Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Sakarya il kongresinde CHP lideri Deniz Baykal'a tepki göstererek, "Sayın Baykal, askerin üzerinden elini çek. Sivil siyaset yap, sivil davran" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Sakarya İl Kongresi'ne katıldı. Partililerin büyük ilgisini gören Erdoğan, kongrede yaptığı konuşmada, alınan önlemler sayesinde Türkiye'nin küresel ekonomik krizden çok az etkilendiğini, ancak bazılarının bunu görmek istemediğini söyledi. Muhalefet ve medyanın devletin kurumları arasında kriz varmış gibi göstermek isteğini belirten Erdoğan, "Tarihteki bazı Milli Güvenlik toplantılarıyla bu son Milli Güvenlik Kurulu toplantısını özleştirme gayreti gibi zorlama yorumlarda bulunuyorlar.
Asker üzerinden polis üzerinden bir ayrıştırmanın içerisine giriyorlar. Kim ana muhalefetin lideri. Sayın Baykal, askerin üzerinden elini çek. Çek, çek. Sivil siyaset yap, sivil davran, polisin üzerinden elini çek. Yargının üzerinden elini çek. Yargıya giden herhangi bir konuda yargı karar vermeden sen karar veriyorsun karar. Sayın Baykal biz seni iyi tanırız. Milli Güvenlik Kurulu toplantısından sonra yapılan basın bildirisi sayın Baykal'ı tatmin etmemiş. Sayın Baykal, bundan sonra Milli Güvenlik Toplantılarına girerken sen bize basın bildirisini gönder de onu yayınlayalım. Ama beğeneceğin tarzda olsun. Çok isabetli olur. Ayıptır ayıptır. Türkiye'de yasamada yürütmede yargıda tarihinde hiç görülmedik ölçüde bağımsız bir şekilde Türkiye tarihinde hiç görülmedik ölçüde görevlerini yapıyorlar" dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Mecliste saat 01.30'da kanun çıkıyor. Neyle ilgili malum konu. Meclisi o zaman yürüten başkanvekili tabi soruyor kabul edenler kabul etmeyenler, AK Partisi de CHP'lisi de MHP'lisi de hepsi ellerini kaldırıyor. CHP'li de elini kaldırıyor. O da 'evet' diyor. Ama aynı adam diyor ki bizi aldattılar. Adama sormazlar mı senin aklın neredeydi diye. Fotoğraflar tespit etti, elin kalmıştı. Sayın Baykal senin milletvekillerin ne iş yapar ya. Meclis gece 1.30'da da çalışır. Gün gelir sabah 05.00'a kadar da çalışır. Son gece baskını. Ne demek gece baskını. Demek ki senin milletvekillerin gece yarısı baskınına hazır değil. O zaman olabilecek kişilerden grup kur. Öyle gel parlamentoya. 5-6 saat önce hepsi biliyordu meseleyi. Konuyu biliyor herkes.
Konuyla ilgili metinler dağılıyor. Ama gel gördü ki başka yerde dolaşıyorlar. Değerli arkadaşlarım bu CHP' hep böyleydi. Tarihi böyle. Gerilim ve çatışmadan medet umanlar hayal kırıklığına uğrayacaklar. Bir kez daha uyarmak durumundayım. Siyasi partiler de medyada bu süreçte sorumlu bir tavır sergilemek zorundadır. Tek başımıza da kalsak demokrasiden hukuk üstünlüğünden adaletten taviz vermeyen yolumuza devam edeceğiz."
