yavuz, Alman arşivlerinde gizli kalmış bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. Yrd. Doç. Dr. Yavuz, Alman mimar Wilhelm Löffler'in, 1915'te Çanakkale şehitleri için bir anıt kule tasarımı yaptığını, ancak bunun yıllarca Alman arşivinde gizli kaldığını söyledi.
ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü'nün ev sahipliği yaptığı ‘XII. Ortaçağ- Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Sempozyumu’ Çanakkale Savaşları'yla ilgili bilinmeyen çok ilginç bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Terzioğlu Yerleşkesi'ndeki Troia Kültür Merkezi'nde başlayan sempozyumun ilk oturumunda sunumunu gerçekleştiren Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü'nde görevli Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yavuz, 2007 yılı sonunda Berlin Teknik Üniversitesi Mimarlık Arşivi'nde yaptığı araştırmada, Çanakkale Savaşları henüz devam ederken 1915 yılında Alman mimar Wilhelm Löffler'in Türk ve Alman askerleri anısına anıt kule tasarımı yaptığını belirlediğini söyledi.
Alman mimar tarafından Çanakkale Savaşları anısına tasarlanmış anıt kuleyi tanıtan öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yavuz, şunları söyledi: “Berlin Teknik Üniversitesi Mimarlık Arşivi'nde yaptığım araştırmada Alman mimar Wilhelm Löffler tarafından 22 Nisan- 19 Haziran 1915 tarihleri arasında tasarlanmış bir anıt kule projesine rastladım. Yaptığım arşiv çalışmalarında mimarın Çanakkale Savaşları'ndaki Türk- Alman silah arkadaşlığı, kahramanlıkları ve ortak zaferine vurgu yapan devasa boyutlarda bir anıt kule tasarladığını tespit ettim. Bu tasarım 49.6 x 33.7 santimetre boyutlarında bir karton üzerine 1/300 ölçekli olarak ve kurşun kalemle çizilmiş. Anıt yapımında iki renkli düzgün kesme taş malzeme sütun ve kemerlerde mermer kullanımının öngörüldüğü söylenebilir. Tasarım üzerindeki 1/300 ölçekten hareket edilerek anıtın bazı rakamsal bilgilerine ulaşmakta mümkündür. Bu ölçeğe göre anıtın yüksekliği 110 metre olarak ortaya çıkıyor. Her bir yüzünün kaide genişliği 27 metre, kubbe çapı 19 metredir. Anıt kulede bazı sembolik unsurlara da rastlamak mümkün. Örneğin iki kollu merdivenin duvarlarında kullanılan taşların istiflerinin daha serbest ve doğal görünmesi savaşlar esnasında şehit düşmüş askerleri mi sembolize edecekti sorusunu akla getirebilir. Bir başka soru ise taşlar üzerindeki ters istikametlerde oluşturulan iri çizgilerin de acaba aynı görevleri mi olacaktı. Ayrıca kubbenin bir Alman tacıyla taçlandırılması da ilginçtir. Aslında Türk boğazlarında yapılması düşünülen bu tür anıt bir kulenin büyük bir alem veya gönderiyle sonuçlandırılması daha uygun olacaktır. Ancak bu durum tasarımı yapan mimarın Alman olmasıyla açıklanabilir.”
-TASARIM SAVAŞ PROPAGANDA ARACI OLABİLİR-
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yavuz, tasarımın altında mimarın imzasını taşıyan Almanca bir bilgi notu bulunduğunu belirterek, “Bu bilgi notunda ‘Bu tasarımla birlikte Tanrıdan dileğim o dur ki bu bize düşmanlarımız karşısında Çanakkale'de zaferi bahşedecektir. İsterim ki Çanakkale ve İstanbul boğazlarının hakimi Ruslar değil Türkler olsun. Zira Rus kuvvetlerinin burada artan sınırsız baskısı Avrupa ve Avrupa kültürü için sınırsız bir felaket olacaktır. Bu tasarım, Alman ve Türk varlığının, ruhunun, gücünün birlikte çalışmasının anıtsal bir ifadesi olmalıdır’ yazıyor. Bu bilgilerden hareketle söz konusu anıt ve tasarımının bir nevi savaş propaganda aracı olarak düşünüldüğünü söyleyebiliriz. Zira 1. Dünya Savaşında Rusların asıl hedefi Türk boğazlarına Rus bayrağını dikmekti. Nitekim kazanılan zaferin ardından yapılacak olan bu anıt başta Ruslar olmak üzere işgal güçlerine de en güzel cevap olacaktı” diye konuştu.
-BİRÇOK SORU İŞARETİ VAR-
Anıt kule ile ilgili cevap bekleyen bir çok sorunun da bulunduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yavuz, şöyle devam etti: “Örneğin tasarımı yapan mimara bu görevin ne şekilde ve kim tarafından verildiği bilinmiyor. Osmanlı mı yoksa Alman harbiye nezareti tarafından verildiği sorularının cevabı henüz bulunamamıştır. Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde yaptığımız araştırmada söz konusu mimar ve tasarımına ait herhangi bir arşiv belgesi veya bilgisine ulaşamadık. Almanya’daki arşivlerde mimarın 1850 doğumlu olduğu belirlenmiş ancak 1930 yılına kadar hayatta olduğunu bilmemize rağmen ölüm yılı bulunamamıştır. Mimarın biyografisi veya çalışmalarına ait bilgilere de ulaşamadık. Dolayısıyla bir Alman harbiye nezareti mimarı olabileceğini söyleyebiliriz.”
OSMANLI DİKTİRMEZDİ
Toplam yüksekliği 110 metre olacak anıtın bugünkü Şehitler Abidesi'nin yakınlarına konulmasının tasarlandığını aktaran Yavuz, “Sonuç olarak, böyle bir anıt kulenin teknik olarak yapılabileceği fakat Osmanlı'nın o günkü ağır şartlarda böyle bir anıtı Çanakkale Boğazı'na veya Türk boğazlarının herhangi bir yerine inşa ettirmesi uzak bir hayal olarak görülmektedir. Anıtın yapımının müttefikimiz olan Almanya tarafından istenilebileceği düşünülebilir. Fakat savaş sonrasında da anıtın yapımına ilişkin herhangi bir girişimin olmadığı anlaşılıyor. Geriye tek bir ihtimal kalıyor o da bu anıt ve tasarımının tamamen bir savaş propaganda veya moral anıt olarak mimara sipariş edilebileceği veya mimarın kendisinin böyle bir tasarım yapma ihtiyacını kendine vazife edindiği söylenebilir” dedi