Sedefkar Mehmed Ağa (?-17.yy’ın ilk çeyreği, İst.)
Osmanlı mimarı. En ünlü yapısı İstanbul Sultanahmet’teki Sultan Ahmed Camisi’dir.
Çocukluğunda Rumeli’den devşirilerek (1562) saraya alınmış, Acemioğlan olarak eğitim görmüştür. Önce müzik öğrenmeyi seçmiş, daha sonra mimar olmaya karar vermiştir. O dönemde mimarlık eğitimindeki geleneğe uyarak bir el sanatında ustalaşmak üzere sedefkârlığa başlamıştır.
1589’da III.Murad’a sunduğu sedef kakmalı rahlenin beğenilmesi üzerine dergâh-ı âli kapıcılığına getirilmiştir. 1591’de Tuna boyundaki kaleleri denetlemekle görevlendirilmiş, daha sonra da İstanbul kadılığında muhzırbaşı, ardından kapıkulu süvarisi olmuştur. Bir süre Diyarbakır’da ve Şam’da Hüsrev Paşa’nın yanında çalıştı. 1597’de su nazırı yapılarak İstanbul’daki su yollarının bakımı ile görevlendirildi. 1606’da hassa mimarbaşı oldu. İstanbul’da ve İstanbul dışında bazı yapıları; yanına aldığı çeşitli mimarlarla ve yapı ustaları ile Mekke’ye giderek (1611) Kâbe’yi onardı.Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre Arnavutluk’un İlbasan kentinde kırk çeşmesi bulunmaktadır. Buna dayanılarak da Mehmed Ağa’nın bu kentten veya yakınlarından devşirildiği sanılmaktadır.
1609’da Sultan I.Ahmed’in isteği üzerine en ünlü yapıtı olan Sultan Ahmet Külliyesinin yapımına başladı. Cami 1617’de bitirilip kullanıma açıldı. Ancak, külliyenin diğer yapılarının tamamlanması 1620’yi buldu.Yaşamının sonlarına doğru mimari çalışmalarından ötürü kendisine Paşalık unvanı verilmiştir.
Yaşamı ve yapıtları konusunda bilinenler Risale_i Mimariye adlı yapıtına dayanmaktadır. Arkadaşı Cafer Çelebi’nin yazıya geçirdiği bu eser, Mehmed Ağa’nın yaşam öyküsünden başka, mimarlık kuramına dair konulara da yer vermekte ve o dönemdeki yapı malzemelerini, ölçü birimlerini de tanıtmaktadır.