30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Türban Kabak Tadı Verdi!..


Başbakan’ın İspanya’dan düğmeye basmasıyla birlikte hazır kıtalar birden hareketlendi ve alelacele TBMM’den türbana ışık yakan karar MHP desteği ile çıkıverdi. Bunun ardından da Türkiye’nin bütün sorunları, ekonomisi, inip çıkan borsa bir anda unutuldu. Siyaset türbana odaklandı. Televizyonların, yazılı ve Internet basınının ana haberi bir anda türban oluverdi. Biz de bu konuyu birkaç kez sütunumuza taşımıştık. Oysa aynı anda “Temel Ceza Yasalarına Uyum Amacıyla Çeşitli Yasalarda ve Diğer Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına dair 5728 Sayılı Yasa” yürürlüğe girmişti. Bununla Ceza Muhakemeleri Kanununun 231. maddesi ile İnfaz Kanununun 98-101. maddeleri değiştirilmiş bir bakıma kısmi af çıkarılmıştır. Türban kavgası içerisinde başta basın olmak üzere pek az kişi bunun farkına varabilmiştir.

Türban ile ilgili çok önemli bir olay gelişmezse ben de bu konuyu burada noktalamak istiyorum.

Türban artık kabak tadı verdi.

Bilindiği gibi kabak, kabakgillerden geniş yapraklı, yerde sürünen ve bir çok türleri olan bir bitki cinsidir. Kabak ile ilgili isim, deyim ve yakıştırmalar vardır. Bunlardan birisi de bıktırmak, usanç vermek, tatsızlık olarak nitelenen “kabak tadı verdi” deyimidir. Lise yıllarımda her zaman anımsadığım, Selim Bey isimli bir tarih-coğrafya hocamız vardı. Sınıfta yerli yersiz bir şey soracak olsak, bize ters ters bakar, ardından da “Bana bir daha böyle kabak kabak sorular sormayın” derdi. Tanrı gani gani rahmet eylesin...

Bir kez daha yineleyeyim; türban artık kabak tadı verdi.

Türban yandaşları veya onlara karşı olanlar birbirlerini anlamak istemiyorlar. İçlerinden bazıları buna at gözlüğü ile bakıyor, karşısındakinin akıl ve gerçek dini yönünü dinlemek, düşünmek bile istemiyorlar.

İnsan elde olmadan düşünüyor; yarım metrelik bez parçası neye kâdirmiş!..

Türkiye’yi sancılı günlere götüreceği, laikliğin altının oyulmasının başlangıcı olduğunu aydın kesim dışında gören de pek yok...

Dini yönden bakıldığında ise, kadının başının yarım metre bezle örtülmesine dair de açık bir hüküm bulunmuyor. Özellikle Nur Suresi 31. ayetinde saç, baş sözcüklerine değinilmiyor. Ayrıca Tanrı kelamında, kadınların saçını başını örtecek, örtmeyenin cezası şudur gibisinden de bir açıklamaya yer verilmemiştir. Koyu taassup içerisindeki çevreler Kuran’daki kadının ziyneti sözcüğünün saçı da içerdiğini ve bunun bir gelenek olduğunu söylemekten ileri gidemiyorlar.

Bunu kulaktan dolma sözlerle değil, dini bilgilerle açıklayan bir din-bilim alimi çıkar veya bana yazarsa, gerçekten sevinirim.

Kaldı ki, başörtüsü Müslümanlıktan çok önceki yıllara, Mezopotamya uygarlıklarına, özellikle Sümerlere, Babil’e ve Avrupa’da Roma’ya, Yahudiliğe kadar inmektedir. Ancak arkeolojik ve tarihi araştırmalar örtünün bugünkü savunulanın dışında anlam taşıdığını görürler ve şaşıp kalırlar...

Televizyonlara çıkan türbanlı kızlara neden türban diye sorulduğunda doyurucu veya karşı tarafı ikna edici bir yanıt alınamıyor. Kulaktan dolma söylenti ve hurafelerle işi geçiştirmeye çalışıyor. Başka türlü de bir şey yapabilmeleri olanaksız. Ben Müslüman’ım demekle, Müslüman ana babadan doğmakla da bu iş olmuyor. İslamiyet’i, İslam Felsefesini, İslam Tarihini bilmek gerekir. Bunları bildikten sonra Kuran’ı cümle cümle okuyup her satır üzerinde akıl ve bilimin ışığı altında düşünülmelidir. Kuşkusuz, anlayabilmek için de bildiği dille okumak zorundasınız.

