30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Eşek ve Eşeklik Üzerine!..

Nedense birisine kızanların ağızlarından çıkan ilk söz eşek veya eşeklik etme olur… Bazı kadınlarda ön sevişme yapmadan üzerine saldıran erkekler için eşek gibi saldırdı der...

Kısacası eşek, kızılan kişiye söylenen, küfür yerine geçen bir sözcüktür. Kendisine danışılmayan kişiler “biz eşek başımıyız”; gelişen çocuğun elbiseleri dar gelince, “eşek büyüdü, semer dar geldi”; fazla naz yapanlara” eşek cilvesi” yapıyor; farz edilen öte dünya (!) için “eşek cenneti”; inatçılara da “eşek inadı” var; gelişme göstermeyenlere “eşek kuyruğu gibi ne uzadı ne kısaldı”; anlayışsız insanlar için “eşek kafal”ı; sevgi anlamında “eşek sıpas”ı; birini uzun süre dövünce “eşek sudan gelince kadar dövdük”; incitici şakalar için “eşek şakas”ı; kızdığı kişiye bir şey yapamayanlar için “eşeğe kızıp semerini dövdü”; birini gülünç duruma düşürenlere “eşeğe ters bindirdi”; işini sağlama bağlayanlara “eşeğin ipini sağlam kazığa bağlad”ı; zor duruma düşenlere “eşekten düşmüş”; bilgisiz görgüsüzlere “eşek hoşaftan ne anlar” gibi deyimler günlük yaşantımızda sıkça kullanılır. Aslında bu deyimleri çok daha uzatmak da mümkün… Nebatat biliminde de bazı bitki türlerine “eşek hıyarı”, “eşekkulağı”, “eşek marulu”, “eşekotu”, “eşek maydanozu”, gibi isimler verilmiştir. Büyük yaban arılarına da “eşek arısı”, Tabanus cinsi sineklere “eşek sineği” ismi yakıştırılmıştır. Ege’de Büyük Menderes deltasında küçük bir aday” da “Eşek Adası” ismi ile tanınmıştır.

Bu sözleri söyleyenler acaba kaçı eşek hakkında yeterli bilgiye sahiptir?

Binek veya hizmet hayvanı olarak yararlanılan, evcilleştirilmiş atgiller familyasından olan eşek, ata göre çok daha dayanıklıdır. Eşeğin en çok bilinen ve tanınan türlerinin Fransa, Pireneler, Sicilya, Mısır, Kıbrıs ve Kuzey Afrika’ya kadar kökeni uzanır. At ile çiftleştirildiğinde aynı amaçla kullanılan katır dünyaya gelir. Eşek aygırı, damızlık eşeklere verilen isimdir. Evcilleştirilmiş eşeklerin yanı sıra bir de yaban eşekleri vardır. Hindistan ve Moğolistan’da Asya yaban eşeği gibi türleri ile de karşılaşılır. Günümüzün evcilleştirilmiş olanların atasının Somali veya Nubye eşeği denilen Afrika eşeği olduğu kabul edilir. Eşeklerin renkleri, postları ve bedenleri de ülkelere göre değişimler gösterirler.

Küçük vücuduna göre ağır yükleri taşıyan eşekler çilekeş hayvanlardır. İsminin hakaret anlamında kullanılmasının nedenini anlayabilmek olanaksızdır. Gözleri son derece güzel olan eşeklerin etlerini bilmeden yiyenlerimiz de vardır(!).

Eşek, Divan Edebiyatına da girmiştir. Ünlü Divan edebiyatı şairi Şeyhi, aruz vezninde Harnâme isminde, dört bölüm halinde, hiciv edebiyatının şaheseri sayılan bir mesnevi yazmıştır. Odun ve su taşımaktan bıkan, zayıf, hasta bir eşeğin öyküsü olan Harnâme’nin yazılmasının da bir nedeni vardır. Çelebi Sultan Mehmet’i aynı zamanda hekim olan Şeyhi tedavi etmiş, karşılığında da kendisine Tokuzlu Köyü verilmiştir. Şeyhi köye gitmek üzere yola çıkmış, ancak eşkıyalar tarafından soyulmuştur. Bunun üzerine eşeknâme anlamına gelen Harnâme’yi yazmıştır:

Bir eşek var idi zâif-ü nizâr
Yük elinde kat’i şike vüzâr
Odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi.

İnsanoğlunun akılsızları hep eşeklikle nitelendirilmiştir. Oysa bu güzel gözlü, çilekeş hayvan çoğu insandan çok daha akıllıdır. Eşeğin en iyi yol yapım mühendisi olduğunu söylersek sakın şaşırmayın. Serbest bırakıldığında yokuşları en fazla % 7 eğilime kadar çıkar, vursanız, öldürseniz daha yukarı çıkmaz. Arazide kısa mesafelerde dönemeçler alarak ilerler. Yol yapımında mühendislerin ellerinde aletler olmadığı günlerde eşeğin, Allah vergisi bu özelliklerinden yararlanıldığını eski mühendisler bilirler. Eşeğin ortaya koyduğu yol güzergâhı ölçüldüğünde aynı %7’lik sonuçla karşılaşılması şaşırtıcıdır.

