Türkiye’de gerçekten beklenmedik şeyler oluyor!..
İstanbul başta olmak üzere aylar öncesinden bazı şehirlerimizde büyük pankartlar asılmıştı; “Amacımız insani yardım, rotamız Filistin” diye… Olayı yinelemeye gerek yok; herkes neyin ne olduğunu artık pekâlâ biliyor…
Filistin’in Gazze limanına insani yardım götüren, ablukayı kırmaya yönelik Özgürlük Filosu (!) gemilerinden Mavi Marmara dışında hiç birisinde sorun yaşanmadı. İsrail askeri diğer gemilerin de yolunu keserek içerisine girdi ve rotalarını Aşdod limanına yöneltti... Orada yardım malzemeleri kontrol edildikten sonra Gazze’ye ulaştırılacağı söylendi. Mavi Marmara gemisinden sonra Rachel Corrie isimli İrlanda gemisinin de Gazze’ye 35 mil kala yolu kesildi, direnişle karşılaşılmadı ve rotaları Aşdod limanına çevrildi. Gemide İrlandalı Nobel Barış Ödülü sahibi Mairead Maguire de bulunuyordu.
Mavi Marmara gemisinde neden sorun çıktı?
Bütün mesele de buradan kaynaklanıyor; olayın ardından yerli ve yabancı basında bu konu detaylarıyla dile getirildi. Geminin içerisinde silah bulunmuyordu ama çatışma için önceden bazı hazırlıklar yapılmıştı. İsrail telsizinden “Mavi Marmara, abluka altındaki bölgeye doğru gidiyorsunuz” diye uyarıda bulunulduğunda gemiden “Çenenizi kapatın ve Auschwitz’e (II.Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Yahudileri tutukladığı toplama kampı) geri dönün” yanıtı gelmiş!..Televizyon ekranlarından görüldü gibi geminin rotasını değiştirmek için helikopterden inen İsrail askerlerine sapanla bilyeler atıldı, sopa ve demir çubuklarla üzerlerine saldırıldı. Sanki kendilerince cihat ilan etmişler (!), Ortadoğu’yu İsrail’den arındıracaklar (!)... Böyle olunca İsrail askerleri silaha sarıldılar…
Mavi Marmara gemisine yapılan bu saldırı olayı, Davos’tan bu yana Türkiye ile İsrail arasında yaşanan gerginliği yeniden kopma noktasına getirdi. Türkiye’nin sorunları unutularak çekişme iç politikaya yansıtıldı. Suçlamalarda Tevrat bile ön plana çıkarıldı, kutsal kitaptan yararlanılmaya çalışıldı!...
Ne garip ki, bu çirkin olay Başbakan ile Fethullah Gülen arasında, sürpriz şekilde fikir ayrılığı çıkmasına da neden oldu. Bununla kalınmadı hükümetin iki üyesi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Hoca her zaman olduğu gibi doğruyu söylüyor. Her şart altında müspet, hareket etmeliyiz” derken, Kültür ve Turizm Bakanı beklenmedik tepkide bulundu… Ertuğrul Günay, “Uzaktan bakılınca olaylar öyle görülüyor demek ki, içinde yaşayınca bizim baktığımız gibi görünüyor” gibisinden sözler söyledi… TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de ne şiş yansın ne kebap örneği “Söylediklerine saygı duyuyorum “ demekle yetindi. Böyle olunca da Fethullah Gülen ile AKP önde gelenlerinin birbirlerine ters düşen beyanatlar vermeleri akıllara kabinede çatlak mı var sorusunu getirdi. Bu arada Fethullah Gülen cemaati ile AKP arasındaki bağlantı kopuyor mu, yoksa hoca araya mesafe mi koyuyor diye düşünenler oldu.
Kısacası kafalar biraz karıştı…
Türkiye’de etkili bir cemaatin başı, aynı zamanda gazete ve televizyonu olan, ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in en çok satan gazetelerden “Wall Street Journal’a verdiği demeci doğruları yansıtıyordu. Joe Lauria imzasıyla çıkan yazının başlığında “Münzevi İmam Gazze filosunu eleştirdi” deniliyordu.
“Gazze’ye insani yardımı düzenleyenler organizatörler İnsani Hak ve Hürriyetler İnsani Yardım Vakfı (İHH) yardımı göndermeden önce İsrail’le bir uzlaşı sağlamayarak otoriteyi hiçe saymış ve iyi sonuç alınamayan bir girişimde bulunmuştur.”
