Her gün televizyonu açtığımda, bir kriz lafıdır gidiyor. Koca koca adamlar suyu, gazı az kullanın, boş yere harcama yapmayın diye öğüt veriyor. Gülüyorum onları dinleyince. Biz bunu zaten doğduğumuz günden beri yapıyoruz. Krizle nasıl başa çıkılır, zor zamanlarda tencereler nasıl kaynar merak eden varsa, bize sorsunlar..."
Bu sözler İzmit'teki deprem kalıcı konutlarında yaşayan 34 yaşındaki ev hanımı Zekiye Kösemen'e ait. Kösemen, bu sözleri söylerken yalnız değil. İstanbul, Diyarbakır, Adana, İzmir, Düzce, Van ve daha birçok kentten on binlerce ev kadını da onun gibi düşünüyor. Türkiye'deki gelir skalasının en dibinde yer alan bu kadınlar, şimdi Anadolu'nun dört bir köşesinde kurdukları "kadın kooperatifleri" ile dışlandıkları sosyal ve ekonomik hayata yeniden entegre olabilmek için savaşıyor.
Görüşü sorulmayan ev kadınları şimdi tek çatı altında toplanıyor
ABD kaynaklı küresel kriz, aylardır tüm dünyanın gündemini işgal ediyor. Türkiye'de de krize ilişkin değerlendirmeler, tartışmalar birbirini izliyor. Holdingler, meslek örgütleri, fikir önderleri, siyasetçiler, akademisyenler küresel krizin ekonomiye ve sosyal hayata yansımalarına ilişkin gün aşırı açıklama yapıyor.
Tüm bu "hengame" içinde bir kesim var ki, ülke ekonomisinin hücrelerini oluşturmalarına rağmen, ne görüşleri soruluyor, ne de dertleri dinleniyor. Onlar yoksul ailelerin kadınları. Eğitimsiz, mesleksiz ve çoğu zaman dört duvar arasına sıkışmış yalnız kadınlar. Kocalarının getirdiği para ile her ay evi çekip çevirmek ve çocuklarını yetiştirmek zorunda olan, hayatı "bitmeyen bir kriz" gibi yaşayan bu kadınlar, artık Anadolu'nun dört bir köşesinde bir araya gelip yoksulluğa ve yoksunluğa "Artık yeter" diyor.
Bundan 4 yıl öncesinde Türkiye genelinde sayıları 14 olan ve dağınık şekilde faaliyet gösteren kadın kooperatifleri, kadınlardan yoğun ilgi görüyor. Şu anda 19 ilde toplam 76 tane kadın kooperatifi bulunuyor. Ayrıca üyeleri sadece kadınlardan oluşan 28 tarım ve 1 konut kooperatifi mevcut. Meslek öğrenmek, dükkan açmak, evde yaptıkları el emeği göz nuru ürünleri pazarlara satmak için örgütlenen kadınların sayısı 10 bini buldu. Şu günlerde ise Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı'nın (KEDV) önderliğinde ve AB ile Citibank'ın mali desteği ile yürütülen "İletişim Ağı" projesi ile, Türkiye'nin "fakir ama gururlu" kadınları tek çatı altında toplanıyor.
Hiçbir şey bilmeden gelip şimdi eğitmen oldular
İlk kadın kooperatiflerinin geçmişi, Marmara Depremi ve 2001 krizi sonrasına dayanıyor. KEDV'nin öncülüğünde yoksul kadınlar ile Türkiye'nin farklı yerlerinde yapılan eğitim çalışmaları ve tartışmalar sonucunda el ele vermek için en uygun yolun kooperatifçilik olduğu kararına varılıyor. 2004 yılında ilk kez Düzce'de bir araya gelen 14 kadın kooperatifinin sayısı 1 yıl içinde 35'e çıkıyor.
KEDV Eğitim Koordinatörü Perihan Uluğ, evden bile dışarı çıkmayan binlerce kadının, kooperatiflerde görev almaya başladıktan sonra, hem sosyal hayata adım attığını hem de evin geçimine katkı sunmaya başladığını söylüyor.
