30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Dersim’i kaşımak niye?

Merak ediyorum ve kendime soruyorum; dünyanın diğer ülkeleri nelerle uğraşıyor, biz gündeme neleri taşıyoruz?

Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da başlatılan ayaklanmalardan sonra oralarda bir türlü düzen sağlanamıyor, İran “Bize saldırı kimden gelirse gelsin önce Türkiye’nin Füze Kalkanı Sistemini vuracağız” diye tehditler savuruyor… Bir zamanlar can ciğer olduğumuz Suriye ile durduk yerde neredeyse savaş ortamı yaratıldı. Bazılarının tuzları kuru olmalı ki, savaş çığlıkları atıyorlar… Sözüm ona dost görünen Barzani, Ankara’ya beş maddelik PKK görüşü getirmiş!.. Bu arada İspanyol girişimci, 150 bin dolar ödeyeni uzaya çıkarıp dünyayı seyrettireceği, yeni bir turizm projesi peşinde!..

Basınımızda ise Atatürk diktatördür diyecek kadar gözü dönmüş şaşkınlar çıkıyor. Oysa hiçbir zaman unutulmamalı ki, Türk ulusunun büyük çoğunluğunun Ata’sına olan sevgisinin azalması bir yana yaşananlardan sonra her geçen gün daha da artıyor. Bu durum bazılarını rahatsız ederse de belirli günlerde Anıtkabir’in dolup taşmasını gördüklerinde başlarını elleri arasına alıp düşünmelidirler… Sözün kısası; Atatürk düşmanlığı bu ülkede tutmuyor, hiçbir zaman da tutmaz…

Bütün bunlar olup biterken, “müflis tüccar eski defterleri karıştırır” sözünü kanıtlarcasına bazıları eski yıllarda yaşanmış olayları ortaya atmaya çalışıyor. Son günlerde eski defterleri karıştıranlar, mal bulmuş mağribi gibi yeni bir konu bulmanın heyecanı içerisinde kıvranıp duruyorlar. Aramışlar, taramışlar Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan Dersim isyanını bulmuşlar… Tarih bilgisinden yoksun olduklarından Osmanlıdan bu yana Kürtlerin kırkın üzerinde isyan çıkardığını ve hepsinin de bastırıldığını bilmiyorlar. Bazı ulema gazeteciler (!) ile paraşütle köşelere inenler (!) aydın olma hevesiyle konuya balıklama dalıp, o zamanki devleti yönetenleri suçlamaya kalkıyorlar, televizyonlarda bilip bilmeden ahkam kesiyorlar!..

Siyasetçiler birbirlerinden hesap soruyor… Yeni Türkiye Cumhuriyetine karşı bazı batılı ülkelerin kışkırtmasıyla ayaklanan asiler haklı olarak bastırılmış… Bunun için şimdi CHP’den hesap soruluyor. Akıl var izan var; o günlerin CHP’si ve o günlerin koşulları başka, bugünün CHP’si ve siyaset ortamı başka…

Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü gibisinden Dersim neden ortaya atıldı diye düşünenlerimiz vardır. Kendi kendime fikir jimnastiği yapıyorum; acaba mecliste başlı başına bir parti olan Kamer Genç ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersimli olmalarının bunda payı var mı?

Onlara yüklenmek veya tahrik etmek için mi Dersim ortaya atıldı?

Bu arada nedense hiç kimse yörenin asıl ismi olan Tunceli’den söz etmiyor?

Durup dururken Dersim neden kaşındı?

Gündem mi değiştirilmek isteniyor?

Kısacası akıl ermez bir durum…

Dersimle yüzleşelim deniliyor; yüzleşelim o zaman… Ama tarihle, geçmişle yüzleşmeye kalkarsak bunun ucu bucağı gelmez…

Yeri gelmişken, bir daha yinelemekte yarar var; Acaba toplumumuzun ne kadarı tarihimizi biliyor?

