DOĞU ROMA BİZANAS İMPARATORLARI
Constantinus I. Flavius Valerius
288 Yugoslavya (Naissus), 337 İzmit)
Babası Constantius Chlorus, İmparator Diocletianus’un oluşturduğu tetrarkhi’nin (dörtlü yönetim) üyelerinden biri, annesi halktan biri olan Helena idi. Diocletianus babasının Helena’dan boşanarak Batı’nın Augustos’u Maksimianus’un kızı Theodora ile evlenmesini istedi. Böylece Constantinus’un soylulukla bağı kuruldu. Bundan sonra Constantinus eğitilmek üzere Docletianus’un sarayına gönderildi, Latin kültürü aldı, asker gibi yetiştirildi ve yeni yayılmaya başlayan Hıristiyanlıkla tanıştı. Constantinus imparatorluğun batı kesiminin augustos’u oldu.
İmparatorluk için savaş verdi, 312’de Maksentius’u öldürerek İtalya’nın tümünü ele geçirdi.
313’te din özgürlüğünü içeren Milano Buyruğunu yayınladı. Buna karşı çıkan, çok tanrılı dinden yana olan Licinus ile anlaşarak Trakya’yı ona verdi ve barbar akınlarına karşı da birlikte olmak üzere anlaştılar. Ne var ki, sezarların seçiminde Licinus ile yeniden anlaşmazlığa düştü. Üsküdar’da yapılan savaşta Onu yendi ve böylece tek başına imparator oldu. 325-327 yılları Roma İmparatorluğu için bir barış dönemidir.326’da imparator oluşunun 20.yıl törenleri için Roma’ya gittiğinde Roma’nın başkent olmaktan uzaklaştığını gördü. 324’te Bizans’ın (İstanbul) yeniden yapımına başlandı. 11 mayıs 330’da büyük bir törenle burasını başkent yaptı ve 326’dan ölümüne kadar burada kaldı. Bir daha Roma’ya gitmedi.
Bizans’ın adını değiştirerek kendi adını verdi (Constantinopolis). Bu dönemde Sarmat ve Gotlara karşı yapılan saldırılar dışında Onun döneminde siyasi bir olay görülmemektedir. 337’de Pers Kralı II.Sabor’un Mezopotamya’dan toprak istemesi üzerine açılacak sefere kendisi komuta etmek istedi ise de Nicomedia (İzmit) ya geldiğinde hastalandı ve kısa bir süre sonra da öldü.
Roma İmparatorluğu’nun en büyüklerinden biri olan Constantinus topraklarını güvence altına almış ve güçlü bir sivil yönetim kurmuştu. İstanbul’u başkent yaparak doğuya daha fazla önem verdi. Hıristiyanlık Onun zamanında resmi bir din oldu. Ve Constantinopolis başta olmak üzere büyük kentleri imar etti, yeni yapılarla bezedi. Bugünkü Ayasofya'nın bulunduğu yerde Basilika plan tipinde 5 nefli, çatılı I.Ayasofya'yı yaptırdı.Ancak bu yapı İstanbul Patriği İoannes Khrysostomos İmparator Arkadios'un karısı Evdokia ile anlaşmazlığından ötürü çıkan bir isyan sonunda (404) yandı.
Constantinus II (Filavius Cladius)
(316 Arles-340 Aquileia)
Büyük Constantinus ile Fausta’nın büyük oğlu. Doğumundan birkaç gün sonra sezar oldu.321’de babası tarafından konsüllüğe atandı. 328’de Almanlara, 332’de Gotlara karşı zafer kazandı. 337’de Büyük Constantinus’un ölümü üzerine, oğulları augustus sanını aldılar ve bir süre ülkeyi birlikte yönettiler. 338’de Dacia’daki Viminacium’da toplanarak bir anlaşmaya vardılar. Babalarının yapmış olduğu paylaşmaya göre, İspanya, Britanya ve Galya II. Constantinus’a verildiyse de kardeşi Costans’a dişen İtalya ve Afrika’nın da kendisine verilmesini istedi. 340 yılı başlarında Alpleri geçti ve Aquilea’da Naissus’tan gelen Costans ile karşılaştı, tuzağa düşürülerek öldürüldü.
Iulianus (Julyanus) Flavius Cladius Iulianus
(332 Konstantinopolis, 27 haziran 363 Ktesipon (Medain), Mezopotamya)
I.Constantinus’un büyük yeğeni, önemli bir bilgin ve askeri önder. Iulianus, I.Constantinus’un üvey kardeşi olan Iulius Constantius ile ikinci eşi Basilina’nın küçük oğludur.
II.Constantinus, kardeşi I.Constans’ın ölümü (350) ve ardından batı eyaletlerinde çıkan karışıklıklardan endişelenerek Iulianus’un ağabeyi gallus’u “caesar” yaptı (351), Gallus başarılı olamadı ve 354’te İtalya’da Pola (bugün Pula, Yugoslavya) yakınlarında idam edildi.Bunun üzerine Iulianus’u Yunanistan’dan çağırarak 355’te “caesar” ilan etti. Kız kardeşi Helena ile evlendirdi.Galya’ya gönderildi, orada başarılı bir komutan olduğunu kanıtladı.Franklar ve Almanlar karşısındadaki başarısını kıskanan Constantius, Iulianus’un gelirlerini kısıtladı ve onu gözetim altına aldı.Iulianus 360’ta Paris’te iken onu zayıflatmak amacıyla en kuvvetli birliklerinin bir bölümünü kendisine göndermesini istedi. Bunun üzerine Iulianus’un ordusu komutanlarını “augustus” ilan etti. Ve Constantius ile aralarında bir savaş kaçınılmaz oldu. Ancak çatışma başlamadan önce Constantius, tarsus yakınlarında öldü (361). Ölürken de durumu kabul ederek imparatorluğu Iulianus’a bıraktı.
Tek başına imparator olan Iulianus, saray yaşamını sadeleştirdi, harcamaları kıstı. Ülkeyi Marcus Aurelius’un modeli uyarınca filozof olarak yönetmek istediğini açıklayan bildiriler yayımladı. Hükümdar olur olmaz da ateşli bir Hıristiyanlık düşmanı olarak putperestliğe döndüğünü ilan etti. Lakabı apostata:dönek, kafir buradan gelmektedir.
Iulianus bugün sadece bazı parçaları bilinen bir yazı ile Hıristiyanlığa saldırdı. Hıristiyanlığın masal ve akıldışı yalanlardan oluştuğunu ve ancak basit insanlara çekici geleceğini öne sürdü. Ammianus’a göre, Iulianus Yeni-Platoncu olduğunu ve güneşe taptığını ileri sürmesine karşın, gerçekte dinden çok, boş inançlara bağlanmıştı.
Aqntik Çağda yaygın olan Pers topraklarını işgal etme tutkusu Iulianus’ta da vardı. Büyük zafer kazanmak ve Roma’nın üstünlüğünü Doğu’da göstermek istiyordu. 65 bin askerle o güne kadar Perslere saldıran en büyük Roma ordusunu oluşturdu. Ancak, kıtlığın, zor çöl koşullarının, Romalı askerlerin ihanet ve yetersizliğinin de etkisi ile Persler savaşta yine galip geldiler. Bugünkü Bağdat’ın güneyinde bulunan Ktesiphon surlarının önünde büyük bir bozuna uğrayan ordusunu geri çektiği sırada kim tarafından atıldığı bilinmeyen bir mızrakla karaciğeri parçalanan Iulianus öldü.Öldüğünde henüz 31 yaşında idi.
Iovianus, Flavius
(331, Singidunum (Belgrad), Büyük Moesia-17 Şubat 364, dadastana, Bithynia)
363-364 yılları arasında hüküm süren Bizans İmparatoru.
İmparator Iulianus’un Sasanilere karşı giriştiği sefere katıldı. 26 Haziran 363’te Iulianus’un öldürülmesi üzerine ordu tarafından imparatorluğa getirildi. Askerlerini İran topraklarından çıkarabilmek için hemen bir barış imzalayarak Dicle Irmağı’nın doğusundaki Roma topraklarının tümünü, ayrıca Singara (Sincara, Irak) ve Nisibis (Nusaybin) kentlerini Sasanilere bıraktı.
