Marmara Bölgesi'nde, İstanbul İline bağlı bir ilçe olan Kartal, kuzeyinde Maltepe ve Ümraniye, kuzeydoğusunda Beykoz ve Pendik, doğusunda Sultanbeyli ve Pendik, batısında Maltepe, güneyinde de Marmara Denizi ile çevrilidir. İlçe toprakları Kocaeli yarımadasının güneybatı kesiminde, Marmara Denizi'nin de kuzeydoğusunda yer almaktadır. İlçe toprakları deniz seviyesinden başlayarak kuzeye doğru yaklaşık 537 m.ye kadar yükselmektedir. Yörenin en önemli yükseltisi Aydos Dağı'dır (537 m.).
İlçe topraklarını Paşaköy Deresi, Kavaklı Dere ve Fındıklı Dere sulamakta olup, bunlar Ömerli Barajına dökülür. Riva Deresinin başlangıç kollarından olan Büyük ve Umur Dereleri ise ilçenin diğer akarsularıdır. Ayrıca yer altı memba suları da çok sayıdadır. İlçenin yüzölçümü 83 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 407.865'tir.
İlçenin iklimi, Karadeniz'in yağışlı iklimi ile Akdeniz'in ılıman iklimi arasında geçit özelliği göstermektedir. Kışın Balkan Yarımadasının soğuk, Karadeniz'in yağışlı, Akdeniz'in ılıman güneşli havaları etkisinde kalır.
İlçe ekonomisi sanayii, tarım, hayvancılık, balıkçılık, ticaret ve turizme dayalıdır. İlçenin en önemli etkinliği sanayidir. Yunus Çimento Fabrikası 1926 yılında üretime geçmiştir. Bunun yanı sıra akü, elektrikli aletler, fayans, metal eşya, kablo, metalürji, makine, mobilya, boya, boru, cıvata fabrikaları ile tekstil ve gaz dolum tesisleri bulunmaktadır. Bu sanayii kuruluşları E-5 (D-100 karayolu, O-2 Otoyolu) çevresinde yoğunlaşmıştır. Deniz ulaşımını sağlayan Kartal Yalova Deniz Otobüsü ve Yolcu Vapuru, Demiryolu, karayolunun burada oluşu ilçe sanayiinin gelişmesinde büyük etken olmuştur. Kırsal kesimde az miktarda bitkisel üretim yapılmakta olup, bunların başında buğday, yulaf, mısır, elma, armut ve üzüm gelmektedir. Turistik restoranları ve balıkçılık da ilçe ekonomisinde etkilidir.
Kartal'daki ilk yerleşimin ne zaman başladığı konusunda yeterli bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak çevresindeki Pendik ve Maltepe'de yapılan kazılarda MÖ.5.000 yıllarına kadar inen yerleşim kalıntıları ile karşılaşılmıştır. Bugünkü Kartal'ın bulunduğu yerde ilk yerleşim Bizans döneminde başlamıştır. Bizans döneminde kıyıdaki küçük limanı ve balıkçı köyünden oluşan bu yere Cartalimin ismi verilmiştir. Bizans döneminde bu köyde balıkçılığın yanı sıra sebze de yetiştiriliyordu.
MS.1080'lerde Selçuklulardan Kutalmışoğlu Süleyman Şah Bizanslılarla bir anlaşma yaparak Dragos Çayı'nın doğusunda kalan toprakları kendi egemenliği altına almıştır. Ancak her iki devlet arasında çıkan anlaşmazlık sonucunda Bizanslılar tekrar bu yöreyi geri almışlardır. Osmanlılarla Bizanslılar arasında yapılan Maltepe'deki deniz savaşında (Pelekanon) (1329) Osmanlılar Kartal yöresini tümü ile kontrolleri altına almışlardır. Bundan sonra Orhan Bey ile Bizanslılar arasında yapılan yeni bir antlaşmaya göre III.Andronikos'un Merdivenköyü'ndeki av köşküne bir zaviye kurulmuştur. Bu zaviye sonraki yıllarda İstanbul'un önemli bir Bektaşi dergahı olan Şahkulu tekkesine dönüşmüştür. Burada yaşayan dervişler Bizanslılarla ilgili bilgi toplayarak Osmanlılara iletmeye başlamışlardır. Bunu anlayan Bizanslılar bir gün bu dergahı basmış ve bütün dervişleri öldürmüşlerdir. Bu dervişlerden Kartal Baba'nın ismi Kartal'a verilmiştir.
Osmanlı döneminde Kartal, Bizans döneminde olduğu gibi sebze yetiştiren ve balıkçılık yapan bir köy olma özelliğini korumuştur. Daha sonraki yıllarda buradaki bostanlar ve bahçeler gelişmiş ve İstanbul'un sebze ve meyve ihtiyacını karşılamaya başlamıştır. Ayrıca gemilerle Anadolu'dan getirilen buğdaylar da buradaki değirmenlerde öğütülerek istanbul'a gönderilmiştir.
Kartal Haydarpaşa-Pendik banliyö tren hattının 1873 yılında açılması ile gelişmeye başlamıştır. XIX.yüzyıl sonlarında Üsküdar sancağına bağlı bir kaza konumunda olup, ekili alanların bitiminde başlayan ormanlar ve Aydos Dağı'nın uzantılarındaki ormanlar av alanı olarak kullanılmıştır.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yapılan Lozan Antlaşması hükümlerine göre burada yaşayan Rumlar Yunanistan'a, Kavala yöresindeki Türkler de buraya göç etmişlerdir. Gelen göçmenler tütün yetiştiricisi olduklarından bağlık ve bahçelik alanlar kısa zamanda verimsiz hale gelmiştir. Cumhuriyetin başlangıcında Vilayet olan Üsküdar'a bağlı bir kaza idi. Üsküdar'ın 1926'da yeniden kaza olması ile Kartal da İstanbul'un bir ilçesi konumuna getirilmiştir. 1992 yılında yapılan düzenleme ile Kartal'a bağlı olan Maltepe ve Sultanbeyli ilçe konumuna getirilerek Kartal'dan ayrılmışlardır.
İlçede günümüze gelen tarihi eser olarak; Kartal (Hacı Ahmet) Camisi (XIX.yüzyıl, yakın tarihlerde yandığından yenilenmiştir) bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.kartal-bel.gov.tr adresinden alınmıştır.