Türkiye üzerinde kara bulutlar… Hakkâri Çukurca ve Siirt’teki şehitlerimizin acısı daha soğumadan onlara bir yenisi daha eklendi. Kısacası acı üstüne acı…
Türkiye Van’dan gelen yeni bir acı ile sarsıldı. Van gölü kıyısındaki Tabanlı köyü ve Erciş 7,2 şiddetindeki depremle sarsıldı; yaşamını yitiren insanlar ve yaralıların sayısı her geçen gün biraz daha arttı. Kuşkusuz göçük altında kalarak kurtarılmayı bekleyen insanların neler çektiğini ancak o anları yaşayanlar bilir. Kurtarılanlardan her birinin trajik öyküleri basında yer aldı. Kim bilir içlerinden kaçı kurtarılmayı beklerken yaşamlarını yitirdiler?
Televizyon ekranlarında yaşananları, olup bitenleri izliyorum; her deprem sonrasında olduğu gibi uzmanlar görüşlerini sıralıyor, önerilerini yineliyorlar…
Marmara ve Bolu depremlerinde izlediklerimiz bir kez daha yinelendi. Deprem uzmanlarının söyledikleri üç aşağı beş yukarı birbirinin eşi… Siyasiler peş peşe Van’da… Kızılay, Akut başta olmak üzere kurtarma ekipleri canla başla çalıştı. Kızılay devrede, depremzedelere sıcak aş verilmeye çalışıldı, çadır ve diğer yardım malzemeleri gönderildi. Ancak ortaya çıkan, kim oldukları bilinmeyen veya bilinip de söylenmeyen bazı insanlar ortaya çıkarak yardım malzemelerini yağmaladılar, sonra da bunları depremzedelere satmaya kalktılar. Felakete uğrayanların çoğunun elleri boş kaldı. Büyük olasılıkla o insanlar kimin kimden yana olduğunu öğrendiler. Bunu öğrenmeleri için böyle bir felaket yaşamaları şart mıydı?
Göçük altında kalanların yakınları, gözleri yaşlı, umutla yıkılan yapıların molozlarını temizlemeye, canlı bir insanı kurtarmaya çalışan başta askerlerimiz olmak üzere kurtarma ekiplerinin çalışmalarını izlediler.
Van depreminde de öncekilerden farklı olmayan aynı görüntüler izlendi…Yalnız ortada bir fark vardı; o da önceki depremlerde bazıları tarafından yardım konvoyları yağmalanmamıştı!..
Türkiye’nin deprem kuşakları üzerinde olduğunu bilmeyenimiz yok... Ancak aymazlık, vurdumduymazlık, biraz daha kazanmak isteyen, insan yaşamını hiçe sayan müteahhitler ve onları yeterince denetlemeyen teknik elemanlar bu faciadan sonra huzurlu mudurlar?
Deprem kuşağında bulunan diğer ülkelerde, örneğin Japonya’da depremden yaşamını yitirenler ile bizim kayıplarımızın arasındaki farka bakın. Anlayış, teknik ve her şeyden önce insanlık adına aramızda uçurumlar var. Oradaki depremlerde pek az insan yaşamını yitirirken bizde çarpık, kontrolsüz ve bilinçsiz yapılanma ve çıkarcılık ölüm getiriyor.
Marmara depreminde görünen, yaşanan vurdumduymazlık Van ve Erciş’te aynen yineleniyor. Değişen pek bir şey olmadığını, İnşaat Mühendisleri Odası’nın kısa bir süre önce yaptığı açıklama da bunu gösteriyor; “Van’daki binaların göçme nedeni neyse Gölcük’teki binaların göçme nedeni de odur.”
Bizim yapılarımız neden iskambil kâğıdından yapılmış evler gibi yıkılıyor? Oysa bu sorunun yanıtı öylesine açık ki; beton yapılarda deniz kumu, eksik ve taşıyıcı gücü zayıf demirlerin kullanılması, geniş yer sağlamak için alt katlardaki beton ayakların kesilmesi. Her şeyden önce de denetimlerdeki vurdumduymazlık…
Van-Erciş depreminde de en çok zarar gören yapıların devlet yapısı olması çok daha düşündürücü değil mi?
