30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Topkapı Sarayı’na Saldırı!..

Avrupa başkenti olmaya hazırlanan İstanbul’un tarihi yarımadasında çeşitli etkinliklerin hazırlıkları yapılırken, Topkapı Sarayı’na yapılan çirkin saldırı kültür camiasına bomba gibi düştü. Yalnız bizde değil dış dünyada da yankı bulan bu saldırının yapılmasının nedeni, Topkapı Sarayı’nda dünyaca ünlü piyanistimiz İdil Biret’in “Whitehall Orkestrası” eşliğindeki konserinin sponsorluğunu bir şarap firmasının üstlenmiş oluşuymuş. İdil Biret’in konser posterleri kültürden, sanattan, tarihten habersiz bir güruh tarafından yakılmış, tekbirler getirilmiş içeriye girmek isteyenleri güvenlik güçleri zor da olsa önlemiş… Bereket ki, Topkapı Sarayı sur duvarları, demir kapılarla korunuyor… Emniyet güçleri de acilen önlemini almış, aksi olsaydı AB’ye girmeye uğraşan Türkiye büyük bir darbeyi yine kendi cahil vatandaşlarından yiyecekti…

İstanbul artık Dünya Kültür başkenti mi, yoksa zavallıların yaşadığı yer mi olurdu; işte onu pek bilemeyiz…

İdil Biret’in böylesine çirkin bir olayla gündeme gelmesi hepsinden acı… Türkiye’nin medarı iftiharı sanatçımız Topkapı Sarayı’na arka kapıdan gizlice girebilmiş… Bu arada Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın dünyaca ünlü piyanist İdil Biret’in konserini “İçeride şarap içiliyor” diyerek basmaya çalışan Alperen Ocakları üyelerine gösterdiği sert tepki de alkışlanmalıdır:

Sadece İdil Biret’e değil. İstanbul’a Türkiye’ye karşı bir saygısızlıktır. Cahiliye dönemi artıkları imajımızı zedeliyor. Türkiye’yi böyle ilkel birtakım yaratıkların yönlendirmesi, baskı altına alması gibi girişimlere izin vermeyiz. Bu tür akılsız davranışlar hiç kimse tarafından müsamaha görmez, görmeyecektir.”

Protestocuların saldırı amaçları İdil Biret’e değil, içeride şarap içilmesineymiş!.. Kutsal Emanetlerin bulunduğu alanda şarap içilmezmiş!.. Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim devrinde yaşasalar, böyle bir olay olsaymış aynı tepkiyi koyarlarmış!.. O padişahlara böyle davranış biraz sıkar da neyse… Akıllarınca tarihe saygısızlık yapılıyormuş!,. Kendileri Osmanlı torunlarıymış!.. Bu sözlere Peh! Peh! Atma Debreli Hasan denir…

Topkapı Sarayı’nın kutsal bir yer olmadığı, Osmanlı’nın yönetim merkezi olduğunun, bugün çağdaş müze konumunda eserlerin sergilendiği, kültür etkinliklerinin yapıldığı bir müzedir. Tepki gösterenler bunun bile farkında değiller. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde İstanbul’a getirdiği Kutsal Emanetlerin, hangisinin gerçek hangisinin gerçek olmadığı bile tam netlik kazanamamıştır. Kaldı ki, Türkiye hilafetle değil, Atatürk devrimlerine bağlı cumhuriyetle yönetilmeye çalışılıyor.

Yurt içi ve dışında sayısız konserler veren, dünyaca ünlü piyanistimiz, sanat yaşamı boyunca böyle bir çirkin olay yaşamamıştır. Sanatçımız, “Her şeye rağmen sahneye çıktım. Hiçbir şey beni durduramaz. Tepki olacağına dair haberim yoktu. Olayların öncesinde konserin iptal edilmesi için uğraşmışlar. Daha önce meslek hayatımda böyle üzücü bir olayla karşılaşmadım” dedikten sonra, “Müzik insanları birleştirmek için yapılır” demekle yetindi.

