İktidar ile cemaat arasındaki çekişme, karşılıklı hakaretler, tehditler aylardır sürüp gidiyor… Bu çıkar kavgasının ortalığa saçılması bir bakıma da iyi oldu; millet kapalı kapılar ardında neler döndüğünü öğrendi.
Kimin ne olduğu anlaşılmış oldu… Tabi anlayan anladıysa!..
Ne gariptir ki, bir zamanlar başkalarını dinletenler, bir baktılar kendilerini de dinleyeler çıkmış. Kızılca kıyamet de bundan koptu…
Meşhur sözlerdir; “Alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste”. “Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner”…
Köroğlu’nun yüzyıllar öncesi söylediğini hepimiz biliriz; “Delikli demir icat oldu mertlik bozuldu”. Aradan zaman geçti, teknoloji, iletişim her geçen gün biraz daha ilerledi. Böyle olunca da ortalıkta gizli kapaklı hiçbir şey kalmadı. Her şey ayan beyan ortalarda…
Ofisinizde bir dostunuzla konuşuyorsunuz; acaba dinleniyor muyuz diye kaygı duyuyorsunuz!
Telefonda konuşuyorsunuz dinleyen olup olmadığından işkilleniyorsunuz!
Bazıları teknolojinin böylesine geliştiğinin farkında olmamış ki; konuşurken eteklerindeki taşları döküvermiş, yollu yolsuz isteklerini dile getirmiş…
Bir gazete ve televizyonun satın alınması için açılan havuza metazori para atan son zamanların ortaya çıkardığı müteahhit parayı verdim ama milletin a…na koyarım demiş!..
Sen şu parayı falanca vakfa bağışla sana ballı ihale var denmiş!..
Bir vali iktidar partisinin ilçe belediye başkan adayının otomobiline ceza yazan trafik polisine “Aferin, devam et o… çocuğu demiş! Biri o… çocuğu diyor, bir başkası gavat!.. Bir başkası da fırça yiyince ağlıyor!..
Bunların yanında bir yığın konuşma, pazarlık… Televizyon kanallarından birinin yöneticisine, telefonla verilen o haberi, o alt yazıyı kaldır talimatı…
Villalar ne oldu abi?
Halledeceğiz abi…
İhale işi tamam mı abi?
Elhamdülillah abi…
Bütün bunlar ortaya nasıl saçıldı, kim saçtı derseniz, o başka bir konu… Kimileri paralel devlet, kimileri hoca efendi diyor. Bazıları da ikisi de aynı kapıya çıkar diyor.
Bunlar nasıl ortaya çıktı derseniz; günümüzün önde gelen teknolojisi internet aracılığı ile…
O zaman ne yapmalı interneti ortadan kaldıramasak bile kısıtlayalım; daha fazla pislikler ortaya dökülmesin diye düşünenler çareyi bulmakta gecikmediler… Anlaşılan birilerinin elinde daha kamuoyuna sunulmamış kasetler, telefon konuşmaları, ses kayıtları olmalı ki, bazıları tedirgin olmuş, çareyi internet yasasında bulmuşlar…
İktidarın kontrolünde olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TIB) Meclise getirilen ve kabul edilen bir önerge ile internet gazete ve sitelerinin yayınına engelleme kararının alınmasını sağladı. Böylece bazı kuruluşların, kişilerin telefon konuşmaları, belgeler bundan böyle sakıncalı bulunarak engellenmiş olacaktır. Büyük olasılıkla da iktidarı eleştiren sitelerin erişime kapatılması kaçınılmaz olacaktır.
Şimdi gözler Cumhurbaşkanında.
Cumhurbaşkanı sansür niteliğindeki torba yasası içerisine sıkıştırılan internet yasağını onaylayacak mı?
Meclisten geçen internet yasası hukukçulara göre Anayasa ve Avrupa Birliği kriterlerine aykırıdır.
Avrupa Birliğinin kriterleri pek önem taşımıyor diye düşünenler haklıdır. Son görüşmelerden sonra Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi hayal değil, hayalden de öte…
Cumhurbaşkanı daha önce, 28 Mayıs 2011’de attığı tweetde “Benim görüşüm, temelde hiçbir özgürlük kısıtlaması olmamalı, isteyen herkes internette özgürce dolaşabilmeli” demişti.