Iovianus Hıristiyandı ve kendinden önceki imparator Iulianus döneminde serbest olan putperestliği denetim altına aldı. Kiliselere bağış yapılması uygulamasını yeniden başlattı.Iovianus, sınırdan Konstantinopolis’e (İstanbul) doğru ilerlerken, Bithynia ile Galatia sınırındaki Dadastana’da öldü ve Konstantinopolis’teki Havariyyun Kilisesi’ne gömüldü. Yerine imparator I.Valentinianus geçti.
Valentinianus I. Flavius Valentinianus
(321-375)
364-375 yılları arasında hüküm süren Roma imparatoru.(Kardeşi Valens ile birlikte ortak hükümdar)
Valentinianus, orta Avrupa’daki Pannonia’da görevli bir subayın oğludur. Kendisi de orduya katıldıktan sonra babası ile birlikte Afrika’da bulundu. İmparator Iulianus’un ordusunda görevli iken Hıristiyanlığı reddetmekten kaçındığı için gözden düştü. Ancak bunula birlikte 363’teki Pers seferine katıldı ve onun ardılı Iovianus tarafından terfi ettirildi. Iovianus, 17 Şubat 364’te ölünce ordu komutanları Valentinianus’u Nikaia’da (İznik) imparator ilan ettiler. Valentinianus 28 Martta kardeşi Valens’i ortak hükümdarlığa getirdi ve kendisi de Batı’da kalırken kardeşini Doğu’yu yönetmekle görevlendirdi.
Ocak 365’te Galya’daki komutanları Alamanlar karşısında yenilgiye uğrayınca Valentinianus harekatı yürütmek üzere Ekim’de Paris’e yerleşti. Komutanlarından Iovianus Germenleri üç kez yenilgiye uğrattı. Duracatalaunum’daki (Châlons-sur-Marne, Fransa) üçüncü savaşta Iovianus, Almanlara büyük kayıp verdirdi, böylece Galya yıllarca saldırıdan korundu.
Valentinianus, dokuz yaşındaki oğlu Gratianus’un kendisinden sonra imparator olmasını güvence altına almak amacıyla Ağustos 367’de onu ortak hükümdarlığa getirdi. İki ay sonra da Trier’e yerleşti, Ren Irmağı kıyısında savunma sistenmi kurmaya çalıştı. Kuvadlar 375’te Pannonia’yı işgal edince Sirmium’a (Sremska Mitrovica, Yugoslavya) gitti ve kısa bir süre sonra öldü.
Valens
(328-9 Ağustos 378)
364-378 yılları arasında hükümdarlık yapmış Doğu Roma (Bizans) imparatoru.
Kardeşi I.Valentinianus tarafından 28 mart 364’te tahta ortak edilerek imparatorluğun doğu topraklarının başına geçti. Kısa süre sonra Konstantinopolis’te (İstanbul) kendini imparator ilan eden Procopius’un üzerine yürümek için Antiokheia’dan (Antakya) harekete geçti. Procopius’u 27 Mayıs 366’da öldürttü. Ardından da Ona destek veren Trakya’yı tehdit eden Vizigotlara karşı savaş açtı. Mayıs 367’de Tuna’yı geçerek Vizigot topraklarını yakıp, yıktı. İki yıl sonra Vizigotları tam bir yenilgiye uğrattı. Theodorus’un Antiokheia’da başlattığı ayaklanmayı 371-372 kışında bastırdı ve Perslerle savaşa girdi. Mezopotamya’da elde ettiği zafere karşın, 376’da uygun olmayan koşullarda barış yapmak zorunda kaldı. Aynı yıl komutanları, Hunların önünden kaçan Vizigotlara Tuna’nın güneyindeki topraklara yerleşme izni verdi. Çok geçmeden başkaldıran Vizigotlarla Adrianopolis’te (Edirne) giriştiği savaşta (9 Ağustos 378) yenilgiye uğradı ve savaş alanında öldü.
Ariusçu Hıristiyan olan Valens, Katoliklere baskı yaparken paganlara dokunmadı. İmparator Iulianus’un görevlerine iade etmiş olduğu piskoposları sürgün etti. Diğer yandan Konstantinopolis’te çeşitli bayındırlık işlerini yürüttü ve bugünkü Şehzadebaşı semtindeki kendi adı ile anılan su kemerini yaptırdı.
Theodosius I. (Büyük Theodosius)
(11 Ocak 347, Cauca, Gallaecia-17 Ocak 395, Mediolanum ,Milano)
379-392 yılları arsında hükümdarlık yapmış olan Doğu ve Batı Roma’nın tek imparatoru.
Birkaç kuşaktan beri Hıristiyan olan bir aileden geldiği sanılan Theodosius İspanya’da yetişti. Kapsamlı eğitim görmedi. Komutan olan babası Flavius Theodosius’un yanında Britanya, Galya ve Balkanlar’daki seferlere katıldı. Aşağı Tuna’daki Moesia eyaletinin askeri komutanı iken 374’de Sarmatları yenilgiye uğrattı. Babasının siyasi etrikalar sonucu idam edilmesi üzerine İspanya’ya çekildi.İmparator Valens’in Hadrianopolis (Edirne) yakınlarında Vizigotlar karşısında bozguna uğrayarak öldürülmesinin (Ağustos 378) ardından tahtı paylaşan Gratianus tarafından ortak imparator ilan edildi (19 Ocak 379). Böylece barbar saldırılarına uğrayan Daçya ve Makedonya da içinde olmak üzere Doğu topraklarının yönetimini üstlendi.
Theodosius imparatorluğunun ilk yıllarında orduyu yeniden örgütledi. 375’ten sonra eyaletleri istila eden barbarlara üstünlük sağlayamayacağını anlayınca ittifak yapmak zorunda kaldı. Askeri destek sağlamaları karşılığında Aşağı Tuna ile Balkan Dağları arasında kalan bölgeyi Gotlara verdi. 379’da Nikaia Amentü’sünü benimseyenlerle karşı olanlar arasındaki çekişmede anlaşmaları için yoğun bir çaba gösterdi.Nikaia Amentü’sünü benimseyenlerin etkisini arttırması ile kendi konumunu güçlendirdi. Yayınladığı bir fermanla Baba Oğul ve Kutsal Ruhun aynı olduğuna inananlar Katolik Hıristiyan sayılacaklardı.Bunu Konstantinopolis’te topladığı ikinci ekumenik konsilde onaylattırdı. Ayrıca Konstantinopolis Piskoposunun kilise hiyerarşisinde Roma Piskoposundan hemen sonra gelmesi ve Doğu piskoposlarının imparatorun dinsel konulardaki otoritesini tanımaları öngörüldü.
380-387 yılları arasında Konstantinopolis’te yaşadı ve kentin gelişiminde büyük payı oldu.Roma’daki Traianus Forumu örneğine göre Forum Tauri (Beyazıt Meydanı) bu dönemde yapıldı.
Paganlara karşı 379’dan beri sürdürdüğü hoşgörüsüz tutumu daha da sertleştirerek kurban kesmeyi ve mabet ziyaretlerini yasakladı ve 391’den sonra da imparatorluğun asıl merkezi olarak gördüğü Konstantinopolis’e yerleşti. Bununla beraber İtalya’nın doğu sınırındaki Pagan yanlılarının Roma’da yönetime el koymaları üzerine onlarla Tuna ve Sava’da savaştı. Bu arada oğulları Arcadius ve Honerius’u Konstantinopolis’te bıraktı. Firigudus Irmağı’nda başlayan çarpışmada Vizigotlardan oluşan Theodisius’un öncü kuvvetleri ağır kayıplar verdilerse de sonra kesin zaferi kazandı. Savaştan sonra hastalanan Theodisius Milano’ya giderek yanına çağırdığı oğlu Honerius’u Batı’nın “augustus”u, Doğu’ya da kendisinden sonra diğer oğlu Arcadius’un geçeceğini ilan etti. Ölümünden sonra cesedi Konstantinopolis’e götürüldü ve II.Constantinius’un yaptırdığı anıt mezara gömüldü.