Van’da yıkılan binanın 3 katlı ruhsatı olmasına rağmen 7 katlı oluşuna ne yanıt verilebilir?
Her deprem sonrasında dünyada en üst teknolojiye sahip Japonlar olası İstanbul depreminde, 50.000-60.000 yapının yıkılacağını, 7.000-9.000 insanın yaşamını yitireceğini söylüyor.
Ne acı değil mi?
Van depreminin acı gerçekleri bir kez daha tokat gibi yüzümüze vurduğu da gerçek… Depremler jeolojik, tektonik yer hareketleri olayı, ama ölenlerin sayıca artması insan beceriksizliğinin, aymazlığın, çıkarcılığın sonucudur. Önceki depremlerde yapıların yıkılıp, insanların can vermesinde yap-satçılar ve onları sözüm ona denetleyenler tam olarak şimdiye kadar ne hesap verdiler ve ne ceza aldılar?
Anadolu’nun hangi bölgelerinin risk altında olduğu biliniyor. Riskli bölgelerde yapılanmaya göz yumanlara şimdiye kadar ne yapıldı? Üç kuruşluk menfaatler uğruna insanlar öldü.
1999 depreminden sonra yönetmelikler değişti, denetimler yapıldı (!) ama bunların yetersiz olduğu açıkça ortada. Müteahhitler ve onları denetleyen teknik elemanların deprem yönetmeliklerine aldırmadığı açıkça görülüyor. Ya alt katlarda yer kazanmak için kolanlar kesilmiş, beton bloklarda dere kumları kullanılmış, ya da yeterli demirler kullanılmamış.
Son depremden sonra bazılarının aklına Özel Tüketim Vergisi gelmiş. Mustafa Mutlu köşesinde haklı olarak soruyor; “1999 depreminden sonra geçici olduğu söylendiği halde kaldırılmayan Özel Tüketim vergisinde toplanan paralar Van’daki deprem için kullanılacak mı?
Bana sorarsanız; kullanılacağını hiç sanmıyorum, şimdiye kadar toplananlar bütçe açıklarını bir derece kapatmıştır!..
Sözün kısası Türkiye bunca felaketten acı tecrübeden sonra bir türlü ders çıkaramıyor. Sular durulduktan sonra yine çalan çalacak, yıkılan yıkılacak, ölen ölecektir…
erdemyucel2002@hotmail.com
SADE VATANDAŞ BU GERÇEĞİ 1939 DEPREMİNDE ALDIĞI YARALARDAN ÇOK İYİ BİLDİĞİ İÇİN . KENDİ İMKANLARI ÖLÇÜSÜNDE ERKEN UYARI SİSTEMİ KURDU BİNLERCE BULUŞLARI VE ÜSTÜN TEKNOLOJİSİ İLE.
YABANCI SOYGUNCU SİSMİK ALETLER İ DEVLETTİMİZE KAZIKLAYAN KARTELLERİN HAİNCE DÜŞMANLIKLARI İLEDE MÜCADELE ETMEK ZORUNDA KALIYORUM TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE. SOYGUNCU AVANTADAN GEÇİNMEYİ MESLEK EDİNMİŞ İNTİHALCİ KARAIŞIK VE KARINCA TÜVCCARI GİBİ AJANLARIYLA.
YILLARDIR ERKEN UYARI YAPIYORUM İNSANLAR ENKAZ ALTINDA KALIP ÖLMESİNLER DİYE. DEFALARCA BİLGİSAYARIMA VİRÜS BULAŞTIRDILAR. ELEKTRİK VOLTAJI İLE OYNAYARAK GÜÇ KAYNAĞIMI YAKTILAR. YAYIN YAPMAZ HALE GETİRMEK İÇİN BU ALÇAKLAR...