Okuyan, yazan ve düşünen insanlarımız şimdiye kadar kendilerine öğretilenlerin dışında bir tarihimiz olduğunun yeni yeni farkına varıyorlar. Bu, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet tarihimiz için geçerli… Dünyada insanların ne kadar az bilirse o kadar kolay yönetilir düşüncesi de artık rafa kalkmış sayılır.

Geçmişi kaşıyanlar, her gün bir yenisi ortaya atabilirler. Nitekim İstiklal Mahkemeleri bile ucundan kenarından ortaya atıldı bile… Belki de yakında Kubilay’ın kafasını kesen gericilerin ayaklandığı Menemen de gündeme getirilecek, ah vah edilecek!.. 1980 olaylarında kimlerin parmağı olduğu, Maraş, Malatya olayları, 1 Mayıs ve Sivas katliamları, Ermeni tehciri de gündeme taşınacak… İsimleri üniversitelere, hava alanlarına, caddelere verilen Demokrat Parti yöneticilerin 6–7 Eylül olaylarında ne kadar parmağı olduğu soruşturulacak?

Yandı gülüm keten helvam!..

Dersim denildi, ardından özür ve yüzleşme geldi. Bu konuda CHP suçlanmak isteniyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında devlete yönelik bir isyanın bastırılmasının AKP ile CHP arasında polemik konusu yapılması bana hiç de mantıklı görünmüyor. CHP içerisinde de bu konuda bazı çekişmeler yaşanıyor. CHP milletvekillerinden birisi bu olayın üzerinde yanlı bir tutum izleyince parti içerisinde ileri dozda tenkitlere uğramıştı.

Kılıçdaroğlu’nun ise, acemi bir politikacı gibi Dersim olaylarına değinen Başbakan’a “ Dersim konusunda sana ekmek yok, hadi başka kapıya” diye seslenmesi bir bakıma rakibinin ekmeğine yağ sürüyor. Oysa söyledikleri bir parti liderine yakışan sözler değil…

Siyasette Dersim kaşınırken bir de ortaya özür dileme modası çıktı… Neden kimden özür dileniyor?

Başbakan ve ardından CHP Diyarbakır İl Başkanı da Dersim halkından özür dilemeye kalkışılmış. Başbakan’ın Dersim için devlet adına özür dilerim demesi de oldukça şaşırtıcı. Siyaset bilimine göre devletler yalnızca devletlerden özür diler. İsyancılardan özür dilendiği de görülmüş şey değildir…

Bazıları da bu olayı tarihçilere bırakalım onlar enine boyuna araştırsın, belgeleri incelesin, bilgi üretsinler, ondan sonra tartışalım diyorlar. Ortada gizli kapaklı bir şey yok ki; bu konuda birçok kitap yazıldı… Olaylarla ilgili belgeler, bilgiler meclis zabıtlarında, Genelkurmayın arşivinde bulunuyor. Bunlarla yetinilmiyorsa en gerçekçi araştırmayı Türk Tarih Kurumu yapabilirdi. Ancak 12 Eylül darbesinden sonra oradaki bilim adamlarının çoğu uzaklaştırılmış ve Kurum bir türlü eski halini alamamıştı.

Ortada gizli kapaklı bir durum yok. İşin özüne gelince; Cumhuriyetin ilk yıllarında hilafetten, padişahtan yana olanlar ve Kürt şeyhleri İngiltere mandası altında bağımsız bir Kürt devleti kurmak isterler. 11 Şubat 1925’de isyan başlatılır. Şeyh Sait kuvvetleri bir süvari alayını pusuya düşürür ve Elazığ’ı işgal eder. Diyarbakır’a yürürlerse de başarılı olamazlar. Askeri bir hareketle isyancılar mağlup edilir. Bir süre sonra İngiltere ve Fransa’nın desteğiyle yeni bir ayaklanma başlatılır. Köprüler yıkılır, karakollar basılır, yüzlerce asker şehit edilir, askeri birlikler pusuya düşürülür. Devlete vergi vermek istemezler, askere çağırılanlar askere gitmez.. Seyit Rıza İngilizlere yazdığı mektupta “Türk ordusunu yenilgiye uğratıyoruz” der. Epey uğraştan, verilen şehitlerden sonra isyan bastırılır ve elebaşlarından Seyit Rıza, Şeyh Sait başta olmak üzere suçlular idam edilir.