Arcadius
(377-408)
Doğu Roma (Bizans) imparatoru. 383-395 yılları arasında babası I.Theodosius’la birlikte, daha sonra 402’ye değin tek başına hüküm sürdü. 402’de oğlu II.Theodosius’u yönetime ortak etti.
Bizans tarihçileri Arcadius’u zayıf, etkisiz kişilikte bir hükümdar olarak tanımlamışlardır.Günümüz tarihçileri ise, bu sözlerin imparatoru aşağılamak için rakipleri tarafından ortaya atıldığını iddia etmektedirler.
Zamanındaki bakanlardan Rufinus, Eutropius ve Anthemius’un yönetimde etkili oldukları belirtilmiştir. Bu dönemde Gotlar imparatorluğun bazı bölgelerini yağmalamışlar, eşi Eudoksia Patrik Aziz İonnes Khrysostomos ile sürekli çatışmış ve sonunda Onu öldürtmüştür.Bu olay üzerine Konstantinopolis’te isyanlar çıkmış ve imparatorluk zor bir duruma düşmüştür.
Theodosius II.
(10 Nisan 401, Konstantinopolis-28 Temmuz 450)
408-450 yılları arası hükümdarlık yapan Doğu Roma (Bizans) imparatoru.
Doğu Roma İmparatoru Arcadius’un (383-408) oğlu. Küçük yaşta imparator olduğundan, önce Doğu’nun yüksek valisi (Prafectus praetorio’su Anthemius, 414’te de “agısta” unvanıyla kızkardeşi Pulcheria naipliğini üstlendi. Hükümdarlığı boyunca devlet yönetimi akrabalarının ve yüksek görevlilerin elinde kaldı. Komutanları Sasanilerin 422 ve 447’de giriştiği iki saldırıyı püskürttü. Ancak 429’da Roma Afrikası’nın büyük bölümünü işgal eden Vandallara karşı düzenlediği seferler başarısızlıkla sonuçlandı. Uyguladığı yatıştırma politikası Hun hükümdarı Atilla’nın 441-443 ve 447’de (Tuna) eyaletlerine kitlesel akınlara girişmesini önleyemedi. Diğer yandan 428’de İstanbul patrikliğine atadığı Nestorios’un heretik öğretiler üzerine açtığı tartışma, dinsel çatışmalara yol açtı. Nesterios 431’de bir kilise konsilinin kararıyla görevinden alındı.
Theodosius döneminin önemli girişimleri arasında, Anthemius’un öncülüğünde Konstantinopolis’in sağlam surlarla çevrilmesi (413), Konstantinopolis Üniversitesi’nin açılması (425) ve Theodosius Yasaları (438) olarak bilinen derleme çalışmaları sayılabilir.
Kızı Licinia Eudoxia’yı Batı Roma imparatoru III.Valentinianus’la (425-455) evlendiren Theodosius, bir av kazasında aldığı yaralar nedeniyle öldü.”
Yanan Ayasofya'yı ikinci kez yaptırarak (415) ziyarete açtı. Bu da Basilika planında bir kilise olup, günümüzde kalıntıları Ayasofya'nın avlusunda görülmektedir.
Markianos
(396, Trakya-457, Konstantinopolis)
450-457 yılları arasında hükümdarlık yapan Doğu Roma (Bizans) imparatoru.
İmparator I.Theodosius’la başlayan hanedanın son hükümdarı. Daha sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun altın çağı olarak değerlendirilen, barış içinde geçen hükümdarlığı, aynı dönemde Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasına yol açan kargaşayla ilginç bir zıtlık oluşturur.
Profesyonel asker olarak yetişen Markianos, II.Theodosius’un nüfuzlu komutanı Aspar’ın hizmetinde iken yükseldi, II.Theodosius’un ölümünden sonra, Aspar ile II.Theodosius’un kız kardeşi Pulcheria, Markianos’u tahta çıkardılar (25 Ağustos 450).
Hükümdarlık dönemindeki en önemli olay, Khalkedon’da (Kadıköy) 451’de topladığı IV.Ekumenik Konsil’dir. Bu konsil Hıristiyanlığın Hz.İsa’nın tanrısal ve insani olmak üzere iki doğası olduğu biçimindeki öğretisini onayladı, Monofizit görüşü reddetti. Markianos’un kızı Euphemia, 467-472 yılları arasında Batı Roma İmparatoru olan Anthemius’la evlendi.
Şehir Valisi Tatianus Decius imparatorun onuruna 450-452 yılları arasında üzerinde heykeli bulunan bir anıtı şehrin dördüncü tepesinde diktirdi. Bugün bu anıt Fatih’te Kıztaşı olarak günümüze kadar ulaşmıştır.Üzerindeki heykelin ne olduğu bilinmemekle beraber, İtalya kıyılarında denizden çıkarılan bir heykelin bu heykel olduğu iddia edilmektedir. Markianos’un ölümünden sonra Doğu Roma tahtına I.Leon geçti.
Leon I.
(?- 3.Şubat 474)
457-474 yılları arasında hükümdarlık süren Doğu Roma (Bizans) imparatoru.
Trakyalı olan Leon, Alan soyundan gelen komutan Flavius Ardaburius Aspar’ın koruması altında askerliğe başladı. Leon’u Konstantinopolis’te (İstanbul) Doğu Roma İmparatoru ilan eden (7 Şubat 457) Aspar, onu kullanmayı amaçlıyordu. 457’de Maiorianus’u Batı Roma imparatoru olarak tanıyan Leon, 461’de onu ardılı Libius Severus’un imparatorluğunu tanımadı. Bundan kısa bir süre sonra Anthemius’u Batı Roma İmparatorluğu’na getirdi. 468’de Anthemius’la birlikte, Kuzey Afrika’da Kral Gaiseric komutasındaki Vandallara karşı sefer başlattı.Komutayı kayınbiraderi Basiliskos’a bıraktı. Gaiseric Basilikos’u yendi ve Roma donanmasını yok etti. Bu yenilgi Roma hazinesini de zayıflattı.
Leon geleneksel kilise öğretisine derinden bağlı idi. İmparatorluğun ilk birkaç yılında Aspar iç politikada sürekli etkili oldu. Leon Onun denetiminden kurtulmak amacıyla Isauria birliğiyle işbirliği yapmaya ve Aspar’ın Germenlerden oluşan birliklerini dengelemeye çalıştı. 471’de Aspar’ın tasfiye edilmesi ve öldürülmesi üzerine Leon’un iktidarı rakipsiz kaldı. Ekim 473’te torunu II.Leon’u varisi ilan etti.
Leon II.
(? -10 Kasım 474)
Doğu Roma (Bizans) imparatoru. I.Leon’un torunu, Zenon’un oğludur. Sağlığı bozulan I.Leon, varisini belirlemek zorunda kalınca Isaurialı damadı Zenon’un yerine beş yaşındaki torununu önce “caesar”, sonra “augustus” yaparak tahta ortak etti. Leon büyükbabasının ölümünden (3 Şubat 474) sonra imparator ilan edildi, babası Zenon’da tahta ortak oldu (9 Şubat). Ama Leon birkaç ay sonra ölünce tahta babası Zenon çıktı.
Zenon
(d.İsaurya, Doğu Piskoposluk Bölgesi- ö. 9 Nisan 491)
Doğu Roma İmparatoru (474-491). İmparatorluk dönemi ayaklanmalar ve din çekişmeleriyle geçmiştir.
