Türkiye’nin birçok köşesinde sessiz sedasız baz istasyonlar kuruluyor. Bu istasyonların çevresinde yaşayanlar ya Baz İstasyonlarının ne olduğunu bilmiyor, ya da onların insan sağlığına verdiği tehlikelerden habersiz! Böyle olunca da “elle gelen düğün bayram” diyerek sessiz sedasız olup bitenleri izliyor.
Tepki derseniz bizim genlerimizde sanırım tepkinin yeri varla yok arası!.. Genlerimizde Osmanlıdan kalma “padişahım sen çok yaşa” düşüncesi yerleşmiş bir kere… Sıyrılabilmek ne mümkün!..
İstanbul’un yeni kurulan ilçelerinden biri olan Beylikdüzü’nün aklı başında insanları konutlarıyla adeta iç içe kurulan baz istasyonunun kaldırabilmek için mücadele veriyorlar. Bu mücadele sağlıklarını ve özellikle çocuklarını radyasyondan koruyabilmek için…
Çevreciler tehlikenin boyutunu çok iyi biliyorlar. Bunun için “Baz istasyonlarının zararları konusunda Tüketici hakları Derneği (TÜDER) ve Tüketiciyi Koruma derneği (TÜKDER) ile ortaklaşa toplantılar düzenliyorlar. Bu toplantılar sonucunda da “çek elini çatımdan” sloganıyla yola çıkarak yeni bir kampanyayı daha başlattılar.
İnsan sağlığına böylesine zararlı olan, kansere yol açan, halk arasında baz istasyonu olarak isimlendirilen bu tehlike nedir?
Uygulamada cep telefonlarının aktarıcısı olan baz istasyonları konusunda yapılan bilimsel araştırmalar sinyallerin dört kilometrelik bir alana zarar verdiğini ortaya koymuştur. Gerçekte insanların yaşadığı alanlardan uzakta kurulması gereken bu istasyonlarla insanlarımız farkında olmadan iç içe yaşıyorlar. Ardından da kendi aralarında dertleşiyorlar; kanser vakaları neden çoğaldı diye…
Baz istasyonlarından büyük getirim sağlayanlar, ihaleleri kazananlar baz istasyonlarının hastalıklara neden olmasının ispatlanmadığını ileri sürerek kendilerini savunuyorlar. Ardından da hemen ekliyorlar; “Tüm dünyada nasıl kurulduysa Türkiye’de aynı şekilde kuruldu. Bu bir risk olsaydı tüm dünyada kullanılır mıydı ?” Oysa onların bilip de söylemedikleri ABD başta olmak üzere birçok batı ülkesinde başlangıçta meskûn yerlerde kurulan istasyonları radyasyon tehlikeleri ortaya çıkınca şehir dışına taşınmış olmalarıdır.
Türkiye’nin önde gelen bilimsel kuruluşlarında TUBİTAK’ın tıp danışmanlarının hazırladıkları raporlarda baz istasyonlarının zararları açıkça belirtilmiş...
Cep telefonları ve baz istasyonları mikrodalgalar yayarlar. Mikrodalgalar elektromanyetik dalgalardır. Bunlar dokuların ısınmasını sağlayan termal etkilerle doku hücrelerin yapısını bozan kimyasal etki yaparlar. Özellikle küçük yaşlardaki çocukların vücutlarında mikrodalgalar zararlı titreşimler yaparlar…
Türkiye’deki duyarlı vatandaşlar bu konuya kişisel veya toplumsal olarak mücadele ediyorlar, Böylesine bir olay bir süre öncesi Bilecik’te yaşanmış komşusunun çatısına konulan baz istasyonunun vericilerinin söktürülmesi için bir vatandaş mahkemeye başvurmuş. Mahkeme baz istasyonunun yakınında oturan kanserden rahatsız olan şikayetçinin başvurusunu değerlendirmiş ve bilirkişinin verdiği raporu da dikkate alarak kararını vermiş;
“Herhangi bir hizmetin, insan yaşamından daha öncelikli kabul edilmesi imkan dışıdır. İşletici firmaların daha az giderle hizmet sunmak amacıyla yerleşim birimlerine baz istasyonu kurmalarında kendi menfaatleri dışında, kişilerin menfaati bulunmamaktadır. O halde kişi yaşamıyla haberleşme arasındaki çatışma, yaşamdan yana kullanılarak giderilecektir.” Ardından sinyal dağıtan vericiler, Yargıtay’ın onaylamasıyla İcra Müdürlüğü ve emniyet aracılığı ile sökülmüştür.