İdil Biret’in sözleri doğru; müzik insanları birleştirmek için yapılır. Yalnızca insanlara!.. Kuşkusuz, müziği bağlama ve türküden ibaret sananlar, gıy gıy! dedikleri, çok sesli, üniversal müziği nereden bilecekler!..

Osmanlı torunları olduklarını iddia edenlere, Osmanlı Tarihi ile ilgili bilmedikleri birkaç not iletmek isterim;

Kabul etseniz de etmeseniz de bilin ki, Osmanlı halkı gibi Osmanlı padişahlarının da çoğu şarap içerdi. Osmanlı döneminin tarihe geçmiş meyhaneleri vardı. İçki yasağını çıkartan Sultan IV. Murat bile sarayında şarabını içerdi. Kaldı ki, şarap veya içki içmek de ayıp bir şey değildir. Bunun için Divan Şairlerinin pek çok şiiri vardır. Örneğin XVIII. Yüzyılın Divan Şairlerinden Nedim’in beyitlerine ne demeli?

İç bade güzel sev varsa aklı şuurun
Dünya varmış ya ki yokmuş ne umurun

Nedim bir diğer beytinde şöyle sesleniyor;

Haddeden geçmiş nezâket yâ ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı âl olmuş sana

Merak ediyorum Osmanlı torunu olduklarını iddia edenler, o zaman yaşasalardı acaba bu ünlü Divan Şairinin şiirlerini padişaha okumasını engelleyecekler miydi?

Osmanlı Tarihini bilmeyenlere veya bilmek istemeyenlere, kendilerine yanlış bilgiler aktarılanlara bir kez daha hatırlatmak istedim. Din uleması çıkarcı yobazların veya bazı devlet ricalinin kışkırtmasıyla ayaklanan güruhlar tarihte Topkapı Sarayı’nı basmış, pek çok değerli devlet adamının ve yenilikçi aydın padişahların öldürülmelerine alet olmuşlardır. Sultan II. Abdülhamit dönemindeki 31 Mart Olayı da o zamanın Volkan isimli gerici gazetenin kışkırtmasıyla başlamıştır. Acaba bugün onları kışkırtan bir gazete mi var?

Topkapı Sarayı’na, değeri sanatçımıza ve oradaki sanatsever insanlara yönelik olan bu çirkin saldırıya sebep olanlar, bilgisiz insanları sözle veya basın yoluyla kışkırtanlar mutlaka ortaya çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır. “Çiçek verdik, özür diledik, karşı taraf kabul etti, iş tatlıya bağlandı” gibisinden sözlerle kültürümüze yapılan bu ayıp kapatılmamalıdır. XXI. yüzyılda Türkiye’nin böyle bir ayıbı sırtlamaya hiç ama hiç hakkı yoktur

Bu saldırıdan sonra düşünüyorum; Fikret Mualla, Orhan Pamuk başta olmak üzere pek çok bilim adamımız, sanatçımız bu ülkeyi boşuna terk etmemişler…


erdemyucel2002@hotmail.com

 

Yayın Tarihi : 15 Temmuz 2009 Çarşamba 11:21:33
Güncelleme :15 Temmuz 2009 Çarşamba 11:55:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 85.100.155.xxx Tarih : 19.07.2009 00:16:13

Sayın Yücel, ülkedeki sosyal ve siyasal çürümeyi,gençliğin yozlaştırıldığının kanıtlaması bakımından son saray baskınını incelediğiniz yazınız için kaleminiz var olsun derim. Her şey bir yana, gerçek Alperenlik ile 1960 lı yılların sonundan itibaren ülkücülük ve milliyetçilik anlamında gençlerin hoşgörüsüz ve vandal bir hale getirilmesi alakasız.Yani Saraya baskına ya da protestoya giden zavallılar ile gerçek Alperenlik birbiri ile uzaktan yakından alakası olmayan şeyler. Mertlik,cengaverlik,insan sevgisi,düşkünü koruma,saygı ve hoşgörüye dayanan,bilgeliğe dayanan gerçek Alperenlik böyle bir terbiyesizliğe kesinlikle karışmazdı...