Doğu Roma İmparatoru I.Leon’ın kızı Ariadne ile evleninceye (466 ya da 467) değin Tarasikodissa adıyla tanınıyordu. Aspar komutasındaki Germen ordularına karşı oluşturulan bir İsaurya ordusuna komuta etti. 469’da konsüllüğe ve başkomutanlığa atandı. I.Leon’ın ölümü (474) üzerine Zenon’un yedi yaşındaki oğlu II.Leon adıyla tahta çıktı.Kendisini tahta ortak eden oğlunun da aynı yılın sonunda ölmesiyle tek başına İmparator olan Zenon, Afrika’daki Vandallarla kalıcı bir barış sağladı. Ama kısa bir süre sonra en yakın danışmanı İsauryalı İllos ile I.Leon’un eniştesi Basiliskos tarafından tahttan uzaklaştırıldı. Birçok yandaşıyla birlikte İsaurya’ya kaçmak zorunda kaldı.
Basiliskos’un dinsel inançlarından dolayı halkın gözünden düşmesinden ve İllos’un taraf değiştirmesinden yararlanarak Ağustos 476’da Konstantinopolis’e (İstanbul) döndü. Yönetimde büyük nüfuz kazanmış olan İllos’un 484’te Anadolu’da başlattığı ayaklanmayı ancak 488’de İllos’u yakalatıp idam ettirerek bastırabildi. Aynı dönemde Theoderich önderliğindeki Ostrogot ayaklanmalarıyla uğraştı. Theoderich’i 489’da Odovakar’ın yerine İtalya krallığına getirerek Ostrogotları Doğu Roma’dan çıkmaya ikna etti.
İzleyen dönemde gelenekçi Hıristiyanlar ile Monofizitler arasında çıkan sert tartışmalar üzerine, Mısır’daki kiliseye gönderdiği Henetikon (482; Birlik Bildirgesi) adlı mektupla tarafları uzlaştırmaya çalıştı. Monofizitler bu belgedeki öğretileri kabul ettiler ve böylece Doğu Roma’ya bir ölçüde dinsel barış geldi. Ama 484’te kiliseyle başlayan çatışma 518’e değin sürdü.
Basiliskos
(?- 477)
475-476 yılları arasında Hükümdar olan Doğu Roma (Bizans) imparatoru.
İmparator I.Leon’un karısı Verina’nın kardeşidir. Vandalları Afrika’dan çıkarmakla görevlendirilen büyük bir Roma ordusuna komutan olarak atandı. Komutadaki yetersizliği , Mercurius (bugün Tunus’taki Bon Burnu) açıklarında Vandal kralı Gaiseric karşısında ordunun yenilgiye uğramasına yol açtı. Ama kardeşi Verina araya girerek imparatorun Basiliskos’u bağışlamasını sağladı. Ocak 475’te, Basiliskos yeni imparator Zenon’un Konstantinopolis’ten (İstanbul) kaçmasıyla sonuçlanan bir darbe gerçekleştirdi ve sonraki 20 ay boyunca tahtı elinde tuttu.
Geleneksel Hıristiyanlık inancına aykırı olarak, İsa’nın insan ve tanrı kişiliklerinin birbirinden ayrılmaz olduğunu savunan heretik monofizit öğretiyi benimsemesi imparatorluğu sırasında hoşnutsuzluklara yol açtı. Bu dönemde Konstantinopolis’te çıkan büyük bir yangın, kentin büyük bölümünün yanı sıra bir çok Rum sanat yapıtının da yok olmasına neden oldu. Zenon’un Ağustos 476’da kente dönmesi üzerine Basiliskos Kappadokia’ya sürüldü ve orada başı kesilerek idam edildi.
Anastasios I.
(d.430?, Dyrrachium-ö.9 Temmuz 518, Konstantinopolis),
491’den sonra hüküm sürmüş Bizans İmparatoru (492-518).İmparatorluğun para sistemini yetkinleştirmiş, hazineyi genişletmiş, iç ve dış işlerde yetenekli bir yönetici olarak ün yapmıştır. Bununla birlikte uyguladığı Monofizit din politikası zaman zaman ayaklanmalara neden olmuştur.
Anastasios, maliye bakanlığında yöneticilik, İmparator Zenon’un kişisel koruyuculuğu gibi görevlerde bulundu. Zenon’un ölümü üzerine onun dul karısı Ariadne tarafından 61 yaşında imparator seçildi. Ariadne’yle evlenen Anastasios yönetime geçer geçmez memurlukların satışı uygulamasını kaldırdı, vergilendirmeyi düzeltti ve muhbirlerin öldürülmesine son verdi. Orduyu desteklemek için, ticarete konu olan mallar üzerindeki bir vergiyi toprak üzerindeki bir vergiye dönüştürmesi, zaman zaman ayaklanan çiftçilere ağır bir yük daha getirmiş oldu.
Anastasios, Zenon’un dikbaşlı ve güçlü yurttaşları İsaurialıları Konstantinopolis’ten (İstanbul) çıkartarak Trakya’ya yerleştirdi. Konstantinopolis’i akıncı Bulgar ve Slavlardan korumak için 512’de, karadeniz’den Marmara Denizine kadar uzanan bir sur yaptırdı. Dış ilişkilerinde, İtalya’da Theodoric’in Ostrogot yönetimini tanıdı (497), ama iki hükümdar kısa süre sonra karşı karşıya geldiler. Anastasios İtalya kıyılarını yağmalamak üzere bir donanma gönderdi (508). Bu arada, göçebe kabilelerin İran’a ve Bizans’a yaptıkları akınlarda geçtikleri Kafkasya Geçidinin korunmasında kendine düşen payı ödemeyi reddetmesi üzerine, 502’de Perslerle Bizans arasında savaş başladı. Perslerin saldırısını bahane eden Anastasios, 442’de yapılmış olan bir antlaşmayı tanımayarak, doğu sınırını korumak için kaleler yaptırdı.Sonunda Pers kralına ödeme yapmayı kabul edince 505’te barış yeniden sağlandı.
Başlangıçta Ortodoks inancı benimseyen Anastasios, giderek İsa’nın tanrısal olan tek bir doğası olduğunu savunan Monofizit öğretiye bağlandı. Bu durum, Konstantinopolis’te ve Avrupa eyaletlerinde büyük kargaşaya yol açtıysa da, Mısır ve Suriye’yle barışı sağladı. Ama Trakya’da komutan Bitalianos’un ayaklanmasına neden oldu. İki kez başkaldıran ve her ikisinde de isteklerinin yerine getirileceği güvencesini aldıktan sonra geri çekilen Bitalianos, üçüncü kez saldırdığında bozguna uğratıldı (515).
Anastasios kendine yeğenlerini varis yapmayı tasarlıyordu, ancak yerine, muhafız alayının komutanı (ve geleceğin ünlü imparatoru İustinianos’un amcası) olan 70 yaşındaki I.İustinos geçti.
İustinos I. (Justinus)
(450, Bederiana,Makedonya,Salutaris-ö. 1 Ağustos 527, (Konstantinopolis)İstanbul).
518’den sonra Bizans İmparatoru (518-527).İmparator İustinianos’un amcası olup, resmi kilise öğretisini savunmuştur.
Illyrialı bir köylü ailesinin oğlu olan İustinos, gençliğinde domuz çobanlığı yaptı. Yaklaşık 20 yaşında Konstantinopolis’e giderek imparatorun muhafız alayına girdi ve Patrici’liğe yükseldi. İmparator I.Anastasios döneminde comes (maiyet üyesi) unvanını alarak muhafız alayının komutanı oldu.
Anastasios’un temmuz 518’de ölmesi üzerine tahta çıktı. Onun aksine resmî kilise öğretisini savundu. 518-519’da Akakios Bölünmesi’ne son verilmesini sağladı ve ayrılıkçı Monofizitlere baskı uyguladı. 523’te Ariusçuluğa karşı bir ferman çıkardı. Ostrogotların Ariusçu kralı Theoderich, Papa I.Johannes’i fermanın yumuşatılmasını sağlaması için Konstantinopolis’e gitmeye zorladı. İustinos daha sonra Ariusçulara bazı ödünler verdiyse de bunlar Theoderich için yeterli olmadı.