Mahkemenin kararı ve Yargıtay’ın kararı onaylaması alkışlanacak bir olaydır. Bu konudaki başka şikâyetçilere de yargıda emsal teşkil etmelidir. Nitekim Ankara’da buna benzer bir başka olay yaşanmış GSM operatörlerinin gerçekleri bile bile vatandaşı nasıl olsa kandırırız düşüncesiyle çatılara diktikleri baz istasyonları mahkeme kararı ve Yargıtay’ın onayı ile söktürülmüştür.
İnsan sağlığına zarar veren baz istasyonlarıyla ilgili mücadele bugünlerde İstanbul’da Beylikdüzü’ nde yaşanıyor. Adakent sakinleri bir sabah kalktıklarında elektrik trafo merkezinde hummalı bir çalışma görürler. Serhat Sitesinin sınırları içerinde, BEDAŞ’ın mülkiyetindeki alanda yapılan çalışmaların nedenini sorarlar. Aldıkları yanıt; karşılarında yapımı süren “Beyaz İnşaat’ın” apartman blokları ve çarşı sitesinin elektrik gücünün yükseltilmesiyle ilgili olduğudur. Bir süre sonra bakarlar ki, elektrik trafosunun üzerinde gizli bir baca yükseltilmiş, duvarın dibine de sürekli ses çıkararak, koku salan bir makine yerleştirilmiş… Konunu üzerine eğilince yapılan işlemin elektrik trafosuyla ilgili olmadığını, bacanın baz istasyonunun antenlerini gizlemeye yönelik olduğunu görmüşler. Site yönetimi ve duyarlı sakinleri baz istasyonunun 4. km. bir alana etkili olduğunu, çocuklarının da istasyonun çevresinde oynağını görünce kendi çaplarında yasal olarak eyleme girişirler.
Baz istasyonunun radyasyon yaydığı alanda iki blok halinde Serhat, Deniz, Eral, Öztunç, Okatan siteleri, Pertevniyal, Seçkinler, Klas, Uluova apartmanları bulunuyor. Buradaki her blokta altmışar daire olduğu göz önüne alındığında kaç ailenin radyasyon tehlikesi altında kaldığı da açıkça ortaya çıkıyor. Aynı zamanda bu yapıların çoğunda da çocukların oynadığı oyun alanları ve bahçeler bulunuyor. Bu arada da yapımı süren altı mağazaları olan beşer bloklu Beyaz İnşaat da baz istasyonunun satış fiyatlarını düşüreceği endişesini taşıyor.
Beylikdüzü, Barış Mahallesi sakinleri Boğaziçi Elektrik Dağıtım Aş başta olmak üzere ilçe yönetimine yazılı ve sözlü başvurularda bulunarak, BEDAŞ’ın sorumluğunda bulunan elektrik trafo binasına konulan baz istasyonunun uzun zaman dilimi içerisinde doğuracağı zararlardan ötürü kaldırılmasını istiyorlar. Onların başvurularına ise yetki alanımız dışında gibi ne şiş yansın ne kebap örneği yanıtlar veriliyor. İlçe yöneticilerinin sanki başımıza iş çıkarıyorsunuz, oturun oturduğunuz yerde gibisinden imalı bakışlarını hissettiriyorlar!.. Resmi olaraktan 16.05..2009 gün ve 27230 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Elektronik Haberleşme Cihazlarına Güvenlik Sertifikası düzenlenmesine ilişkin yönetmelik öne sürülüyor. Ardından da baz istasyonunun sökülmesinin mevzuatlar doğrultusunda ilgili işletmeci ve Kurumlarca yapılır deniliyor. Kısacası site sakinlerinin şikâyetlerinde ipe un seriliyor. Site sakinleri yasal izin alarak toplantılar yapıyor ve sağlıklarını tehlikeye düşüren baz istasyonunun kaldırılması için büyük uğraş veriyorlar. Ne gariptir ki sitenin hemen yakınındaki Sağlık Bakanlığına bağlı 80. Yıl Sağlık Ocağının da hemen yanı başına kamufle edilmiş bir baz istasyonu daha yapılmış…
Türkiye gerçekten garip bir ülke…
Maddi çıkarlar uğruna insan sağlığının hiç ama hiç değeri yok... Beylikdüzü insanları bu mücadelelerinde başarılı olabilirler mi? Eğer bu işin peşini bırakmazlarsa büyük olasılıkla da yargı onları haklı bulacaktır. Kendilerine uğraşlarında başarılar diliyorum.
