Kadının özgürleşmesini küçümsemeyin. Sistem küçümsemedi, ciddiye aldı ki aktivist kadınlarımız içeride.
Sekreter, Gülçin’den mektup geldiğini haber veriyor. Bir solukta üst kata çıkıp mektubu alıyorum. İki sayfalık bir mektup. Ne Gülçin’e ne de bana ait tek bir özel cümle var. Mektubunun tamamı toplumsal cinsiyet eğitimlerine dair. “...gönderdiğin rapor için teşekkür ederim. Tabii ki hem eğitimin içeriği hem de eğitimi sunan arkadaşların sunuş yöntem ve tarzlarına dair eleştirilerin olması doğal. Eleştirilerin olmaması beni üzerdi, bizler ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği’ konusunda bir şablon sunmuyoruz. Elbette bu konunun karma (kadın-erkek) gruplara verilmesi de çok önemli...”
Bir taraftan garipsedim mektubu, bir taraftan da gurur duydum. Ruh durumunu merak etmiştim. Özel bir şeyler yazmasını ummuştum. Ama iki sayfanın tamamı da toplumsal cinsiyet eğitimlerine dairdi. Acaba ben mi elde ettiğimiz kazanımların yeterince farkında değildim?
On yılı aşkındır, merkezi eğitimlere dahil edilemeyen toplumsal cinsiyet eğitimleri ilk kez merkezi düzeyde planlanmıştı. Eğitim sonrası doldurulan anketlerin değerlendirilmesi; eğitimcilerden gelen raporların analiz edilmesi, değerlendirme raporları sonrası akademisyenlerden görüş alınıp, tekrar kadın eğitimcilerin merkeze çağırılıp gelecek dönemin içeriğinin belirlenmesi gerekiyordu. Önümüzde bir iki ay vardı. Gülçin’in kaygısı ve heyecanı bundan dolayıydı.
Mektubu bitirir bitirmez, gözleniyormuşçasına tekrar işime koyuluyorum. Kadın Eğitimcilerin Eğitimi dosyasını çıkarıyorum dolaptan. Tozlu dosyalar arasında geziniyorum. Gelecek dönem planlaması için geçmişe biraz bakmam gerektiğini düşündüm. Dosyaların içindeki her bir kağıt parçası beni geçmişe götürüyor.
Elimde 2002/100/1401 sayılı, şubelere başlıklı bir yazı. “Kadın eğitimlerinin düzenli ve kesintisiz olarak yürütülebilmesini ve kadınların sendikal konularda yetkinleşmesini sağlamak amacıyla sendikamızın kadın eğitimci ihtiyacını gidermek üzere tasarladığımız ‘Kadın Eğitimcilerin Eğitimi Programı’ hayata geçirilecektir. Şubelerin önerdiği adaylar arasından seçilen 30 kadın üyenin her biri 5’er gün süren dört aşamalı eğitime tabi tutulacaktır. Şubeler önerecekleri adayların kadın konusunda duyarlı ve birikimli olmasına özen göstermelidir...” Yazıyı gönderen 2002 tarihinde görev yapan Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Elif Akgül. Elif, şimdi tutuklu.
Karıştırdığım dosyalar arasında Kadın Eğitimciler Eğitimi projesinin taslağını buluyorum. “Projenin amacı; evde, işyerinde ve toplumda yaşanan cinsiyet ayrımcılığının açığa çıkaracak, kadınlarla birlikte cinsiyetçiliğe karşı mücadele yöntemlerin geliştirilmesi. Eğitim yoluyla sendika üyesi kadınların güçlendirilerek karar mekanizmalarında daha fazla kadının görev alması teşvik edilecektir. Kadın eğitiminin düzenli olarak yürütülebilmesi için sendikamız kadın eğitimcilerini yetiştirecektir. Kadın eğitimci ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra kadınların sendikal konularda yetkinleşmesi de sağlanacak, programı tamamlayan kadın eğitimcilerden işyeri temsilcileri eğitiminde ve diğer karma sendikal eğitimlerde de yararlanılacaktır”
Sayfanın alt tarafında uzunca konu başlıkları var.
Cinsiyetçiliğe Karşı Duyarlılık ve Toplumsal Cinsiyet,
Ayırımcılığın ve Eşitsizliğin Ekonomik, Toplumsal ve Siyasal Görünümleri,
Küreselleşme ve Kadın İstihdamı,
Eğitim-Sen’in Kadın Politikaları ve Kadın Sekreterliği Deneyimleri,
Siyaset ve Erkek Egemenliği,
Çalışma Hayatında Kadınlar: Sendikalar ve Cinsiyetçiliğe Karşı Mücadele...
Konular listesi uzun. Bu kadar eğitimi nasıl da gördük, bitirdik ve sertifikamızı aldık bunun şaşkınlığı var üzerimde.
Dosyaları karıştırmaya devam. Diğer dosyada, şubeler nezdinde seçilen kadın eğitimci adaylarının özgeçmişleri var. 16.10.2002 Adıyaman şubesinden gönderilen yazı: “...Kadın Eğitimcilerin Eğitimi Programı’na” Sakine Esen’in katılması uygun görülmüştür...” Yazının altında not var. Notta Sakine’nin neden seçildiği yazıyor. “Sakine Esen iki yıldır sendikal çalışmalarda aktif olarak yer alıyor. Halen Eğitim-Sen Besni Temsilciliğinde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Ayrıca kadın sekreterliğinin yaptığı çalışmalara gereken duyarlığı gösteriyor”. Sakine, şimdi tutuklu.
Sakine’nin kadın eğitimci olarak seçilmiş olduğunu belirten şube yazısını kaldırıp diğer sayfaya geçtiğimde Gülçin’in 24.10.2002 tarihli İstanbul Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Yönetimine başlıklı dilekçesiyle karşılaşıyorum: “...1998 yılının Mayıs ayında 3 No’lu şube yönetim kuruluna seçildim. İki yıl boyunca Basın Yayın Sekreterliği yaptım. 25 Haziran 2000 tarihinde yine şube yönetim kuruluna seçildim ve 9 Şubat 2002 tarihine kadar Kadın Sekreterliği görevini üstlendim. Bu süreçte kadın örgütlülüğünün pratik zorluğu ile birlikte mücadelenin güzel yanlarını da kadın arkadaşlarımla yaşadım...” Gülçin, şimdi tutuklu.
Kadın Eğitimcilerin Eğitimi projesiyle biraraya gelen üç kadın... Gece-gündüz sendikal faaliyetlerin içinde olan, sendikaya sıkı sıkı tutunan, kadınları sendikada görünür kılmaya çalışan üç kadın... Cezaevinde yine birlikteler.
Kadın eğitimlerini, kadınların sendikal mücadeleye katılımının çoğalmasını, kadının özgürleşmesini küçümsemeyin. Sistem küçümsemedi, ciddiye aldı ki aktivist kadınlarımız içerde. Tutuklarken de gerekçeleri, “terör örgütü” oldu. Evet onlar örgütlüydü. Ve de tek örgütleri Eğitim-Sen’di.
ELİF DUMANLI: Eğitim-Sen Merkez Kadın Eğitimcisi