30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Bir Yılbaşını Daha Geride Bıraktık!..

Siyaset ve özel yaşamımızda sevinçleriyle kederleriyle bir yılı daha geride bıraktık. Çoğumuz yeni yılın gelişini sevinç içerisinde kutlarken yaşamımızdan bir yılı daha yitirdiğimizin ne kadar farkındayız? Gerçekte buna sevinmeli mi, yoksa üzülmeli mi?

2010 ‘un son günü ile 2011’in ilk saatlerinde basına, internet sitelerine ve televizyon ekranlarına baktığımda, siyasetle ilgili haberlerin, yorumların ikinci planda kaldığını gördüm… İnsanların eğlenmelerini içeren görüntüler her yıl olduğu gibi bu yılda ön plandaydılar… Ayrıca her yıl olduğu gibi Müslümanlar yeni yılı kutlar mı kutlamaz mı gibisinden anlamsız tartışmaların temcit pilavı gibi yeni baştan ele alındığını, ilkel kafa yapılarına göre tartıştılar, komedi türünden örnekler yinelendi. Ciddi geçinen bir televizyon ekranı yılbaşını anlatacak başka birini bulamamış olacak ki, Cübbeli Ahmet Hocayı ekranlara taşımış!.. Yılbaşının nasıl geçirileceği konusunda Hoca Efendi, peş peşe incilerini (!) sıralamaktan geri durmamış; ailecek bir araya gelin, çerez yiyin, fıkralar anlatın diye buyurmuş…Ancak fıkraların ne türde olacağı konusunda açıklama getirmemiş!... Bilenlerin malumudur; Hoca Efendi, mubah olan her şeye binmekten yana…

Bir gece de, ansızın görevden alınan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu geçen yıl yılbaşı hutbesinde şöyle demişti; “Yeni yılda; geçen yılın muhasebesini yapmak, günahlardan dönme gayretinde olmak, ülkemiz ve ailemizin huzuru için dua etmek…”

Yeni Diyanet İşleri Başkanı ise kutlama suçmuş, ahlaki sorunmuş, içki tüketimi, kumar, savurganlık ve cinsel taşkınlıkmış gibi acayip bir hutbede bulunmuştu!... Buna bir de yılbaşının ne olduğunu bilmeyen, yıllardır Hıristiyanlıkla bağdaştıran hoca efendilerin (!) kişisel görüşleri eklenince toplumda yılbaşına karşı bir reaksiyon baş göstermesi de doğallaşıyordu. Ayrıca yılbaşı akşamı küçük çocuklara sarık, cüppe, kızlara Arap kadınlarını andıran giysiler giydirip Kuran okutturulması, ilahiler söyletilmesi de yozluğun tam ifadesiydi… Kur’an okutulup, ilahiler söylenmesine itiraz edilmemeli, ancak burada hınzırca ortaya konulmuş yutturmaca oyun olduğu da unutulmamalıdır. Acaba yeni yıla eğlenerek girenler dine karşı harekette bulunuyorlar, doğrusu böyle olmalı mı denilmek isteniyor?

İş bununla kalmamış, Mardin’de AKP’li bir kadın milletvekili Mardin Belediyesinin düzenlediği dualı, semalı alternatif kutlamada yılbaşı süslemesi yapan esnafı tedirgin eden konuşma yapıyor, ardından da dükkanlarına çam ağacından oluşmuş süslemeler koyan esnafı azarlıyor!

Mardin esnafını “Modernleşme adına özümüzü kaybediyoruz “ diyerek azarlamak bir kadın milletvekilinin işi midir?

Haziran ayındaki seçimde listeye konulursa onların karşısına çıkıp nasıl oy isteyecek?

Demokrasiden söz ediyoruz, sonra da insanların eğlencesine karışıyor, dükkânlarını istedikleri gibi süslemesine karşı çıkıyoruz…

Kaldı ki, Mardin, Müslümanların yanı sıra Hıristiyan inancına sahip olanların da yaşadığı bir yerdir. Milletvekili bunu bilmiyor mu?

Mardin Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği Başkanı da esnafın tepkisini dile getirerek milletvekilinin sözlerine üzüldüklerini belirtmiştir; “Hem çok kültürlülüğün sembol kenti diyorsunuz hem de işyerini süsleyen esnafımıza tepki gösteriyorsunuz.”

