Müslüman ülkeleri arasında, cami ve mescitleri en çok olan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Yıllar öncesi bir Arap dostum, uçakla gelirken havadan İstanbul’a baktım, şehrinizdeki cami sayısı bizim ülkenin bütününde yok demişti. Kıbrıs’ta bir sempozyuma konuşmacı olarak gittiğimde Kıbrıslı bir bakan Anayurttan buraya yerleşenlerin ilk işlerinin cami yaptırmak olduğunu, onun yerine iş yerleri açılması daha uygun olmaz mı demişti.
Cami veya mescitlerin cemaatin ihtiyacı ölçüsünde yapılması doğrudur. Ne yazık ki, bunda işin endazesi kaçırılmış, bu tür dini yapıların çoğaltılmasıyla acaba bizler ne kadar daha Müslümanız mı denilmek isteniyor?
Kenthaber’de de yayınlanan ve okuyucularımın özellikle ilgilenmemi istedikleri bir habere göre, Trabzon Müftüsü Veysel Çakı Trabzon’un simgesi Trabzon Ayasofya’sının da camiye dönüştürülmesi için çalışmalara başlanıldığını buyurmuş;
“İbadete açılması için çalışmaların devam ettiği Ayasofya’da freskler namaz saatlerinde perde ile kapatılacak. Müze olarak kullanılan Ayasofya’nın camiye dönüştürülerek ibadete açılması için mülk sahibi Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde çalışmalar sürdürülüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Ayasofya için imam kadrosu verdi.”
Müftü ayrıca Ayasofya içerisindeki freskleri tam olarak incelememiş (!), kıble yönüne de cemaatin dikkati dağılmasın diye saat ve süsleme (!) konmasını da istemiyormuş.
Müftünün bu sözlerine biraz düşünmeliyiz. Öncelikle freskleri incelese ne olur incelemese ne olur; Bizans dönemi fresklerinin ne olduğunu en iyi biçimde Bizans sanatı üzerinde çalışan sanat tarihçiler bilir. Ayrıca kiliselere yapılmış olan fresklerde Hristiyanlıkla ilgili konulara, İncil’den veya Tevrat’tan alınma sahnelere yer verilmiştir. Büyük olasılıkla müftünün Bizans resim sanatı ve Hristiyanlıkla ilgili derin bilgisi olmalı ki, daha incelememiş!.. Kuşkusuz inceleyince bizler de onun bilgisinden nasipleniriz. İkinci büyük gafı da camilerde mihrap çevresinde saat gibi süslemelerin cemaatin dikkatini dağıtıyor olmasıymış (!). Oysa camilerde mihrap yönüne şamdan, mumluk, bazen saat ve yazı levhalarının konulması adettendir. Ayrıca Osmanlılar camilerde mihrabın bulunduğu alana büyük özen göstermişler ve oraya hat, çini ve taş işçiliğinin en güzel örneklerini koymuşlardır. Müftüye göre Osmanlı mimarları büyük yanlış yaparak cemaatin dikkatinin dağılması için orasını en dikkat çekici şekle sokmuşlar (!).
Trabzon Ayasofya’sı camiye çevrilirse duvarlardaki fresklerin perdelerle örtüleceğini söyleyen müftü acaba kubbedeki İsa ve melekler kompozisyonuna nasıl bir çözüm bulacak?
Her namaz vaktinde bir perdeci bulunup freskleri örtüp sonra açacak mı? Başka bir deyişle Bizans Sanatı yönünden evrensel boyutlardaki bu freskleri nasıl koruyacak?
Cemaatten bir meczup çıkar da “Ey cemaati Müslim’in bizi günaha sokan bu gavur resimlerini yok edelim” derse ne olacak?
Trabzon’daki dünyaca ünlü Sümela Manastırı’nın duvarlarındaki fresklerin tahrip edildiği, hatta kurşunlandığı da unutulmamalıdır.
Trabzon Ayasofya’sını müzeden camiye çevirmek veya her ikisini bir arada kullanmak düşüncesine gelince, Trabzon’da cemaatin ihtiyacını karşılayacak cami yok mu?
Biraz övünmek gibi olacaksa da Trabzon’u iyi tanıdığımı söyleyebilirim. Trabzon ve Sümela Manastırını içeren bir kitabı yıllar öncesi yazmıştım ve dört dile çevrilmişti. Ayrıca bu konuda bilimsel makalelerim de bulunmaktadır.