Türkiye’de garip şeylerin olduğu her zaman söyleniyor. Dış ülkelere giden siyasilerin orada başka, burada başka türlü konuşmalarına artık alışır olduk… Fethullah Gülen’in Marmara Gemisine yönelik eleştirisi ne garip ki, Türkiye’de yayınlanan kendi gazetesi ile televizyonunda yer almadı(!). Yalnızca Gülen’in demecinin ne anlama geldiğini açıklayan bir makale yayınlandı. Hepsi o kadar… Kendi cemaati içerisindeki radikal kesimler hocanın demecinden hoşlanmamış olmalı, belki de AKP ile bağları şimdilik koparmak istememişlerdir…
Gerçekten de Türkiye’de garip şeyler oluyor; uzun yıllardır sürdürdüğüm yazın hayatımda ilk kez Fethullah Gülen’in sözlerine katılıyorum. Bence Fethullah Gülen, bu sözlerinde yerden göğe kadar haklıdır. Hiçbir devletin limanına zorla, kaba tabirle metazori gidilip mal götürülmeye çalışılmaz… Şehit olmaya gidiyoruz gibisinden sözlerle götürülmeye kalkılırsa sonuç böyle olur, ölüm ve yaralanma gibi acı sonuçlar ortaya çıkar…
Dünya coğrafyasının en hassas ve en sorunlu bölgesinde yer alan Türkiye’nin bu konuda yapacağı, atacağı önemli adımlar vardır. Aşırı dinci kesimin sözlerini, eylemlerini, savaş çığlıklarını bir kenara itip akılcı bir politika izlemek zorundadır. Dışişleri Bakanı, partisinin seçime yönelik çıkarlarını, Ortadoğu’daki liderlik hevesini dikkate almadan rasyonel biçimde hareket etmeli, çevresini de uyarmalıdır. Vizyonu, eğitimi bunu yapacak güçtedir. Kaldı ki, Filistin başta olmak üzere Arapların gösterilerine, yaşa var ol seslerine, kulak asmamalıdır. Arap’ın ne yapacağı hiç belli olmaz; bunun sayısız örnekleri geçmişte yaşanmıştır. Bugün Arapların mitinglerinde Türk bayraklarını sallayarak, Başbakanın posterlerini taşıyanların dedeleri Osmanlı askerine, İngilizlerden aldıkları altınlar karşılığında arkadan kurşun sıkmışlardır. Onun için I.Dünya Savaşı’nın Arabistan ve Süveyş kanalında yaşananlar ile İngiliz Casusu Lawrens’in anıları iyice okunmalı ve sonra da bununla yetinilmeyip düşünmelidir. Sırası gelmişken de Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü hiç bir zaman unutulmamalıdır. Ayrıca Sakallı Celal’in geçen yüzyılda söylediği “Türkiye doğuya giden geminin güvertesinde batıya doğru koşmamalıdır.” Sözündeki anlam da kulaklarımıza küpe olmalıdır.
Ortadoğu’nun zemini, çeşitli çıkarların çatıştığından her dönemde kaygan olmuştur. Hükümetin Ortadoğu’ya yönelik tutumu, İsrail ile arasının açılması ABD’nin iki müttefiki arasındaki çatışma hiçte hoşuna gitmez. İki ülke arasındaki diploması çatışmasında ABD’nin kimden yana olacağı da açıktır. Bunun için Arap ülkelerinde sallanan Türk bayrakları ile posterlerin gazına gelinmemelidir. Yoksa Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oluruz… Başımızda her geçen gün büyüyen, bazı yerlerimizi kan gölüne çeviren PKK belasının, nereden kaynaklandığını da unutmayalım. Ortadoğu’nun lideri olacağız derken bir bakmışız zararlı çıkan yine bizler olmuşuz…
erdemyucel2002@hotmail.com
MEYVE VEREN AGACI TASLAYAN ELLERINIZ KIRILIR BIR GUN...
