Kendi çocuklarının velayet haklarına sahip değiller, erkeklerden yarı yarıya daha az miras alabiliyorlar, üniversiteye gidebiliyorlar ama hakim ya da Cumhurbaşkanı olmaları yasak...
Ve İranlı kadınlar bu engelleri aşmak için tek bir kişiye umut bağlamış durumda: Parvin Ardalan. Molla rejimi ise her fırsatta onun başını ezmek için tetikte.
Dünyada kadın hakları konusunda en yetersiz ülkeler listesi yapılsaydı herhalde Suudi Arabistan ve İran liste başı olurdu. Ama bu iki ülkede bile mollaların tüm baskılarına rağmen sessiz ve derinden bir değişim yaşanıyor. Kadınlar ayaklanıyor, haklarını istiyor. Geçtiğimiz aylarda, kadınların erkeklerden izinsiz seyahat etmesinin bile yasak olduğu Suudi Arabistan’da ülkenin ilk kadınlara özel oteli açıldı. Kral Abdullah yıllardan beri otomobil kullanmak isteyen ancak yasak nedeniyle bu amaçlarına ulaşamayan kadınlardan gelen baskılara nasıl direneceğini kara kara düşünüyor.
İran’da ise tam anlamıyla bir kadın hakları hareketi oluşmuş durumda. Fakat Ahmedinecad ve arkasına aldığı mollalar bu hareketi bastırmak için İranlı feministlere adeta göz açtırmıyor. Geçen yıl 8 Mart’ta Tahran’da “Kadınlar Günü” nedeniyle özgürlük mitingi düzenleyen 30 İranlı kadın hakları savunucusunun tutuklanmasının ardından, molla rejiminin en büyük hedefi başkent Tahran’da 2 yıl önce “Kadın hakları için 1 milyon imza” kampanyasını başlatan ve sessiz sedasız yüzbinlerce imza toplayan, ülkenin en büyük kadın hakları savunucusu Parvin Ardalan oldu.
Uçaktan indirdiler
41 yaşındaki gazeteci-yazar Ardalan, İran’da kadın hakları deyince akla gelen ilk isim. Kadınlar için adeta bir kahraman, molla içinse başı ezilmesi gereken bir isyankâr. İran’da kadın hakları konusundaki ilk mücadelesini 1990’lı yıllarda başlatıp Kadınlar Kültür Merkezi’ni kurduğunda kimse bu hareketin bu kadar büyüyüp rejimi tehdit edecek bir unsur haline geleceğini düşünmemişti. Belki kendisi bile... Ama Şah’ın devrilmesinden sonra tam bir kültür şoku yaşayan kadınlar Ardalan’ın arkasında kenetlendi. 2005 yılında mücadele ilk kez doruk noktasına çıktı ve Ardalan’ın yönetmenliğinde ülkenin ilk kadın dergisi internette yayınlanmaya başladı. Derginin baskı halinde satılması da gündeme geldi ama mollalar İslami yasalara aykırı buldukları derginin yayınına izin vermeyince bu umut suya düştü. Zanestan dergisi o günden bu güne defalarca kapatıldı, sansürlendi. 2007 yılında bu girişimlerinden dolayı dünyanın en prestijli insan hakları ödüllerinden biri olan Olof Palme Ödülü’ne layık görüldü. 75 bin dolarlık ödülü almak için Stockholm’e giden uçağa adım attığında “ahlak polisi” kendisini bekliyordu. “Toplum huzurunu bozmak ve halkı isyana teşvik etmek suçlarından kesinleşen cezaları nedeniyle” yurt dışına çıkış yasağı olduğu kendisine bildirildi. Ödülünü alamadan uçaktan inip evinin yolunu tuttu. Ama Ardalan yılmadı. Ta ki geçtiğimiz günlerde Ahmedinecad yandaşlarının yeni salvosuna kadar...
209 no’lu koğuş
Ahlak polisi, Ardalan’ı “kanun dışı toplantılara katılmak, toplum düzenini bozmak ve yetkililere itaatsizlik” suçlarından bir kez daha tutukladı. Ama bu kez garip bir durum vardı. Her zaman karşılaştığı suçlamalara ek olarak şimdi de Ardalan’ın “Ulusal güvenlik için tehdit oluşturduğu” belirtildi. Şeriat mahkemesi İran’da oldukça önemli bir suçlama olan bu “detayı” değerlendirerek Ardalan’a o ana kadar verilen en yüksek cezayı verdi: 3 yıl hapis... Ceza “bir daha hiçbir rejim karşıtı faaliyete katılmaması şartıyla” ertelendi, ama İran’ın en önemli kadın hakları savunucusuna molla rejimi en büyük gözdağını vermiş oldu. Çünkü ne Ardalan’ın mücadelesinden vazgeçmeye niyeti, ne de mollaların onun peşini bırakmaya isteği yok. Sonunda İranlı kadının adresi bir kez daha Tahran’daki Evin Hapishanesi’nde “feministler koğuşu” olarak da bilinen ve kadınlara hemcinslerinin türlü işkenceler yaptığı o meşhur 209 no’lu koğuş olacak.
1 milyon imza kampanyasının internet sitesi: www.we-change.org
1 yılda tam 6 bin İranlı kadın gözaltına alındı
Uluslararası insan hakları örgütleri de İran’daki kadın hakları hareketlerini çok yakından takip ediyor. Ancak verilen cezaları kınamak dışında etkileri yok. Geçtiğimiz yıl Ardalan ile 1 milyon imza hareketini başlatan 24 yaşındaki sosyal çalışmacı ve kadın hakları savunucusu Delaram Ali’nin 34 ay hapis ve 10 kırbaç cezasına çarptırılmasının ardından yedi uluslararası insan hakları örgütü, hapis kararının iptal edilmesini ve İran’da kadınlara eşit haklar için barışçıl çalışmalar yürüten kadınlar hakkındaki suçlamaların geri alınmasını istedi. Aralarında Uluslararası Af Örgütü, Eşitlik Şimdi, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu gibi kuruluşların bulunduğu dernekler yargılama sırasında Ali’nin avukatının savunma yapmasına bile izin verilmediğine dikkat çekti.
İran İnsan Hakları Dayanışma Komitesi verilerine göre son 1 yılda İran’da 5 bin 978 kadın tutuklandı, 8 kadın taşlandı, infaz edildi, 19 bini yabancı ülkelere satıldı.
500 bin kadın sokakta giyiniş tarzlarından ve hareketlerinden dolayı uyarıldı.
İran’da kadına yönelik şiddet olaylarının yüzde 76’sı cinsel içerikli. Evden kaçan kadınların sayısı ise 300 bini aşıyor.
İşsiz kadınların sayısı 1 milyon 300 bin.