Trabzon merkezinde Ayasofya dışında ibadete açık Olan kiliseden çevrilmiş camiler bulunmaktadır. Bunların başında Fatih Camisi (Orta Hisar Camisi) (Panaghia Khrysokephalos Virgin Kilisesi), Molla Nakip Camisi (St. Andrea Kilisesi),Kudrettin Camisi (St.Philipp Kilisesi), Hüsnü Köktuğ Camisi (St. Elefterios Kilisesi), Dirlik Camisi (Pahaghia Tzita Kilisesi),Ayşe Gülbahar Camisi, İskender Paşa Camisi, Erdoğdu Bey Mescidi, Tavanlı Cami, Müftü Camisi, Hızır Bey Camisi, Semerciler Camisi, Konak Camisi, Ahi Evren dede Camisi, Musa Paşa Camisi, Hoca Halil Camisi (Hatip Camisi, Kalvanoğlu Camisi),Tabakhane Camisi, Çarşı Camisi, Gözaçan Camisi, Askeri Cami, Hacı Yahya Camisi, Hamza Paşa Camisi, Hatun Hatuncuk Camisi, Tekke Camisi, Hüseyin Ağa Camisi, Hacı Kasım camisi, Hacı Salih Camisi, Şirin Hatun Camisi (İç Kale Camisi), Kemer Kaya Camisi ve Fatih Küçük Camisi gelmektedir. Son yıllarda onlara yenilerinin eklenip eklenmediğini bilmiyorum.
Trabzon’da bazıları kiliseden çevrilmiş, bazıları da fetihten sonra yapılmış bu camiler varken neden Ayasofya?
Bu bir inatlaşma mı? Yoksa Müslümanlığın ispatı mı?
Bir yapı ya camidir ya da müze… Bunlar birbirinden farklıdır, her ikisini bir araya getirmek isterseniz bu durum yönetimi zora sokar.
Trabzon Ayasofya’sının mimari ve sanat tarihi yönünden kendine özgü bir konumu vardır. Günümüze eski çağlardan en iyi biçimde gelen bu yapı İmp. I.Manuel Komnenos (1143-1180) zamanında yapılmıştır. Tarih boyunca Evliya Çelebi başta olmak üzere Pitton de Tournefort, Hamilton, C.Texier, Lynch, D. Winfield ve Trabzonlu Şakir Şevket uzun uzun söz etmişlerdir.
Ayasofya’nın batı, güney ve kuzey yönlerinden üç ayrı girişi olup kendine özgü bir atrium ile narteksi vardır. İbadet mekânı üç nefli bir plan düzenindedir. Orta mekân dört büyük payenin taşıdığı yüksek bir merkezi kubbe ile örtülmüştür. Trabzon’daki diğer kiliseler arasında en zengin bezemelere sahip olan bir yapıdır. Fresklerinin 1260 yılında yapıldığı sanılmaktadır. Günümüze son derece iyi korunmuş olarak gelen bu freskler Bizans Paleologos döneminin en erken örnekleridir. Kubbe’deki pantokratır İsa tasviri ve onun altındaki melekler korosu ve yazı kuşağı dikkati çekmektedir. Duvarlarında ise İncil’den alınma sahnelere yer verilmiştir.
Trabzon Ayasofya’sının Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrildiği söylenirse de son zamanlardaki araştırmalar Trabzon Beylerbeyi Ali Bey’in girişimleriyle 1670 yılında camiye çevrildiğini göstermiştir. I.Dünya Savaşında depo ve askeri hastane olarak kullanılmıştır. Edinburg Üniversitesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün onarımından sonra 1964 yılında müze konumuna getirilmiştir.
Bizans sanatında Ayasofyaların önemli bir yeri olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır. İstanbul Ayasofya’sının yanı sıra Mora yarımadasında Monembasia Ayasofyası, Edirne Ayasofyası, Enez Ayasofyası, İznik Ayasofyası, Ohri Ayasofyası, Selanik Ayasofyası, Sofya Ayasofyası, Vize Ayasofyası ve Trabzon Ayasofyası bunların başında gelmektedir.
Trabzonluların mimari, sanat tarihi ve arkeoloji yönünden böyle bir yapının şehirlerinde bulunmasından ötürü övünmeleri gerekir diye düşünüyorum.
