Şinasi (1826-1871)
Türk, şair, yazar. İbrahim Şinasi , İstanbul’da doğdu. İlköğretimini Mahalle Sıbyan Mektebi’nde ve Fevziye Okulu’nda tamamladıktan sonra Tophane Müşiriyeti Mektubî Kalemi’ne katip adayı olarak girdi. Burada görevli memurlardan İbrahim Efendi’den Arapça, Farsça, ve Osmanlıca’nın yazı kurallarını öğrendi, Reşat Bey’den Fransızca dersi aldı. Bu görevindeki çalışkanlığı ve başarısı nedeniyle önce, memurluk sonra hulefalık derecesine yükseltildi.
1849’da bilgisini artırması için devlet tarafından Paris’e gönderildi. Burada matematik, tarih, doğabilim ve toplumsal bilimlerle ilgilendi. Edebiyat ve dil konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Doğubilimci De Sacy ailesi ile dostluk kurdu Ernest Renan’la tanıştı, Lamartine’in toplantılarını izledi. Doğubilimci Pavet de Courteille’e bilimsel çalışmalarında yardım etti. Dilbilimci Littré ile tanıştı. 1851’de Société Asiatique’e üye seçildi.
1854’te Paris dönüşünde bir süre Tophane Kalemi’nde çalıştı. Daha sonra Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Encümen-i Daniş’te (ilimler akademisi) görev yaptı. Sadrazam Mustafa Reşit Paşanın görevinden ayrılması üzerine, eğitim ve öğretim kurultayına sakalını keserek geldiği için üyelikten çıkarıldı. Reşit Paşa 1857’de yeniden sadrazam olunca, Şinaşi de eski görevine döndü.
1860’da Ağah Efendi ile birlikte Tercüman-ı Ahvâl gazetesini çıkardı. Devlet işlerini eleştirmesi ve Sultan Abdülaziz’e karşı girişilen eylemin düzenleyicilerinin yanında yer alması nedeniyle 1863’teki Meclis-i Maarif’teki görevine son verildi. Gazeteyi Namık Kemal’e bırakarak, 1865’te Fransa’ya gitti. Orada sözcük çalışmalarına yöneldi. Société Asiatique üyeliğinden ayrıldı. 1869’da İstanbul’a dönünce bir basımevi açtı, yapıtlarının basımıyla uğraşmaya başladı.
Batılılaşma sorununa yaklaşımında savunduğu düşünceleri gazeteciliği aracılığıyla halka iletmiştir. Bu amaçla kaleme aldığı yazılarını önce Tercüman-ı Ahvâl’de daha sonra da Tasvir-i Efkâr’da yayımlamıştır. İmparatorluğun iktisadi ve toplumsal yapısının gelişimine ilişkin sorunlara değinerek, halkın yönetiminde söz sahibi olması düşüncesini savunmuş, "ulus", "Özgürlük", "kamuoyu", "yasal haklar", "basın özgürlüğü gibi", o günün düşün yaşamına henüz girmemiş birtakım yeni kavramları tartışma gündemine getirmiştir.
Düzyazılarında yalın bir dil kullanılmıştır. Dili Osmanlıca’nın süslemelerinden arındırarak doğru ve güzel yazmaya öncelik tanınmıştır. Dildeki yalınlaşma çabasını edebiyat ve tiyatro alanlarındaki yenileştirme çalışmalarıyla desteklemiştir. Batı şiirini tanıtma, yeni şiir biçimlerini edebiyata sokma amacıyla Fransız şairlerinden çeviriler yapmıştır.
Başlıca yapıtları:
Müntehabat-ı Eş’ar (1862),
Durub-i Emsal-i Osmaniye (1963),
Müntebahat-ı Tasvir-i Efkâr (1885).