Doğu’da Perslere karşı yürütülen mücadele İustinos’u Lazika’yı (bugün Kalkhis, Gürcistan ) elde tutmaya ve Mezopotamya ile Güney Suriye’de müttefikler bulmaya zorladı. Perslerin Arabistan’a nüfuz etmesini engellemek amacıyla Etiyopya’yla iyi geçinmeye çalıştı. Kuzey sınırında ise, Tuna’yı geçerek Balkan eyaletlerinde karışıklıklar çıkaran Slavları püskürtmeyi başaramadı.
İustinos hükümdarlığı boyunca İustianos’un büyük yardımını gördü. Ölümünden birkaç ay önce de yeğeni I.İustianos resmen tahta ortak oldu.
İustinianos I. (Justinyanus)
(483, Tauresium, Dardania-14 Kasım 565, Konstantinopolis)
527-565 arasında hüküm süren Bizans imparatoru.Asıl adı Petrus Sabbatius olan İustinianos, Yugoslavya’da bugünkü Niş (Naissus) kentinin güneyinde olduğu sanılan bir köyde doğmuş, Latince konuşan bir İllyrialıydı.Latince İustianianus adını, Konstantinopolis’te yüksek rütbeli bir komutan ve sonradan imparator olan amcası İustinos’tan dolayı almıştı.
518’de tahta çıkan çıkan amcası ı.İustinos’un en sevdiği yeğeni olarak, Onun politikalarını yönlendirmede çok etkili oldu. İmparator tarafından yasal olarak evlat edinildi ve önemli görevlere getirildi. 525’te “caesar” unvanını aldı, 4 Nisan 527’de “augustus” unvanıyla ortak imparator yapıldı. İustinianos’un üzerinde oldukça etkili olan karısı Theodora da “augusta” olarak taç giydi. İustinos’un 1 Ağustos 527’de ölmesi üzerine tek başına imparator olarak tahta çıktı.
İustinianos, imparatorluk yönetimini yeniden düzenlemiş, kendi adıyla anılan ünlü yasa derlemesini hazırlatmış, İtalya’nın bazı bölgelerinde Bizans egemenliğini ve Yunan etkisini birkaç yüzyıl sürecek biçimde canlandırmıştır.
İustinianos tahta çıktığında Bizans birlikleri Fırat Irmağı kıyısında Sasani kralı I.Kubad’ın (Kavad) ordularına karşı savaşıyordu. Başta Belisarios olmak üzere, ünlü Bizans komutanlarının önemli başarılar elde ettiği seferlerden sonra, Kubad’ın Eylül 531’de ölmesi üzerine bir ateşkes yapıldı.Kubad’ın yerine geçen I.Hüsrev anlaşmayı kabul etti ve 532’de Sonsuz Barış Antlaşması imzalandı.
540’ta İustinianos’un İtalya’da sıkışıp kaldığı sırada Sasanilerle savaş yeniden başladı.Hüsrev, Mezopotamya ve Kuzey Suriye ile Bizans egemenliğindeki Doğu Anadolu’ya girerek kilit konumdaki kentleri yağmaladı, 541’de kuzeydeki Lazika’yı istila etti. Yeniden doğudaki orduların komutanlığına atanan Belisarios 541 ve 542’de karşı saldırılar düzenledikten sonra İtalya’ya çağrıldı. Öteki generallerin komutasında sürdürülen savaş bir veba salgını nedeniyle durakladı. 545’te beş yıl için imzalanan ateşkes 551’de yenilendiyse de Sasanilerin geri vermeyi reddettiği Lazika’yı kapsamıyordu. Bu dağlık bölgede savaş sürdü. Ateşkes 557’de yenilendiğinde Lazika’da bu kez antlaşmaya dahil edildi. 561 sonlarında 50 yıllık bir ateşkes yapıldı.
İustinianos, batıda imparatorluğun yitirdiği eyaletleri geri almayı görev sayıyor, İtalya ve Kuzey Afrika’da Ariusçuların egemenliğinde yaşayan Hıristiyanların uğradığı baskıları da görmezden gelemiyordu. Kuzay Afrika’daki Vandal Krallığı’nda Hıristiyanlar sık sık kıyıma uğruyordu. Konstantinopolis’le ittifak kurarak Hristiyanlar üzerindeki baskıya son veren Vandal Kralı Hilderich, 530’da Gelimer tarafından tahttan indirilmişti. Vandallar ayrıca Mauretania (Moritanya) ve Güney Numidya’dan gelen Magripli kabilelerin tehdidi altındaydı. İustinianos, Haziran 533’te Hilderich’e yardım etmek üzere Kuzay Afrika’ya saldırdı. Hiçbir direnişle karşılaşmadan, 500 gemilik filo ve 92 savaş gemisiyle ağustosta karaya çıktı.Mart 534’e gelindiğinde Belisarios krallığı ele geçirmiş ve Vandal kralı Gelimer teslim olmuştu. Kuzey Afrika bundan böyle Sardinya, Korsika, Balear Adaları ve Septe’ye (Ceuta) de kapsayacak biçimde yeniden düzenlenerek imparatorluğa katıldı.
547’de İspanya’dan gelen Vizigotlar Septem’e saldırdılar. Bu saldırıyı bir taht kavgası ve İspanya’da Cordoba Katoliklerinin ayaklanması izledi. İustinianos 552’de tahtta hak iddia eden Athanagild’i desteklemek amacıyla İspanya’nın güneydoğusundaki bölgeleri güçlendirmek amacıyla keşif birliği gönderdi. İustinianos’tan önceki imparatorlar döneminde İtalya Ariusçu Ostrogot kralı Theoderich tarafından yönetilmişti. Hteoderich fiilen bağımsız olmakla birlikte resmen Bizans imparatorunu temsil ediyordu. Önceleri hoşgörülü bir hükümdar iken, son zamanlarda kilise öğretisine bağlı Hıristiyanlara baskı uygulamaya başlamıştı. Erkek varisi olmadığından ölümü, yalnızca Ariusçu Gotlarla Katolik İtalyanlar arasında çatışmaya değil, bazıları şiddetle Bizansa karşı olan Ostrogotlar içinde de bölünmeye yol açtı.
Katolik kardeşlerini desteklemenin ve eyalet üzerine doğrudan denetimi elde etmenin sırası geldiğine inanan İustinianus İtalya’ya bir ordu gönderdi.
İmparatorluğun kuzey sınırında, Balkanlar’daki Roma eyaletleri barbar istilacılar tarafından sürekli istilaya uğruyordu. Trakya, Daçya ve Dalmaçya bir yandan Bulgarlar, bir yandan da Slavlar tarafından yağmalanmıştı. Bulgarlar ve Slavlara 559’da, güneyde Thermopylai’ye, doğuda da Trakya’yı geçerek Konstantinopolis’i çevreleyen uzun surlara kadar inen Hunlar da eklendi. 561’de yağmacılara katılan Avarlarla haraç karşılığında bir anlaşma sağlandı.Tuna Irmağı’nın ötesinden gelen saldırılar bir türlü önlenemedi ve sonunda Slavlar, ardından da Bulgarlar Roma eyaletlerine yerleşmeyi başardılar.
İustinianos, 528’de imparatorluğun yasa ve kararnamelerinin Codex Constitutionum adıyla derlenmesi amacıyla bir komisyon kurdu. Bu derleme 529’da tamamlandı. Romalı hukukçuların yapıtlarını derlemek üzere ikinci bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonun çalışması 533’te Digesta adlı metinle sonuçlandı. Ayrıca hukuk öğrencileri için bir ders kitabı olan Institutiones hazırlandı. Codex Iustinianus’un, İustinianos’un çıkardığı yasaları da kapsayan ikinci metni 534’te tamamlandı. İustinianos’un 534-565 arasında çıkardığı fermanları kapsayan metin ise daha sonra Novellae Constitutiones Post Codicem olarak adlandırıldı.
İustinianos rüşvet ve yolsuzlukları ortadan kaldırarak halkın kolayca ulaşabileceği bir adalet sistemi kurmak için çaba sarfetti.
