30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Tutuklu Generallere Anlamlı Ziyaret!..


Genelkurmay Başkanımız Orgeneral İlker Başbuğ’un görevine başlamasıyla birlikte, bazı şeylerin değişeceği sinyalleri verilmeye başlanmıştır. Durumdan görev çıkarmayı ana ilke olarak benimseyen, Atatürk ilke ve inkılâplarına içten bağlı olan ordumuz Türkiye’nin en büyük güvencesidir.

Orgeneral İlker Başbuğ’un 30 Ağustos Zafer Bayramının 86. yıldönümündeki mesajı oldukça anlamlıydı. Devleti yönetenlere karşı söylenen bu mesajda Atatürk’ün, Cumhuriyeti Türk Silahlı Kuvvetlerine emanet ettiğini vurgulamış ve sonra sözlerine devam etmiştir:

Büyük Zaferin, Türk ulusunun dünya ulusları arasında hak ettiği yeri alması bakımından bir başlangıç noktası olduğu düşüncesinden hareket eden Ulu Önder, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma hedefinin ancak, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti çatısı altında gerçekleşebileceğine inanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yürümekte olduğu çağdaş uygarlık yolunu, ilkeleri ve müspet ilimin rehberliğinde aydınlatmış ve onu her türlü tehdide karşı büyük bir kararlılıkla koruyacak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne emanet etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri bu kararlılıkla görevinin başında olduğu sürece, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini aşındırma, ulusal birlik ve beraberliğimizi bozma yönündeki tüm girişimler yok olmaya mahkûm olacaktır.”

Genelkurmay Başkanının sözlerinde siyasi bir zorlama yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus, üniter ve laik devlet anlayışının temelleri üzerine oturtulduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin de bunun güvencesi olduğunu vurgulanmıştır. Genelkurmay Başkanı, Anayasa’nın 24.maddesini de okumaktan geri durmamıştır:

Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne surette olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez veya kötüye kullanamaz.”

Kısacası, 30 Ağustos Zafer Bayramında topluma askerin verdiği güven...

Büyük olasılıkla da Türkiye Cumhuriyeti’nin ana temellerinin güçlendirilmeye ihtiyacı olduğu gözler önüne serilmiştir.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ yönetiminin Büyükanıt yönetiminden çok daha farklı olacağının işareti; Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi’nin. Ergenekon iddianamesiyle Temmuz ayından bu yana tutuklu bulunan Emekli Orgeneral Şener Eruygur ve Emekli Orgeneral Hulusi Tolun’u Kandıra Cezaevinde ziyareti ile ortaya çıktı. Bu ziyaretten yarım saat sonra Genelkurmay’dan yapılan kısa bir açıklamada da “Türk Silahlı Kuvvetlerine uzun yıllar hizmet etmiş iki emekli komutana yapılan ziyaretin Türk Silahlı Kuvvetler adına gerçekleştirildiği" belirtildi.

Türk ordusuna uzun yıllar hizmet etmiş, suçlu olup olmadığı mahkeme kararıyla henüz sabit olmamış iki generalimiz kendi yazgılarıyla baş başa bırakılmamalıydı. Bu ziyaret Büyükanıt döneminde yapılmalıydı. Nedense o günlerde Genelkurmayın sessiz kalışı, 1 Temmuzdaki gözaltına alınmalarından sonra Genelkurmay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada “İçlerinde üst rütbeli emekli askerlerin de bulunduğu bazı askerlerin de bulunduğu bazı şahıslar” ifadesinin kullanılmış oluşu üzücüydü.

Orgeneral İlker Başbuğ’un göreve başlar başlamaz, Garnizon Kumandanının özel izin alarak yaptığı ziyaret son derece anlamlıydı. Askerin gözaltındaki emekli generallerini yalnız bırakmadığını gösteriyordu.

Yaşar Büyükanıt görevde olduğu sırada neden silah arkadaşlarını yalnız bırakmıştı?

Merkez Orduevindeki bu gözaltılar niçin sessiz kalmıştı?

Bunun bir nedeni var mıydı?

Başbakan ile Dolmabahçe Sarayında ne konuşulduğu bilinmeyen görüşmeden sonra mı sessiz kalmayı yeğlemişti? Her ikisi arasında soruşturma için gizli, sözlü bir anlaşma mı yapılmıştı?

Bütün bunlar kapalı kapılar ardında kalmış, şimdilik açılık kazanamamış, ancak belirli kesimleri de meşgul eden konulardı...

Ne var ki, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ farklı bir tutum izlediğini göstermiş, silah arkadaşlarını yalnız bırakmamıştı. Göreve başlamasının ardından Diyarbakır’a gitmiş ve oradaki sivil toplum kuruluşlarının bazı yöneticileri ile de görüşmüştü.

Kocaeli Garnizon Komutanının, orduda önemli görevlerde bulunmuş tutuklu generallere sürpriz ziyareti bir bakıma ordu adına yapılmış resmi bir ziyarettir. Böyle bir şeyin yapılması da gerekliydi.

