30
Nisan
2025
Çarşamba
KADIN

Ringde babam olsa döverim

Fırat Üniversitesi Beden Eğitimi bölümünde okuyor, boks hayatını Fenerbahçe’de sürdürüyor. 4 Eylül’de Macaristan’ın Pec kentinde 15 ülkeden 100 kadın boksörün katılımıyla düzenlenen “10. Witch Bayanlar Boks Turnuvası”nda birinciliği kimseye kaptırmadı. Rakiplerini ringden silen Tatar, kaslı vücudunu nedeniyle sokakta sürekli kendisine “Maaşallah yavrum” diye laf atıldığını söylüyor.

Bir kadın niçin boksör olmak ister?
Herhalde aileden dolayı. Benden büyük dört abim var. Onların yanında ben de erkek gibi yetiştim. Bir de savunma sporlarını seviyorum.

Boks saldırı mı, yoksa savunma sporu mu?
Boks aslında zeka sporu. Yumruğu boşa almak, o reflekse beynini hükmedebilmek, çok hızlı davranmak... Ringde maç esnasında tamamen rahatlığı sağlayabilmek, tedirgin olmamak, stresli olmamak. Bunları yapabiliyorsanız ve biraz da çalışıp tekniğini öğrenirseniz, yumruk da yemezsiniz, çok büyük bir darbe de almazsınız. Dünya Şampiyonası da dahil bir burun kanamam bile olmadı.


Öldürücü darbelerden korunmanın bir sırrı var mı?
Tabii ki kaskımız, dizliğimiz var. Kadınlar göğüslük, erkekler kuki takıyor. Ki taktığımız kaslar ve eldivenler de bayağı kalın ve yumuşak. Tam nokta vuruşu yaptığınız zaman ya da yumruğu yediğiniz zaman o etkiyi hissedebiliyorsunuz.


Hiç nakavt oldun mu?
Yok olmadım. Ama kimseyi de nakavt etmedim.


Kadınlar daha mı yumuşak dövüşüyor?
Kadınlar biraz daha nazik. “Çıtkırıldım” diyelim. Erkekler çok daha güçlü. Kadınlarınki kanlı geçmiyor.


Yaralandığın, bir tarafının kanadığı oldu mu?
En fazla gözlerim morarmış, dudağım patlamıştır.


Boks özel hayatını nasıl etkiyor?
Abilerim boksa başladı. İlk onlar götürdü beni. Ama ailem kesinlikle istemedi. “Sen kız çocuğusun, ne yapacaksın, burnun kırılacak” dediler. Ben de bizim (Fenerbahçe) şube kaptanımız Mert Öztemel’in yanına gittim “Ben boksör olmak istiyorum, ama amcamlar izin vermiyor” dedim. O zamanlar 16 yaşındaydım. “Boks” diyorum başka bir şey demiyorum. Sağolsun kaptanımız amcamları ikna etti. Türkiye şampiyonaları derken Avrupa şampiyonluğu geldi. Şimdi boksu bırakmamı istemiyorlar.


Annen ne demişti?
“Yapma kızım, okulunu oku, başka bir spor yap” dedi.


Annen maçlarını izleyebiliyor mu?
İzleyemiyor. Evde babama maç DVD’sini izletiyorum. Koltuklarda tedirgin bir şekilde oturuyor, telaşlanıyor. Maç yerine getirsem, yumruk yediğimi görse, herhalde orayı dağıtır.


Olimpiyatlara katıldın mı?
Hayır çünkü bayan boksu henüz olimpik bir spor değil. Olimpik olursa 2012’de katılacağız. Eğer gidersek bayan boksunda 5-6 madalya kazanırız.


Her zaman kendine güveniyor musun?
Güveniyorum, çünkü bu güvenin sebebi de bana güvenen insanların olması. Antrenörüm, ailem bana güveniyor. Bu insanların benden beklentisi çok. En önemlisi İstiklal Marşı’nı okumak ve Türk bayrağını kürsüye taşımak. Bu gerçekten beni çok duygulandırıyor. Her turnuvada ağlıyorum. Bunları yaşamak çok güzel.


Başka iş yapmayı düşündün mü hiç?
Ben boksu meslek olarak yapıyorum. Hobi olarak değil, müsabaka amaçlı yapıyorum. Bir gelirim var, sporcusu olduğum Fenerbahçe kulübünden maaş alıyorum. Şu anda Fırat Üniversitesi’nde beden eğitimi öğretmenliği okuyorum, ikinci sınıftayım. Okul bittikten sonra bizim direkt atamalarımız oluyor. Avrupa ve dünyada derece yapmış sporcular KPSS’ye girmiyor.