Teoman Törün IP: 88.242.100.xxx Tarih : 17.07.2009 14:45:44

Türk-İslâm sentezcisi "Alperenler" gençlerimize eylemlerine geçmeden önce eylem konusu ile ilgili bilgileri, eylem konusunun tarihini içire içire öğrenmelerini, şiddetle öneriyorum. Zira bu eylemlerle Türkün ve İslâmın onuru yücelmiyor, tersi oluyor. Topkapı kompleksi bir tarih mirası olarak şu anda bizim için bir tür sahiplenme kutsallığı  taşıyor. Ama tarih boyunca, yazarın açıkladığı üzere, sizler gibi safgönül gençlerin midelerini bulandıracak öyle entrika, ihtiras, sefahat ve şen'î cinayetlere sahne olmuş ki; şu andaki duygularınızla yanına uğrayamazsınız. İleri derecede ulusalcı yazar Ali Kemal Meram'ın "Padişah Anaları" kitabını okumanız, böyle konulara daha nesnel ve serinkanlı bakmanıza yetecektir.   


Cevdet ÜSTÜNDAĞ IP: 88.234.8.xxx Tarih : 15.07.2009 14:38:03

Sevgili Üstat, konuyu o kadar iyi ve güzel analiz etmişsiniz ki, üzerine söylenebilecek söz kalmamış. Bu nedenle size çok teşekkür ediyorum. 21. yüzyılın başında, bir zamanlar Avrupa'yı kasıp kavuran Vandallar'ın hortlaması ne acı? Yıldız Sarayı arşivlerine bakılınca, Sultanların menüsünde şarabın da olacağını göreceklerdir bu Modern Vandallar! 2010 Avrupa Kültür başkenti İstanbul, bütün bunlara layık mı peki? Sayın Kültür ve Turizm Bakanı dışında olayı kınayan çıktı mı? Yunus Emre der ki; "Ne ekersen onu biçersin. Sevgi ek ve sevgi biç!"  Artık bu gibi maskaralıkların olmadığı bir ülkede yaşamak dileğiyle...


Yılmaz Ergüvenç IP: 78.173.212.xxx Tarih : 15.07.2009 16:26:10

Olaydan, bu çocukları yetiştiren eğitimciler utansın. Meşhur sözdür: 'Rüzgâr eken, fırtına biçer.' Bir şey daha var: İdil Biret, çocukluğunda yetenekleri fark edilmiş ve TBMM'de çıkarılan özel 'İdil Kanunu' ile ana-babası ile birlikte burs alarak dış ülkelerde eğitilmiştir. Acaba bu dönemde İdil kadar yetenekli bir çocuk için TBMM böyle bir yasa çıkarabilir mi?


mehmet ersindigil IP: 84.62.54.xxx Tarih : 19.07.2009 10:57:21

Değerli Hocam ellerinize saglik"Bu güzel yazindan anladigim kadari ile Türk Halkina Hürriyet ve özgürlük yakismiyor.Hür ve özgür olmak  her seyi yaparim anlamina gelmez.Ama ne yazik,ki Türkiyede her seyi yaparim yikarim anlamini tasimaktadir.Kendi düsenceme göre Hürriyet ve özgürlük ders olarak ilk okuldan baslayip avantaclarini ve dezavantaclarini okutarak ögretilmelidir diye düsünüyorum. Gün gecmiyor Türkiyede vukuatlar meydana gelmektedir,Örnegin Alperler,in yaptigi ve sonradan özür dilemeleri.Yani eylemi yapiyorlar ama ne diye yaptiklarini bilmiyorlar.Hürriyet ve Özgürlükte yapilmasi ve yapilmamasi gereken kurallar vardir.Bunlari Genclige ve Halka en iyi bir sekilde anlatarak aydinlatilmalidir saygilarimla.