Sayın Meral Okay’ı yazdığı senaryolardan, oynadığı oyunlarından tanırım. Karşılaşıp iki kelime konuşmuşluğumuz olmadı. Günaydın Gazetesinde bir süre çalışmış, büyük olasılıkla aynı tarihlerde ben de araştırma ve köşe yazarlığı yapmıştım. Demek ki, orada da karşılaşmak kısmet olmamış... Yalnızca değerli bir sanatçı olan merhum eşi Yaman Okay’ı müşterek dostumuz merhum Türbeler Müzesi Müdürü Cenk Alpak aracılığı ile tanımıştım.
Meral Okay, Yasemince, Asmalı Konak, Fedai ve Bir Bulut Olsam gibi dizilerin senaryolarını yazmış, Siyad Türk Sinemasında (2002) ve 14.Adana Altın Koza Film şenliğinde (2007) en iyi yardımcı kadın oyuncu ödüllerini almış gerçek bir sanatçıdır. Gerçek sanatçı diyorum; çevremizde adı sanatçıya çıkmış, sanatla ilgisi olmayan öylesine çok insan dolaşıyor, ekranlarda izleniyor ki…
Henüz iki bölümü yayınlanan ”Muhteşem Yüzyıl” dizisi ile belki de isminden en çok söz edilen senaristlerinden birisi oldu… Dizi daha yayına girmeden başlayan aleyhteki yaygara her geçen gün biraz daha genişledi; yazılı, görsel ve internet basınında tüm hızıyla sürüyor…
Kendisine naçizane bir tavsiyem olacak; Türkiye’nin akıl, bilim ve aydın düşünceden uzak, bazı ortamlar değişmediği sürece bir daha tarihi senaryo yazmasın… Muhteşem Yüzyıl dizisi bir belgesel niteliği taşımayıp, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan arasında geçen aşkın çevresinde dolaşıyor. Ancak bizim toplumun biraz garip bir tutumu var; yeterince tarih okumazlar, daha doğrusu okulda okutulanlar dışında pek fazla bilgileri yoktur. Buna bazı siyasileri, akademisyenleri ve gazetecileri de dâhil etmemiz olasıdır. Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımız Tarkan ve kurdunu, Malkoçoğlu filmlerini izleyerek geçti. Bizans tekfurlarını nasıl perişan ettiğimizi, İstanbul’u nasıl fethettiğimizi okuduk, filmlerini izledik.
Böyle olunca da tarihe objektif bakamayan bir toplum ortaya çıktı… Beyinlere pompalanan kahramanlıkların çoğunu gerçek sandık… “Azim bir cenk oldu küffara kılıç çaldık”, “bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” sözleriyle büyüdük… Yanılmıyorsam Viyana kuşatmasında üzüm bağından üzüm yiyen, sonra da parasını asma kütüğüne asanların soyundan geldiğimize inandık veya inandırıldık!... Osmanlı padişahlarının tebası olmaktan gurur duyduk, ecdadımız diye başımızda taşıdık, üzerlerine toz kondurmadık!..
Osmanlı padişahlarına da toplum olarak ayrı bir hayranlık duyar, onların eleştirilecek yanları olmadığını düşünürüz. Meral Okay’ın bu gerçekleri (!) görmeden senaryo yazması biraz yanlış oldu ve bu yüzden şimşekleri üzerine çekti. Tarihi gerçekleri, objektif yazmak yerine senaryosunun içerisine dörtnala giden atlar üzerinde küffara kılıç sallayan, haremdeki kadınlara yüz vermeyen Kanuni Sultan Süleyman’ı koymuş olsaydı tepki değil, alkış üzerine alkış alırdı… Bugün dizisini yeren yazılar yerine çarşaf çarşaf öven yazıları okurdu.
Bakın Reha Muhtar, ne kadar güzel uyarıda bulunmuş; Kanuni dizisine Cüneyt Arkın Malkoçoğlu Bali Bey olarak girmeliydi demiş..