ÖLEN ÖLSÜN KALANLAR VE YARDIM PARALARI BİZÜMDÜR SEVİYESİZLİĞİNDE KİLERLE MÜCADELE EDEREK ERKEN UYARILARIMI YAPIYORUM.
Devletin en yüksek makamlarına bildirdiğim halde hala sus puslar. Son olarak depremden bir ay öncede TÜBİTAK'a gittim 32 yıl önceki buluşlarımın akibetini ve bilim heyetinin verdiği bilimsel cevabı istedim. Görevliyede web adresimi verdim depremleri saatlerine kadar hesaplayabildiğimi söyledim.
Yazılı resmi yazı ile devlet görevlilerine bildireceğimi bildirdim. 32 yıl önce bildirdiğim buluşlarım bu gün CERN 'de Batılılar İSBATlıyor hiç acaba utanma diye birşey yokmu bu prof diye geçinen bilim heyetinde. 1999 depreminide bildirmek için gitmiştim yeni binalarına taşınmışlar. Benimde sadece elimde manyetik kartım vardı halk otobüsü kartı görünce o burada geçmez dedi çekti giti. Kadınların adamın parası yoktur ikazınıda dinlemeden.
Yine gittim ama değişen hiçbirşey YOK. Gazete vanı ziyaret ettim uyardım . Deprem olmadan bir hafta önce yine türkiyede 8.0 magnitüdlük depremler olacak diye web sayfamdan ve basın web sayfalarından duyurdum yine hiç aldırış eden olmadı sorumluluk almamak için.
GERÇEKLER BU ...
www.depremerkenuyari.com
Ellerine saglik Hocam"Bilim adamlarimiz,Halki aydinlatmak icin ellerinden gelen her türlü bilgiyi aktarmaktadirlar.Bu aydinlatmalar haber niteliginde oldugu icin,inanyorum,ki Halkin %90 ni takip etmemektedir.Ondan sonra bar bar bagiririz,Devlet nerde diye.Bu tür aydinlatici haberleri izlemeyip baska kanallarda oynayan seri niteliginde olan flimleri izlemektedir.Oysa meshur bir atalafimiz var,Önce can ondan sonra canan demisler.Kimimizde dört duvar bir gececondum olsun düsüncesiyle kaba tabiriyle ev yapmaktadir.Degil deprem,siddetli bir lodos esse belki yikacaktir.O yetmiyormus gibi ilerliyen yillarda onun üstüne kat,ta kalkmaktadir.Eh yüz kilo tasiyan birinin üstüne besyüz kilo daha katarsan ister istemez o yükün altinda ezilecektir.Bunca aci felaketlerden ders almadigimiz gibi,Ayriyeten bazi felaketlerimizi kendimiz hazirlamaktayiz.Bile bile Allah büyük deyip intihar ediyoruz.Oysa Allah,in deyimlerinden biri tetbirini al ondan sonra bana havale et deniliyor.Ögle anlasiliyor,ki Marmara depreminden en ufak bir ders cikartmamisiz.Belki bu yazdiklarim bir seye yaramiyacak,Cünkü gene herkes bildigini okuyacak.
Türkiyemiz,bir deprem kusagi altindadir,Oysa daha yeni yeni Belediyelerimiz ve hükümetimiz,Bundan sonra denetimsiz bina veya gecekondu insa edilmiyecek deniliyor,Ve yapan olursa mutlaka yikilacak diyorlarmis.Bu söylemlere inanmak biraz zor ama Büyüklerimiz dogru söyler söylemlerine katilarak bende inanmak istiyorum,Sadece secim yapilacak tarihlerine kadar.Aksi takdirde sorarlar nerdeydin simdiye kadar saygilarimla.......
Depremler affetmiyor ama, ne yazık ki ve her nedense bu depremlerin yarattığı can kayıplarının sorumlusu olan müteahhitler, malum siyasiler tarafından affediliyor !