30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

İşkembeyi Kübra’dan Atmak !..

Deniz Baykal’ın gündem yaratan, montaj olduğu ağırlık kazanan ve bazı internet sitelerine servis edilen kasetin tartışmaları halen sürüyor. Büyük olasılıkla düzmece olduğu sanılan bu olay, kısa süre öncesi bazı aklıevvellerin ortaya attığı İsmet Paşa ile Hitler benzetmesini bir anda gündemden düşürmüştü. Belki gündeme yeni bir şey çıkarılamazsa yeniden ortaya atılır!... Oysa ortada fol yok yumurta yokken İsmet Paşa döneminin gündeme taşınması da çok garipti!... O günlerin ortamı ile bugünün dünya düzeni arasında dağlar kadar fark vardı.

Acaba bazıları İsmet Paşa’yı gündeme getirip Atatürk ve Cumhuriyete karşı akıllarınca tavır koymak mı istiyorlardı? Yoksa güreşte olduğu gibi el ense çekip bu konuda yoklama mı çekiyorlardı? Bilemeyiz…

Kısa bir süre öncesi Can Ataklı köşesinde İsmet Paşa’nın ilginç bir anısına yer vermişti. Onu sizlerle paylaşmak istiyorum. Deniz Baykal’ın kaset iddiasını gündeme taşıyanlar, kıssadan hisse kabilinden alınır veya utanırlar…

“Demokrat Parti- CHP çekişmesinin en ateşli günleri. CHP yayın organı Ulus Gazetesi’nin iki muhabiri opera sanatçısı Ayhan Aydan’la evinde röportaj yapıyor. Aydan hakkında o sıralarda Menderes’in sevgilisi olduğu yolunda söylentiler vardır. Röportaj sırasında foto muhabiri, büfenin üzerinde bir Adnan Menderes fotoğrafı görüyor. Fotoğrafın üzerinde Menderes’in Aydan’a aşkını anlatan bir cümle de yazılı. Muhabir hemen bunu fotoğraflıyor. Gazetesine dönüyor. O sırada Ulus’u Nihat Erim yönetiyor. Erim fotoğrafa bakıyor ve alıp İnönü’ye götürüyor. İnönü resmi görünce ters çeviriyor ve başka bir konuyu konuşmaya devam ediyor. Erim söz bitince fotoğrafı tekrar İnönü’nün önüne koyduğunda şu cevabı alıyor:

“Nihat Bey, Demokrat Parti ile ne kadar çatışırsak çatışalım, özel hayata, hele böyle bir konuya asla giremeyiz. Buna hakkımız yok. Bu fotoğrafı ne siz getirdiniz ne de ben gördüm.”

Erim fotoğrafı alır, yırtar ve odadan çıkar. Bir daha da bu konu hiç konuşulmaz.

İşte İsmet Paşa böylesine büyük bir devlet adamıydı. Yakın tarihi, Onu tanımadan, yaşamını bilmeden aleyhinde konuşanlara ne denir bilemem? Dense dense işkembeyi kübradan atıyorlar denir…

Adnan Menderes ile Ayhan Aydan aşkı o günlerde bilinse de hiçbir siyasetçi bu konuda tek laf etmemişti. Tâki Yassıada Mahkemesinde bu aşk aleniyet kazanana kadar…

Kişilerin özel yaşamlarına el atmak, onları gündeme taşımak, kanımca çok yanlış ve aynı zamanda terbiyesizce bir davranıştır. İnsanların aile düzenlerini bozar, telafisi olmayan yaralar açar… Ne yazık ki, kendilerini gazeteci sanan bazıları bu türlü olayların üzerine araştırmadan giderek kendilerine ün kazandırdığını sanırlar. Kazanırken kaybetmek veya galibi olmayan anlamında kullanılan Pirus zaferi (Pyrrhus) gibi kısa süreli ve sonuç vermeyen savaş gibi… Epirus’lu Pirus İ.Ö 280-279’da Roma’ya saldırmış, savaşı kazanmak için her şeyini feda etmiş, sonunda kazanmış ama ordusundan da eser kalmamıştır.