XVI. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman ne kadar güzel söylemiş, kuşkusuz anlayana;
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
erdemyucel2002@hotmail.com
Yaşantımızın her alanını bizden habersiz kendi özelleriymiş gibi parselleme cürretini nerden buluyorlar. Yetmiyor mu toplumdaki kanser vakalarındaki fırlamalar, yetmiyormu Karadeniz radyasyon facialarının sonuçları. Vatandaşın yaşanabilir bir ortamda sağlıklı bir çevrede yaşama önlemini almak çağdaş hukuk devletinin görevi ve bunu yerine getirmeyen yerel yetkilerdende hesap sormakta vatandaşlık görevidir. Bu açıtan sivil toplum kuruluşları ve çevre örgütleri uyanık olmalı, toplumsal duyarlılığı ön palanda tutmalı medyayı bilgilendirmelidir. Bu konuda duyarlılığı artıran Erdem Yücel Beyi ve mahalle duyarlılığını örgütleyen Zehra Sabak hanımefendiye teşekkür etmeden geçemiyecem. Çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakma adına saygılar sunarım......Hasan ŞAHİN ( Çevre Gönüllüsü )
Sevgili üstat, ülkemizin kanayan bir yarası olan "Baz istasyonları" nı gündeme getirdiğiniz için teşekkürler. Hiçbir ülkede, böyle disiplinsiz ve genel toplum sağlığını tehdit eden bir uygulama yok. Son olarak kısa bir dinlenme için gittiğim bir Ege sahil köyünde, tarım arazisi içine baz istasyonu kurma çalışması olduğunu gördüm. O verimli ovanın ortasına ve yılda 6000 TL kira karşılığı kurulacakmış tarlaya. Köylüler bile farkında bu işin ve şimdi yüzlerce dilekçeyle ve imzayla Kaymakamlık Makamına dayanmış durumdalar. Bu konunun yasal ve yönetmelik bazında en kısa sürede çözülmesini bekliyoruz. Gündeme getirdiğiniz için teşekkürler üstadım...
Benzer tehlike yüksek gerilim hatlarına yakın oturma yerlerinde de var.Yüksek gerilim hatları oturma yerlerinin dışına çıkartılmalı.
Sayın ERDEM BEY: Yazıyı okudum ve konuyla ilgim olduğundan yazıyorum.Bende aynı mıntıkada ve baz istasyonunun tam 25 metre karşı'sında PERTEVNİEL sitesinde oturuyorum.Bu baz istasyon BEDAŞ'a ait elektrik trafosuna takılırken sorduk bize, trafonun havalanması ve elektrik kesilmelerini engelleme ve yapılacak BEYAZ İNŞAAT'A elektrik vermek için takıldığı söylendi.Baz istaston takıldı ve serhat sitesinde 2 kanser olayı bizde 1 kanser olayı oldu.Baz istasyonları kanser yapmasaydı Amerika ve Avrupadaki gibi istasyonlar yerlaşim birimi dışına taşınmazdı.TABİKİ YERLEŞİM BİRİMLERİ DIŞINA YAPILMASI BÜYÜK MASRAF, Ama bizim ülkemizde insanın ne önemi var hele paran yoksa? Fakat bedaş seçimden önce kendi arazisine bu takılırken ,kimler ne aldı acaba? Bunun için gerekli mücadeleyi vereceğiz.Bunun kaldırılması için kanser olmayı ve apartmanlarda olan çocuklarımızın,ileride ANNE ,BABA,olmalarını kimsenin engellemesine izin vermeyeceğiz............SAYGILARIMLA
Sn.Erdem YÜCEL yazınızı dikkatle okudum.Böyle önemli bir konuyu teknik terimlere boğmadan gündeme getirdiğiniz için,size teşekkür ediyorum.BEDAŞ'ın insan sağlığını ciddi şekilde etkileyen baz istasyonlarına izin vermesini anlamakta güçlük çekiyorum.Adakent'te oturan bir semt sakini olarak konunun ciddi bir biçimde takipcisi olacağız.Saygılarımla.
