20
Mayıs
2025
Salı
ANASAYFA

Artık Gazete Almıyorum!..

Ben söz dinleyen bir beni ademim!...

Başbakanımız kısa bir süre önce “Doğru haberleri yazmayan gazeteleri almayın, evlerinize sokmayın” diye buyurmuşlardı. Önceleri bu sözü, her insanın başına gelebilecek dil sürçmesi olarak düşünmüş, üzerinde de pek durmamıştım. Ama baktım ki, “Gazete almayın, evinize sokmayın” sözü dil sürçmesi falan değilmiş; birkaç gün öncesi düzenlenen mitinglerde Başbakan, aynı uyarıyı yapınca uzun uzun düşündüm. Demek ki, ortada yalan yazan bir basın var!..

Aldı mı şimdi başka bir düşünce; hangisi yalan yazıyor, hangisi doğru yazıyor!.. Başka bir deyişle benden yana olanlar ile olmayanlar mı?

Gerçekte bu sözler bazı basına yöneltilmiş boykot çağrısıdır. Oysa bir kısım basın organları iftira atıyor, yalan yanlış yazıyorlarsa bunun için yapılacak en doğru yol yargıya gitmektir. Geçmişe, özellikle Demokrat Parti dönemine baktığımızda, basına yapılan baskıların ters teptiğini, vahim sonuçlar verdiğini belirli bir yaşa gelmiş olanlarımız yaşamıştır. Nedense özgür basın hiçbir zaman iktidar sahiplerince sevilmemiş, sahiplenmemiştir. Özgür basının olmadığı yerde tek seslilik, tek fikir ve daha doğrusu baskı egemendir. Böylesi bir durumun ise demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Demokrasinin olmazsa olmazları arasında basın özgürlüğü de vardır. Ancak basın olayları kendi görüşlerine göre tahrif etmemeli, yalan yanlış haberler vermemeli, iftira da atmamalıdır. Bazı olayları da bazılarına şirin görünmek adına da görmezlikten gelmemelidir. Ortada bir suiistimal, hortumlama ve nüfuzu kötüye kullanma varsa bunu da korkmadan yazmalıdır.

Kuşkusuz, Başbakanımızın bildiği, bizim bilmediğimiz bir şeyler vardır, muhakkak!...

Kısacası evinize gazete sokmayın derken, bizden yana haberleri yazmayan basın için mi söylüyor diye düşündüm...

Kendimi bildim bileli ben uslu çocuktum...

Büyüklerim ne derse onu yapardım; okulda, iş hayatında v.s...

Başbakan buyurmuşsa doğru demiştir diye evime, bundan böyle gazete sokmama kararı aldım. Böyle olunca da dış dünyadan insan kopmuş oluyordu. Bu kez internete girip gazete okumaya başladım. Bu satırları yazarken de öyle yapıyorum... Bence çok da iyi söylemiş, eve gazete soktuğumda bir veya iki gazetenin esiri oluyor, onun etkisinde kalıyordum... Bu kriz ortamında işin maddi yönü de cabası... Gazeteye verdiğim para da cebimde kalıyor.

Internet ortamında gazeteleri izlemeye başlayınca, değişik gazetelerin haberlerini, köşe yazarlarını okuyunca ufkum bir açıldı, pir açıldı!...

Neler neler öğrendim...

Meğer neler varmış...

Bazı gazeteler Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı Tosun diye birisinden söz ediyormuş...

Bazılarının aile bireyleri bazı dostluklar nedeniyle mücevher, kozmetik gibi şirketlere para koymadan ortak oluyormuş!..

Almanya’da sonuçlanan Deniz Feneri dava dosyasını Adalet Bakanlığından önce CHP’nin MYK üyesi Türkiye’ye getirmiş...

Bazı gazeteler nedense bu haberi es geçiyormuş...

Özgür basın, iktidar basını gibi sözlerin demokratik bir ülkede söylenmesi bir yana akla bile getirilmemelidir.

Şaşıp kalmamak elden gelmiyor.

Gazete patronu olmak da gazeteci olmak da zor iş...

Bir yandan iş kovalayacaksın bir yandan halkı bilgilendirecek gazete yapacaksın.

Yazdıkların bazılarının hoşuna gitmez de işine taş konulursa ne olacak?

Sırat köprüsü gibi kıldan ince bıçaktan keskin...

Günümüzün basın patronları eskilerden çok farklı. Eski patronlar basının çekirdeğinden yetişmiş, eli kalem tutan ustalardı. Onların alt kademelerinde yer alanlar, köşe yazarları da öyleydi. Bugünün patronları ve çoğu yöneticileri ise daha çok iş adamları olup, her nasılsa ellerine geçirdikleri gazeteleri ticari çıkarlarına göre kullanmaktadırlar. Ağanın eli tutulmaz örneği çıkarları doğrultusunda köşeleri yazdırmakta, haberleri de ona göre düzenlemektedirler. Bundan ötürü de bakıyorsunuz birinin manşetinde yer alan önemli bir haber bazılarının işine gelmezse hiç değinilmiyor...