İlk önemli reform 535’te eyalet yöneticiliği makamının alınıp satılabilmesinin (suffragia) yasaklanmasıydı. Valilikler için önergeler çıkarıldı, defensor civitatis’in (halkı korumakla görevli memurlar) konumları güçlendirilerek yargı yetkileri, halkın valilik makamına çıkmasına gerek kalmayacak şekilde genişletildi. Eyalet sistemi yeniden düzenlendi.
İustinianos imparatorluğu sırasında, bir çok sukemerleri, köprüler, büyük surlar, manastırlar, yetimhaneler, hanlar ve görkemli kiliseler yaptırdı; depremlerde yıkılan kentleri; örneğin 528’de Antiokheia (Antakya)’yı yeniden yaptırdı. 532’de Nika ayaklanması sırasında yanan Ayasofya’yı olağanüstü boyutlarda yeniden yaptırarak 536'da ziyarete açtı. yeni yapının mimarları Miletoslu İsidoros ile Trallesli Anthemios'dur.
İustinianos’un kilise politikası:
Kilisenin iyi yönetilmesini sağlamak ve yerleşik öğretiyi desteklemek, İustinianos’un en çok önem verdiği noktalardan biri idi. Çünkü kilise, devletle birlikte, bölünmez Hıristiyan imparatorluğunun iki temel direğinden biriydi. İustinianos’un çıkardığı yasaların çoğu bu nedenle dinsel sorunlarla ilgili ayrıntılı hükümler getiriyordu. Örneğin putperestlerin, heretiklerin ve Samiriyelilerin herhangi bir konuda öğretmenlik yapmaları yasaklanmıştı. İustinianos, ilkçağ kültür mirasının değerini eksiksiz kavradığı halde putperest öğretmenleri de bir zamanların ünlü Akademia’sından çıkardı. 3.yüzyılda İskenderiye’de yaşamış ünlü ilahiyatçı Origenes’in Filistin’de manastır çevrelerinde yayılan öğretisinin de mahkum edilmesini sağladı (542-543).
Öğreti alanında İustinianos’un karşısına çıkan temel sorun, Khalkedon (Kadıköy) Konsili’nin (451) Hz.İsa’da tanrısal ve insani doğaların bütünleşmiş olduğu yönündeki Ortodoks öğretisiyle Hz.İsa’nın yalnızca tanrısal doğasını vurgulayan Monofizit öğreti arasındaki çatışmaydı. Monofizitlik Suriye ve Mısır’da çok tutuluyor, gitgide artan ulusçu duygularla Bizans’a yönelik tepkilerle iç içe gelişiyordu. İustinianos’un karısı Theodora Monofizitlerin yandaşı idi.
İustinianos tahta çıktıktan hemen sonra Monofizit önderleri ikna etmeye çalışmış, onlara Papa I.Agapetus’un tepkisine yol açacak kadar iyi davranmıştı. 544’te (Mesis’li) Thedoros, Kyrrhos’lu Theodoretos ve Edesa’lı (Urfa) İbas’ın yazılarının bazı bölümlerini, Nasturiliğin izlerini taşıdıkları gerekçesiyle mahkum eden bir ferman çıkararak uzlaşma yönünde bir adım daha attı. Böylece kahalkedon kararlarını savunanları Nasturilere yakınlıkla suçlayan Monofizitleri yatıştırmayı ummuştu. Bu ferman Batı’da öfkeyle karşılanırken doğu eyaletlerindeki piskoposlardan destek gördü. II.Konstantinopolis Konsili (553) sonunda Khalkedon çizgisini onayladı ve Üç Metin adı verilen yazıları mahkum etti. Monofizitlerin gönlü alınamadığı gibi, Antakya Okulu’nun öğretmenlerine yönelik saldırılarıyla da bu kentin öfkesi çekildi. Papa Vigilius karşısındaki davranışı ve öğreti sorunlarını karara bağlamaya kalkışması yüzünden Romayı’da öfkelendirdi. Konsilin kararları Vigilius’un yandaşlarınca kabul edilmeyince, Roma ile Konstantinopolis arasında çıkan bölünme 610’a değin sürdü.
Hükümdarlığının son döneminde İustinianos bir ölçüde devlet işlerinden çekildi ve ilahiyat sorunlarıyla ilgilendi. 564’ün sonunda, Hz.İsa’nın bedeniyle acı çekmiş olamayacağını, bunun yalnızca bir görüntü olduğunu öne süren Aftartodosetizm lehinde bir ferman çıkararak heretik düşünceleri savundu. Bu ferman protestolara yol açtı, bir çok din adamı bu öğretiyi onaylamayı reddetti. İmparatorun ölümünden sonra yeğeni II.İustinos’un tahta geçmesi ile konu kapandı.
Theodora
(500- Haziran 548)
Bizans imparatoriçesi ve imparator I.İustinianos’un (527-565) karısı.
İustinianos’un en güvendiği danışmanları arasında yer almış ve dönemin siyasal ve dinsel politikalarının belirlenmesinde önemli rol oynamıştır.
Yaşamının ilk yıllarına ait bilgiler resmi belgelere ve Bizanslı tarihçi Prokopios’un Mystike Historia (Gizli Tarih) adlı yapıtına dayanır.
Babası, Konstantinopolis’teki hipodromda çalışan bir ayı bakıcısı idi. Genç yaşta tiyatro oyuncusu olarak çalışmaya başlayan ve evlilik dışı ilişkilerinden en az bir çocuğu olduğu söylenen Theodora İustinianos ile tanıştığı sırada Monofizit öğretiyi benimsemişti. Theodora’nın güzelliğinden ve zekasından etkilenen İustinianos Onu patriciliğe yükselterek birlikte yaşamaya başladı; 525’te de evlendi. İustinianos 527’de tahta çıkınca Theodora da “augusta” unvanı ile taç giydi.
Theodora, hiçbir zaman hükümdar olmadı ise de İustinianos’un imparatorluğu sırasında üstün zekası ve siyasal sorunları çözmedeki başarısı ile büyük güç kazandı.
Theodora genellikle imparatorun işi olan yabancı elçileri kabul etmek ve yabancı hükümdarlarla görüşmek işini üstlendi ve adı bu dönemde çıkartılan tüm yasalarda yer aldı. Ocak 532’de Maviler ve Yeşiller adlı iki siyasal hizibin başlattığı Nika Ayaklanmasında danışmanları İustinianos’un kaçmasını isterken, Theodora başkentte kalması için ısrar etti. Theodora’nın önerisine uyan İustinianos, ünlü komutan Belisarios’u ayaklanmacıların üzerine gönderdi ve ayaklanmayı bastırdı.
Aynı zamanda kadın haklarına önem veren ilk hükümdarlardan biri olarak tanınan Theodora, kadın ticaretini yasaklayan sert yasalar çıkarttı, boşanma yasalarında kadınların lehine değişiklikler yaptı. Ayrıca Monofizitlere karşı çıkarılmış olan yasaların yumuşatılması için çaba gösterdi.
Aralarında Ravenna’daki San Vitale Kilisesi’nde yer alan ünlü mozaik portrenin de bulunduğu bir çok sanat yapıtına da konu olan Theodora kanserden öldü. Ölümünden, İustinianos’un ölümüne (565) değin hiçbir yasanın çıkarılmamış olması, Theodora’nın Bizans’ın siyasal yaşamında oynadığı rolün önemli bir göstergesidir.
İustinos II. (Justinus)
(?- 4 Ekim 578)
565’ten sonraki Bizans imparatoru. Avarların, sasanilerin ve Lombardların akınlarına karşı imparatorluğun toprak bütünlüğünü sağlayamamıştır.
İmparator I.İustinianos’un yeğeni ve yakın danışmanı olan II.İustinos amcasının ölümü üzerine Kasım 565’te imparator oldu. İlk iş olarak, uyruklarına kararlılık ve sağduyu çağrısında bulundu. Devlet borçlarını ödedi, gecikmiş vergileri bağışladı, harcamaları kıstı.