Geç kalmış, insani bir ziyarettir. Başka bir deyişle vefa borcunun vurgulanmasıdır. Yapılması gereken bir jesttir. Aslında bunu Büyükanıt yapmalıydı. Görevinden ötürü yapamadı diyenlere en güzel yanıtı emekli olduktan sonra yaparak verebilirdi? Ancak tutuklu generallerden nasıl bir tepki görürdü?

O da bilinmiyor...

Tutuklu bulunan Tolon Paşa Hürriyette yayınlanan mektubunda “Biz içeride huzurlu, onurlu ve alnımız açık olarak yüce Türk adaletinin tecellisini bekliyoruz. Ya dışarıdaki bazıları? Onlar ne durumda acaba” diyerek sitemini belirtmişti.

Büyükanıt tutuklanmalara karşı sessiz kalmıştır. Yargıya intikal etmiş bir olayda öyle davranması gerekliydi. Ne var ki, Şemdinli olaylarındaki bazı astsubaylar için “onlar iyi çocuklardır” gibisinden laflar etmişti. Aynı sözleri Silah arkadaşları için söylememiş veya söyleyememişti... Kafaları karıştıran da bunlar olmuştur.

Acaba bu olay eski ve yeni iki komutan arasındaki farkı mı gösteriyor?

Önümüzdeki günlerde bunun sonuçlarını göreceğiz... Gelişen olaylar Büyükanıt’ın son dönemlerinde sessiz kalışına karşı ve artık askerin sessizliğinin bittiğinin işaretlerini mi verilmiştir?

Bu durumun, başta yandaş ve dinci basın olmak üzere içeride ve dışarıda bazılarını rahatsız edeceği de açıktır...



erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 5 Eylül 2008 Cuma 12:31:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 78.176.35.xxx Tarih : 6.09.2008 16:07:52

Hocam belirttiğiniz hususlar elbette çok önemli ve yeni Genelkurmay Başkanımızın konuşmaları da gerçekten anlamlı.Sevinçle karşıladık.Ama,umuyoruz ki artık icraat görelim.Daha önce de buna benzer açıklamalr yapılmıştı.Lakin,Cumhuriyetin temeline yönelik tehditler artarak devam etmektedir.Sadece laiklik değildir tehlikede olan.Ekonomik bağımsızlığımız da neredeyse kalmamış durumda.Büyük bankaların çoğu satıldı.Atatürk ün bizzat oluşturduğu kamu teşekkülleri yok pahasına bir bir elden çıkarıldı.Bir ülkenin en stratejik kurumu ulaşım ve iletişim yabancı şirketlerin inisiyatifine geçti.Bu durum kendini tam bağımsız olarak tanımlayan hiç bir ülkede görülemez.Bu bakımdan durumun vahameti önemli boyutlardadır.Eğer dikkat edilmezse bağımsızlığımızı kanımız pahasına tekrar kazanma mecburiyetinde kalacağız.O zaman bizi bu günlere getirenlerin hiç biri mücadele içinde olmayacak.