Bugün Kürt toplumu Şeyh Sait ile Seyit Rıza’yı lanetlemelidir. Oysa yakınlarda Seyit Rıza’nın heykeli yapıldı!..

Dersim’de halka yönelik bir katliam yapılmamıştır. Ancak o günlerin savaş teknolojisinde havadan nokta atışları yapılamadığından kaçınılmaz ölümler olmuştur. Her savaşta askerlerden çok sivillerin öldüğü de bir gerçektir. II. Dünya Savaşında Avrupa’nın taş üzerinde taş kalmamacasına bombalanışında, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombası toplumsal bir katliam değil midir?

İpin ucu kaçmaya görsün; Tunceli Üniversitesi Rektörü ortaya çıkıyor, referandum yapalım halkın Dersim ismini isteyip istemediğini öğrenelim diyor. Ardından da Tunceli Üniversitesi ismini Dersim olarak değiştirelim diyor!.. Meğer geçtiğimiz yıl Dersim sempozyumu bile düzenlemiş!..

Garip ama Dersim harekâtının altında İsmet İnönü’nün imzası var mıydı yok muydu tartışması yapılıyor. Anlaşılan hedef İsmet İnönü… Onun kişiliğinde CHP yıpratılmak isteniyor. Cumhuriyetin kuruluşunda büyük payı olan, II. Dünya Savaşına Türkiye’yi sokmamak için büyük çaba sarf eden ve başarılı olan Paşa’nın bu yönüne bakan yok… Tek partili rejimden 1946’da çok partili rejime geçişteki payı unutulur mu?

Haklı olarak bazıları merak ediyor; sıra ne zaman Atatürk’e gelecek diye… Belki soracaklar; köhnemiş, batının kucağındaki Osmanlı’yı neden ortadan kaldırıp cumhuriyeti kurdun diye! Beklesinler; daha çok beklerler…

İş bir kere şirazesinden çıkmaya görsün…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 3 Aralık 2011 Cumartesi 00:15:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erdal Geyikçi-Sanatcı.. IP: 78.186.67.xxx Tarih : 3.12.2011 16:39:09

Merhaba Erdem abi.Bundan önceki Köşenizede, dersimle ilgili yorum yazmıştım.Son günlerdede,Dersim Siyasilerimizinde dilinden düşmüyor.Benim Aklımın almadığı Kabuk bağlamış Yarayı Kaşıyıp durmaları. O zaman:Maraş, Çorum,Sivas olaylarınıda Kaşısınlar.!

Geçmişte yaşanmış oldugu gibi; Savaşlarda zaiyat verilir(Halktan olsun, Askerlerden olsun)..İslamiyet zamanında bile böylesi olaylarda yaşanmıştır.Şimdi neyin savaşını veriyoruz anlamış degilim.!

Ben birazda şimdiki siyasilerin 4 halifelik dönemini yaşadığını düşünüyorum.Ben daha öncede dedigim gibi"ALEVİYİM".Biz Aleviler için Yıllarca Hz:Ali efendimizin Son halife olarak gördügümüzi ve Peygamber efendimizden üstün tuttuğumuzu,Allaha fazla inanmadığımızı söyleyip durdular.

Alevilşer:Hz:ALİ Efendimizin Allahın Aslanı,İslamiyetin Kılıcı,İlmin Kapısı,Peygamber Efendimizin Damadı ve Akrabası Oldugunu çok iyi biliyoruz.Böyle bir Mertebeye Sahip olan Birisinin Son Halifelik İstedigini Düşüne biliyormusunuz Erdem abi.?