Baykal'ın Cumhurbaşkanıyla ilgili sözlerine tepki gösteren Erdoğan, "Ne diyor ana muhalefet lideri birkaç saat içerisinde cumhurbaşkanı da bu yasanın hiç uygun olmadığı noktasında gelebilir. Şu ifadeye bakın. Bu sözler bir siyasetçiye yakışıyor mu? Bu sözler ana muhalefet partisi liderine yakışıyor mu? Bu sözler güçler ayrılığı kavramına milli egemenlik kavramına yakışıyor mu? Bu sözler demokrasiye, hadi demokrasiden de vazgeçtim sosyal demokrasiye yakışıyor mu? Sayın Baykal'ın zihnin gerisinde ne olduğu bu sözleriyle zihninde ne olduğu bir kez daha görülmüştür. Aynı şeyleri mayın olayında da söyledi. Cumhurbaşkanına yol göstermek istedi. Alışmışlarda çünkü geçmişte bu tür paslaşmalar yapıyorlardı, alışmışlardır. Sayın Baykal'ın siyaset yapmak tarzı bir kez daha ortaya çıkmıştır" dedi.
Erdoğan, kamu işçilerine ilk 6 ayda 3, ikinci 6 ayda 4,5 zam verdiklerini belirterek, ancak kabul edilmediğini belirterek, "Bir kriz döneminden geçiyoruz. Şu anda Ereğli Demir Çelik'te işçilerin maaşı yüzde 30 daha az olarak sözleşme imzalandı. Macaristan'da sendikalar yüzde 30 düşük oranla sözleşme imzaladılar. Biz böyle düşük bir şekilde imzalatmıyoruz. Biz diyor biz yüzde 3+ 4,5 olarak gelin bu işi imzalayalım diyoruz. Eğer enflasyonun altında kalırsa aradaki farkı da size vereceğim. Sizi enflasyona ezdirmeyeceğiz. Ama bunu da istismar ediyorlar. Diyorlar ki; greve gideceğiz. Kusura bakmasınlar greve gidecekler ise gitsinler. Gücümüz neyse bunu vereceğiz. Bana ait özel kasalarım yok, milletim bize emanet ettiği paradan maaş ödeyeceğiz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın yükselen yıldız Türkiye'yi konuştuğunu belirterek, "Tüm dünyanın görüp anladığını maalesef henüz bizde görüp anlamayanlar var" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin Sakarya İl Kongresi'ne katılarak bir konuşma yaptı. Dünyanın yükselen yıldız Türkiye'yi konuştuğunu belirten Erdoğan, "Amerikalı bir yetkili geçenlerde Kıbrıs'ta Türkiye'ye baskı yapılmasını isteyen bir Rum lidere, 'Baskı yapamayız. Çünkü artık Türkiye'de süper güç oldu' dedi. Tüm dünyanın görüp anladığını maalesef henüz bizde görüp anlamayanlar var. Balık denizin içinde suyun kadri kıymetini bilmez. Ama balığı denizden çıkarıp karaya koyarsan denizin kıymetini bilir. İşte bizdekiler de böyle. 6,5 yıldır Türkiye'nin gelişimini ve başarısını görmezden geliyorlar" dedi.
Dünyanın çok ağır bir ekonomik krizin içinden geçtiğine dikkat çeken Erdoğan, "ABD'de Perşembe günü 7 banka daha kapandı. Türkiye'de böyle bir şey var mı? Yok. 2008 başından beri ABD'de 77 banka battı, maliyeti 30 milyar dolar. Türkiye'de hamdolsun şu andan böyle bir olay olmadı. Bankalar ne zaman kapandı? 2002'de. Kim vardı o zaman? MHP vardı. Avrupa yüzde 9.5 oranı ile tarihinin en yüksek işsizlik oranını gördü. ABD'de son 26 yılın en yüksek oranına ulaştı. Bu süreçte bizde işsizlik yükseldi.