Yeni yıl kutlamaları dünyanın çeşitli ülkelerinde, gösterilerle, eğlencelerle kutlanır. Hz. İsa’nın doğumu, takvimin sıfır noktası olarak kabul edilen yılbaşının geçmişi tarihin çok eski çağlarına kadar iner. Kutlamaların başlangıcı Babil’de başlamış, Asurlular, Eski Mısırlılar, Fenikeliler, Persler, Eski Yunanlılar, Romalılar değişik günlerde bu geleneği sürdürmüşlerdir. Yeni yılı kutlama geleneğinin İslamiyet öncesinde, Asya ve Güney Amerika da yapıldığını, Hıristiyanlıkla ilgili bulunmadığını konusunda bir yığın bilimsel yazı var ama onları okumak, anlamak ya bağnazların işine gelmiyor, ya da akılları almıyor… Biz bile bu konuyu yıllar yılı yazmaktan bıkıp usandık; anlamayana bir şeyler anlatabilmek öylesine zor ki…

Yılbaşı kutlamalarında süslenen çam ağacına gelince; ölüme meydan okumasıyla bilinen ve bu yüzden yeşilliğinden uzaklaşmaması, çam ağacının yılbaşı kutlamalarında yer alması da boşuna değildir.

İnsan gibi yılbaşı kutlayanların yanı sıra cinsel bunalımlar içerisinde kıvranan yılbaşı magandaları ve sapıkları da konunun bir başka çirkin yönü… Dinen caizdi, değildi tartışması yapılacağına bu memlekette cinsel sapıklar neden ve nasıl yetişiyor, bunlar Müslüman değil mi diye sorgulamak gerekir…

İstanbul başta olmak üzere her yıl ortaya çıkan, özellikle turist kadınlara cinsel saldırılarda bulunan yılbaşı magandaları bu yıl enikonu çarpılmışa döndüler. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ışıl ışıl aydınlatılmış, havai fişeklerin onları tamamladığı Taksim, Nişantaşı ve İstiklal Caddesi’nde kutlamalar yapıldı. Geçtiğimiz yıllarda elle, sözle cinsel saldırıya uğrayanlar polise uğraşacak zamanımız yok diyerek şikâyette bulunmadıklarından yakalanan sapıklara TCK’nin “Cinsel Taciz” başlıklı 105. maddesine göre işlem yapılmıştı. Kabahatler Kanununa göre küçük bir para cezası verildikten sonra serbest kalmışlardı. Bu yıl polis, tacize uğrayanları ikna ederek şikâyette bulunmalarını sağladı, nöbetçi savcı da karşısına çıkarılan cinsel sapıkları TCK 102. maddesine göre mahkemeye sevk etti. Yakalanan 16 sanıktan 13’ü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bunlar 2–7 yıl arasında hapis istemiyle yargılanacaklar. Sanıkların en küçüğü 19, en büyüğü 43 yaşında, içlerinde iki üniversite öğrencisi var, ayrıca evli ve iş sahibi insanlar da bulunuyor!

Maddi durumları müsait olmayan pek çok aile güzel bir yılbaşı geçirmenin hayali içerisinde Taksim ve Nişantaşı’na gidiyor, ancak cinsel bunalımlar içerisinde kıvranan yılbaşı magandaları onlara o geceyi zehir etmek için ellerinden geleni ardına koymuyorlar. Bu arada en yüksek derecede önlem alan emniyet güçlerini de kutlamak gerekir. Bu yıl yılbaşı sapıklarına ellerinden geldiğince karşı koydular, kadınları korudular.

Türkiye 2011’e böyle bir karmaşa içerisinde girdi. Sırası gelmişken herkesin yeni yılını da kutlamak isterim…
 

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 6 Ocak 2011 Perşembe 13:25:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet E. IP: 84.62.37.xxx Tarih : 6.01.2011 16:15:49

Selam hocam"21 rinci yüzyilda insan neye ve kime inanacagina sasirmaya yüz tutmus durumda.Yeni yil hutbesinde,Dinayet isleri,Bakanligina getirilen Sayin Mehmet Görmez,in getirilmesiyle yilbasi hutbelerinde zihniyet farkliligi görülmüstür.Yilbasi yozlasmadir diyor,ve arkasi kesilmeyen siralama yapiyor.

Dini ahlaka kültürel ve geleneksel hicbir temele sahip degildir diyerek,Akil ve sagligi tehdit eden icki tüketimi,Aile bütcesini tahrip eden kumari,Savurganligi ve cinsel taskinliklari,Dini milli ve ahlaka degerlerimizle bagdastirmak asla mümkün degil diyor.Cok güzel peki bu yukarda saydiklarimiz yilbasilari disinda yapilmiyor,mu bunun yilbasi ile alakasi  nedir.