erdem bey,böylesine duyarlı bir konuyu gündeme taşımanız;hem de bilimsel verileriyle ifade etmeniz,cidden takdire şayan bir durum....baz istasyonunu yerleşim birimlerinin içine,gizlice ve kamufle edilmiş şekilde yerleştiren şirketler,aslında suçluluk psikolojisiyle hareket ettiklerini gizleyemiyorlar.insan sağlığıyla oynamanın bu derece kolay olabildiğini,yaşamayınca anlayamıyor insan maalesef...hem biliyor musunuz?resimde görünen baca süslemesi verilmiş baz istasyonu,insanların yaşadığı dairelerden yüksekte olmak zorunda, çünkü: radyasyon yayan dalgalar,4 km eninde alanı etkiliyor ve aynı zamanda,istasyon dalgalarını dibine vermiyor,yani yukarısına veriyor.bu durumda düşünecek olursanız, dehşete kapılıyorsunuz;çünkü beylikdüzü blokları 15 katlı,baz istasyonu ise,1 kat; yani,insanlar uyurken ,mikro dalgalara direkt maruz kalıyorlar....hem de çocuk parkının dibindeymiş....tek kelimeyle trajik....vodafon,hesabını iyi yapsın,izin almadığı bölge sakinlerine,bakalım ne kadar maddi-manevi tazminat ödeyebilecek....avrupa insan haklarına kadar yolu var...
Baz istasyonlarının sağlığa zararları
• Baz istasyonları tarafından da yayınlanabilen mikrodalgaların dokulara iki temel etkisi bulunmaktadır:
• Mikrodalga dokuları ısıtır. (termal etki)
• Mikrodalga hücrelerin kimyasını bozar (termal olmayan ya da kimyasal etki)
• Mikrodalgaların özellikle ikinci etkisi,yani hücrelerin kimyasını bozarak oluşturduğu etki insan sağlığı açısından önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda hücrelerin -kimyasal etkiye maruz kalması ile şu sonuçların meydana gelebileceği saptanmıştır:
• Hücrelerde büyük moleküllerin (proteinler vb.) deforme oluşu.
• Hücre zarlarının birbirine yapışması.
• Hücre zarlarında delikler açılması (elektro-porasyon)
• Ca-ATPaz ve Na-K-ATPaz enzimlerinin bozulması sonucu hücre dışına Ca”, Na’ ve K’ kaçışı.
• Sinir zarlarının bozuluşu: Sinir zarlarının bozulması ile REM uykusu adı verilen rüya görmenin azalışı, EEG değişimleri, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanlık, depresyon, başağrısı, başdönmesi, Alzheimer, Parkinson, Multipl Skleroz gibi dejeneratif beyin hastalıkları meydana gelir.
• Hücre enzimlerinde bozulmalar.
• DNA tahribi
GAZETENİZE YORUM ATIP ZARARLARINI BİLMİYENLERE DUYURULUR
Hocam Ellerine saglik"Fakat sirf baz istasyonlarini ele aldigin icin bu yazina ortak düsencede degilim.Kanser denen illet sirf baz istasyonlari yapmiyor.Türkiyede aldigimiz her nefeste kanser soluyoruz.Örnek,mi Evin önünde ve bulundugun is yerinde havadan enerji üreten ceryan telleri gecmiyormu.O tellerin sactigi kansere yol acacak maddeler bir baz istasyonu kadar tehlikelidir.O ceryan üreten teller belki bir baz istasyonundan daha fazladir.Cünkü o teller bir ag gibi bütün Türkiyeyi sarmistir.Avrupada ve bilakis Almanyada Evlerde ve is yerlerinde bu tür telleri sehir icinde Tasiyici teller disinda görmek imkansiz gibi bir seydir.Kanalizyon gibi hep yer altindan evlere ve is yerlerine dagitilmaktadir saygilarimla.