Tüm ideolojilerden bağımsız olarak dar gelirli kadınların hayata katılabileceği bir oluşum kurma hayali ile yola çıktıklarını dile getiren Uluğ, "Bu hareket genel kadın hareketine benzemiyor. Bizim hareketimiz yoksul kadınları örgütleme hareketi. Dedik ki, burada ideoloji falan yok, size meslek öğretmek, çocuğunuza destek olmak istiyoruz. 2004'te hiçbir şey bilmeden kooperatiflere gelen kadınlar şimdi vakıfta eğitim verecek hale geldi" diyor. Uluğ, kadın kooperatiflerinin Doğu illerinde ve İstanbul'da yoğunlaştığını, Adana, Ege ve İç Anadolu'da önemli gelişmeler kaydettiklerini, ancak Karadeniz'de kooperatifleşmenin şimdilik bekledikleri hızda gerçekleşmediğini kaydetti.
Eve hapsedilen kadınlar kooperatifle nefes alıyor
İstanbul Nurtepe'de faaliyet gösteren İlk Adım Kadın Kooperatifi'nin sorumlularından Gülten Bingöl de, sadece yoksulluğun değil, sosyal dışlanmışlığın da kadınları kooperatiflere çeken önemli bir unsur olduğunu belirtiyor. Bingöl, eşinin veya akrabalarının baskıları sonucu adeta eve "hapsolan" kadınların, kooperatif faaliyetlerine başladıktan kısa bir süre sonra eşi ve akrabaları ile kurduğu ilişkilerde de aşama kaydettiklerini ifade ediyor.
"Başlarda eşlerimiz çekingen yaklaştı ama gelip neler yaptığımızı görünce ikna oldular" diyen Bingöl, bazı kocaların eşini dışarıya bile çıkarmamasına rağmen, yalnızca kooperatife gelmesine izin verdiğine dikkat çekiyor. Bingöl, "Buradaki faaliyetler kadınlara terapi gibi geliyor, eşleri ile bile daha iyi bir iletişim kurmaya başlıyorlar. Dar gelirli kadınlar az da olsa para kazanmaya başlayınca sosyal hayatta da faal olmak ihtiyacı hissediyor. Bu yüzden birçok üyemiz dışarıda İngilizce dersi almak ve mesleki kurslara gitmek için para biriktiriyor" diyor.
Deprem sonrası güç birliği yaptılar
Düzce Nilüfer Kadın Kooperatifi'nden Selma Demirelli ise, eskiden ev kadınları arasında çok rağbet gören altın günlerinin yerine tasarruf grupları adıyla yeni sistemler oluşturduklarını anlatıyor. "15 günde bir toplanıyoruz. Her toplantıda her bir katılımcı ortaya 2.5 YTL koyuyor. 6 ayda bir de bu miktarı artırıyoruz. Düzce'de deprem sonrası yapılan konutlardan, bu fonlar sayesinde 28 tane ev satın aldık. Ben kendim 2.5 yılda 5 hisseyle 3 bin YTL para biriktirdim" diyen Demirelli, tasarruf gruplarının yoksul kadınlar için bulunmaz bir imkan sunduğunu vurguluyor. Demirelli, hayalindeki gelişimi ise şöyle dile getiriyor: "Bu tasarruf grupları ileride bir gün neden Kadın Bankası'na dönüşmesin?"
İşkadınları, bizleri görmezden gelmesin
Son yıllarda kadınlar, Türk iş dünyasında çok önemli noktalara geldi. Güler Sabancı, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Aynur Bektaş, Ümit Boyner, Nuşin Oral gibi isimler ekonomiye yön veren büyük kuruluşların tepesinde yer alıyor. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) Başkanı Şengül Akçar'a, "Ekonomi gündemini belirleyecek güce sahip işkadınları ile görüşüyor musunuz? Planlarınızı ve faaliyetlerini anlatma fırsatınız oluyor mu?" diye soruyoruz.