Nitekim 1950 yıllarında Amerika’dan mühendisler gelmiş, yol yapımlarımızda rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda güzergâhları belirleyecek, takometre, nivelman, minfa, jalon ve pons gibi alet, edevat yok; bizim Nafıa (Bayındırlık) mühendisleri eşeği yokuşa sürmüş, bastığı yerlere kazıklar çakmışlar, arkasından da şeritmetre çekmişler… Bunu gören Amerikalı mühendis durumu kavrayamamış ve ne yapıyorsunuz böyle diye sorma gafletinde bulunmuş:

-Rampada yakın güzergâhı belirliyoruz.
-Nasıl yani anlamadım.
-Eşek %7 eğilim üstüne çıkmaz. Bizde eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergâhını belirliyoruz
Amerikalı gülmeye başlamış;
-Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?
Bizim Nafıa mühendisleri de hazır cevap;
-Yurtdışından mühendis getiriyoruz!..

Halk edebiyatımızda eşekle ilgili kıssadan hisse pek çok fıkra vardır. Kimse üzerine alınmasın onlardan ikisi ile yazımı noktalamak isterim.

Öykü bu ya; bir inek, bir at ve bir eşek insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra belirledikleri bir yerde buluşmaya karar verirler. Her biri başka bir yöne gitmiş… Aradan beş yıl geçmiş ve kararlaştıkları yere önce inek ile beygir gelmiş. İkisi de son derece perişanmış… Zayıflamışlar, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış ve çökmüşler.
Beygir sormuş;
-Nedir bu halin inek?
İnek iç geçirerek anlatmaya başlamış;
-Bu insanlar merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Sonra başka bir ineğin yanına koyup çift sürdürdüler. Aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım.
Anlatma sırası ata gelmiş;
-Benim de ağzıma bir demir parçası soktular. Ağzımı açamadım. Üzerime biri bindi, o iner inmez yerini başkası aldı. Binmedikleri zaman bağladılar. Sırtım çöküp onları taşıyamaz duruma geldiğimde arkama, bu sefer kocaman bir araba bağladılar. Bu kez onları arabayı çekmeye başladım. Bu arada bolca kırbaçlandım ve sonunda bir fırsatını buldum ve kaçarak canımı zor kurtardım.
Bu sırada uzaktan eşek görünmüş... Eşek keyiften ıslık çala çala, önüne çıkan taşları tekmeleye tekmeleye geliyormuş. Son derece mutlu bir görünüşü varmış… Şişmanlamış, tüyleri daha da parlaklaşmış, gözlerinin içi gülüyormuş… Üzerinde de lacivert takımlar varmış… Onu gören inek ile at şaşırmış, nedir bu halin anlat demişler;
-Bir memlekete vardım. Öyle bir yer ki, biri yüksek bir yere çıkıp bağırsa herkes onu alkışlıyor... Ben de yüksekçe bir yere çıktım anırmaya başladım. Benim anırmamı bilirsiniz. Duyan benim yanıma koştu… Duyan benim yanıma koştu… Onlar geldikçe ben daha çok, öğrendiğim güncel konuları içerecek biçimde sürekli bağırmaya başladım.
İnek ve at merakla sonra demişler.
-Sonra beni başkan seçtiler Bir şeyler yapmama gerek kalmıyordu. Ben bağırdıkça onlar “memleket seninle gurur duyuyor” diyerek alkışlıyorlardı. Yiyecek çok şey vardı. Ben de yedim yedim bağırdım.
İnek ile at merakla sormuşlar;
-Peki, senin eşek olduğunu anlamadılar mı?
-Yarısı anladı ama diğer yarısına anlatamadı.

Okuyucularımdan birinin gönderdiği bir başka öyküye göre de memleketin birindeki eşekler semerciden şikâyetçiymişler. Semerci hiç de iyi semer yapamıyormuş… Bu yüzden eşeklerin sırtları yara bere içerisindeymiş... Eşekler toplanmış yeni bir semercinin gelmesi için dua etmeye başlamışlar. Öykü bu ya; duaları kabul olunmuş ve oraya yeni bir semerci gelmiş… Ne var ki, bu semercide eşeklere rahata kavuşturacak semerler yapamamış, eşeklerin yaraları azalacakken daha da artmış… Bunun üzerine yeni bir semercinin memlekete gelmesi için yeniden duaya başlamışlar… Gerçekten o semercide gitmiş, yerine yenisi gelmiş… Eşekler sevinmiş, ancak her semerci değiştiğinde sevinmişlerse de yenisinin eskisinden pek farklı olmadığını görmüşler. Kısacası semerci gitmiş, semerci gelmiş…

Nihayet bir gün eşekler yine toplanmış bu kez semerciden değil de eşeklikten kurtulmak için dua etmeye başlamışlar…
 

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 30 Ocak 2010 Cumartesi 00:44:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gönül Ademir IP: 78.183.197.xxx Tarih : 30.01.2010 04:13:10

Eşek doğu kültünde aşağılanır.Çünkü doğuda emek ve sabır eşeklik sayılır. Aslında insan eşeğe yakıştırdığı kerametlerle kendini anlatır.Köpek kadar dost güzel insan azdır.Ama bu güzel hayvan da aşağılanır.İnsan kendine bakmalı. Yazarımız bizi çok güldürdü,gerekli dersi aldım.

