Ne zaman köşe yazarlarından birinin, geçmişte yazdıkları ile taban tabana ters düşen bugünkü yazılarını, siyasilerin konumlarına yakışmayan sözlerini okusam çok eski yıllarda kalmış bir mahalle bakkalımızı hatırlarım.
Dükkânının duvarına astığı, ibretlik tabelasından daha önce de söz etmiştim. Yeri geldi bir kez daha yinelemekte yarar var sanırım. Bizim mahalle bakkalı duvarına “önce duşun! (düşün değil) sonra konuş” yazmıştı. Bunun nedenini soranlara da “insanın boğazında birkaç düğüm var. Bir şey söyleyeceksen sözlerin bu düğümlere takılsın, ondan sonra ağzından çıksın” derdi. Gerçekten doğru ve ibret alınacak sözler…
Günümüze bakıyorum siyasilerin söyledikleri akıl alır cinsten değiller. Güneydoğu’da şehit sayımız artıyor, hemen her gün bir şehit veya PKK saldırısı haberi basınımızda yer alıyor. PKK işi azıtmış, vur kaç taktiğini artık bir yana bırakmış Hakkâri ve Şemdinli’yi ele geçirmek istiyor, yol kontrolleri yapıyor. Suriye ve K.Irak sınırları bizleri tehdit eder duruma geldi. İran tehdit üzerine tehdit yağdırıyor. İsrail İran’ı vurur mu vurmaz mı bilinmiyor. Kucak açtığımız Suriyeli sığınmacılar kamplarında olay üzerine olay çıkarıyor. PKK’nın elinde kaçırılan tutsak devlet görevlileri var! Böyle bir ortamda CHP haklı olarak meclisin toplanmasını istiyor. İç ve dış politikada böylesine vahim bir durumda meclisin toplanması kadar doğal bir şey olabilir mi?
Ne var ki, yanıt anında hükümetin sözcüsü Hüseyin Çelik’ten geliyor. “Hükümet işinin başındadır ve terörle mücadele etmektedir. Gerekli olursa meclis tabii ki toplanabilir ama PKK bomba patlattı, bir yeri bastı diye birkaç Mehmet’i şehit etti diye örgütün her gün Türkiye’nin gündemini oluşturmasına müsaade etmemeliyiz. Bizim hassasiyetimiz budur!”
Çelik’in birkaç Mehmetçik şehit oldu diye meclisi toplayamayız sözleri toplumda, basının bazı kesiminde ve siyasiler tarafından büyük tepki gördü.
Çelik açıkça şu sıcak günlerde milletvekillerimiz tatilde, onların da tatil yapmaya hakları var dese belki daha inandırıcı olurdu.
Liderler yine birbirleriyle ağız dalaşına girmiş, söylenmeyecek sözleri peş peşe birbirlerine sıralıyorlar. Bu kez onlara HEPAR Genel Başkanı Em.General Osman Pamukoğlu da katılarak televizyonda karşılıklı konuşmaya davet ediyor; “Beceriksizliğin bohça gibi açıldı mı” diyor. Başbakan’dan da anında yanıt geliyor; kimsin sen, gramın ne, çapın ne?
Nedense bu sözler bana Orhan Veli’nin “Cımbızlı Şiirini” anımsattı;
“Ne atom bombası
Ne Londra konferansı
Bir elinde cımbız
Bir elinde ayna
Umurunda mı dünya!”
Böylesi bir ortamda meclisin olağanüstü toplanması için yeterli sayıya ulaşılamadı. CHP tam kadroya yakın, BDP ise on milletvekili ile toplantıya katıldı. AKP ve MHP toplantıya, daha doğrusu gelişen olaylara itibar etmemiş olacaklar!.. Oysa herkes böyle bir durumda çok daha duyarlı olmalıydı. MHP her zaman yaptığı gibi iktidarı destekleyen bir tutum sergilerken şimdiye kadar yapmış olduğu söylemlerinin ne kadar boş olduğunu bir kez daha gösterdi. Alpaslan Türkeş ile Bahçeli MHP’sinin taban tabana zıt olduğu bir kez daha görüldü. Zaten o günlerin kadroları da çoktan dağıtılmıştı.
Anlaşılan içeride ve dışarıda ne olursa olsun sıcaklardan herkes mayışmış!..
Tek kelime ile yazıklar olsun…
NOT: Barışın, sevginin, hoşgörünün ve kardeşliğin egemen olduğu, daha güzel bir dünya dileklerimle tüm okuyucularım ve dostlarımın Şeker Bayramını kutlarım.
erdemyucel2002@hotmail.com