Yüzde 10.3'ten yüzde 15'e çıktı. Türkiye'de bu meseleden kendilerine pay çıkarmaya çalışanlar var. Hükümeti karalamak adına Türkiye'yi karanlığa çekmek istiyorlar. Küresel ekonomik kriz tüm dünyayı kasıp kavururken bu krizin Türkiye'ye yansıması kısıtlı olmuştur, kısıtlı olacaktır. Aldığımız tedbirlerle Türkiye'yi bu krizin uzağında tutmaya çalıştık. Küresel krizi istismar ederek milletimizi kandıracaklarını zannederek oy devşirmeye çalışanlar yanıldıklarını er geç anlayacaklardır. Aylar geçer Bakanlar Kurulu toplanamazdı. Hastanede mi toplanalım, Başbakanlık'ta mı toplanalım diye tartışırlardı. Anayasa kitapçığı fırlatırlardı. Olan Türkiye'ye oluyordu. Türkiye bu dönemleri yaşadı. Ama artık o dönem bitti. Her hafta Bakanlar Kurulu'nu topluyoruz. Bakanlarımız ve kurumlarımızla tam bir diyalog halindeyiz" şeklinde konuştu.
Konuşmasında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı da eleştiren Erdoğan, "Yaklaşık bir aydır ana muhalefet partisi ve bazı medya kuruluşları devletin zirvesinde bir gerilim varmış gibi, kurumlar arasında bir çatışma varmış gibi bir hava estiriyorlar. Ana muhalefet partisinin lideri son derece sorumsuz açıklamalar yapıyor. Bazı gazete ve TV'ler son derece tahrik edici yorumları sayfaları ve ekranlarına taşıyorlar. 1 ay mayınla ilgili yasa ile bzileri meşgul ettiler. Yasada İsrail diye bir konu yokken kalktılar bizim bu bölgeyi İsrail'e peşkeş çekeceğimizi söylediler. Elinize dilinize dursun. Hangi AK Parti'li 'Burayı İsrail'e vereceğiz' dedi.
Düzce'de özelleştirme ile ilgili bir örnek verdim. Burada yatırım yapan Musevi vatandaşlarımız yok mu? Var. Peki bu yatırımlar onarla mı kalacak? Yanlarında kim çalışıyor dedim? Ahmet, Mehmet çalışıyor. Buradan kendilerine çıkar sağlamaya çalışıyorlar. Toyota burada üretim yapıyor Sakarya'da. Kim çalışıyor burada? Benim Sakaryalı kardeşim. Buradan dünyaya otomobil ihraç ediyoruz. Bunları nasıl göremeyiz. İşsizliği ortadan kaldırmak için bu yatırımlara devam etmek lazım. Onların diliyle hareket etseydik Türkiye'nin ihracatı 32 milyar dolarda kalırdı. Ama Allah'a şükür 132 milyar dolara çıktı" dedi.
Kurumlar arasında çatışma ve gerilim olmadığının altını çizen Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bundan medet umanlar hayal kırıklığına uğrarlar. Siyasi partiler de medya da bu süreçte sorumlu bir tavır izlemek zorunda. Ne diyor 'Birkaç saat içince Cumhurbaşkanı bu düzenlemenin hiç de yasal olmadığını anlar'. Bu sözler sosyal demokrasiye yakışıyor mu? Sayın Baykal'ın zihninin gerisinde ne olduğu bu sözleriyle aleni bir şekilde görülmüştür. Aynı şeyi mayın olayında da yaptı. Yine cumhurbaşkanına yol göstermeye kalktı.
Alışmışlardı çünkü. Geçmişte de böyle yapıyorlardı. Bunlar bizim mayın temizleme ilgili sunduğumuz tasarıda hiç olmadığı halde İsrail'i görecek kadar büyük bir hayal gücüne sahiptir. Kendi hatalarını göremeyecek kadar da siyasi miyopluk içindeler. Siyaseti Meclis'te yapmazlar, siyaseti Anadolu'da yapmazlar, siyaseti millet içinde millet için de yapmazlar. Bunlar siyaseti ancak ve ancak mahkeme kapılarında yaparlar. O kapılarda da ancak çeteleri savunurlar ya da müşteki olurlar. Hem askeri darbelere karşı çıkarlar hem de sivilleşmenin karşısında dururlar".