Çıldır gölünü, Çıldır ilçesini geçtik ve "dağlara doğru" tırmanmaya başladık. Ardahan’a 32 kilometre yolumuz kalmıştı. Etraf karla kaplıydı. Yolumuza sık, sık tilkiler çıkıyordu. "Burada tilki çokmuş" dedik. Aldığımız yanıt: - Kurt da çoktur... Birazdan görürsünüz. Birazdan "sağa bir köy yolu" ayrıldı. Yolun "az aşağısında... Küçük bir köy." "Semiha Şakir Köyü." İleride "Med, Pers, Roma, Selçuklu, Karakoyunlu, Osmanlı uygarlıklarının yerleşim yeri olmuş ünlü Şeytan Kalesi" görünüyordu. Semiha Şakir Köyü dağların ortasında" okuluyla, camisiyle, bacasından duman tüten evleriyle, koyunları, köpekleriyle "şirin bir köy."
Bu köy neden "Semiha Şakir Köyü?" Semiha Şakir kimdir, "köylü biliyor mu?" Sorduk. Anlattılar: - Burası eskiden Koçgüden Köyü idi... Semiha Şakir İstanbul’da hayırsever bir zenginmiş... Köyümüzün suyu yoktu... Bize su getirdi... Biz de köyün adını değiştirdik... Hayırsever Semiha Şakir’in adını verdik... Bu köy yaşadıkça, ona fatiha okuyacak... Allah ondan razı olsun.
İstanbul’da Semiha Şakir okulları var... Huzurevleri, çocuk yuvaları var. Ama Doğu’da, sarp kayaların arasında bir de "Semiha Şakir Köyü" var. Semiha Şakir’e bir fatiha da biz okuduk.
Cumhuriyet güneşi
Posof "Ardahan’ın kuzeyinde, Gürcistan sınırında bir ilçemiz." Adı "ormanlık dere" anlamındaki "Postkov" kelimesinden türemiş. Posof’ta "tarihi bir cami" var: Merkez Camii. Kitabesinde yazıldığına göre" 1883’te yapılmış. Ve caminin içindeki bir sütun başlığının dört yüzüne, 1926’da "Osmanlıca olarak" şu yazı kazınmış: Cumhuriyet güneşi Her ufukta yazılamaz O güneşin doğduğu iller Şendir ağlamaz.
Sayın Diyanet İşleri Başkanı. "O yazılar" orada kalsın. Ama bir başka sütuna da bu yazının "Türkçesi" kazınsın. Zira bugün kaç kişi "Osmanlıca biliyor ve o yazıyı anlıyor ki."
Yavuz Donat-Sabah