Akçar, İş dünyasının güçlü kadınlarından en önemli beklentilerinin vakıf bünyesindeki mentorluk yani danışmanlık sistemine destek verilmesi olduğunu söylüyor. Her işkadınının belli sayıda küçük girişimci kadın ile tanışmasının ve yüz yüze konuşmasının bile önemli bir destek sağlayacağını ifade eden Akçar, "İş kadınlarından girişimci kadınların karar vermelerini kolaylaştıracak, sorunlarını çözmeye yarayacak, pazarla buluşturacak destekler vermelerini bekliyoruz" diye konuşuyor. Bu konuda yardımcı olmak isteyen işkadınlarını, vakıf ile temasa geçmeleri halinde girişimci kadınlarla buluşturabileceklerini dile getiren Akçar, bugüne kadar kendilerine iş dünyasından Citibank gönüllülerinin destek verdiğini anlatıyor.
AB'de kadın kooperatiflerinin sivil toplum kuruluşu olarak konumlandırıldığını ve devlet tarafından desteklendiğini vurgulayan Akçar, "Kadın kooperatiflerinin yaklaşık 2 bin YTL'lik kuruluş masrafları, her yıl yapmak zorunda oldukları genel kurul masrafları, ticaret odası aidatı gibi yüksek giderleri kooperatiflerin kuruluş ve sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor. Devletin bu konuda gerekli adımları atmasını bekliyoruz" diyor.
Keşke eşime okuma yazma öğretmeseydiniz
Kooperatif kurarken yaşadıkları zorlukların ardından gelen başarının kendileri için en büyük motivasyon olduğunu anlatan Van'daki Yaşam Kadın Kooperatifi'nden Gülmay Ertunç, özellikle yoksul ve eğitimsiz mahallelerdeki faaliyetlerini anlatırken, ilginç bir örnek verdi: "Kooperatiflere başta kimse ilgi göstermiyordu. Bir gün cuma namazı sonrasında kooperatifte çay demleyip, cumadan dönen erkeklerin yolunu çevirdim. Herkesi çaya davet ettim. Geldiler, çekingen çekingen oturdular.
Onlara faaliyetlerimizi, neler yapmak istediğimizi anlattım. İçlerinden biri, 60 yaşında bir amca, 'Eşim okuma yazma bilmiyor. En büyük isteği çarşıya pazara çıktığı zaman kapıya benim için bir not bırakabilmek. Burada okuma yazma kursu var mı?' dedi. Var deyince, getirdi eşini kooperatife üye yaptı. Birkaç ay sonra yaşlı adamın karısı kendini çat pat ifade edecek kadar okuma yazma öğrenmişti. Bu kez amca bize geldi ve 'Keşke okuma yazma öğrenmeseydi, her yere notlar yazıp bırakıyor. Ne yapacağımı şaşırdım' dedi."
Kooperatiflerin faaliyet alanları
- Erken çocuk bakım ve eğitim hizmetleri (yuva, oyun odaları, oyuncak kütüphanesi, mahalle anneliği)
- Dikiş, tekstil, yöresel dokuma
- Hediyelik eşya, takı, hediyelik kutu, ahşap oyuncak, el sanatları
- Sabun, mum atölyeleri
- Hizmet (lokanta, hazır yemek, kuaförlük, turizm, pansiyonculuk, el ürünleri ve ikinci el dükkanları)
- Eğitim çalışmaları (kadın hakları, üreme sağlığı, iletişim, girişimcilik, çocuk eğitimi, kadına yönelik şiddet, liderlik)
- Ekonomik güçlendirme faaliyetleri (Tasarruf grupları, meslek edindirme ve beceri kursları)
- Kadınlar için bilgi merkezi (bilgisayar ve internet erişimi)
-Sosyal/kültürel çalışmalar (kütüphane, dergi, festival, gezi)
Bazı kadın kooperatifleri:
- Ankara Zeytindalı Kadın Çevre, Kültür ve İşletme Kooperatifi
- Bağlar Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İletişim Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
- Bahçelievler Kadın Kültür Çevre İşletme Kooperatifi
- Biga Kadın Kültür Çevre İşletme Kooperatifi
- Çanakkale Girişimci Kadınlar Üretim ve Pazarlama Kooperatifi
- Doğubayazıt Kadın Destek Çevre Kültür Ve İşletme Kooperatifi
- Gaziantep Kadın Çevre Kültür ve Kalkınma Kooperatifi
- Kızıltepe Destek Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
- Ödemiş Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Küçük Sanat Kooperatifi
- Tekirdağ Kadın Dayanışması ve İşletme Kooperatifi