Ankara Müftüsü hutbeyi dinayet komisyonu onayladi deniliyor.Ankara Müftüsü Hakki Özer,de Ankara Valiligin yazili izni olmadan konusmam diyor.Söz konusu hutbeyi,Zeytinburnu vaizi Kerim Bulad hazirladi deniliyor.Ankara müftüsü Özer,Din isleri hutbe komisyonu baskani,Yasar Yigit,i adres gösteriyor.

Gecen yilin hutbesinde din isleri baskani Sayin Ali Bardakoglu döneminde okunan hutbede,Günahlarimizdan dönme gayretinde olmaliyiz,Ardindan,da Gelecek yilda Ülkemizin huzuru Aile fertlerinin saglik ve mutluluk dolu bir yil gecirmek icin Cenabi Hakka niyazda bulunmaliyiz demisti.

Peygamberimizin kiyamet günü kisi yaptiklarindan sorgulanip, Hesaba cekilmedikce,Mahser yerinden ayrilmiyacaktir.Sözünü ilke edinerek hayatimizi düzenlemeliyiz demisti.Simdi Müslümanim diyen dini vecibelerini getirmege calisan bir insan bu iki fakli hutbeyi göz önünde bulundurarak acaba ne düsünüyor.Bence insan kendi zihniyetini ölcmeli saygilarimla.


yasar ertas IP: 94.101.46.xxx Tarih : 9.01.2011 11:42:01

Ben ben olarak baska bir gezegenden dünyaya geldim (yada kütük gibi düstüm) buda yeni yila denk gelmis gelmiste ben islam aleminin icine düsmüsüm herkez dua ediyor sordum bu nedir bu gece yil basi gecesi ve biz birey olarak sadece kendimiz icin yalvariyoruz  nasil olsa ölecegiz öldükten sonra cennet diye bir yer var oraya gitmek icin dualar bitmis dedikodu  herkez mal derdine düsmüs nasil mal sahibi olurumda öbür din kardeslerimi kullanir rahat yasarim  düsmüsler bu dünya isine düsmüslerde  de ne yollari yolmus ne isleri ismis bir dönüm bostan yan gel osman icin mis cok az kiside bunu becermis beceremeyenlerde buna adam oldu dermis   birine sordum baska bir toplum varmi  bu geceyi  bu dünyada kutlayan var dedi eh birde oraya bakayim dedim

birde geldim sokaklar tertemiz  şıkır şıkır  isiklar her yer kis ortasi yesillikmi yesillik evlerde los isiklar bu los isigin icinde bir yesil cam agaci o agacta  şıkır şıkır süslü ve altinda özenle paketlenmis hediyeler ev sahipleri temiz özenle giyinmisler evleride ev ( gece kondu ev yokmu dedim gece kondu ev nedir diye avalaval bana baktilar) masada yiyecek icecek bir ben noksan yav dedim bune saltanat   biri dedi bu bizim 24 gecesi peygamberi anariz bunun icinde bereket gelsin diye cam yetistirenler  fabrikalar isciler üretenler nasiplerini bu dünyada alsin onlarinda sofralari böyle olsun bak benim kocamda bomba maytap firmasinda calisiyor aldigi aylikla bu haldeyiz cok sükür allahimiza ve peygaberimize 

bu benim yüzdelik olarak izlenimimdir her iki taraftada iyilikler ve iyilik olmayan taraflari vardirda bunuda okuyanlarin taktirine birakmakta fayda vardir  selamlar saygilar hatam varsa özürüm her seyden öcedir


Materyalist IP: 78.170.122.xxx Tarih : 9.01.2011 01:54:29

 "Bir Yılbaşını Daha Geride Bırakmak !", gelecek olan "Yeni Yılbaşılarını" kutlamak anlamında değildir ! "Yılbaşı" denen kavram yoktur; zira, evrende zaman mevhumu yoktur ! Yılbaşı denen kavram 1 Nisan da, 4 Temmuz da v.b olabilir idi... Seneleri, ayları ve günleri belirleme, insan oğlunun muhayyilesinden çıkmıştır ve bunu belirleyenler de, "İsa'nın doğum günü olarak" kabul etmişlerdir. "Yeni Yıllar" denen süreç, sadece rakamların değişmesidir ki, bu da insanoğlunun -farazi şekilde- uydurmasıdır; değişen şu olmuştur: 2010 rakamı, 2011 olmuştur. Nice yeni yıllar, yeni yılınız kutlu olsun v.b ifadeler neyi değiştirecektir ? ESKİ YILDA OLANLAR YENİ  YILDA AYNEN GERÇEKLEŞMEYECEK Mİ ? Neymiş yeni yıl ve ne anlamı varmış ? !..