Deniz Baykal olayı onlardan çok daha farklı, büyük olasılıkla da iktidara yaklaşan bir parti liderini bitirme çabasıdır. Ortada netlik yok, bileşimciler kurgu, montaj yapıldığının üzerinde duruyor. Sinema çekimlerinde montajın başlı başına yeri vardır. Bir kişiyi bir noktaya bakarken görüntülersiniz, sonra da önüne farklı sahneleri ekleyebilirsiniz. Bu çirkin olayla ilgili yargı karar vereceğinden bizlerin de kesin bir söz söylemeye de hakkımız yok…

Ben olaya farklı biçimde yaklaşmak istiyorum; insanoğlu duygusaldır, aşka yönelik içgüdüleri vardır. Burada Deniz Baykal ve hanım milletvekilinden söz etmiyorum; sakın yanlış anlaşılmasın… Çoğunlukla insanlar severek evlenirler ve aşklarının hiç bitmeyeceğini sanırlar. Zamanla taraflar çaba göstermezse evlilik monotonlaşır, duygusallık ortadan kalkar ve alışkanlığa dönüşür. O zaman ortaya çıkan üçüncü kişiler insanın içgüdüsündeki aşkı körükler… Olayın kahramanları sıradan insanlarsa mesele yok… Tanınmış kişiler ise ortalık alevlenir… Olur, olmaz görüşler, ithamlar ortaya atılır, masum ilişkiler cana kastetmeye bile dönüşür. Günlük yaşantımızda bununla ilgili yığınla aşk cinayetleri vardır. Taraflar veya aile bireyleri birbirlerini affetme eğilimindeyseler, üçüncü kişiler acımasızca buna karşı çıkarlar… Sonunda aile dağılır, bundan en çok zarar görenler ise çocuklar olur…

Özellikle siyasiler bu tür konulara dikkatli yaklaşmak zorundadır. Yanılmıyorsam Alevi sözüdür; Eline, diline, beline sahip olacaksın…

Deniz Baykal’a yapılan ithamlar karşısında eşinin ve olayda ismi geçen milletvekili hanımın tutumları da ibret alınacak niteliktedir. Her iki hanım da aileleriyle bütünlük içerisinde olduklarını sözleriyle ve davranışlarıyla göstermişlerdir.

Kısacası bilip bilmeden konuşmak, insanlara çamur atmak, onları töhmet altında bırakmak etik bir davranış değildir. Geçenlerde televizyonların birisinde tarihçiliği kendisinden menkul bir kişi Deniz Baykal olayını gündeme taşıyarak çirkin suçlamalarda bulunmuştu. Gözlüklerinin üzerinden bakarak, çokbilmiş tarihçi edasıyla tarihteki devlet adamlarının aşklarına değinmiş, konuyu Fransa Kralı XV. Louis’in gözdesi Madam Pompadour’a taşımış, sonra da isim vermeyeyim bizde başbakanlık yapan üç kişinin sevgilisi vardı. Sevgililerinin hiç birisini milletvekilliğine taşımadı hezeyanını ortaya atmıştı!... Bunlar hayattadır diyerek de bazılarını töhmet altına sokup kafalarda soru işaretleri bırakmıştı!..

Baykal olayının neden ortaya atıldığını araştırmadan, eskilerin deyişiyle işkembeyi kübradan, yani inandırıcılıktan uzak, uydurulmuş söz söylemek gerçekten çok çirkin… Toplumun belirli kesimini işin özüne indireceği yerde onları yanıltmak, şu siyasi ortamda sizce doğru mu?