“Malkoçoğullar’ından Yahyapaşazade Malkoçoğlu Bali Bey’in Belgrad’ı almasını acilen senaryoya eklesin Meral Okay…
Yahyapaşazade Malkoçoğlu Bali Bey, Malkoçoğulları’ndan olup Belgrad’ın alınmasında imzası olan komutanlardandır. Bu bölümleri Malkoçoğlu Bali Bey namına Cüneyt Arkın oynamalı, beyaz bir atın üzerinde, dıgıdık dıgıdık dıgıdık giderek…”
Muhteşem Yüzyıl dizisinin tenkit edilen bir başka yanı da Kanuni Sultan Süleyman ile Alexandra Anastasia Lisowska (Hürrem Sultan)’ın iki gün halvette kalarak, RTÜK’e inat sevişme sahneleri…
Dünyaya hükmetmiş bir hükümdar porno yıldızları gibi sevişir mi?
Nedense bazı tarihi büyüklerin insanüstü varlıklar olmadığını, onların da insan olduklarını düşünmeyiz. Sanki onların ateşli sevişmeleri ayıptır, günahtır!... Oysa Kanuni’nin de Hürrem Sultan’ın da birer insan olduklarını düşünmeyiz...
Arkeolojinin ana temasını oluşturan mitoloji tanrılarının ateşli aşklar yaşadıklarını acaba kaç kişi biliyor?
Cinsel eğitimsizliğin, cinselliği ayıp olarak nitelemesi burada da karşımıza çıkıyor. Bugünkü genç nesil bizlerden daha farklı, okuyor, görüyor ve yaşıyorlar. Bizim kuşakların ana babaları, çocukları leyleklerin getirdiğini veya çeşme yalaklarında bulduklarını söylerlerdi! Biz de bu masallara saf saf inanmıştık!...
Meral Okay’ın, padişah ile sultanı seviştirmesi olacak iş değil!.. Onlar insan üstü yaratıklardır, aşık olmazlar, sevişmezler!... Acaba buz gibi mi ilişkiye girerler?
Kanuni’nin büyük aşkı Hürrem Sultan’a duyduğu aşkı dile getiren gazeli, şu sıralarda internette yer alıyor;
“Hayatımın, yaşamımın sebebi Cennetim, Kevser şarabım.
Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi
Sevgilim, benim gülen gülüm…”
Meral Okay tarihi gerçekleri, özgür bir düşünce içerisinde yazarsa, başta siyasilerden olmak üzere böylesine tepki alır, kanal da ihtar alır!... Oysa senaryosunda o dönemle ilgili bazı kesitlere cesaretle yer vermiş; özellikle Osmanlı Tarihi’nin acımasız Harem yaşantısını, Haremağalarının baskısını, oradaki kadınların birbirleriyle nüfuz mücadelesini ortaya koymuş. İnsanın aklına elde olmadan bir soru takılıyor, daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi Harem’deki kızlar, aileleri tarafından padişahımızın bir gece için de olsa koynuna girsin diye mi getirilmişler? Yoksa yabancı ülkelere yapılan seferlerde ganimet olarak mı ailelerinden acımasızca koparılmışlar? Yoksa esir tüccarlarından mı satın alınmışlar?
Sultan Süleyman’ın Hürrem ismini verdiği Alexandra da Lehistan’da Rohatyn’de doğmuş, 20 yaşındayken Tatarlar tarafından kaçırılmış, ailesi öldürüldüğünden bir süre Kırım Hanı tarafından himaye edilmiş ve Osmanlı Sarayına sunulmuştur. Senarist bu gerçeği dizide dile getirince, tepki görmüş…
Osmanlı padişahlarının Sultan Osman ve Sultan Orhan dışındakilerin Türk kanı taşımayan analardan doğduğu söylenince neden tepki çekiyor, anlayabilmiş değilim. Kaldı ki, bu konuda yazılmış, Ali Kemal Meram’ın “Padişah Anaları, Reşat Ekrem Koçu’nun “Osmanlı Padişahları”, Necdet Sakaoğlu’nun “Bu Mülkün Sultanları” diye okunması gereken kitaplar var; bilmeyen varsa hatırlatırım…
Meral Okay, Osmanlı devlet teşkilatında önemli bir yeri olan devşirme müessesine de değinmiş... Hıristiyan çocuklarının ailelerinden koparılıp getirildiğini, Harem ve Enderun’da eğitim verildiğini ve sonra erkeklerin devletin önde gelen mevkilerinde sadrazam, vezir, paşa olduklarını belirtiyor. Yalan mı?