Tekvandoda gümüş madalya kazanan Azize Tanrıkulu, “Şırnak’ta sporumu yapamam, o yüzden gitmeyeceğim” demiş...
Bence çok yanlış. Mesela biz Niğde’de kamp yapıyoruz. Rakım olarak bizi çok etkiliyor. Performansınız daha da yüksek oluyor. Şırnak’ta neden yapılmasın ki, aksine orada kendisi gibi şampiyonlar yetiştirebilir. Ve oradaki insanlar spora, başarıya aç. 3-5 öğrenciyi yetiştirse, onun için ne kadar gurur verici bir olay olur. Ben olsam Şırnak’a da giderim, en ücra yere de...


Arkadaşların boksör olmanı nasıl karşılıyor?
“Hadi ya sen de boksör müsün” diyorlar. Ben zaten normalde çok nazik bir insanım. En ufak bir şekilde koluma dokunsalar, şakalaşsınlar hemen kükrüyorum, “Yapmayın” diyorum. Canım acıyor. O zaman da “Sen ne biçim boksörsün” diyorlar. Genelde birçoğu da inanmıyor.


Nazik bir yapın var demek ki...
Tip olarak da “Sen nasıl boksörsün, burnun niye böyle” diyorlar. Boksör olunca burnumun illa yamuk olması gerektiğini düşünüyorlar. Boks bence nazik bir spor. Yumruk almadan yumruk vurma sanatı bu. Bir de boks sanat. Vuruyorsunuz sanat oluyor, yumruk yiyorsunuz yine sanat oluyor. Son maçımda Kanadalı rakibimin gözü çok kötü oldu mesela...


Maçtan sonra baktın mı rakibine?
Kırışma esnasında tam çenesinin ucuna yumruğum geldi. Burası nakavt bölgesi ve beyni çok etkiliyor. O anda çöktü rakibim. Sonraki vurduğum yumrukta da gözü çok kötü oldu. Hakem rakibe saydı. Çünkü sağlığa çok önem veriyorlar. İyiyse devam ettiriyor, kötüyse maçı bitiriyor.


Sonra bakıyor musun, endişeleniyor musun o kişi için?
Şöyle bir şey oldu; hakem maçı durdurdu, beni beyaz köşeye gönderdi ve Kanadalı rakibimi doktor çağırarak muayene ettirdi. Gözü çok kötü oldu. Ben de köşede “Allah’ım inşallah doktor maçı bitirir, devam ettirmez” dedim. Çünkü devam edersek ben oraya vuracağım, yarası açılacak ve kanayacak. Ve oynatmadı da.

Her boksör keşke senin kadar iyi niyetli olsa. Çünkü bazıları kandan keyif alır...
Yok, ben hiç almıyorum. Dövüşmeyi seviyorum ama öyle zarar vererek değil. Bir şeyler göstererek, tekniği göstererek, güzel vuruşlar yaparak.


Şimdiki boksörlerden hayran olduğun kimler var?
Eskiden Sinan Şamil Sam vardı. Ama artık bayan boksuna karşı olduğu için onu hiç sevmiyorum. “Bayanlar boks yapmasın” diyor. Bence esas o boks yapmasın. Çünkü artı siklet (ağır) ve hiç de yakışmıyor ringe. Bence o bayanların başarısını kıskanıyor. Kendisi Avrupa şampiyonu olmuş mu, dünya şampiyonu olmuş mu?


Amerikalı boksörlerle hiç karşılaştın mı?
Evet. Dünya Şampiyonası’nda yarı finalde rakibim Amerikalı’ydı. Çok güçlüydü ama “Türk’ün gücü bir başka” diyorlar ya, vurdum kaşı açıldı. Hakem doğal olarak maçı bitirmek zorunda kaldı. Mesela geçen yıl şampiyona Rusya’daydı. Benim de rakibin Rus’tu ve Rus mafyası el attı maçımıza...


Ne yaptılar?
İkinci oldum. Kötü bir sonuçtu ama. Rusya’da yapılıyor olay. Organizasyonda vurduğunuz yumrukları belirleyen hakemler var. Zengin köşelerinde oturan dört hakem var, onlar bir şekilde ayarlanıyor. Yani vurduğum yumruklara puan gelmiyordu, haksızlık yapılıyordu.