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 17 Mayıs 2010 Pazartesi 00:00:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 85.99.66.xxx Tarih : 17.05.2010 12:56:28

Değerli Üstadım

SOSYAL DEMOKRAT ve LAİK ALANIN lidersiz kalmasında korkarak sizin gibi pek çok kıymetli aydınımız Baykala arka çıkıyor. Bu alan lidersiz kalmaz. Sadece memur kafalı Kemal Kılıçtaroğlu  ve Gürsel Tekin'le de sınırlı değildir. Sosyal Demokrat alan yine Baykal tarafından boşaltılmıştır. Pek çok değerli aydın ve siyaset adamı, yine malum kişi tarafından küstürülüp hareketten uzaklaştırılmıştır.

Baykal' kalmakta ısrar ederse emin olun pek çok kaset servis edilecektir. Bunlar öyele masum aşk öyküleri de değildir. Sevigen bu işlerde koordinatör olarak bilinmektedir. Baykal'ın yaptıkları Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin eyleminden mıskallı zerre kadar farkı yoktur. 

Öteki yaparsa edebe aykırı, bizimki yaparsa mübah. BU NASIL BİR ŞEY?

Bu beye lütfen sahip çıkmayın. Ona sahip çıkanlar emin olun bu kakafonik süreçte en az onun kadar yıpranacaklardır.

BIRAKIN EDEBİYLE BIRAKMADIĞI ALANDAN MÜSTEHAK OLDUĞU ŞEKİLDE GİTSİN.

Türkiye'nin aydın potansiyelini görün. Adam sekreterini, avukatını ve doktorunu (ürolog) vekil seçtirdiğinde aynı tepkileri gösteren kaç köşe yazarımız var. CHP'de ve CHP sempatizanı pek çok nitelikli insan seçilecek sıralar yerleştirilmezken Sultan kendi bendelerini vekil yapmıştır.

 


K. Mükremin BARUT IP: 85.99.66.xxx Tarih : 17.05.2010 11:25:22

"Deniz Baykal’ın gündem yaratan, montaj olduğu ağırlık kazanan ve bazı internet sitelerine servis edilen kasetin tartışmaları halen sürüyor" Bu parağrafınızdan sonra yazınız bir anlam üzerine inşaa edilemiyor.Sizin neye dayanarak montaj dediğinizi anlayamadığım kaset, MALUMUN İLANINDAN başka birşey değil. Durumu, Ankara'da olan herkes biliyor.

İSMET PAŞA VE HİTLER BENZETMESİNE GELİNCE: Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Kemal Tahir'in hangi tarihlerde zülme uğradıkları inceleme konusu olmalıdır. 

Otuzüç Kürdü kurşuna dizdiren Mustafa Muğlalı paşa bile, ancak pek çok "aydının" ülkeyi parti diktatoryasına götürüyor dediği, Demokrat Parti döneminde yargılanabilmiştir.

Paraların üzerinden Atatürkün resimlerini kaldırıdığı konusuna girmeyeceğim. Ama gerçek aydınların en çok zulme uğradığı dönem, bu dönem olmuştur.

 


Teoman Törün IP: 85.103.111.xxx Tarih : 18.05.2010 18:33:43

Vallahi Erdemciğim, "Eğrisi doğrusuna rastgeldi; Baykal'a kesin yol göründü. Elbette keşke böyle olmasaydı; kişilik hakları zedelenmese idi ama bu saatten sonra Baykal'ı döndürmek CHP'nin de ipini çekmek olurdu. Artık İl Başkanlarının da iradeleri belli oldu 4'e karşı 77.. . Artık CHP'ye de Gandhi'ye de destek vermekden, başka izleyeceğimiz yol yok. Son anda etrafındaki kuyrukların çırpınması fecî hâlde "Biat kültürünün, kuyrukçuluğun, İnsanı Peygamber yerine koymanın; özetle, "Demokrasi karşıtlığı"nın tezhürüdür..  Bunların argümanları ne idi? Lidere "Vefa"... Hangi "Vefa" kardeşim. Baykal'ın bir "Erdem Anıtı" olan Ecevit'e gösterdiği "Vefa"yı görsünler de ibret alsınlar...