Dizide, tarihe Makbul ve Maktul İbrahim Paşa’ya en az Kanuni kadar yer verilmiş… Pargalı İbrahim denilen İbrahim Paşa, Venedikli Sofya’nın oğlu olup devşirilmiş, çocukluğu Kanuni’nin şehzadeliğinde yanında olmakla şansı açılmış… Padişahın kız kardeşi Hatice Sultan ile evlenmiş… Ancak sonu hiç de iyi gelmemiş, Hürrem Sultan’ın entrikalarına kurban giderek öldürülmüş. Tarihçiler kendisinden bu yüzden Makbul ve Maktul İbrahim Paşa olarak söz etmişlerdir.
Muhteşem Yüzyıl dizisi RTÜK’ten ilk bölümünün ardından uyarı cezası almıştır. Önümüzdeki bölümleri gerçekten merak ediyorum tarihi gerçekler objektif olarak yazılacak mı?
Yavuz Sultan Selim zamanında devşirilen, Kayseri Ağırnas köyünde doğan, üç padişaha baş mimarlık yapan Mimar Sinan’dan acaba nasıl söz edilecek?
Mimar Sinan, Ermeni kökenli devşirmedir ama Türk mimarisine ölümsüz eserler kazandıran, Müslümanlığı, Osmanlılığı benimsemiş olduğu nasıl vurgulanacak? Sanırım yine bazı fanatikler ortaya çıkacak, o Müslüman doğdu diyerek diziye bir ceza daha verilecek…
Meral Okay’ın işi gerçekten çok zor; o yüzden bir daha tarihi senaryo yazmasın derim. Günümüzde ayyuka çıkan, içki içenleri, satanları zorlayan yönetmelikler çıkarılırken Osmanlı padişahları içki değil şerbet içerlerdi safsatası yine gündeme taşınacak… Önümüzdeki bölümlerde Kanuni ile Hürrem Sultandan olan oğlu Sultan II. Selim’in içki müptelası olmasını acaba nasıl açıklayacak? Belki de birileri ortaya çıkıp içki değil şerbet müptelasıydı mı diyecek?
Meral Okay, senaryoda en büyük yanlışı da burada yapmış…Kendisine, “Sultanım içkiniz” diyerek içki sunanın yüzüne içki kupasını çarpacak ve hemen boynunu vurduracaktı… Bakın o zaman nasıl alkışlanır, ödül bile verilirdi!...
Merakla beklediğim dizinin bir bölümü de Hürrem Sultan’ın Sadrazam Rüstem Paşa ile işbirliği yaparak kendi oğlu Selim’i tahta çıkarabilmek için tahtta gözü var, yeniçeriler onu tutuyor diyerek öz oğlu Şehzade Mustafa’yı Kanuni’ye boğdurmasını nasıl açıklayacak?
Kısacası senaryonun bu bölümünü gerçekçi yazarsa bir yığın Osmanlı hayranını, ecdadımıza laf söyledi diye karşısına alacak?
Yukarıda da belirttiğim gibi Meral Okay’ın yapacağı en iyi iş tarihi senaryo yazmaktan vazgeçmesidir. Toplumun belirli bir kesimi gerçeklere henüz hazır değil… Aklıselim vatandaşlar diziden rahatsız olmak bir yana çok da beğendiler. Kimse ortaya çıkıp padişahımızın özel hayatına girilmez demesin; yakınlarda insanların telefonları dinlenmiş, kasetleri piyasaya sürülmüş, özel yaşamları ortaya dökülmüştü. O zaman Kanuni’ye arka çıkanların neden sesleri çıkmadı?