“Bütün rakiplerimi yendim, hakemleri yenemedim” diyorsunuz...
Evet, aynen öyle oldu, ama şimdi Çin’de olacak Dünya Şampiyonası. Biliyorum ki yine puan vermeyecekler. Şampiyonluğu almak için yakasına yapışacağım, kafa göz dağıtacağım. Başka yapacak bir şey yok. Çünkü şampiyonluk için çalışıyorum. Ringde babam olsa döverim. Başarı istiyorsanız bir şeyleri göze alacaksınız.


Peki hiç endişelenmiyor musun “Benim güzel burnum yamulacak” diye?
Hayır, “Burnum yamulur” diye endişe etmiyorum, bu işi yapıyorsam bunu göze almışım demektir. “Yumruk yersem estetik yaptırırım” diye bir şey de düşünmüyorum. Çünkü doğal yaşlanmak istiyorum.


Nişanlınız nasıl karşılıyor bunları?
Ben Macaristan’dayken İsveçli rakibimin dirseğinin burnumun sol tarafına geldiğini görüyor ve çok üzülüyor. Telefonda konuşurken bile neredeyse ağlayacaktı. Tabii boksör olduğu için beni çok iyi anlıyor. Bu konuda çok şanslıyım.


Sen onun maçını, o da senin maçını izliyor. Kim daha çok heyecanlanıyor?
Ben onun maçını izlerken kendimi tutamıyorum. O benim maçımda gayet sakin...


Birbirinizle antrenman yapıyor musunuz?
Evet, yapıyoruz. O da tersgard, ben de... O benden tecrübeli olduğu için kendisinden çok şey öğreniyorum.


“Tersgard” nedir?
Sol yumruğu daha güçlü olan ve sol yumruğunu karaciğere daha iyi vurabilene denir.


Makyaj yapar mısın?
Neden yapmayayım. Boksörlerin gecesi olduğu zaman en şık kıyafetlerimi giyer, makyajımı yapar giderim. Boksör olduğum için kadınlık özelliklerimi kaybetmiyorum. Boş zamanlarımda kuafördeyimdir.


Normalde kadınlar kas yapmayı sevmez. Ama sen bayağı kaslısın, dışarıdan nasıl tepkiler alıyorsun?
Dışarıda beni görenler, “Maaşallah yavrum” diyor. Ama tepkiler ne olursa olsun sonuçta bu benim işim ve severek yapıyorum. Kaslarımı da çok seviyorum. Bu bana rahatsızlık vermiyor.


Devlet bize yardımcı olmuyor
Tatar, devletin boksa ve sporculara yardım yapmadığını söylüyor ve ekliyor: “Devlet yok bizde... Bize yardımcı olacak hiçbir spor yöneticisi yok diyebilirim. Burada sadece bana sahip çıkan kulübüm. Diğer türlü, ben Avrupa Şampiyonu olduğumda 9 milyar gibi komik bir ödül aldım. İkinci olan arkadaşım hiç ödül alamamıştı.” Yurt dışında boksörlere başbakan gibi davranıldığını söyleyen Tatar, “Şampiyon olanlara ev, araba alınıyormuş. Bunları duyunca üzülüyoruz. Biz zaten para için dövüşmüyoruz, ama bırakın ödül almayı tebrik bile edilmiyoruz. Kulüpten 700 milyon maaş alıyorum. Tabii bu da kötü bir şey değil. Hiç yoktan iyidir.”


Carlos’un samimiyeti şaşırttı
Bir keresinde buraya antrenman yapmak için Fenerbahçeli futbolcular gelmişti. O sırada yeğenim de buradaydı. Kendisi büyük bir Roberto Carlos hayranıdır. “Teyze fotoğraf çektirelim” dedi. Yeğenimle Roberto Carlos’un fotoğrafı çekilirken, gazeteciler benim Fenerbahçe takımında Avrupa Şampiyonu bir boksör olduğumdan bahsetti. Carlos’un tepkisi değişik oldu. “Çok güzel, başarılarının devamını diliyorum” dedi. Yani bunu duyunca bana karşı o sert tavrı gitti. Daha yakın ve içten davrandı. Benimle uzun uzun sohbet etti. Bu samimiyeti öteki Türk futbolculardan hiç görmemiştim. Çok şaşırdım.

Vatan
Yayın Tarihi : 16 Eylül 2008 Salı 16:17:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?