bakiyorum da sanki israil in avukat i gibi savunma yapiyorsunuz ne bileyim iste sanki o mavi marmara savas gemisi gibi davraniyorsunuz sáyin yazar diyorki tevrat ön plana cikti diyor arkadaslar tevrat da musa aleyhisselama cebrail aleyhisselam vasitasi ile inen bir yüce kitap kim itiraz edebilir ki sizler oraya buraya satasmayi birakin o güzelim kalemlerinizle böyle degilde güzel yazilarinizi yazmaya bakin kardesim herkes görevi ne ise onu yapsin sahsim olarak benim güzel ülkemde israil avukatlarini istemiyorum
"Mavi Marmara Girişimi"nde, malûm siyasilerimiz fettullaha ve onun koruyucusu ABD'ye neden danışmadılar ve masum insanlarımızı kurban ettiler !
fethullah hoca gibi toplumuzda dini hareketlere yön veren insanların böyle bir hassas bir konuda islam dünyasıyla kenetlenmesi ve israil gibi islam düşmanı bir devleti lanetlemesi gerekirken tam tersi bir demeç verdi.otoriteye baş kaldırmadan önce onunla anlaşılmalı diyor.Peygamber efendimiz(s.a.v)davasını yayabilmek için tüm toplumu karşısına aldı.bu da otoriteye karşı bir başkaldırı değil mi?
Politikacılarımız ağzını kavga ve şiddetle açıyor.Birbirlerine hakaret yarışındalar, ülke için hiçbir dişe değer proje yok.Her şey artık din ulemasına soruluyor.
Ellerin dert görmesin Hocam"Türkiye,de gercekten garip seyler oluyor,ve kafalar karmakarisıktır. Marmara gemisinin durumu ise apayri bir konudur.Sanki daha önceden ayarlanmis bir komplodur.Basbakan dis ülke gezisinde Reiscumhur,da öyledir Genelkurmay Baskanimiz Misirdaydi ve bu dönemde israilin bütün itirazlarina ragmen IHH kurulusu gemilerle denizlerde yol alip Gazza,ya yardim götürmek ve yetistirmek icin yol aliyor.
Müsaadesiz izinsiz götürülen bir mal kacak sayilir,israil,de bagira bagira izin vermiyecegini beyan etmistir.Simdi burda kim hakli kim haksiz okuyan karar versin.Gerci hayati malzemeye gecis izni vermeyen israil suclu,Fakat o malzemeyi tasima izni veren yetkilerde o kadar sucludur.Ne oldu yazik degilmi 9 insan ölüyor Allah muhafaza belki yaralilardan,da daha ölecek var gibi görülüyor.
Eger demokrasi özgürlük hürriyet bagimsizlik varsa.Marmara gemisinde olan vakada,da bir yanlislik olmustur.Sayin Fethullah Gülen,in konusmasini görsel basindan izledim ve dinledim,Ve bu konu hakkinda ayni fikirdeyim düsünceme tam uygun bir beyani olmustur.izin alinmadan gidilmemesi gerekirdi.
Türkiye,de Halk hakli olarak tepki göstermistir.Fakat savas ister gibi yola koyulmalari biraz düsündürücüdür.Savasi yasiyanlar bilir Allah kimsenin basina getirmesin,Söyle uzakta aramamak lazim,Irak durumu ortadadir.ve halen onun yaralari sarilmadi vede sarilacagina,da benzemiyor.Şeffaflik ve yeniden yapilanma uzun seneler alacagina benziyor.
Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk,ün dedigi gibi yurta sulh cihanda sulh ilkesine uymak en dogrusudur.Ne yazik,ki simdiki yöneticilerimiz ayni hassasiyeti göstermiyorlar.Arap ülkelerine daha sirin görünmek icin bazen ileri geri konusmalari oluyor.Buda ister istemez batili ülkelerin hışmina ugramak demektir.Bu gidisle evdeki bulgurdan olacagimizi gösteriyor.Ne diyeyim meshur bir ata lafi ile kapatayim,Her koyun kendi ayagi ile asilir saygilarimla.
Aksine sayın yazar, ben bekliyordum fethullah hocanın bu cevabını. Kendi hayatından endişe etmiş olmalı. öyle ya israilin kucağında ikamet ediyor ABD de. İsrail ajanları istese bir gecede ipini çekerler. Ama itiraf edeyim mert bilirdim onu müslüman öleceğini bilse doğrulardan çekinmez. Hoca efendiyi can korkusu yalanlara itiyor belli ki israilin ağzı ile konuştuğuna göre! Yazık