erdemyucel2002@hotmail.com
Herşey Aslına rücü eder türk milletide aslına rücü edecek...varın tüm gücünüzle bir tarihi avrupalıların çirkin iftiralarıyla bezeyip kirletmenin adına sanatsal kurgu deyin bu tarih değil deyin ama tarihteki mümtaz kişiliklere olmadık iftiraları atın türk halkıda diziyi izledi diye reyting masallarıyla uyutun...Herşey Aslına rücü eder... Zaman o ki artık herkes tarafını belirler zaman o ki artık müslüman Türk halkı içinde müslüman görünümlü iki yüzlüler açığa çıktı..Türklük ve Müslümanlık ezilmez bilakis yaşayın ve görün herşey Aslına rücü eder..Biz Zafere Siz Meçhule
Bence de yazmasın. Üstelik ben bu sözlerimde son derece ciddiyim. Osmanlı padişahları, paşaları, beyleri insan üstü varlıklar değillerdi elbette ancak onları hep akılları uçkurlarında, akşam olsada sevişsek derdiyle dolu ve üstelik devlet işlerini de buna göre tanzim eden kişiler olarak göstermek, pek de adil olmasa gerek. Dizinin bir sahnesinde padişah annesinin, sonradan veziriazam makamına gelecek İbrahim Paşa'dan padişahla seviştirmek için haremden kız seçmesini istemesi, herhalde ancak Meral hanımın ilginç fantazilerinde yer almakta. Tabi, dizi bir belgesel olmadığı için veziriyle, padişahıyla, haremiyle sex entrikalarını izletmek doğru görülebilir. Ben şahsen Meral hanımdan daha da yaratıcı şeyler bekliyorum aslında, bakarsınız ilerde haremde lezbiyen ilişkileri de konu edilir, tabi bu ilişkilere bir yerden bizim Kanuni veya Hürrem de eklenir. Bekleyip görücez artık.
O zaman herkes sevişme sahnesini çeksin video ya göndersin Meral hanıma onuda dizi yapsın. Ne güzel dimi.Hatta ilk siz yapın bunu.Nasıl olsa özgürlük yani.Bu ülkede o kasetleri sürülmüş kişiler kahraman ilan etti kendini.Başta siz aydınlar tarafından, ahlaksızlık özgürlük oldu.
yani böyle bir yazı yazmışsınız ama hiç tarihten falan haberiniz yok iki satır tarih okuyun da ondan sonra yazın .nasıl bir sorumsuzluk tarihi karakterlerinii rezil eden insanlara destek veriyorsunuz ne saygısızsınız ya kimse padişahlarının özel haytının bu kadarı varsa bile görmek istemiyor ne yapmak şimdi bu tarih anlatmak mı film yapmak mı yoksa saygısızca para kazanmak mı ... bence ilk ikisi kesinlikle değil çünkü çağdaş m ve madeni avrupa tariini böyle rezil fimlerle anlatmıyor düşüncelerinizi akıl süzgecinden geçirin fazla duygusal davranıyorsunuz umarım dediklermi anlayabilmişsinizdir.
meral hanım bugünkü bölümde önceki bölümlerde olduğu gibi yanlışlıklar var,bu eseri hazırlarken hammer, gibbons ve zuhuri danışman gibi osmanlı tarihini yazan tarihçilerin eserlerini okumadınızmı?Önceki yorumumda da yazmıştım,haseki sultanın adı mahidevran değil, gülbahardır,,ilerki dizilerde görürsek, hatice sultan pargalı ibrahimle evlendirililyor, bugünkü bölümdeki yanlış da donanma rodos seferine 4.6.1522 de palak mustafa paşa ve kordoğlu muslihiddin paşa komutasın-da hareket ediyor,(bu paşaların adı geçmiyor), Kanuni ise 16.6.1522 de üsküdara geçerek,18.6.1522 de ordusu ile karadan önce kütahya ya,sonrada 26.7.1522 de marmarise gelerek, önceden rodos a gelmliş donanmaya katılıyor,ilerleyen bölümlerde artık yanlışlıklar yapmamanızı dilerim.