Türkiye’yi uzun süredir meşgul eden, mitinglerin birbirini izlediği günlerden sonra yeni Anayasa onaylandı… Bunca zaman harcanmasına, mali yükten sonra önümüzdeki seçimden sonra yeni Anayasanın yapılacağını iktidar ve muhalefet partileri söz birliği etmişçesine söylüyorlar. Vatandaş sormaz mı; halkın oyuna sunulan ve kabul edilen bu anayasa yetersizdi, yenisine gereksinim vardı da bunca gürültü patırtı neden yapıldı diye?
Halk oylamasında değişen maddeler yetersiz olmalı ki; yenisinden söz ediliyor. İnsanın aklına elde olmadan takılıyor; acaba onaylanana Anayasanın asıl amacı Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun değiştirilmesi miydi?
Onlar da istifa ettiklerine, yerlerine yenilerinin atanmasına başlandığına göre Anayasa oylaması amacına ulaşmış olmalı!..
Kuşkusuz, bu arada mitingden mitinge koşan liderler de devlet işlerine tam olarak kendilerini verememişlerdir. İnsanın doğası olarak bir işe fazlaca yönelince, ne derse desinler diğerlerine ihmal ederler…
Bir ülkenin geleceğini ilgilendiren ve ortaya çıkan sorunun halk tarafından çözümlenmesini sağlayan ilk referandum 1905’de Norveç’te yapılmıştır. II. Dünya Savaşından sonra Fransa’da Üçüncü Cumhuriyet’e dönüşü reddeden bir halk oylaması yapılmıştır. Belçika’da 1950’de yaşanan krallık sorunuyla ilgili olarak da referanduma başvurulmuştur. Türkiye’de ise ilk kez 27 Mayıs 1960’tan sonra Kurucu Meclis Hakkındaki Kanunun ön gördüğü bir referandum 1961 Anayasası için yapılmıştır. Bunun ardından yanılmıyorsam altı kez daha çeşitli nedenlerle referanduma başvurulmuştur.
Müslümanlar arasında ilk halk oylamasının ne zaman yapıldığını hiç merak edeniniz oldu mu?
Hazreti Ali döneminde bir Arap devesiyle Küfe’den yola çıkarak Şam’a gelmiş… Devesiyle birlikte şehri dolaşırken önüne çıkan birisi deveyi sahiplenmiş;
-Ver o dişi deveyi o benim, demiş…
-Bu deve benimdir. Üstelik dişi değil erkektir o…
Aralarındaki tartışma uzamış ve sonunda bu anlaşmazlık Emevi hükümdarı Muaviye’ye yansımış. Muaviye karşısına getirilen her iki adamı da dinledikten sonra, kararını açıklamış;
-Bu deve Kufeli’nin değil Şamlınındır!..
Küfeli bu karara itiraz edince, halkın oyuna başvurulmaya karar verilmiş ve Muaviye topladığı halka seslenmiş;
-Ey cemaat bu deve kimindir?
Muaviye’ye karşı koymak hiç olur mu? Hepsi birden bağırmışlar;
-Dişi deve Şamlınındır!...
Halkın bu kararından sonra Muaviye Araba dönmüş;
-Küfeli dinle beni!.. Biliyorum bu deve senindir, hem de dişi değil erkektir… Küfe’ye dönünce onlara de ki; Muaviye dişi deveyi erkek deveden ayıramayan biri değildir. Ancak bilinmesi gereken; O ne derse evet diyen 10.000 adamı var. Söyle Hz. Ali’ye ayağını denk alsın!...
Kıssadan hisse bir fıkra…
Bu olay gerçek mi değil mi bilemeyiz ama halkın oyu her zaman ne derece doğru veya yanlıştır. Tartışmaya açık bir konu…
Sırası gelmişken fıkrada ismi geçen Emevi hükümdarı I.Yezit’in oğlu olan ve babası tarafından veliaht ilan edilen Muaviye’den söz etmekte yarar var sanırım…
Muaviye, Hz. Ali ile Emeviler arasındaki çekişmenin yoğun olduğu dönemde 10 Kasım 683’de ülkenin en karışık döneminde halife olmuştur. O yıllarda önce babası Yezit sonra da Muaviye, Hz. Peygamberin torunu, Hz. Ali’nin oğulları Hasan ile Hüseyin’e karşı amansız bir hükümranlık mücadelesi yürütmüşlerdir. Hz.Ali’nin oğulları Kerbela’da şehit düşmüşlerdir. Onları en ağır şekilde itham etmişler ve sonunda da mücadeleden galip ayrılmışlardır. Çocuğu olmayan Muaviye’den sonra iktidar aynı aile içerisindeki Süfyanilerden Mervanilere geçmiştir.