Siz hiç kadının saçından tahrik olan bir erkek gördünüz mü?

Erkeğin saçından tahrik olan kadın gördünüz mü?

O halde türban, takke derdi nereden çıkıyor?

Türbanlı hanımlar acaba yanlarındaki erkeklere merak edip hiç sormuşlar mı? Siz öncelikle bir kadının neresine bakarsınız diye!..

Saçına mı başka yerine mi?

Son günlerde Internet sitelerinde parkta oturan bir erkeğin üzerine yumulmuş! bir türbanlı kadının fotoğrafı dolaşıyor. Bazı yayın organları da bu fotoğrafı aynen kullanmışlar. Bu resim üzerinde bile kızılca kıyamet kopup, bazı çevrelerden gelen hakaret içerikli yazılarda fotoğrafın düzmece olduğu feryatları yükseliyor.

Türbanlı hanım böyle yapmaz diye!... Bunu söyleyenler merak edip kıyı köşe paklara şöyle bir dolaşsalar, o masum fotoğraftan daha ileri sahnelerle karşılaşırlar. Oralarda dolaşamazlar, çünkü göreceklerinden korkarlar...

Türbanlı veya başı açık olsun kadın kadındır. Onların da duyguları, cinsel dürtüleri vardır. Bunları bir şekilde üzerlerindeki baskılardan sıyrıldıklarında uygulamaları kaçınılmazdır.

Türban konusu kabak tadı verdi diye yazıma başlamıştım. Gerçekten de öyle...

Bu konuyu Duygu isimli bir okuyucumuz, son derece isabetli, akılcı ve objektif bir görüşle yazdığı yorumu ile dile getirmiştir. Bu okuyucumuzun feryat niteliğindeki yorumunu aynen sütunuma alıyorum. Belki bu yorum, türbanı çıkarları doğrultusunda kullanmak istemeyenlere biraz olsun ışık tutar:

Nerden geliyor bu cesaret? Bize bir şey olmaz. Biz İran olmayız söylemleri... Neyinize güveniyorsunuz? Görmüyor musunuz? Cumhuriyet ilkelerine karşı açık bir hareket var. Sizin o mazlumlar diye acıdıklarınız yarın daha modern düşünenlerin hatta sadece düşünenlerin beyinlerini çıkarmaktan geri durmayacaklar. Bugün haklar diye yırtınanlar yarın hiçbir hakları kalmadığında anlayacaklar işin rengini ama iş işten geçmiş olacak.

Türkiye Müslüman bir ülkedir diyerek bile asıl maksadınızı gözler önüne seriyorsunuz. Türkiye Müslüman bir ülkedir yani Müslüman olmayanların yaşamaya hakkı yoktur bu ülkede değil mi?

Söylediğiniz şey böyle bir ayrıma geliyor. İşte siz din üzerinden siyaset yapanlar, tek önceliği din olanlar kendinizden başkasına yaşam hakkı tanımayan insanlarsınız... Suçladığınız Atatürkçüler bugüne kadar hangi ibadetinize engel oldu sizin ama siz azıttınız iyice hep daha fazlasını istediniz tam bir cahil cesaretiyle... Ülkenin tüm değerlerine diktiniz gözünüzü Allah yolunda her şey hak ne de olsa sizin zihniyetiniz bu... Benim dikkatimi çeken bir şey var; türbanı savunucu yorum yazanların %90 dan fazlası erkek kendileri taksa ya türbanı, bu kadar meraklılarsa... Ama amaç başka; amaç kadının haklarını almak değil mi? Kadın haklarını savunacak değilim burada onu kendini köleleştiren kadınlar düşünsün. 14'ünde para karşılığı dedesi yaşındakilere karı yapılan, töre diye öldürülen, okutulmayan, manyak bir kocanın elinde kader diyerek ölesiye dayak yiyen, fuhşa zorlanan, bir nevi fuhuş sayılabilecek, bizzat ailesi tarafından başlık parası adı altında satılan, din diye imam nikahıyla yaşayan bilmem kaç çocuğuyla sokakta kalan, zulüm gören tüm kadınların günahını, haklarını kendi eliyle teslim eden kadınlar ödeyecek ben değil...

İnsan hakkı mı arıyorsunuz; alın size öncelikle insan haklarının yaşam haklarının teslim edilmesi gereken insanları saydım yukarda...

