Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Kars İline bağlı bir ilçe olan Arpaçay’ın doğusunda Ermenistan ve Akyaka ilçesi, güneyinde Kars ili, kuzeyinde Çıldır ilçesi, batısında da Susuz ilçesi yer almaktadır. Kuzey Anadolu kıvrım sistemlerine bağlı dağların engebelendirdiği yüksek plato niteliğinde bir arazi yapısı vardır. Bu plato Arpaçay ve kolları tarafından parçalanmıştır. Aynı zamanda Kars Ovası’nın devamı niteliğindeki bu platonun kuzeyindeki Cara Deresinin oluşturduğu düzlükler (Zaroşat Düzlüğü) bulunmaktadır. Kısır Dağı bu düzlükte yükselmektedir. Çara Deresi vadisi ile Kars Çayı vadisinin birleştiği kesimde Ermenistan sınırına yakın alanda Şöregel Düzlüğü bulunmaktadır. İlçe topraklarını Arpaçay ile Telek Suyu sulamaktadır.
Deniz seviyesinden 1.675 m. yükseklikteki ilçenin yüzölçümü 605 km2 olup, toplam nüfusu 26.555’tir. İlçede karasal iklim hüküm sürmekte olup, Yazları sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır.
Arpaçay’ın ekonomisi tarım, hayvancılık ve ilçe sınırları içerisinde bulunan Ani kentinden ötürü turizme dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünler, arpa, buğday, çavdardır. Son yıllarda şeker pancarı üretimi artış göstermiştir. İklim ve yükseklikten ötürü hayvancılık ön plandadır. Yaylalarda sığır, koyun ve keçi besiciliği yapılmakta, sığır ihraç edilmektedir. Ayrıca hayvancılığa dayalı olarak hayvansal ürün üretimi yapılmakta, mandıralarda kaşar peyniri üretilmektedir.
Arpaçay’ın çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Dr.Kamil Arran tarafından ilçenin 8 km. güneybatısında dolmenler bulunmuştur. Daha sonra Prof.Dr.Şevket Aziz Kansu burada kazı yaparak Neolitik döneme inen bir yerleşmeyi ortaya çıkarmıştır. Urartular MÖ.IX. ve VI.yüzyıllar arasında buraya egemen olmuştur. MS.VI.yüzyılda Kamsarakan ve Bagradi Ermeni sülalesi buraya hakim olmuş, VII.yüzyılda Araplar yöreye egemen olmuştur. X.yüzyılda Bagradiler burada bir devlet kurmuşlardır. Ani Aşot III. Zamanında (961-977) bir krallık merkezi haline getirilmiş ve bu durum XI.yüzyıla kadar sürmüştür. Kral Yuhannes Simbat III.’ün ölümünden sonra Bizanslılar yöreye sürekli akınlar düzenlemiştir. Bizans imparatoru IX.Constantinius (1042-1054) Ani başta olmak üzere yöreyi ele geçirmiştir.
Yöre Bizanslılar ile Persler arasındaki sürekli savaşlara sahne olmuştur. Selçuklu hükümdarı Alpaslan 1064 yılında burasını ele geçirerek Bizans egemenliğine son vermiştir.Ancak, 1072’de Emir Fadlun şehri satın alarak torunu Marnuçe’ye bırakmıştır. Böylece Ani XII.yüzyıl sonlarına kadar Armania’nın başkenti olmuştur. Armanialıların bayındır dönemi Moğol akınları ile sona ermiş (1236) ve Moğollar kenti yakıp yıkmışlardır. Bunun ardından 1319 depremi şehri bir kez daha yıkmış, bunun üzerine burada yaşayanlar Gürcistan, Kırım, Polonya, Güney Rusya’ya göç etmişlerdir. XVI.yüzyılda küçük bir köy niteliğindeki Ani Türkmen beylerinin yerleştiği bir yer olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yöredeki diğer kentlerle birlikte 1554’te Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Arpaçay Osmanlı yönetiminde önce sancak, sonra da kaza yapılmıştır. XIX.yüzyıl boyunca sürekli Rusların saldırı ve kuşatmalarına uğramış, 1876’da Ruslar tarafından işgal edilmiştir. Kars’ta, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Ruslar tarafından Kars ve yöresinde bir Askeri Valilik (oblast) kurulmuştur.
Ayastefanos Antlaşması (1878) ile Ruslara bırakılmıştır. Osmanlıların I.Dünya Savaşı’na girmesi ile birlikte Rus Çarlığı 1 Kasım 1914’te Doğu Anadolu’ya doğru saldırıya geçmiş, 6 Kasım’da başlayan ve altı gün süren Köprüköy Savaşı’nda Ruslar yenilmiştir.1915 yılında Enver Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Kars’ı kurtarmak için Sarıkamış Harekâtı’na başlamış, Allahuekber Dağları’nda doğa ile olan mücadelesinde yenik düşmesine rağmen bir kısım asker kısa bir süre de olsa Kars’a girmeyi başarmıştır. Ancak, Ruslar yeniden duruma hakim olmuşlardır.
Rusya’da Çarlık rejimini sona erdiren devrim hareketinden sonra 3 Mart 1918’da yapılan Brest-Litowsk Antlaşmasıyla Kars bölgesin terk etmişlerdir. Bu arada Ermeniler Kars yöresine saldırarak katliam yapmışlar, şehri yakmışlardır. Buna engel olmak isteyen Karslılar kendi olanakları ve Wilson Prensiplerine uygun olarak 5 Kasım 1918’de Milli İslam Şurası adı ile demokratik bir yerli hükümet kurmuşlardır. Batum, Artvin, Ahıska, Ahılkelek, Serdarabad ve Ordubad’a kadar Nahçıvan Türkleri de Kars’taki bu yerli Hükümete katılarak sancak ve ilçe teşkilatını kurmuşlardır. Ermeni ve Gürcüler yöreye bir süre egemen olmuşlar, 30 Ekim 1920’de General Kâzım Karabekir buradaki Ermeni kuvvetlerini yenmiş, Gümrü Antlaşmaları ile Türkiye sınırları içerisinde kalmıştır (2 Aralık 1920). Cumhuriyetin ilanından sonra, Kars İli’ne bağlı ilçe konumunu sürdürmüştür.
İlçede günümüze gelebilen eserler arasında; Ani Surları ve Kalesi, Arkina Kalesi, Kızıltepe Kalesi (Yervantaşad), Marmaşen Kalesi, Pakaran Kalesi, Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Katedrali (Ani katedrali), Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Dikran Honent Kilisesi, Şırlı Kilise), Gençkız Kayalıklarındaki Kilise (Güvercinli Kilise), Çoban Kilisesi, Surp Pırgiç Kilisesi (Halaskâr Kilisesi, Keseli Kilise), Surp Hovhannes Kilisesi (Apostol Kilisesi, Havariler, Arakelots Kilisesi), Surp Krikor Abuğamrents Kilisesi , Surp Krikor (Gagik) Kilisesi, Hoşavank Şapeli, Boz Minare (Menu Çehr) Camisi, Ebul Mu’ammeran Camisi, Selçuklu (Mastaba), Kervansarayı , Sultan Sarayı, Selçuklu Hamamları I ve II, İpekyolu Köprüsü ve Ani Eski Eserler Müzesi bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.kars.bel.tr ve www.kars.gov.tr adreslerinden alınmıştır.