Pek az kişinin bildiği başka bir gerçek de Muaviye döneminde en çok cami veya mescit yapılmış olmasıdır. Ancak cami ve mescitlerin çoğalmasının asıl nedeni her birinin başına kendilerinden yana imamların getirilmiş olmasıdır. Muaviye’den yana olan veya onun adamları olan imamlar halkı sürekli vaazlarla uyuturken, Muaviye ölümüne kadar zevk ve sefa içerisinde yaşamını sürdürmüştür.
Ancak benim de aklıma takılan bir soru var; Bugün neden hiç kimse çocuklarına Yezit veya Muaviye isimlerini koymazlar?...
Ben bu sorunun yanıtını bir türlü bulamadım. Acaba sizler ne düşünürsünüz?
erdemyucel2002@hotmail.com
Iyi günler Hocam"Sorunun cevabini bulamadim diyorsun.Hocam senin gibi tarihe dayali arastirmalari olan bir yazarin cevabi bulamiyorsa affina siginarak ben ve benim gibi düsünenler asla ve asla bilmezler.Yaliniz düsünce olarak ve her kimsenin haberlerden ögrendigi bilgileri kendi aralarinda cesitli düsünceler öne sürerek fikir üretirler.
Bende bunlardan birisi olarak düsünceme göre yapilan referandum, Halkin yüzde kirkki ne icin yapildigini bilmeden oy kullanmistir.Referandum döneminde Türkiyede izindeydim.Halkin arasinda,ki bazi konusmalarina birzat sahit.Oldum edindigim bilgiler bu referandum CHP lideri Sayin Kemal Kilicdaroglu ile Sayin Basbakanimiz Recep Tayyip Erdogan,in aralarindaki uyusmamazlik sorunu oldugu icin sanarak oy kullanan coktur.
Halk refah icinde,mi yoksulluk icinde,mi hic ilgilenen yok.Yeri gelince,de bahaliliktan dert yanan cok.Yazili veya görsel basindan edindigim bilgiler dahilinde bu referendum Hükümet yanlisi olan veya olmayan kurumlar icin sahsen bir arastirmadir.
Buda en alt tabakadan en üst abakaya kadar uzanmaktadir.Nerede neler var neler yok ögrenmek icindir.Eger Halkin refahi icin Anayasa degisikligi yapilacagi olsaydi referandum tarihinden genel secimlere kadar bir yildan fazla bir zaman vardi.Bu bir sene icerisinde en az Anayasanin yüzde otuzunu kanunlastirip yürürlüge koyarlardi.
Söylentiler secimden sonraya kalmistir,Tipki Muaviye,nin Hz.Ali,ye oynadigi oyuna benziyor.O dönemlerde Cok cami ve mescitler yapilmistir.Simdide Türkiyede cok cami veya cem evleri yapilmaktadir.O tarihlerde oynanan oyunlarin aynisi oynaniliyor gibi hissetyorum.Bu yapilanlar ibadet icin yapildigini hic sanmiyorum. Sadece kim bizden kim bizden degil ve nerelerde yasiyorlar yer tespiti icin yapilmis bir arastirmadir saygilarimla.
peki sizlere soruyorum saygi deger arkadaslar sizler kimdensiniz acaba sizin müslümanlardan baska ugrasacak baska isinizmi kalmadi sizler müslümanlar icin tahsis olmus memurlarsiniz galiba sayin yücel erdem cevab bekliyorum
Cevabı ben vereyim, Sayın Kalender... biz Müslüman âleminde yaşıyorsak Ehl-i Müslümi ıslah edip, bugünkü Dünyadaki hazin ve perişan durumundan kurtarmak içi başka kimlerle uğraşağız. Muaviyenin ve daha başka nice imam müsveddesinin seyyiatından ders alalım ki Yüce Atatürk'ün dediği gibi adam olalım adam...
referandum mevhumunu pek seven ve benimseyen sayın erdoğana tartışma konusu olan ve ortaya koyacağı bir referandum vesilesi daha çıktı kurbanı keselimmi yoksa bağışlayalammı yorumum diyanet başkanı bardakoğlunun son nokta açıklamalarıylada ilişkilidir