Sabahları kapıma bırakılan bedava gazeteyi de büyüklerimin uyarısı üzerine yerinde bırakıp internete yöneldiğimde baktım ki, gazeteler, yazarlar çizerler de guruplara ayrılmışlar. Hükümete yakın veya onların kontrolünde olanlar bir başka hava çalıyorlar... Bir de dinci basın varmış ki, bunlar her olaya dini yönden biraz da Arap gözüyle bakıyormuş!.. Hayretle gördüm ki, bazıları da Türklere kişilik kazandıran, Atatürk devrimlerine, cumhuriyete ters düşüp Osmanlıyı hayal ediyorlarmış... Bazılarından cesaret almış olacaklar ki, bunlar sürekli Osmanlı hayali ile yaşayıp halifeliği geri getirmek bile isterlermiş!..

Halifeyi nereden bulup, Araplara kabul ettirecekler ki...

Gülüp geçiyorsunuz tabii... Bazısı ise askere orduya karşı tutum sergiliyormuş!.. Yazıları hep o yönde buram buram bölülücülük kokuyormuş…

Meğer bir de ırkçı basın varmış...

Bir de kapılara bırakılan gazeteler var... Bunların uzantısı Okyanuslar ötesindeymiş!..

Ne tuhaf bizim sitede kapılara ücretsiz bırakılan bu gazeteyi ise kimse alıp okumuyor... Yerinde, kapı önünde bırakıp, alıp okumamakta ısrar ediyorlar. Ne bağnazlık değil mi?

Garip bir çelişki...

Unutmadan ekleyeyim, bir de yanardönerler var tabii… Patronların ticari ilişkilerine göre bazen hafiften hafiften hükümeti tenkit ediyor, sonra da geri adım atıp pohpohluyorlarmış...

Demek ortaya birileri çıkıp burunlarını sürtüyormuş!..

Kuşkusuz, tüm geçimini basına bağlamış olan yazar çizer takımı da bu gelgitler sayesinde şaşkına dönüyorlar...

Bu arada basınla ilgili istatistik bilgilerine baktım, 72 milyonluk Türkiye’de gazete okuyan sayısı 3 milyonu geçmiyormuş!..

Siz de benim gibi yapın büyüklerinizin sözlerine uyup, gazeteleri evlerinize sokmayın, internete girin... İllâki medyayı izlemek istiyorsanız, spor, magazin sayfaları, televizyonlarda ise her geçen gün çığ gibi büyüyen kadın ve yemek programları sizlere yeter de artar bile!...

Daniel Defoe ne demiş; “Akıllı insanlar toplumun can damarıdır.”

 


 

 

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 18 Şubat 2009 Çarşamba 11:21:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ERDAL GEYİKÇİ/SANATCI IP: 78.186.14.xxx Tarih : 18.02.2009 17:23:33

merhaba erdem abi.daha öncede dediğim gibi ben sanatla ilgilendiğim için,siyasetten anlamam.ama günde 12 tane yerel 7 tanede genel gazete okuyorum.vallah okumaktan zarar görmedim erdem abi.doğru vaya yanlış haber ama ben dogruları alıyorum okuduğum gazetelerden.dün akşamda babamın hatıra ve şiir defterine bakıyordum.babamın anneme gönderdigi mektupta ve kardeşimle ikimizin resminin arkasında yazanları,babamın 09-19-1974 TARİHİNDE YAZDIĞI ŞİİRİNİ YAZMAK İSTİYORUM.3 haftadır mektup alamıyorum sultanım,canım eşim.erdal beyin,ali efendinin,gülüstan kızımın gözlerinden öperim.çocukların resmini girneden aldım.resme bakarak teselli oluyoruz.arkadaşlarlada birbirimize destek oluyoruz.burasını soracak olursan RADYODAN duyduğun gibi işte.burda yazdıklarımı ne gazeteden duydum nede televizyondan izledim.babamın hatıra defterinde yazanları yazıyorum.saygılarımla.erdal geyikçi/sanatcı

DÜŞMANA İHTAR..
BAK EY DÜŞMAN SANA İHTARIM VAR.
FATİH YAVUZ GİBİ SERDARIMIZ VAR.
KELLE KOLTUKTA EDİBİMİZ VAR.
RAHAT DURMAZSAN KALKIP GELECEK.