 


Gökhan IP: 88.240.67.xxx Tarih : 30.01.2010 12:02:21

Sayın Yücel elinize sağlık.Kıssadan hisse:Eşek olana semer vuran çok olur!


selim namer IP: 217.131.189.xxx Tarih : 1.02.2010 22:00:55

Sayın ERDEM BEY:Yazınız bir harika kıssadan hisse misali. Eşşeğe semer vuran çok olur,bizdede semerin altına yatacak eşşek çok olur misali yazınızı çok beğendim. Toplum birlik olmaz ise böyle semer vuran çoook olur 


Mehmet E IP: 84.62.14.xxx Tarih : 30.01.2010 14:23:02

Hocam sen aklinla bin yasa"Anliyana muazzam bir ders hikayesidir. Anlamayana, da kissastan ben essek olduktan sonra sirtima eger,i vuran cok olur dermis. Zaten essek,te sirtimdan düsen musalla tasina düser diye dua edermis.Bu derslik yazini okurken cok güzel eglendigimin,de farkina vardim.Kissas,da olsa hikayede olsa yazilarini sabirsizlikla beklemekteyim.Yorumlar bu güzel yazinin icinde oldugu icin herhangi bir yorum yazmaga gerek kalmamistir,sagol var ol kalemin daim olsun saygilarimla.


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.235.149.xxx Tarih : 30.01.2010 10:11:28

Sevgili Erdem. Edebî değeri olan bu nefis yazı için bir eşek fıkrası da benden. Yalnız fıkrada 'zülf-i yâre dokunur' endişesi ile ufak bir rötuş yaptım. Çiftliğe misafir gelen bir bey, devamlı şıgır şıngır eden bir çan sesi duyar. Çiftlik ağasına bu sesin nereden geldiğini sorunca ''Beyim, kuyudaki dönme dolaba bağladığımız eşekle su çekiyoruz. Çan sesi kesilince eşeğin durduğunu anlıyor, övendire ile eşşeği dürtüp tekrar yürütüyoruz'' demiş. Bey, ''Peki, eşek durduğu yerde kafasını sallayıp çanı çaldırsa durduğunu nereden bileceksiniz?'' deyince ağa ''Aman beyim, bunu sizin gibi akıl edecek eşek nerde ki?'' demiş. Kıssadan hisse çıkarmak size kalmış.  


erdal geyikci-sanatcı IP: 88.231.79.xxx Tarih : 31.01.2010 00:09:28

Merhaba Erdem abi.Çoktandır Köşenize yorum Yapmıyorum.Köşenizde Eşşekleri Konu etmişsiniz.Bende Eşşeklik Ettim çoktandır yorum yazmıyorum,yorum yazıyım dedim:)))Köşenizi okuyunca Akılıma Rahmetli Kemal Sunalın"Tosun Paşa Filmi geldi.Filimde Kemal Sunal evin uşağı.Aklımdan Çıkmayan Sahnesini Yazmak İstiyorum:Telli ve Sefer oğullarının Paylaşammadığı Yeşil Vadiyi Almak için Yola Çıktıkları Sahne:Kemal Sunal ve Eşşegi herzamanki gibi Kafilenin En Ön sırasında  Yerlerini Alırlar.Eşşek En Önden gittiği için Develerde Eşşeği Takip ederler..Akşam olduğu için Konaklarlar,Sabah kalktıklarında Develer yoktur.Evin uşağına develerin nerde Olduğunu Sorarlar,Kemal Sunalda Eger Develer Benim Eşşeğe Uydularsa Gitmişlerdir der...Vallaha Eşşek gibi herşeyi Anlıyoruzda..Biz insanlar Eşşek inadı gibi inatcıyız Anlamamazlıktan Geliyoruz..Develer bile Eşşege uyuyorsa,İnsanlar Ne yapsın Erdem abi.?Biz Eşşek Olduktan Sonra Semerciye bile Gerek yok ...Unutmadan makinalar çıktı Çıkalı eşşeklerde başı boş gezmye başladı.Dünyanın En rahat Hayvanları eşşekler oldu.Tabi kalanlarıda Medyadan Takip ediyoruz,Belkide Sofralarımızda Yiyoruz ..SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ-SANATCI..


hazan IP: 85.103.44.xxx Tarih : 30.01.2010 01:10:28

Selam, eşek hakkında bilmediğim şeyleri yazınız sayesinde öğrendim.Bizleri her konuda aydınlattığınız için teşekkürler. Kıssadan hisselerde anlayan için şahane.....Saygılar..