mehmet ersindigil IP: 84.62.60.xxx Tarih : 5.09.2008 19:49:27

Sag ol Hocam Var ol Hocam Uzun zamandir bekledigim yazi olmus,Allah gönlüne göre versin. Ben hep söylemisim Türkiye Cumhuriyeti,nin korucusu ve TÜRK HALKINDAN GÜCÜNÜ ALAN TÜRK SILAHLI KUVVETLERIDIR Bunun disinda hic bir kurulus veya parti tanimiyorum. Belki beni kinayan olacaktir,Önemli degil cünkü Türkiye Cumhuriyeti söz konusudur. Öncelikle Sayin Orgeneral Ilker Basbug yeni görevinde sonsuz basarilar diliyorum. Umarim,ki Sayin Pasamiz bu görevinde diger Genel kurmay Baskanlarimiz gibi ödün vermez ve ben ATATÜRKÜN Askeriyim degip gögüs gerer.Sayin Genelkurmay Pasamiz görevi cok zor,Cünkü kendisini cok zorluyacaklar. Ödün vermege zorluyacaklar,Bu ister ic ister dis TÜRK Düsmanlari tarafindan olacaktir.Sayin Genelkurmay Baskanimiz belki bu görevi üstlendigine bisman,da olacaktir.Ama inandigim ATATÜRK Askeri ise asla bisman olmaz ve gerektigi zaman yumrugunu masaya vurur. ATATÜRK Türkiye Cumhuriyetini Türk Silahli Kuvvetlerine Emanet etmistir.Bunda en fazla Asker gurullanmalidir,Cünkü Asker gücünü Türk Halkindan almaktadir.Inandigim teksey Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK Ve ekibi Türkiye icin almis olduklari bütün kararlarin Türk Halki icin en dogru kararlardir diye düsünyorum.BEYENMEYEN VARSA HANGI KARARLAR OLDUGUNU LÜTFEN YAZSIN.Ama Din altinda yapilan siyasetler Dince kutsal sayilan seyler istismar edildigine inanmaktayim,Bu gibi olaylar veya vakalar saka yönlü söylense,de dogru bulmamaktayim.30 Agustos Zafer bayrami demek Türk Askerinin Türk Halkina bir güvencedir,Bunu inkar eden Türk dostu olamaz sanirim. Türk Halkini arkasina Alan TÜRK SILAHLI KUVVETLERI KOMUTANI Nerden gelirse gelsin hic bir zaman ne ic nede dis güclere asla ödün vermez vede vermemelidir diye düsünüyorum.Ergenekon davasina gelince,Kendi görüsüm Daha önce genel kurmay Baskanimiz görevinin son günlerinde ne sis yansin nede kebap der gibi bir tavir ortaya sergilemistir. Asker yargilanmar tutuklanmaz diye bir sey yoktur,Suc varsa cezasiz kalmamali.Anlamadigim bir konu var;Emekli olan Sayin Pasalarimiz Orgenerak Sener Eruygar ile Hulisi Tolun Pasalarimiz Neden Askeri Mahkeme tarafindan degil,de sivil Mahkemeden Tutuklanip yargilaniyorlar. Yukarida ismi gecen Pasalarimiz Asker olduklari icin Askeri Mahkemede yargilanip veya tutuklanri gerektigini düsünyorum. Bir bilen bu konuda beni aydinlatirsa tesekkürlerimi bir borc olarak bildiririm. Kocaeli Garnizo Komutani Korgeneral Galip Mendi,nin Ziyaret sebebini bence Asker olduklari icin ziyaret etmislerdir.Yani suc varsa asker oldugu icin serbest mi kalmali hayir ogle bir sey düsünmüyorum,vede Sayin Galip Mendi,de bunu düsündügünü sanmiyorum. Genel kurmay Baskanligindan yapilan Aciklama bence yeterli degildir.Cünkü o aciklamada pek iceriligine girilmemis ve tatmin edici degildir. Burda diyecegim teksey Türk Silahli Kuvvetlerine A-z Kadar sonsuz inanc ve güvenle bakmaktayim.Allah onlarla daima iyi olsun ve daima yardimcisi olsun Allah Askerimin gönlüne göre versin Saygi ve selamlarimla sunarim.


ElSalud IP: 78.176.17.xxx Tarih : 7.09.2008 13:03:52

Milletimizin dini duyguları üzerinden elde edilen rantı paraya çevirme konusunda pek çok yetenek çıktı Ahtapotun Kolları Partisininin mensubu olduğu siyasi akımdan. Mercümek'leri, Darçın'ları, Hoca babalarını gördük. Kimi Bosna yardım paralarını iç etti, kimi hazinenin trilyonlarını. Hukuk sistemizde hapisle cezalandırılanlar ise talebelerince affedildiler. Afeden talebe vekillerinin çoğunun arkasındaki yolsuzluk dosyalarının, vekil dokunulmazlıkları nedeniyle beklediği biliniyor. Ancak Alman Savcılar için bunun kıymeti harbiyesi olmadığındann Deniz Feneri soruşturması ve tutuklamalar Almanya'da başladı. Uzun lafın kısası bizim savcılarımızın yapamadığını, elin oğlu gözünün yaşına bakmaksızın yapıyor. Ergenekon romanı ile tutuklanan, ülkesine ve ordusuna 45 yıl hizmet etmiş, cephede savaşmış emekli genarellerimizi de, Patagonya ordusunun generalleri ziyaret etmeyecekti elbette. Eruygur ve Tolon paşalara yapılan ziyaret, TSK açısından geç kalınmış bir ziyarettir. Bir ordu, mensubuna sahip çıkmıyorsa vatan için gerektiğinde öleceksin diyemez. Elbette arada suç işleyenler çıkarsa bunların cezalandırılmaları gereklidir. Ancak bir yılda tamamlanabilen Ergenekon romanına ve izinsiz yapılan telefon dinlemelerine göre ülkenin yarısını suçlu sayabilirsiniz. Ergenekonun kasası zannıyla tutuklanan garip, ne olduğunu anlamadan 1 yıl sonra hapiste öldüğünde, cebinden kefen parası bile çıkmamıştı. Oysa son deniz feneri organizasyonunda götürülen rakamla 41,6 milyon Euro. Genel Başkan yardımcısı Dişli'nin organizasyonunda 3 milyon Dolara alınan arazi 13 milyon Dolara Tesco'ya satılmıştı. Gaziantepte ortaya çıkan son vurgunun boyutları daha da büyük. Şöyle gözünüzü kapatıp bir düşünün. Bu vurgunlar rahat yürütülsün diye mi, neredeyse her gün 4-5 Methetçiğimiz ve komutanları, vatan için gözlerini kırpmadan ölüme atlıyorlar.