EGER VARSA AKLIN SATAŞMA BİZE
BAK YİNE DÖKERİZ SENİ DENİZE
DURDURDUK DÜNYADA ŞEHİTLERİMİZİ
RAHAT DURMAZSAN KALKIP GELECEK

DUYDU HEM KARA KAZIM HEMDE FEVZİ ÇAKMAK
SANMAYIN ONLARI BİR KARA TOPRAK
MUSTAFA KEMALIN BAŞINDA KALMAK
ÇABUCAK ÇİZMELERİ GİYİP GELECEK

SAYMAKLA BİTMEZ TÜRKLERİN ÜNVANI
EGER YUNANA BİR MEZAR GÖLÜ
SENİ DENİZE DÖKEN İSMET İNÖNÜ
ODA ÖFKELENDİ HEMEN GELECEK

ŞEHİT CENGİZ TOPEL ŞEHİT KUŞU
CENNETTE DUYMUŞLAR TEKRAR SAVAŞI
TERK ETMİŞ CENNETİ İSTER SAVAŞI
RAHAT DURMAZSAN UÇUP GELECEK

TARİHİ BİR DERSTİR GELİNDE BANA.
SALDIRMA KIRARIZ HEMEN KOLUNU
ŞEHİT ALBAY KARAOĞLAN OĞLUNU
ÇEKMİŞ ALAYINI HEMEN GELECEK


TÜRKÜN ZAFERİNDEN ALMAZSAN ÖGÜT
KARAOĞLAN DENEN BİR CESUR YİĞİT
İKİNCİ ATATÜRK BÜLENT ECEVİT.
ÇANAKKALEDE YATANLARDA DUYMUŞ ONLARDA GELECEK

19-09-1974 tarihinde yazımış babam.(EDİP GEYİKÇİ)


mehmet ersindigil IP: 88.76.87.xxx Tarih : 18.02.2009 20:33:33

Saygilarimi sunarak merhaba derim hocam"DERS KITAPLARINA GIRECEK BIR YAZI OLMUS HOCAM ELLERINE SAGLIK.Ben 61 yasindayim gercekten Hükümetlerden yana olmayan basin hep dıslanmistir.Ve yasama hakki taninmamistir.Demek oluyorki tüm iktidara gelen hükümetler hepsi yalan söylemistir.

Hep demislerdi bize oy verende de vermiyende esit muamele görecektir diye halka beyan etmislerdir.Öyle görülüyorki benden olmayan kim olursa olsun ona yasama hakki tanimiyorum demektir.Genel secimlerden önce Tüm Türk basini hep bir agiz etmiscesine AKP yi desteklemistir.Acaba ne olduda birden cogu cark edip dönüyerdiler.

Devlet tarafindan cikar saglamak isteyen yazar ve görsel basin istedigini almayinca cark edip hükümet hakkinda ileri geri yazmaya ve görsel basinda desteklemege baslamistir.Yaliniz Simdiki Hükümet ilk geldigi gibi Halka dürüst davranmiyor.Ilk geldiklerinde Türkiyenin kalkinmasi icin iyi bir hamle yaptilar.Ve yavas yavas kendilerini o calismaktan uzak durmaga basladilar,Kendilerini,de Kral veya Padisah sanarak haraket etmege basladilar.

Kendi kendime düsünüp hep bir soruyu sorarim.Gelen gideni aratir derler inanin,ki cok cok dogru bir laftir.Her gelen Hükümet önce akrabalari sonra en yakin yandaslari türkiye,nin Balini kaymagini yeyip bitirmege calismislardir.Inanilacak gibi degil bu tür davrananlarda hic Allah korkusu yokmu.Demek insanlar ahireti degil hep bu dünyayi düsünyorlardir.

Türkiyede gördügüm kadari ile herhalde Halkin 100 de 90 ni Haber alma veya seyretme düsüncesinde degildir.Sagdan soldan aldiklari duyunlarla kendilerini kandirmaktadirlar.Ve okuyan insanlardan kendilerini daha bilincli görüyorlar.Yani anliyacagin Nuh diyor Peykamber demiyor.Simdiki Hükümette bunun bilicinde bir kac torba kömür bir kac lira haclik bir kac yiyecek erzak buda tas catlasa üc ay sürer yani secim yatirimi olarak kabul etmek zorundayiz.

Ondan sonra bekle dört sene dokuz ay gelen giden varmi zor görürsün.Ben Her Türlü Basini takip ederim okudugumla gördügümle karsilastirip teraziye koyar dartarim.Ve öglelikle iyiyi kötüyü secerim.Okumadan görmeden düsünmeden dartmadan iyiyi kötüyü ayirt etmek imkansizdir.Sihhat ve Afiyetler dileyerek saygilarimi sunarim.


Teoman Törün IP: 85.103.90.xxx Tarih : 18.02.2009 13:32:09

Yalan yanlış haber olsa da, aktüaliteyi izlemek gereği var. En azından kimler, insanları nasıl zehirliyor diye. Bilinci yüksek halkımıza, nasıl olsa  yutmayacağı haber ya da yorumları okumama öğüdü yapılmasının ne gereği var.  Oksunlar da iyice sıdk'ları sıyrılsın. Örneğin, ben fırsat buldukça "Mehmet Şevki"yi okurum; her defasında tepem daha şiddetli atar ama merakımdan okumadan da edemem; gitgide daha celâllenirim. Sayın Başbakan, bir de bu yolu denesin: "okuyun okuyun da daha dazla mideniz bulansın!" desin de  daha sağlam sonuç mu alsın acaba? Öyle ya, oyunu atarken isabetli davrandığına güvendiği yurttaşına gazete okurken mi güvenemiyecek?