Hükümdarlığının il yıllarında kilise içindeki ayrılıkçı Monofizitlere (İsa’nın tanrısal olan tek bir doğası bulunduğuna inananlar) karşı hoşgörülü davrandı. Başlangıçta Monofizit grupları birleştirebileceğini ve daha sonra da bunları resmi kiliseye bağlayabileceğini umuyordu. Ama Mart 571’de baskı politikasını başlatarak, tüm kilise mensuplarının imzalamasını istediği Monofizit karşıtı uzun bir amentü çıkardı.
Batı’da Franklarla ittifak kurmasına karşın 568’de Lombardların İtalya’ya girerek yarımadanın bir bölümünü kalıcı biçimde ele geçirmesini önleyemedi. Avarlar ve sasaniler karşısında da bir ölçüde geriledi. İustinianos’un para karşılığında barış yapma politikasını terk ederek Avarlarla Sasanilere karşı Batı Göktürklerle ittifaka girişti. Ama Tuna sınırına düzenlediği seferin ardından buraya sürekli saldıran Avarlarla 571’de anlaşmak zorunda kaldı. Üç yıl sonra yapılan antlaşmayla Avarlara her yıl haraç vermeyi kabul etti. Bu antlaşmaya öfkelenen Batı Göktürkler 576’da İustinos ile ittifaklarını bozarak Kırım’daki bir Bizans kalesini ele geçirdiler.
571’de Doğu Anadolu’da Sasani egemenliği altındaki bazı halklar ayaklanarak Bizans’tan yardım istediler. Ama ertesi yılın sonlarına doğru Sasaniler, yalnızca yardıma giden İustinos’un kuvvetlerini püskürttüler ve Bizans topraklarına girerek bazı önemli kentleri işgal ettiler. Dara kenti kasım 573’te Sasanilerin eline geçti. Dara’nın düşmesi İustinos’u deli etti. İmparatoriçe Sophia 574’te onun adına barış görüşmelerine başladı.
İustinos Aralık 574’te Sophia’nın ısrarı üzerine evlatlık edindiği komutan Tiberios’a “caesar” unvanını verdi. Bundan sonra imparator olmasına karşın ölümüne değin devlet işlerine karışmadan yaşadı.
Tiberios Konstantinos II.
(?,Trakya-14 Ağustos 582, Konstantinopolis)
578-582 arasında Bizans imparatoru. Sasani tehdidine karşı koymuş, ancak Avar ve Slav akınlarını durduramamıştır.
II.İustinos döneminde Balkanlar’da Avarlara karşı savaştı. İostinos’un akli dengesinin bozulması (574) üzerine İmparatoriçe Sophia ile birlikte fiilen yönetimi ele geçirdi. İustinos bir süre sonra onu evlat edindi ve 7 Aralık 574’te de ortak imparator ilan etti. 578’de taş giyen Tiberios aynı yıl İustinos’un ölümü üzerine tek başına tahta geçti. Bu sırada Ermenistan konusundaki anlaşmazlığı gidermek için Sasanilerle görüşmeler başlamıştı. Bizans’ın koşullarını kabul etmek üzere olan I.Hüsrev’in 579’da ölmesiyle tahta çıkan IV.Hürmüz, Bizans önerilerini reddetti. Böylece başlayan çatışma, Tiberios’un imparatorluğu boyunca sürdü. Kuzey sınırındaki Avarların saldırılarını vergi ödeyerek önlemeye çalışan Tiberios, iki yıllık bir kuşatmadan sonra Sirmium’u (Sremska Mitrovica, Yugoslavya) Avarlara bırakmak zorunda kaldı. Aynı dönemde Slavlar da Trakya, teselya, Illyria ve Yunanistan’ın başka bölgelerine girmeye başladı. 582’de ağır bir hastalığa yakalanan Tiberios Sasani seferinin komutanı Mavrikios’u ardıl seçti ve ölümünden bir gün önce ona taç giydirdi.
Flavius Mavrikios Tiberius
(539, Kappadokia-602, Konstantinopolis)
582-602 yılları arasında Bizans imparatoru.
578’de doğudaki imparatorluk kuvvetlerinin komutanlığına atandı. İranlılar karşısında kazandığı başarılar sonucunda İmparator II.Tiberios’un ardılı seçildi. 5 Ağustos 582’de imparator oldu ve Tiberios’un kızı Konstantina’yla nişanlandı. Tiberios’un ölümünden bir gün önce 13 Ağustos’ta taç giydi.
Kısa bir süre sonra Sasani tahtının meşru varisi Hüsrev’in yardım çağrısını kabul ederek İran’a sefer düzenledi. Böylece, II.Hüsrev’in tahta çıkmasına yardımcı oldu ve onunla Bizans lehine hükümler içeren bir barış antlaşması yaptı. Doğuda barışı sağladıktan sonra göçebe Slavlarla Avarların imparatorluk topraklarında kalıcı yerleşmeler kurdukları kuzeye yöneldi. Bu seferlerin sonunda bazı başarılar kazandı, 602’de Avarlara boyun eğdirdi. Bu arada Lombardlar İtalya’nın bir bölümünü işgal ederek ülkenin içlerine ilerlemeye başlamışlardı. Sivil yetkililerin geri kalan Bizans topraklarını koruyamayacağını gören Mavrikos Ravenna’ya, Ravenna ve Roma’nın yönetiminden sorumlu bir eksarkhos (askeri genel vali) atadı. Daha sonra Berberi kabilelerinin saldırılarına karşı koymak için Kuzey Afrika’daki Kartaca’da da bir eksarkhos’luk oluşturdu. Bu yönetim biçiminin, Bizans imparatorluğu’nda sonraki yıllarda ortaya çıkan themal sisteminin temelini oluşturduğu söylenir.
İranlılar, Slavlar, Avarlar ve Lombardlara karşı düzenlenen seferler önemli mali sorunlara yol açınca, Mavrikios vergileri yükseltip, asker ücretlerini düşürdü. Bu uygulamanın orduda yarattığı hoşnutsuzluk, Mavrikios’un 602’de bazı birliklere kışlık ordugahlarını Tuna’nın ötesindeki topraklarda kurmalarını emretmesiyle doruk noktaya ulaştı. Mavrikios’un emrine uymayarak ayaklanan askerler, Phokas adlı genç bir subayın önderliğinde Konstantinopolis’e doğru yürüyüşe geçtiler. Kent halkının da ayaklanmaya katılmasıyla Mavrikios tahttan indirildi ve Phokas imparator oldu.
Phokas
(?-610)
602-610 yılları arasında Bizans İmparatoru olan Trakyalı asker.
Ordunun 602’de imparator Mavrikos’a karşı düzenlediği ayaklanmanın ardından, sözcü olarak Konstantinopolis’e (İstanbul) gönderildi. Başkentteki karışıklıklardan faydalanarak imparator seçilmeyi başardı ve Mavrikos’u oğluyla birlikte idam ettirdi. Roma’yla iyi ilişkiler kuran Phokas, dinsel konularda papalığın üstünlüğünü kabul ederek Papa I.Gregorios’un desteğini kazandı. 604’te, ödediği yıllık haraç miktarını arttırmaya razı olarak Avarlarla barış yaptı. Bu sırada eski müttefiki Mavrikos’un öcünü almak için Küçük Asya’ya giren Sasani hükümdarı II.Hüsrev 608’de İstanbul Boğazına dayandı. Monofizitlere ve Yahudilere uyguladığı baskılarla doğu eyaletlerinin nefretini kazanan Phokas başkentte de baskılarını gün geçtikçe arttırdı. Sasanilerin yarattığı tehdit ve artan hoşnutsuzluklar karşısında Kartaca eksarkhos’undan (askeri genel vali) yardım talebinde bulundu. Eksarkhos’ın 610’da Konstantinopolis’e yolladığı oğlu Herakleios Phokas’ı idam ettirdi ve 5 Ekim 610’da kendini imparator ilan etti. Phokas’ın onuruna Roma Formu’na dikilen sütun bugün de ayaktadır.
Herakleios
(575, Kappadokia-11 Şubat 641,Konstantinopolis)
610-641 yılları arasında Doğu Roma (Bizans) İmparatoru.