Son halifelikle ilgili Büyüklerimden duyduklarımı yazıyım:Peygamber efendimizin Mefatinden sonra:Hz:Ali efendimiz,Kayın babasının naşıyla İlgilenirken,Kim halife olsun tartışması başlamış.Aslında kimin halife olacağını Peygamber efendimiz Hastalıgı sırasında Hz. Ebu Bekir olacagını söylemiş.

Peygamber Efendimizin Hz:Ali efendimize Bıraktığı Felsefe Oldugu söyleniyor.(Alevilerin yaşattığı felsefe)

İslamiyetin Yeni Yeni Tanınmaya başladıgı Yılllarda,Sohbetlerin edildigi Evler varmış.Heybetli ve güçlü olan Hz:Ali efendimizin evide bunlardan biriymiş..Kısacası:ALİ'NİN EVİN'DEN ÇIKANLARA "ALEVİ DENİLMİŞ"(AL(İ)EVİ).

Kızılbaşlıgı gelince:İslamiyet döneminde Hz:Ali efendimizin askerleri başlarına Beyaz başlıklar bağlamışlar."Askerlerin tanınması ve Karışmaması açısından".

Daha sonra:Savaşlarda Yaralanan ve Ölenlerin kanları,Beyaz başlıkları Kana bulandıgı için kırmızı olmuş.Hz:Ali efendimizin askerleri kırmızı başlık takmaya başlayınca(Kızılbaşlar denilmiş).

Gelelim Türkiyede Yaşayan  Alevilere:Türkiye 7 Bölgeden,81 İlden,Yüzlerce ilçeden,Binlercede Köyden oluşuyor.Türkiyenin Her ilinde,ilçesinde ve köylerinde Aleviler yaşamakta. Alevilerin Türkmen oldugunu,Son yıllarda daha çok duymaya başladık.Şimdi soruyorum Gerçek Aleviler kimlerdir diye Erdem abi.?Bence bu yarayı Fazla kaşımasınlar:Kerbelaya kadar  gider bu iş:))))Saygılarımla.Erdal Geyikçi-Sanatcı..


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.15.xxx Tarih : 3.12.2011 20:10:35

Hocam ellerine saglik"Derslik gibi bir yazi olmus.Her nedense biz igneyi kendimize batirmiyoruz.Daima karsimizdakine civaldizi batirmaya alismis bir milletiz.Simdi iran davasinda hakli,mi haksiz mi onu önce bir düsünelim.Elbette kendisini savunmak icin mudafaa edecektir.Dis gücler irana bomba yagdirirsa herhalde eli ayagi bagli kalacak degil.

Malatya,ya kurulacak olan olan kalkanlar,Türkiye,yi korumak icin,mi yoksa israili korumak icin mi ? Türkiye icinse ona asla inanmiyorum.Bu konuda irana hak vermek lazim,Birde Türkiyenin üstünde parcalanacak olan o kimyasal bombalar,Türkiye,ye ve Türk Halkina ne kadar zarar verecegi mechul,Onu düsünen kimse yokmu.

Suriye,de olan olaylar,eger Suriye hükümeti suclu ise o zaman Türk Hükümeti PKK davasinda,da sucludur.Onun icin Suriyenin icislerine karismak dogru degil.Suriye,de olan olaylar,dis güclerin isidir.Nasil dis gücler Türkiye,ye karsi PKK kiskirtyorsa ayni sekilde Suriye halkini kiskirtip yönetimini düsürmek icin verdikleri caba.Bu uzaktan yakindan Türkiye,yi ilgilendirmemesi gerekir.Bizim derdimiz bize yetiyor.

Dersim olaylari kanimca Dahi Mustafa Kemal Atatürk icin karalamak icin ortaya cikarilmistir.Demek bazi insanlar caresiz kalinca kime saldiracagini bilinmez ve onu kestirmek güctür.Bu dersim olaylari halki birbirine kirdirmaktan öteye gitmez.Bu konuda zarar gören herkesin kurumaya yüz tutan yarasina duz serpmektir saygilarimla.