Türbanlı kızlarımızın okuyamamasında son zamanlarda yapılan araştırmalara göre 8.sırada yer alıyorlar. Neden kimse diğer yedi sebeple ilgilenmiyor, neden aşiretler hala devletten güçlü ? Kim veriyor bu cesareti onlara ben veriyorum değil mi?

Engellilerin insan hakları yok. Çünkü onlar insan bile değil !.. Çocuk Esirgeme Yurtlarındaki çocukların da hakları yok, töre için öldürülen kızların da yok, onlar da hayvanlar zaten onların yaşamaya bile hakkı yok varsa yoksa ezilenler türbanlılar...Onların bir çoğu hayatı boyunca bir köpeğe bir tas su vermemiş, saçını kapatırken arkasında ta yukarılara kadar çıkan yırtmacıyla kırıta kırıta gezip, göz önünde yapamadığından ağaç altlarında fingirdeyen, ama oruç tutan, beyaz eteğin altına astar giyme zahmetinde bulunmayarak kadın halimle beni bile tahrik eden, sanal alemde kendilerine özel seks sitelerine üye olan ve bunu normal kabul eden ama ne hikmetse sadece kafasındaki bir örtüye dayanarak kendini benden daha namuslu daha dindar sayan, adı da mazlum olan hatta dernekleri bile olan bu insanları anlamıyorum samimi de bulmuyorum.

Ama yine de ezilenler onlar tabii... MAZLUMLAR ne de olsa..Amaç T.C’ni parçalamak cumhuriyeti yok etmektir.Tabi herkes gibi AKP de koltukta kaldığı sürece devleti yemeye, yurdumun, tek umudu KPSS olan gençleri ter dökerken yakınlarını KPSS ye girmeden devlet memurluğuna atamaya, hangi akrabanın ne ihraç edeceğine bağlı olarak gümrük vergileriyle oynamaya devam edecektir. Tabii bir çoğunuz spor ya da sabah programı izlemekten bir kere bile bir meclis oturumu ya da siyaset programı izlemeye fırsat bulamadığınız için bu ayrıntıları bilmiyor olabilirsiniz. bunların hesabının sorulduğu şahısların verecekleri cevabı yokken, sizler yalan vallahi iftira yazmak AKP öyle şey diye düşünmeye devam edebilirsiniz.

Sizler, böyle takım destekler gibi beş golde yese, maçı da satsa yine vazgeçmem takımımdan diyen taraftar zihniyeti ile devlet işlerini futbol sahasına indirgerseniz. AKP’de böyle hararetli savunucuları kucağından indirmek istemez. Beş torba kömür iki torba erzaka talim edersiniz.

Utanın, atalarınızdan...Yunan, Fransız, İngiliz, torunları olmanıza izin vermedi ya Atatürk... Ondan herhalde yaptıklarına bu saygısızlığınız, benimsemeyişiniz, karşı durmanız, düşmanlığınız...”

Türban, sizce de kabak tadı vermedi mi?


erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 16 Şubat 2008 Cumartesi 11:23:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)... IP: 88.252.172.xxx Tarih : 17.02.2008 14:17:35

MERHABA ERDEM ABİ,KÖŞENİZİ OKUYUNCA AKLIMA GELEN İLK KELİME"YA SEV YADA TERK ET"OLDU ERDEM ABİ..DAHA SONRA HZ:ALİ EFENDİMİZİN DÖZLERİNİ ARAŞTIRIP YAZMDIM ERDEM ABİ.HZ:ALİ SÖZLERİ:Adâlet, halkın dirliği ve düzeni, idârecilerin süsü ve güzelliğidir. Adâlet; îmânın başıdır, ihsânın birleştiği noktadır ve îmânın en yüksek mertebesidir. Affetmek fazîlettir. Kararlı olmak metâ'dır, sahip olunan maldır. Kararsız olmak ise zâyi olmaktır. Doğruluk emânet, yalancılık hıyânettir. İnsâf rahatlık, şer küstahlıktır. Emânete hıyânet etmemek, îmândandır, güler yüzlülük ihsândandır. Doğruluk kurtarır, yalan felâkete sürükler. Kanâat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır. Dünya aldatır, şehvet kandırır. Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır. Hased yıpratır, nefret çökertir.BAŞTA SÖYLEDİGİM SÖZLE,HZ:SLİ EFENDİMİZİN SÖZLERİNİ İYİ OKUYUN DİYORUM,TÜRBAN MESELESİNİ ÇIKARANLARA.ASLINDA DAHA ÇOK YAZILACAK SÖZLER VAR ERDEM ABİ"AMA"OKUMAKLADA ANLAŞILMIYOR.OKUDUĞUMUZU UYGULAMALIYIZ.ÖNDERİMİZ M.KEMAL ATATÜRKÜNDE DEDİGİ GİBİ ERDEM ABİ.Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar. Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür. Saygısızlığın, saldırının küçüğü, büyüğü yoktur.M.KEMAL ATATÜRK.SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!