İmparatorluk yönetimini ve ordularını yeniden düzenleyerek güçlendirmesine karşılık Suriye, Filistin, Mısır ve Mezopotamya’daki Bizans topraklarını Müslüman Araplara kaptırmıştır.
Roma’nın Afrika Eyaleti’nin valisi olan Ermeni kökenli babası, Doğu Roma’yı imparator Phokas’ın teröründen ve beceriksiz yönetiminden kurtarmak amacıyla donattığı ordunun komutanlığına dindar oğlu Heraklios’u getirdi. Ekim 610’da Konstantinopolis açıklarında demirleyen Heraklios, Phokas’ı devirdikten sonra, iç çekişmeler yüzünden enkaza dönmüş, toprakları işgal altındaki bir devletin başına geçti. Balkan Yarımadasında Slavların kol gezdiği bu dönemde persler Anadolu’nun büyük bölümünü ele geçirmişti. Avarlar ise Don Irmağıyla Alpler arasındaki bölgede Slavları ve öteki kabileleri haraca bağlamıştı. İmparatorluk ekonomisi çökmüş, yönetim düzensizleşmiş, ordu tükenmişti. İç çekişmelerin sürdüğü, aşırı vergilendirme yüzünden köylülüğün güçsüzleştiği, farklı inanç sahiplerinin baskılar nedeniyle devletten soğuduğu ve güçlü bir aristokrasinin devlete meydan okuduğu imparatorluk istilacıları ile başa çıkacak gücü kalmamıştı.
Persler 614’de Suriye’yi ve Filistin’i fethederek Kudüs’ü ve İsa’nın gerildiğine inanılan Gerçek Haç’ı ele geçirdiler, 619’da da Mısır ve Libya’yı işgal ettiler. Herakleios Avarları yatıştırmak amacıyla 617 de Herakleia Perinthos (Marmara Ereğlisi)’ta onlarla buluştu. Avarlar, herakleios’u tutsak almak istediler. Zorlukla Konstantinopolis’e dönen Herakleios sonunda Avarlarla barış imzalamak zorunda kaldı.
622’de, dinsel pişmanlık giysileri içinde ve elinde Meryem Ana’nın tasviriyle Perslere karşı yola çıktı. Parlak bir zafer sonunda Persleri Anadolu’dan çıkardı ve Pers hükümdarına bir ateşkes önerdi.II.Hüsrev bu öneriyi reddetti. Sonraki iki yıl boyunca Doğu Anadolu’ya seferler düzenledi, İran’ı istila ederek yakıp yıktı. 625’te Anadolu’ya çekildi.
Persler 626’da Avarlarla birleşerek Konstantinopolis surlarına saldırmak umuduyla İstanbul Boğazı kıyılarına ulaştılar. Ancak Bizanslılar, Pers birliklerini Boğaz’ın öbür yakasına geçirecek olan Avar donanmasını batırdılar ve desteksiz kalan Avarların saldırısını önlediler.
Herakleios İran’ı yeniden istila etti ve Aralık 627’de Dicle Ovasına yürüdü ve Ninive kalıntıları yakınında Pers kuvvetlerini dağıttı.
Bir süre sonra Dastagerd’e girdi. Hüsrev’i devirerek yerine geçen oğluyla Gerçek Haç’ın, tutsakların ve işgal edilen Bizans topraklarının geri verilmesi karşılığında bir barış anlaşması imzaladı. 630’da Kudüs’teki Kutsal Kabir Kilisesi’nde Gerçek Haç’ı bizzat yerine koydu.
Roma imparatorları 4.yüzyılda Hıristiyanlığın benimsenmesinden sonra tek bir ilahiyat anlayışını sürdürmeye çalışmışlar, özellikle Mısır, Suriye ve Doğu Anadolu’da farklı görüşleri savunanlara baskı uygulamışlardı. Bunun doğurduğu düşmanlıklar Perslerin Anadolu’yu ele geçirmesini kolaylaştırmıştı. Herakleios da karşıt görüştekileri İsa’nın tek bir iradesi olduğu öğretisi (Monotelitlik) temelinde uzlaştırmayı başaramadı. Müslüman Araplar 634’te Suriye’ye girdiler. Devlet yönetiminin ve savaşların yıprattığı Herakleios bu kez ordunun komutasını üstlenmedi. Bizanslılar 636’da Yermuk’taki çarpışmada yenilgiye uğradı. Suriye ardından da Mısır Arapların eline geçti. Herakleios Gerçek Haç’ın bir parçasını yanında taşıyarak kuzeye çekildi.
Herakleios’un ilk karısı Eudoksia 612’de öldü. Bir yıl sonra yeğeni Martina’yla evlenince bu evliliğin ensest, Martina’yı da lanetli sayan pek çok uyruğunun tepkisi ile karşılaştı.
Şubat 641’de ölmesi üzerine imparatorluk tahtı, ilk evliliğinden olan veremli III.Konstantinos’la, Martina’dan doğma oğlu Heroklonas’a kaldı.
Herakleios, haçlı ruhunu benimsemiş olmasına karşılık savaşlarda çağdaşlarının çoğundan daha insancıl yöntemler uyguladı. İç kavgaların ve dış saldırıların etkisi ile batmakta olan bir devleti yeniden kurarak 400 yıl boyunca İslam karşısında dayanacak gücü verdi. Güçlü bir irade, büyük bir örgütleme ve uzlaştırma yeteneği, hem devletin hem de uyruklarının gereksinimleri konusunda büyük önem taşıyordu. Gerçekçi bir tutumla, büyük bir devlet kurumlarını bölümlere ayırarak ve resmi dil olarak Latincenin yerine Yunancayı benimseyerek imparatorluğu 7.yüzyılın koşullarına uyarladı.
Herakleios Konstantinos III.
(3 Mayıs 612-24 mayıs 641)
Şubat-Mayıs tarihleri arasındaki Bizans İmparatoru. 613’ten sonra babası Herakleios’la, 638’den sonra da kardeşi Heroklanos’la (Herakleios) birlikte tahta ortak oldu. Hükümdarlığı sırasındaki saray entrikalarının ülkeyi sürüklediği iç savaş onun ölümüyle önlenebildi. Üvey annesinin buyruğu ile zehirlendiği söylenmekle birlikte veremden öldüğü sanılmaktadır.
Heraklonas (Herakleios)
(615-641)
641’de kısa bir süre için Bizans İmparatorluğu yapmıştır. Üvey kardeşi III.Konstantinos’la karısını öldürmekle suçlanmıştır.
Bizans imparatoru Herakleios ile ikinci karısı Martina’nın oğludur. Annesinin nüfuzu sayesinde 638’de “augustus” unvanını aldı. Babasının 11 Şubat 641’de ölmesi üzerine, üvey kardeşi III.Konstantinos’la birlikte imparator ilan edildi. Mayıs 641’de III.Konstantinos ölünce de tek başına hükümdar oldu.
III.Konstantinos veremden öldüğü halde, Martina ve Heraklonas tarafından zehirlendiği söylentileri ülkede ayaklanmaya yol açtı. Martina’nın dili, Heraklonas’ın da burnu kesildikten sonra Eylül 641’de Rodos’a sürüldüler. Heraklonas’ın bu sürgünden sonraki yaşamı ile ilgili bilgi bulunmamaktadır.
Konstans II. Konstantinos Pogonatos
(630, Konstantinopolis-15 Eylül 668, Siracusa, Sicilya)
641-668 yılları arasında hükümdarlık yapan Bizans İmparatoru. Hükümdarlığı sırasında Bizans’ın güney ve doğu eyaletleri Arapların eline geçmiştir.
İmparator III.Herakleios Konstantinos’un oğlu. Tahta çıktığında 11 yaşında olduğundan ülkeyi Konstantinopolis Senatosu yönetti. Araplar 643’te Mısır’ı ele geçirdiler. Kostans 655’te, Anadolu kıyısı açıklarında Araplara karşı savaştı, ancak Bizans Filosu bozguna uğradı. 656’da Halife Hz.Osman’ın öldürülmesi
Sorular/Cevaplar