Basından öğrendiğimiz kadarıyla dünyanın ünlü basın özgürlüğü kuruluşları arasında ismi geçen Uluslararası Basın Enstitüsü Derneği internet yasasının iptali için Cumhurbaşkanına çağrıda bulunmuş…
Bakalım şimdi ne diyecek?
Cumhurbaşkanı onaylar, Resmi Gazete’de yayınlanırsa nelerle karşılaşacağız?
Onaylayacağına şüphe yok diyoruz ama daha onaylanmadan yasağın başladığı bir villa alışverişindeki konuşmaların ekranlarda karartıldığı görüldü.
Dünya basınının gözü ve kulağının Türkiye’nin üzerinde olduğunu bilmeyen yok… Şimdi dünyanın önde gelen kuruluşlarının bu sansür olayını nasıl eleştirdiklerini yabancı basın organlarından görüyoruz.
Cumhurbaşkanı internet ile ilgili yasayı onaylarsa Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı veya Ulaştırma Bakanlığı tarafından tedbir kararı alınarak dört saat içerisinde engelleme uygulanacaktır. Özel yaşamın gizliliğini ihlal eden yayınlar, resimler ve video görüntüleri de bu kapsamın içerisine alınmış olacaktır. Kişilik haklarıyla ilgili konular için mahkeme kararı beklenmeyecektir. Bu tür engellemelerin İran, Çin ve Arap ülkelerinde uygulandığı da bilinmektedir.
Bu arada interneti kullanan kişilerin oradaki faaliyetleri kayda alınarak iki yıl boyunca saklanacakmış. İnterneti bilgisayarlar ve telefonlarla kullananların teker teker fişleneceği de söylenenler arasındadır.
İleri demokrasiden (!) söz edilirken kişilerin hangi sitelere girdiği kimi ne ilgilendirir? Bazıları din içerikli sitelere, bazıları da porno sitelerine girerler. En doğal demokratik hak… Herkesin zevki farklıdır…
Demokrasilerde kişiler karşısındakilerin görüşlerine saygı göstermek zorundadır. Örneğin benim hangi sitelere girdiğim incelenecek olursa “Vah vah bu sapık porno sitelerine girmiş” denebilir. Oysa insanlığın yaradılışından günümüze kadar cinselliği içeren yeni bir kitabımı yayına hazırlamış bulunuyorum. Bu durumda araştırma yapmak üzere porno sitelerinde de epey gezinti yapmıştım. Şimdi benim fişimde porno sitelerine girdi bu sapık mı denilecek?
Hoş kitabım için değil de zevk aldığım için girdim desem; sana ne demek, benim hakkım değil mi?
Kuşkusuz 17 Aralık 2013’de ortaya atılan yolsuzluk, rüşvet ve vurgun gibi iddialar üzerine internete sansür konulacağı kimsenin aklına gelmemişti. Ancak ortada bir başka sorun daha var; bakalım o nasıl çözülecek… Sakıncalı bulunan telefon görüşmeleri, görüntüler veya belgeler meclis kürsüsüne taşınırsa ne olacak?..
Başbakan “Bu sansür değil; iftiralar, ahlaksızca yayınlar olmasın diye bu adımları atıyoruz. Yok düşünce özgürlüğünü engellemek, yok fikir özgürlüğünü engellemekmiş böyle bir şey yok. İnternet kalkmıyor, tak aksine kontrol altına alınıyor” demiş… Sonra da sormuş; “Yani bu ahlaksızlıklar, bu yolsuzluklar devam mı etsin?”
Başbakan doğru söylemiş; bu ahlaksızlıklar, yolsuzluklar devam etmesin. Büyük çoğunluk onların devam etmesini istemiyor.
En iyisi nedir biliyor musunuz; gazete okuma, belirli kanallar dışında televizyonları açma, düşünme, gözlerini yum, kulaklarını tıka, yan gel yat… Kim ne yaparsa yapsın bana ne de…
erdemyucel2002@hotmail.com