Hüseyin gedik IP: 88.241.143.xxx Tarih : 17.02.2008 02:08:13

zarzor anımsadığım çocukluk yıllarımda adnan menderesin ülkemizin başbakanının idam edildiği büyükler arasında konuşuluyordu duymuştum nedenlerini anlayabilecek yaşlarda olmadığımdan bilmiyordum neden asıldı zaman içinde defalarca ayni konuyu duydum yarım yablakda olsa bilgi sahibi oldum haklı yada haksız allah rahmet eylesin bize bunu demek düşüyor fakat düşünüyorum ozamanlarda seçimler ile yönetime geliniyordu yani çoğunluk menderes yanlısıydı aksi halde iktidarda olması söz konusu olamaz . menderesi seviyorlardı alkışlıyorlardı peki her ne neden ile yargılanıp suçlu görülüp ölüm cezası aldı ve bu ceza uygulandı o desdekcilerden o şak şak cılardan kaç kişi vardı ardına sokaklara dökülmüş etki yada tepki içinde olan merak ettim. menderes sehpaya onlarda evlerine gitmişlerdi . fazlaca ne oldum havalarına kapılmamalı bu siyasi sapmalarda bu insanlara nereye kadar GÜVENMELİ ????iyi düşümnek gerek sayın sayın sayınlar.saygılarımla hüseyin.


mehmet ersindigil IP: 84.62.59.xxx Tarih : 17.02.2008 13:11:54

Selamlar Hocam Attiginiz baslikla ne yazik,ki kabak icin bir hakaret. Kabak,tan güzel dolma olur güzel recel olur uzun lafin kisasi iyi bir yiyecektir. Kabak ta ilac senayisine kadar uzanan bir ilactir,Yazik olur onu kötü anlaminda kullanirsak. Ha bazi insanlara kabak kafali diyebilirsin cünkü kabagin ici cogu bostur, Tipki simdi bilerek veya bilmiyerek konustugumuz gibi. Ama gene kabak kelimesi gectigi icin kabak icin bir hakaret olarak görüyorum. Duygu isimli okuyucunuzun mektubunu yayinlamissiniz gercekten güzel düsünmüs ve yazisina aynen katilyorum ayriyeten kendisine bu yazisi icin tesekkür ediyorum. Insanlar bir amac icin ugrasirlar bu kimi ekonomisini düzeltmek icin kimi de cikar ugruna uçuruma yuvarlanmak icin. Türkiyede suan,ki durum ucurumun kenarina ketirilmis gibi görüyorum. Nerden cikti bu turban meselesi anlamis degilim,Annem evde yemek yaparken kiz kardeslerimin baslarini örtmesini söylerdi, O genclik caginda Anneme niye diye israr ettigimde oglum yemek yapilirken yemegin icine kil düsmesin diye söylerdi, Sicaklik 40 derecenin üstünde tarlada bahcede calisilirken sicaktan beyinleri zarar görmesin diye baslarini örterlerdi. Yani 60 yasinda olmama ragmen hep Tülbent,le yazma ile örtünülürlerdi. Kimse bir sey demezdi,Hatta Sehirde isleri oldugu zaman bas acik olmasi gereken yerlerde baslarini acarlardi. Bugün ne hikmetse Politika simgesi altinda Aile ve muhalle baskisi altinda zorla kullanildigi iddia ediliyor. Böyle bir durum var ise bu TÜRKIYE CUMHURIYETINI Felakete götürür diye düsünüyorum.Bu kesin kes ikilik doguracak ve zamaninda nasil sag sol kavgalari olduysa korkarim ayni sey bu Turbanli Turbansiz kavgasi olacak. Diyeceyim Özgülügüm hürriyetim var diye yasak olan bir seyi yasak olarak,ta bilmeliyim,Kendi hürriyetimizi özgürlügümüzü demokrasmizi haklarimizi kendimiz savunalim baskalarina savunma hakki vermiyelim saygilarimla.