erdemyucel2002@hotmail.com
ilk yorumdaki HATA: 2014 senesine sizi getiren gözlerime ve parmaklarima nedesem bilemiyorum beynim tuslardaki 3 e bas diyor gözler ve parmak yanindaki 4 basiyor 2013 senesi yerine 2014 senesi cikiyor buda yanlis oluyor bu yanlisliktan dolayi yorumumu okuyan kisilerden göz ve parmagimin adina hatalarindan dolayi özür diliyor buda yaslilik elemetleri ben diyor bazen bunlar beni dinlemiyor kendi kafalarina göre hareket ediyor
birde bu tuslar türk tuslari olmadigindan bazi yorumlara kas yapayim derken otamatikman göz cikariyorum buda benim degil teknigin hatasidir örnek s.k s.k orataya bizim noktasiz o harfi koyamiyorum noktali harfi mecbur koyuyorum koyunca bir tuhaf anlam cikiyor bazen dikkat ediyor bir kelime icin cümleyi karsitiriyor ne özlem ne fiil ne gramer kaliyor bundan da özür dilerim ama canimiz sag olsun
30 sene önce almanya berlin sehrine gittim berlin sehitlik camisi orada var onu gördüm insaati vardi iceri girdim yardim parasi istiyorlardi eh verdim
sene 2014 aradan 34 sene gecmis ve benim oraya bu senede yolum düstü gittim ayni nakarak insaat i devam bitmemis ve yine yardim isteniyor eh yine verdim eeh ama icimdende ne dedim sansür koyayimmi koyayim ve koydum koydumda oranin gelmisini gecmisini yazan bahce kapisindan girincede en güzel yerinde duran göze hitab eden hitabe tasi yerinden kaldirilmis sankilim bir kenara konulmus gizlenmis simdi okumaya niyetin yok sende bahane cok diyenlerde olabilir ama bunun eski yeri cok cok ta iyi idi okumasamda göze hos geliyordu
o zamandan bu zamana bir seyler yapilmismi yapilmis dedim sira namaz ezan vaktine geldi masallah ezan sesi minareden geliyor (hey burasi almanya diyor !!!!)herkez duyor bu memlekette nasil da bu oluyor bir ic cekiyorum derken ezan bitti namaz kiliniyor hocanin sesi yine disardan aporlerden duyuluyor bunada ben artik bir sey demiyor zaten almanlarda bir sey demiyor
gelelim bizim trabzon ayasofyasina yapildigindan terk etirildiginden beri bir civi cakilmamis resmindeki görünüsündende temeli cok iyi atilmis mimarisi cok iyi yapilmis besbelli ama bu hazira bir sey yapmamisik birde üzerine bu ibadete acilsinda demisik neyi kime ispat etmeye calisiyoruz hep ister olmusuk biz isteme agacinin altinda mi yetismisik armut piw agzima düs hani yani tamam öyle olsunda agiza düsen armudu bile kimse kusura bakmasin yemesini beceremiyoruz hani bir güzelin güzeli olsun ibadete acin göz yumalim diyelim hem manen hem madden güzeli güzeli olsun ama maalesef bu zihniyetten yapilacak istende hayir görmüyorum
NOT: istanbulda bir ayasofya var kim bunun dis boyasini restorasyanini yapmissa valla billah helal olsun demek var ay böyle helal olsunada ben sasayimmi sasayim allah günah yazmasin ama bu kadarida olmazzzzzzz
Hocam ellerine saglik"Güzel bir sunum olmus,Benim kendi tesbitlerime göre Türkiye Cumhuriyet döneminde kilise yapilmadi.Hatta bazi kiliseler yeniden onarilip camiye cevrilmistir.Simdi buyurdugun gibi Trabzon Ayasofya,si gibi.Haber Türk 3 mart 2013 haberinde Türkiye genelinde 82,693 cami,nin varligindan haber etmisti.Son 10 yil icinde 7324 cami artisi olmustur.
Ayriyeten baska bir kaynaktan ögrendigim kadari ile,Türkiye,nin genelinde 937 Cemevi,Osmanli döneminden kalma 270 kilise bulunmaktadir.Simdi daha iyi anliyorum,Türkiye neden gelismekte geciktigini.Demek istedigim isimizi gücümüzü birakmisiz,kendimizi ibadete vermisiz.Ibadet güzel bir sey,fakat calisip gelismekte bir ibadet oldugunu düsünmemisiz.Bu tür haberleri duyunca güncel haberleri degistirmekten baska bir sey olmadigini fark ediyorum.
Sunu söylemeden gecmiyecem?ben bütün dinlere saygim vardir,ve hic bir dine veya mezhebe karsi degilim.Bu konuda sunu ifade edebilirim,ki her koyun kendi bacagindan asilir.Yukarda beyan ettigim fikrimin yüzünden,Lütfen beni kimse,de dinsizlikle itham etmesin.Allahima sükürler olsun,ki kendime yetecek kadar imanim ve dinim vardir.Ayriyeten Yilmaz Ergüvenc hocamada yorumu icin tesekkür ederim,fikirlerime tercuman olmustur sagolsun saygilarimla.
Gerçek tarihimizi kendi çıkarları için tahrif etmeye çabalayanlar, gene kendilerine performans (!) elde etmek uğruna tarihî yapıları da tahrip etmek yoluna tevessül etmekten -elbette ki - kaçınmayıp, âcizlik içerisinde yollarına devam etmeye - nafile- çalışacaklardır. Tarih, birgün gelecek, bu gafillerden hesap soracaktır !
Sevgili Erdem. Bu güzel sunuma ilâve edecek bir şey bulamıyorum. Sadece şunu ifade edeyim ki eğer dediklerini yaprlarsa münasebetsizliğin dik âlâsını yapmış olurlar. Birkaç yıl evvel Trabzon Ayasofya Müzesini gezdim. Çevresinde camiye ihtiyaç duyacak meskûn mahalleye rastlamadım. Zaten onlar için önemli olan cami ihtiyacını karşılamak değil, fırsat bu fırsattır diyerek kendilerini göstermek. Freskleri perde ile örtseler bile bazı cemaatin perdeyi aralayıp Hz. İsa ve havarilerin gözlerini oyacaklarına hiç şüphe etmiyorum. Sayın Diyanet İşleri Başkanının İzmir'de kırdığı pottan sonra bu da ikinci pot.
Uzmanından dört dörtlük mükemmeliyette didaktik bir yazı. Kayda aldım.