Henri PROST (1874-1959)
Fransız mimar ve şehircilik uzmanı. 1902’de Yüksek Mimarlık Okulu’ndan mezun olarak bu okulun öğrencilerine verilen "Roma Büyük Ödülüénün ilkini kazandı. Böylece Roma’da beş yıl boyunca, Medicis Villası’nda serbest inceleme ve araştırma çalışmalarında bulundu. Prost bu süre zarfında Ayasofya’nın da yer aldığı pek çok tarihi anıtın rölövelerini ve arkeolojik etüdlerini gerçekleştirdi. İstanbul’un Bizans dönemi anıtlarını da içeren bu dönem çalışmalarının daha sonra İstanbul’a karşı olan ilgisi ve yaklaşımı üzerinde büyük etkisi olmuştur.
Prost’un Türkiye ile ilişkisi 1902-1907 arasındaki Medici Villası yıllarında başladı ve buradaki ikinci yılından itibaren İstanbul’a gelerek Ayasofya’nın rölövelerini hazırladı, resimlerini yaptı, krokilerini çizdi. 5 ciltlik bu çalışma 1975’te yardımcısı tarafından Türkiye’ye armağan edilmiştir.
1936’da İstanbul’un planlanması konusunda Atatürk’ten aldığı davetle İstanbul’a geldi. Türk Hükümetince de İstanbul’un planlanması görevi verilen Prost, önce İstanbul şehrinin geleceğinin güvence altına alınabilmesi için geçmişinin iyi bilinmesi gerekliliğine dikkat çekti. Prost, burada korumacı ve modernleşmeci tavrı bir arada sergiledi. İstanbul için bir imar planı yanında bazı mevzi planlar da hazırladı. İstanbul’un 1/5.000 ölçekli nâzım planını 1937’de tamamladı ve plan 1939’da onaylandı.
Prost, İstanbul ve Beyoğlu Cihetleri Nâzım Planı’nı İzah Eden Rapor ve 1950’de İstanbul belediyesi’nce yayımlanan, 3 ciltlik, İstanbul’un Yeni Çehresi adındaki çalışmalarında da İstanbul’a ilişkin görüşlerini ve planın ilkelerini açıklamıştır. Tarihi yarımada ve Beyoğlu kesimlerini ağırlıklı olarak ele almasına karşılık daha sonra şehrin Üsküdar ve Kadıköy yakası için de planlar hazırlamıştır. Şehrin güzelleştirilmesini öne çıkaran estetik kaygıları ağır basan bir şema hazırlayan Prost’un önerileri 1938-1949) arasında Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar’ın gerçekleştirdiği bir dizi imar operasyonuna da kaynak teşkil etmiştir.
Sarayburnu ve Sultanahmet çevresinin tarihi karakterinin korunması ve arkeolojik park olarak nitelenmesi, suiçinde, Topkapı’ya doğru geniş bir zooloji ve botanik parkı önerisi, surların dışında yeşil bir koruma kuşağı bırakılması, Beyazıt, Aksaray, Eminönü, Şişhane meydanlarının düzenlenmesi, Harbiye, Osmanbey, Nişantaşı’ndaki düzenlemeler ile Maçka Parkı (şimdiki Demokrasi Parkı) ve taksim Gezisi Prost planının birçoğu uygulamaya aktarılabilmiş örneklerinden bazılarıdır.Tarihi yarımadanın sulietini koruyabilmek için denizden 40 m irtifa seviyesinde yer alan yapıların yüksekliklerinin üç kat ile sınırlandırılması Prost planının günümüze ulaşabilmiş en bilinen ve tartışılan ilkelerinden olmuştur.
İstanbul için önerdiği yol şemasının Prost planının en ilginç yönlerinden bir olduğu söylenebilir.
Prost bu yollarla ilgili yaklaşımda istimlak ve arsa spekülasyonlarından mümkün olduğunca sakınmak amacıyla şehrin topografyasından yararlanan tünel, köprü ve viyadüklerle bağlanan yeni yolların açılmasının öneminden zös etmiştir. Kendi ifadesine göre İstanbul için teklif ettiği plan Paris’te önerdiğine nazaran daha moderndir, zira bu plana göre İstanbul otomobil yolları ile donatılmış olacaktır. Planın yol şebekesiyle ilgili önerilerinden birçoğu gerek plan yürürlükte iken, gerekse yürürlükten kalktıktan sonra da zaman içinde gerçekleşmiştir. Atatürk Bulvarı, tepebaşı Refik saydam Caddesi, Maçka civarında Bayıldım Yokuşu, Kadırgalar Caddesi, surlara paralel yol, planın kimi değişikliklerle uygulanan yol örneklerinden bazılarıdır.
Boğaziçi’nde sahilden ve taksim-Büyükdere arasında tepelerden önerdiği gerçekleşen yollar ile her iki yolun ortasında yamaçlarda yer alacak, gerçekleşmeyen üçüncü Boğaz yolu önerisi, bir anlamda Fransız Rivierası’ndaki tepeler, yamaçlar ve sahildeki üç kademeli yol sisteminin Boğaziçi’nde yeniden yorumu olmuştur. Boğaz geçişi üzerinde de duran Prost, asma köprü ve gerektireceği çevre yollarını estetik ve mali nedenlerle doğru bulmayarak Ahırkapı-Harem arasında yaklaşık 2 km uzunluğunda, raylı sistem ve karayoluna birarada hizmet veren çift katlı bir tüp geçiş önerir. 1050’li ve 1980’li yıllardaki imar operasyonlarıyla gerçekleşen Vatan ve Millet caddeleri ile tarlabaşı Bulvarı’nda fazla zorlanmadan Prost’tan izler görülebilmesi, etkisinin özellikle yol ve ulaşım şebekesiyle ilgili konularda daha kalıcı olduğunu düşündürmektedir.Keza daha sonraki çeşitli planlarda tekrarlanan ve 1980’lerden itibaren gerçekleşmeye başlayan, yenikapı’nın kara, deniz ve demir yolları arasında bir aktarma noktası haline getirilmesi fikri de Prost planında görülmektedir.
Prost’un 1950’de İstanbul Belediyesi şehircilik mütehassıslığı görevinden ayrılmasından sonra bıraktığı planların revizyonlarını yapmak üzere 1951-1952 yıllarında bir revizyon komisyonu oluşturılmuş, bu komisyon da görevini 1952’de Müşavirler Heyeti’ne devretmiştir.
Prost’un görüşlerine Türkiye’den ayrıldıktan sonra da zaman zaman çeşitli vesilelerle başvurulmuştur. Saraçhanebaşı’ndaki yeni belediye Sarayı için de Prost’un görüşlerinin alındığı, kendisinin alanın arkeolojik ve tarihi özellikleri nedeniyle yer seçimini uygun bulmadığı ifade edilmiştir.